31 research outputs found

    Sexual Harassment of Women in the Workplace in the Context of Social Policy and Gender

    No full text
    Kadınların yaşantısını çok boyutlu olarak etkileyen şiddet türlerinden biri olan işyerinde kadına yönelik cinsel taciz, farklı şekillerde ve amaçlarla gerçekleştirilmektedir. Son yıllarda bu durum, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de giderek artmakta olan son derece yaygın ve vahim bir sorunsal olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine çalışma hayatında kadınlara yönelik olması halinde, cinsiyete dayalı bir işyeri şiddeti olarak sorunsallaşmaktadır. İşyerinde kadına yönelik cinsel taciz, mağdurların bio-psikososyo-tinsel ve ekonomik bütünlüğünü bozarak psikolojik ve fiziksel sağlık, toplumsal ve ekonomik yaşam, sosyal ve kültürel çevre, iş ve aile yaşamı üzerinde son derece yıkıcı etkilere sebep olabilmektedir.Bu nedenle çok boyutlu bir ilişki türünü ve sürecini kapsadığı için bu toplumsal soruna karşı sosyal politika, uygulama ve hizmetlerin geliştirilmesine yönelik ihtiyaç da gün geçtikçe artmaktadır. Bu çalışmanın amacı, sosyal politika ve toplumsal cinsiyet bağlamında işyerinde kadına yönelik cinsel taciz konusunun önemini ortaya koymaktır. Bu bağlamda mevcut sorun ve ihtiyaçların belirlenmesi ve bunlara çözüm üretilmesi adına ortam hazırlanabileceği düşünülmektedir. Zira Türkiye'de istihdam alanındaki cinsiyet eşitliği uçurumunu azaltmak ve kadının çalışma hayatında aktif rol almasını sağlamak için sosyal politika ve uygulamalar kaçınılmaz olmaktadır. Bu çerçevede işyerinde kadına yönelik cinsel tacizin etik ve hukuki boyutları önemli görülmüş olup konuya etik ve ahlaki paradigma ile yaklaşılmıştırSexual harassment of women in the work place, which is one of the types of violence that affects women's experiences in multi dimension always, is carried out in different forms and for different purposes.In recent years, this situation has emerged as an extremely wide spread and grave problematic that is increasing in Turkey as it is in the whole world.It is further problematized as a gender-based violence at work place when it comes to working women. Sexual harassment of women in the work place maydisrupt the victims'bio-psycho-socio-spiritual-economicintegrity, cause extreme destructive effects on the iremotional, psychological and physicalhealth;social, economic,family, and working life, and cultural environment.Because of these reasons, it is a growing need for social policies, practices and services against the increasing social problem. Therefore, the aim of this study is trying to determine the importance of sexual harassment of women in the workplace in the context of social policy andg ender. Thus, the problems will be identified and the solutions will be provided. Because social policies and practices are inevitable to reduce the gender equality gap in employment and support the active role of women in working life in Turkey.In this context, the ethical, moral and judicial aspects of sexual harassment against women in the work place were also considered important and the issue was approached with ethical and moral paradig

    SUSTAINABLE SOCIAL POLICY MEASURES AND PRIORITIES FOR NEW CONCEPT OF POVERTY

    No full text
    Tarihsel süreç boyunca yaşanan ekonomik, politik ve sosyolojik dönüşümler neticesinde; yoksulluk, insanlığın önemli bir sorunu haline gelmiştir. Özellikle sanayileşmeyle birlikte ortaya çıkan yoksulluk sorunu, günümüzde küresel ekonomi ve kitlesel göçler ile birlikte farklı bir boyut kazanmıştır. Bu bağlamda günümüz yeni yoksulluk konsepti, birçok devlet için yeni ve sürdürülebilir sosyal politika önlem ve önceliklerini gerekli kılmıştır. Bu bağlamda günümüz toplumlarının yoksullukla mücadelede etkili ve nitelikli politika üretmeleri kaçınılmaz olmaktadır. Bütün bu çerçeve göz önüne alındığında sosyal dışlama/dışlanmaya ve açlık sorununa sebep olan yeni yoksulluk olgusu ile mücadelede sürdürülebilir sosyal politika önlem ve öncelikleri, üzerinde durulması ve özel olarak ele alınması gereken bir alan olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı, yeni yoksulluk konsepti için belirlenecek sürdürülebilir sosyal politika önlem ve önceliklerinin neler olduğunu ve bu politikaların nasıl uygulanacağını tartışmaya açmaktır. Bu bağlamda mevcut sorun ve ihtiyaçların belirlenmesi ve bunlara çözüm üretilmesi adına ortam hazırlanabileceği düşünülmektedir. Türkiye'de yoksullukla mücadelede mevcut sosyal politika ve uygulamaların, sosyal hizmet ve sosyal yardım uygulamalarının olduğu açıktır. Ancak dönüşen dünyanın ürettiği yeni sorun alanları içerisindeki yeni yoksulluk sorunu için daha etkin, nitelikli ve verimli politika ve uygulamaların tartışılması gerektiği ortadadır. Özellikle küresel gelişmelerle birlikte konuyla ilgili ihtiyacın daha da arttığı düşünülmektedir. Sonuç olarak Türkiye'de yoksullukla mücadelede yeni dünya düzeninin ve kitlesel göç hareketlerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu kapsamda belirlenecek sürdürülebilir sosyal politika önlem ve önceliklerinin yeni yoksulluk konsepti bağlamında ele alınması ve konu hakkında çalışmaların artırılması ihtiyacı söz konusudur. Bu çerçevede konunun çok boyutlu olarak ele alınması gerektiği düşünülmektedirAs a result of the economic, political and sociological transformations experienced during the historical process; poverty has become an important problem for humanity. The problem of poverty which rised especially after industrialization, has gained a very different dimension with the effect of global economy and mass migrations. In this context today's new concept of poverty has required new and sustainable social policy measures and priorities for many states. In this sense, it is inevitable for today's societies to produce effective and qualified policies in combating poverty. Considering this whole framework, sustainable social policy measures and priorities in the fight against new concept of poverty, which leads to social exclusion and hunger, are emerging as an area to be emphasized and specifically addressed. The aim of this study is to discuss what are sustainable social policy measures and priorities to be determined for the new poverty concept and how will these policies be practiced. In this context, it is considered that existing problems and needs can be determined and an environment can be prepared for the solution of these problems. It is clear that there are some social policies and practices, social services and social work practices in order to fight against poverty in Turkey. However, it is thought that more effective, qualified and productive policies and practices should be discussed for the new poverty issue in the new problem areas produced by the changing world. Especially with the global developments, the need for this issue has increased even more. As a result, it is thought that the new World order and so the mass migration movements should be taken into consideration in struggling against poverty in Turkey. In this context, there is a need for studies focusing on the new concept of poverty about the sustainable social policy measures and priorities. In this framework, it is thought that this issue should be considered as multi-dimensional way

    Insecticidal activity of the Thymus, Veronica and Agrimonia's essential oils against the cabbage aphid, Brevicoryne brassicae

    No full text
    The insecticidal activities of essential oils obtained from each Thymus vulgaris, Veronica officinalis and Agrimonia eupatoria were investigated against the cabbage aphid, Brevicoryne brassicae (Homoptera: Aphididae) under laboratory conditions. All of the three tested essential oil had significantly reduced the daily fecundity of the cabbage aphid and caused higher mortality rates. In this study, essential oil extracted from T. vulgaris was found to be the most effective insecticide, as no adult apterous have managed to survive more than three days on the T. vulgaris oil that has been applied to the petri dishes. However, although, there was no dose-dependent significant effects of the three tested essential oils, there has been an important reduction in the reproduction potential when a 2 l dose of these oils has been applied. Exposure time to the applied essential oil had also an important effect, since daily fecundity of the cabbage aphid has generally decreased after 3 days in all of the treatments (except for control). The results obtained indicated that the three tested essential oils, particularly T. vulgaris oil that had the highest percentage of the monoterpene phenols; Thymol and Carvacrol, have had a great potential on cabbage aphid population control. © 2008 Akadémiai Kiadó

    First-principle investigation for the hydrogen storage properties of NaXH3 (X= Mn, Fe, Co) perovskite type hydrides

    No full text
    In the present study, NaXH3 (X = Mn, Fe, Co) perovskite type hydrides have been investigated by performing first-principles calculation. The results of the structural optimizations show that all these compounds have negative formation energy implying the thermodynamic stability and synthesisability. The mechanical stability of these compounds has been studied with the elastic constants. Moreover, the polycrystalline properties like bulk modulus, Poisson's ratio, etc. have been obtained using calculated elastic constants of interest compounds. The electronic properties have been studied and band structures have been drawn with the corresponding partial density of states. These plots indicated that NaXH3 hydrides show metallic characteristics. The charge transfer characteristics in these compounds have been studied with the Bader partial charge analysis. The phonon dispersion curves and corresponding density of states indicated that NaXH3 compounds are dynamically stable compounds. The investigation on hydrogen storage characteristics of NaXH3 compounds resulted in hydrogen storage capacities of 3.74, 3.70 and 3.57 wt% for X = Mn, Fe and Co, respectively. The present study is the first investigation of NaXH3 perovskite type hydrides as known up to date and may provide remarkable contribution to the future researches in hydrogen storage applications. (C) 2019 Hydrogen Energy Publications LLC. Published by Elsevier Ltd. All rights reserved

    Insecticidal activity of the Thymus, Veronica and Agrimonia’s essential oils against the cabbage aphid, Brevicoryne brassicae

    No full text
    The insecticidal activities of essential oils obtained from each Thymus vulgaris, Veronica officinalis and Agrimonia eupatoria were investigated against the cabbage aphid, Brevicoryne brassicae (Homoptera: Aphididae) under laboratory conditions. All of the three tested essential oil had significantly reduced the daily fecundity of the cabbage aphid and caused higher mortality rates. In this study, essential oil extracted from T. vulgaris was found to be the most effective insecticide, as no adult apterous have managed to survive more than three days on the T. vulgaris oil that has been applied to the petri dishes. However, although, there was no dose-dependent significant effects of the three tested essential oils, there has been an important reduction in the reproduction potential when a 2 μl dose of these oils has been applied. Exposure time to the applied essential oil had also an important effect, since daily fecundity of the cabbage aphid has generally decreased after 3 days in all of the treatments (except for control). The results obtained indicated that the three tested essential oils, particularly T. vulgaris oil that had the highest percentage of the monoterpene phenols; Thymol and Carvacrol, have had a great potential on cabbage aphid population control

    Bilgisayar bilimi müfredatı oluşturmaya yönelik bilişim teknolojileri öğretmenlerinin görüşleri

    No full text
    Bilim, ekonomi, sanayi ve sosyal alanlardaki global gelişmelere ayak uydurabilmek için bilgisayar biliminde ülkemizin başarılı olması gerekmektedir. Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) 2010 yılı Bilgi Toplumu İstatistikleri raporuna göre, bilgisayar bilimi Türkiye’nin gelişiminde ve toplumun endüstriyel toplumdan bilgi toplumuna geçişinde önemli bir yeri olacaktır. Bilgi toplumu (Drucker & Wilson, 2001) teknoloji temelli yeni nesil Sanayi 4.0 uygulamalarının ihtiyaçlarını giderecek şekilde bilgisayar bilimi eğitimi ile hazırlanmalıdır. Gerekli iş gücünü ve uzmanları hazırlamak için, akademisyenler ve araştırma enstitüleri bilgisayar bilimi eğitiminin daha anaokulundan lise seviyesine kadar öğretilmesi gerektiğinin önemi üzerinde durmaktadır (Barr & Stephenson, 2011; Hug, Guenther, & Wenk, 2013). Bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığı ve Bilim, Sanayi, Teknoloji Bakanlığı işbirliği ile bilgisayar bilimleri eğitiminin ulusal müfredata ekleme çalışmalarına 2016 yılı başında kodlama eğitimi adı altında başlanmıştır (YEĞİTEK, 2016). Bu çalışmada araştırmanın çerçevesi olarak Uluslararası Eğitimde Teknoloji Topluluğu Bilgisayar Öğretmenliği Standartları (International Society for Technology in Education- Standards for Computer Science Educators- ISTE-CSE) (ISTE, 2011) referans standartları olarak kullanılmıştır. ISTE standartlarının tercih edilme sebebi bilgisayar bilimi eğitimine içerik, pedagoji, ortam ve profesyonel gelişim ihtiyaçları açısından kapsamlı bir bakış açısı getirmesidir. Öğretmen eğitimi araştırmaları literatürü incelendiği zaman bu büyüklükte değişikliklerde öğretmen görüşlerinin alınmasının projenin başarılı olması açısından çok önemli olduğu öne çıkmaktadır. Öğretmen görüşü alınmadan yukarıdan aşağıya getirilen değişimler öğretmenlerin değişimi kabul etme süresini, değişimin getirdiği yeni içeriği öğrenme motivasyonlarını ve bu içeriği uygulama çabalarını düşürdüğünü göstermektedir (Holzberger, Philipp, & Kunter, 2014). Bu çalışma ile şu anda görevde olan bilgisayar öğretmenlerinin uygulanması planlanan yeni bir bilgisayar bilimleri müfredatına dair görüşlerinin öğrenilmesi amaçlanmaktadır. Bulunan öğretmen görüşleri bir sonraki adımda oluşturulacak bir anket çalışmasının araştırma altyapısının hazırlanmasında da kullanılacaktır. Sosyal medya kanalları ile ulaştığımız Türkiye’nin 5 farklı bölgesinden 10 öğretmen çalışma grubunu oluşturmaktadır. Öğretmenlere, ISTE standartlarındaki bilgisayar bilimi eğitimi konularıyla şu anda uyguladıkları Bilişim Teknolojileri ve Yazılım dersi içeriğinin ne derecede uyumlu olduğunu tespit etmek ve yeni uygulanacak bir müfredatta ISTE’de detaylandırılan bilgisayar bilimi konularının uygulanması durumundaki görüşlerini toplamak için yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Bu form kullanılarak süresi 55 dakika ile 80 dakika arasında olan telefon ya da internet görüşmeleri gerçekleştirilmiştir. Araştırmacılar görüşmelerin sonunda hazırlanan bir analiz şeması eşliğinde içerik analizi (Fraenkel & Wallen, 2010) gerçekleştirmiş ve öğretmenlerin görüşlerini belirtmişlerdir. Araştırmanın sonucunda çıkan en önemli sonuçlardan biri ortamla ilgili endişeleri olsa da öğretmenlerin ve öğrencilerinin bu değişime davranışsal olarak hazır olduğudur. Özellikle öğretmenlerimiz öğrencilerin bu konulara ilgisinden ve kendileri öğrenerek yaptıkları kodlama aktivitelerinden bahsetmiştir. Bilişim öğretmenleri şu andaki dersin içeriğinin öğrenci ihtiyaçlarını karşılamadığını ve kendilerinin diğer öğretmenler ve idareciler tarafından bir alan öğretmeni olarak görünmediğini paylaşmıştır. Yeni gelecek müfredatla bilişim dersinin bilgisayar bilimi dersi olarak bir alan dersi olarak planlanması gerektiğini ve bilgisayarın çalışma prensipleri, algoritma tasarımı, kodlama eğitimi, problem çözme becerileri ve grafik tasarım gibi konu başlıklarını kapsamlı olarak içermesi gerektiğini paylaşmıştır. Bu dersin uygulanması durumunda karşılaşabilecekleri engeller sorulduğunda bilgisayar donanım altyapısı, Internet erişim olanakları, zaman, kısıtlı öğrenme materyalleri ve kısıtlı yönetici desteği gibi muhtemel sorunlardan bahsetmişlerdir. Yapılacak sunumda çıkan sonuçlar detaylandırılacak ve öğretmenlerin görüşlerinden örneklere yer verilecektir. Bu çalışmanın sonuçlarının ileride gerçekleştirilecek daha kapsamlı bir çalışmaya yardımcı olması amaçlanmıştır. Sunum süresince oluşacak tartışma ortamından elde edilen geri bildirimler bir sonraki çalışmanın tasarımında dikkate alınacaktır
    corecore