64 research outputs found
Invasive Treatment in Advanced (Stage-D) Heart Failure
Heart failure is a complex, true pandemic clinical syndrome and is responsible for 5% of hospitalizations globally. Severe heart failure can manifest as two lethal clinical entities: (1) acute cardiac decompensation with cardiogenic shock after large acute myocardial infarction with mortality rates approaching 50% or after cardiac surgery with mortality rates higher than 65% and (2) chronic destructive cardiac remodeling or acute decompensative exacerbations of cardiomyopathies with one-year mortality of approximately 80% (worse than most types of cancer). Interventional therapies aim first to improve symptoms and life expectancy in patients with severe heart failure syndrome, second to prevent left ventricular remodeling, and third to bridge patients to long-term mechanical circulatory support or transplantation. Several treatment options can be used to stabilize patients. In particular, new percutaneous mitral valve interventions and short-term circulatory support devices open up a new temporary treatment area in symptomatic Stage-D heart failure. The durable or curable surgical destination treatment will be only permanent ventricular assist devices or heart transplantation. This chapter focuses on the treatment steps and new approaches in hospitalized Stage-D heart failure patients
Corporate reputation of non-profit organisations: Kızılay case
Günümüz rekabet koşullarında öne çıkmak ve varlığını sürdürebilmek için arzu edilen bir
itibara sahip olmak firmalar için oldukça önemlidir. Bu durum kar amacı güden kurumlar
için geçerli olduğu kadar kar amacı gütmeyen kurumlar (KAGK) için de geçerlidir. Kar
amacı güden kuruluşların oluşturdukları olumlu bir itibar mali açıdan kar sağlarken;
KAGK’lar için iyi bir itibar, faaliyetlerini sürdürebilmeleri için gerekli olan bağış, yardım
ve gönüllülerin katılımlarının sağlanması açısından önemlidir. 1876 yılından beri faaliyetlerini
sürdüren Kızılay, Türkiye’de afet ve sosyal yardım konularında aktif olan, kar
amacı gütmeyen bir kurumdur. Bu çalışmanın amacı Eskişehir evreninde, Kızılay’ın
algılanan kurumsal itibarını ortaya koymaktır. Bu doğrultuda Baygül (2008) ile Sarstedt
ve Schloderer’in (2010) çalışmalarındaki kurumsal itibar ölçekleri esas alınarak elde edilen
32 maddelik Likert ölçeğinden yararlanılmıştır. Veri toplama yöntemi olarak anket
kullanılmış ve kota örnekleme yöntemi ile seçilen 200 kişiye uygulanmıştır. Araştırma
sonuçları Kızılay’ın kurumsal itibarı üzerinde etkili olan beş faktör olduğunu ortaya
koymuştur (Yetkinlik, toplumsal sorumluluk, kurum performansı, çekicilik ve bağışyardım-
gönüllülük). Sonuçlar Kızılay’ın toplumsal sorumluluk taşıyan bir kurum olarak
algılandığını ancak diğer taraftan Kızılay’ın çekici bulunmadığını göstermektedir. Özellikle
de bağışlanan paraların iyi amaçlar için kullanılıp kullanılmadığı konusunda şüpheler
bulunmaktadır.In today’s competitive environment, it is quite important for companies to have a desirable
reputation to become prominent and survive. This is also true for nonprofit corporations
as well as profit-oriented companies. While positive reputation established by profitoriented company returns profit financially, a good reputation for nonprofit organizations is important in terms of donations, aid and participation of volunteers to continue its operations. Kızılay, which has been continued its operations since 1876, is an active nonprofit corporation in the field of disasters and social aid. The aim of the study is to reveal perceived reputation of Kızılay in Eskişehir population. In this direction, a 32 item
Likert corporate reputation scale which is driven from Baygül’s (2008) and Sarstedt and
Schloderer’s (2010) studies was drawn on. Survey was used as a data acquisition method
and conducted to 200 people who were chosen using quota sampling method. Research
results reveal that there are five factors which are effective on Kızılay’s reputation (Competence, social responsibility, corporate performance, Attractiveness and donation-helpvolunteering). Results show that Kızılay is perceived as a socially responsible corporation; but, on the other hand Kızılay is not found attractive. Particularly, there are doubts about if the donated money is spent for good purposes
Sella Tursika köprüsü ve Angle malokluzyon ilişkisi
Amaç: Bu çalışmanın amacı, sella köprüsünün sınıflamasını yapmak, yaş,
cinsiyet ve Angle okluzyon sınıflaması ile ilişkisini değerlendirmektir.Gereç ve Yöntemler: Ortodontik tedavi planlanan 100 hastanın lateral sefalometrik
radyografları ve ortodontik ısırma modelleri kullanılmıştır. Sella Tursika
köprüsünü belirlemek amacıyla interklinoidal mesafe ve sella’nın en
geniş anteroposterior çapı ölçülmüştür. Bulgular: Tip 3 İnterklinoid ligament (ICL) kalsifikasyonu görülme sıklığının yaş
ile arttığı tespit edilmiştir. Erkek bireylerde Tip 1 ICL kalsifikasyonu (%
56,5) fazla görülürken, kadın bireylerde Tip 2 kalsifikasyon (% 59,3) fazla
görülmüştür. Angle sınıf 1 malokluzyonda ICL kalsifikasyonu Tip 3 % 20, sınıf 2
malokluzyonda % 12, sınıf 3 malokluzyonda ise % 6,7 oranında bulunmuştur.Sonuç: ICL kalsifikasyonu ile yaş arasında anlamlı doğrusal ilişki vardır. ICL
kalsifikasyonun cinsler arasında farklılık gösterdiği görülmüştür. Angle
malokluzyon sınıflaması ile sella köprüsü arasındaki ilişkinin malokluzyon
sınıflarına göre vaka sayısı dağılımının aynı olduğu çalışmalarla
değerlendirilmesi planlanmaktadır.ANAHTAR
KELİMELER
Interklinoid
Ligament, Kalsifikasyon, Köprü, Sefalometri, Sella tursik
Dört bacaklı robotlar için önizlemeli kontrol ile sıfır moment noktası tabanlı yürüme yörüngesi sentezi
Bacakları üzerinde hareket eden robotların engel aşma konusunda önemli avantajları söz konusudur. Özellikle dört bacaklı robotların değişken arazi yapıları üzerinde birçok uygulamaları düşünülmektedir. Bu çalışmada, dört bacaklı bir robotun düz zemin üzerinde hızlı yol almasına yönelik tırıs türü ilerleme üzerinde durulmaktadır. Sıfır Moment Noktası (SMN) karalılık kriterine ve Doğrusal Ters Sarkaç Modeli’ne (DTSM) dayalı bir yürüme referansı sentez yöntemi sunulmaktadır. Tırıs ilerleme için bir SMN referans yörüngesi önerilmiş, bu yörüngeden, önizlemeli kontrol yaklaşımı ile Robot Ağırlık Merkezi (RAM) için bir referans yörünge elde edilmiştir. Oluşturulan ağırlık merkezi yörüngesi ters kinematik yöntemi ile bacak eklemlerinin konum referanslarının hesaplanmasında kullanılmıştır. Önerilen referans sentezi yöntemi, 16 serbestlik dereceli bir robot modeli ile üç boyutlu ve tam dinamikli bir simülasyon ortamında denenmiştir. Simülasyon sonuçları sunulan yaklaşımın başarılı olduğunu göstermektedir
DIŞKI ÖRNEKLERİNDE VİRAL ENTERİK PATOJENLERİN TESPİTİNDE MULTİPLEKS REAL TİME PCR TESTİNİN KULLANIMI
DIŞKI ÖRNEKLERİNDE VİRAL ENTERİK PATOJENLERİN TESPİTİNDE MULTİPLEKS REAL TİME PCR TESTİNİN KULLANIMI
Ankara'da geçmişten günümüze çarşılardan avm'lere alışveriş anlayışının değişimi
Ankara : İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, 2018.This work is a student project of the Department of History, Faculty of Economics, Administrative and Social Sciences, İhsan Doğramacı Bilkent University.The History of Turkey course (HIST200) is a requirement for all Bilkent undergraduates. It is designed to encourage students to work in groups on projects concerning any topic of their choice that relates to the history of Turkey. It is designed as an interactive course with an emphasis on research and the objective of investigating events, chronologically short historical periods, as well as historic representations. Students from all departments prepare and present final projects for examination by a committee, with 10 projects chosen to receive awards.Includes bibliographical references (page 14)by Fatma Özden Mercan
Chemotherapy in Retinoblastoma: Current Approaches
Retinoblastoma (RB) is the most common childhood malignant intraocular tumor. Although enucleation and external beam radiotherapy
have been historically used, today the most commonly used eye-sparing approach is chemotherapy. Chemotherapy can be used in both
intraocular and extraocular RB cases. Chemotherapeutic agents may be applied in different ways, including systemic, subconjunctival,
intra-arterial and intravitreal routes. The main purposes of application of systemic therapy are to reduce the tumor size for local treatment
(chemoreduction), or to reduce the risk of metastasis after enucleation surgery (adjuvant therapy). Intra-arterial chemotherapy with
the current name “super-selective intra-arterial infusion therapy” could be applied as primary therapy in tumors confined to the retina
or as a secondary method in tumor recurrence. The most important advantage of intra-arterial therapy is the prevention of systemic
chemotherapy complications. Intravitreal chemotherapy is administered in the presence of persistent or recurrent vitreous seeding.
The term “extraocular RB” includes orbital invasion and metastatic disease. Current treatment for orbital invasion is neoadjuvant
chemotherapy followed by surgical enucleation and adjuvant chemotherapy and radiotherapy after surgery. In metastatic disease,
regional lymph node involvement, distant metastases, and/or central nervous system (CNS) involvement may occur. Among them, CNS
involvement has the worst prognosis, remaining at almost 100% mortality. In metastatic disease, high-dose salvage chemotherapy and
autologous hematopoietic stem cell rescue therapy are the possible treatment options; radiotherapy could also be added to the protocol
according to the side of involvement
1970-1990 arası 1 Mayıs İşçi Bayramı
Ankara : İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, 2016.This work is a student project of the The Department of History, Faculty of Economics, Administrative and Social Sciences, İhsan Doğramacı Bilkent University.by Yiğit, Aslı
- …