20 research outputs found

    Citogenetičko oštećenje u turskih radnika na koksnim pećima izloženih policikličkim aromatskim ugljikovodicima: povezanost s genskim polimorfizmima CYP1A1, CYP1B1, EPHX1, GSTM1, GSTT1 i GSTP1

    Get PDF
    The aim of this study was to determine the frequencies of chromosomal aberrations (CA) and cytochalasinblocked micronuclei (CBMN) in peripheral blood lymphocytes from Turkish coke oven workers and the influence of CYP1A1, CYP1B1, EPHX1, GSTM1, GSTT1, and GSTP1 gene polymorphisms on these biomarkers. Cytogenetic analysis showed that occupational exposure significantly increased the CA and CBMN frequencies. Gene polymorphisms, on the other hand, did not affect CA or CBMN in either exposed or control subjects. However, due to the limited sample size, our findings need to be verified in future studies with a larger sample.Cilj je ovog ispitivanja bio utvrditi učestalost kromosomskih aberacija (CA) i mikronukleusa (CBMN) u limfocitima periferne krvi turskih radnika na koksnim pećima te utjecaj genskih polimorfizama CYP1A1, CYP1B1, EPHX1, GSTM1, GSTT1 i GSTP1 na te biopokazatelje. Profesionalna je izloženost ovih radnika značajno povećala učestalost CA i CBMN, ali genski polimorfizmi nisu utjecali na ove parametre bez obzira na to je li se radilo o radnicima ili o kontrolnoj skupini. Međutim, značaj je naših rezultata ograničen zbog malog uzorka te su potrebna daljnja istraživanja s većim uzorkom da ih se potvrdi

    Ulusaldan Küresele: Popülizm, Demokrasi, Güvenlik Konferansı

    Get PDF
    Öngörülmesi giderek güçleşen, sarsıntılı ve savrulmalı zamanlardan geçiyoruz. İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş ortak deneyimleri sonrasında 1950’lerden ve 1990’lardan itibaren demokratik sistemlerin peş peşe dalgalarla meşrulaşacağı, yaygınlaşacağı ve güçleneceği öngörüsü hakimdi. Ancak son yıllarda yaşanan bazı gelişmelerle demokrasilerin geleceği tekrar sorgulanmaya başladı. Gerek 11 Eylül ile başlayan ve IŞİD ile devam eden ve şiddet içeren İslamcı radikalizm, gerek Batı demokrasilerinde popülist radikal sağ hareketlerin ve beyaz ırkçı grupların yükselişi ve iktidara gelişi, bir yandan güvenlik-özgürlük ikileminin demokrasi dengesini bozdu, bir yandan da hem demokratik sistemlerin hem dünya barışının geleceğini bizi tekrar sorgular, sorgulatır hale getirdi. Demokrasileri bildiğimizi zannediyoruz, ama demokrasiler ile ilgili daha öğrenmemiz gereken çok şey var. Demokrasi kaderimiz de geleceğimiz de olmak zorunda değil belki de. Ya da belki yanlış yerden soru sormaya başlıyoruz, belki demokrasi yerine yeni bir referansa ihtiyacımız var. Aslında demokrasileri çantada keklik görmeyip, sabırla büyütüp yeşertmek, geliştirmek, korumak, ileri safhalara taşımak ve bizden sonraki nesillere aktarmak bir sorumluluk, ve bu sorumluluk bizlere ait. Popülizm, demokrasi, güvenlik kavramlarının her biri bugün sıkça ve yaygın olarak kullandığımız kavramlar olarak gündelik sohbetlerimizin içine kadar girmiş durumda. Bu yaygın kullanımlarına rağmen her bir kavram, üzerine düşünmeye, tartışmaya ve değerlendirmeye tekrar tekrar olanak verecek derinlikte. Her bir tartışma bir diğerini açarken, farklı gibi görünen bu kavramların birbirleriyle kesiştikleri zeminler bulmak mümkün. Popülist liderlerin politikaları bütün siyaset yapma biçimlerini kendine çeken ya da kendinden uzaklaştıran eksenler yaratarak her ikisini de aynı anda besleyebiliyor. Popülist politikaya angaje olan liderler ve grupların yanında bu politikaya karşı mücadele eden kişiler ve kitleler de yok değil, ancak kimi zaman bu kitleler eleştirdiği bu siyaset biçiminin kurucu öznesi haline de gelebiliyor. Bunun karşısında tabandan gelen demokratikleşme talepleri ve popülist siyasetle beraber kurumsallaşan diğer politika yapma biçimleri, demokrasi anlayışımızı farklı yönlere çekebiliyor. Bu demokratikleşme talepleri kimi zaman olumlu karşılıklar alsa da, kimi zaman devletlerin güvenlik politikaları ile etkisizleştirilmeye ve bastırılmaya çalışılıyor. Güvenlik politikalarının alanı günümüz teknolojisi sebebiyle o kadar genişledi ki, bu politikanın nesnesi haline gelmemiş varlık ve alan bulmak neredeyse mümkün değil. Ulusaldan Küresele: Popülizm, Demokrasi, Güvenlik konferansımız bu alanların kendine özgülüklerini göz önünde bulundururken, aralarındaki kesişimleri de ortaya koyan pek çok değerli sunuma ev sahipliği yaptı. Konferansın düzenlenmesinde emeği geçen herkese, ve bu bildiri kitabında tam metinleri ve özetleri bulunan bütün katılımcılarımıza çok teşekkür ederiz.Publisher's Versio

    The relationship between business education and the entrepreneurial tendency of masculine and feminine traits: a research for the students of the Business Administration Department of Trakya University

    No full text
    Girişimcilik günümüzdeki önemli kavramlardan biridir. Üniversiteler, günümüz bilgi toplumunda girişimci adayları yetiştirmede önemli bir konumda yer almaktadır. Eğitim ve toplumsal cinsiyet ise girişimci olmayı etkileyen faktörlerden biri olarak görülmektedir. Çalışmanın ilk iki bölümü çalışmayla ilgili literatürden son bölümü ise uygulama kısmından oluşmaktadır. Çalışma, kolayda örnekleme yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma işletme eğitiminin ve eril-dişil özelliklerin girişimcilik eğilimi ile olan ilişkisinin incelenmesini amaçlamaktadır. Bu amaçla Trakya Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme bölümü öğrencileri üzerinde bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, 406 işletme bölümü öğrencisiyle ile anket gerçekleştirilmiş olup 399 adet kullanılabilir anket formu elde edilmiştir. Yapılan anket çalışmasının sonucunda veriler analiz edilmiş ve işletme eğitimi, eril-dişil özellikler ile girişimcilik eğilimi arasındaki ilişki tespit edilmiştir.Entrepreneurship is one of the important concepts of today. Universities take an important place in educating entrepreneur candidates in today's information society. Education and gender are seen as factors affecting entrepreneurship. The first two parts of the study are from the literature related to the study and the last part consists of the application part. The study was performed easily by sampling method. This study aims to examine the relationship between business education and masculine-feminine traits with entrepreneurial tendency. For this purpose, Trakya University İ.İ.B.F. In the study, a questionnaire was conducted with 406 business department students and 399 available questionnaire forms were obtained. As a result of the survey, data were analyzed and the relationship between business education, masculine-feminine characteristics and entrepreneurship tendency was determined

    İş tatmini, duygusal emek ve kurumsal itibar ilişkisinin bankacılık sektörü çalışanları üzerinde bilişsel uyumsuzluk kuramı çerçevesinde incelenmesi

    No full text
    Duygusal Emek kavramı literatüre yaklaşık olarak 36 yıl önce girmiş olsa da iş tatmini üzerindeki etkisi halen net olarak tespit edilememiştir. Farklı sektörlerden çalışanlar üzerinde duygusal emek odaklı birçok araştırma yapılmış, bu çalışmalar Duygusal Emek kavramının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmuş, ancak iş tatmini ile ilişkisini netleştirememiştir. Bilişsel Uyumsuzluk Teorisi, duygusal uyumsuzluk kavramının çıkış noktası olarak görülmekte ve duygu ve davranış arasındaki farklılıklara dikkat çekmektedir. Bu çalışmada, Bankacılık sektörü çalışanlarının duyguları ve davranışları arasındaki farklılıklardan yola çıkarak, duygusal emeklerinin iş tatminleri üzerindeki etkisi araştırılmış ve kurumsal itibar algılarının bu etki üzerindeki etkisi ölçülerek elde edilen sonuçlar Bilişsel Uyumsuzluk Kuramı bağlamında değerlendirilmiştir.--------------------Although the concept of Emotional Labor entered the literature about 36 years ago, its effect on job satisfaction could not be determined clearly. Emotional labor-oriented research has been carried out on employees from different sectors and these studies have helped to better understand the concept of Emotional Labor, but have not been able to clarify the relationship with job satisfaction. The Theory of Cognitive Dissonance is considered as the starting point of the concept of emotional dissonance and draws attention to the differences between emotion and behavior. In this study, the effect of emotional labor on job satisfaction was investigated by evaluating the differences between the emotions and behaviors of the employees of the banking sector and the results obtained by measuring the effects of organizational reputation on this effect were evaluated in the context of Cognitive Dissonance Theory

    Sokratik Sorgulama – Yönlendirilmiþ Keþif

    No full text
    Sayýn Editör, Biliþsel Davranýþçý Psikoterapi Ve Araþtýrmalar Dergisi’nin ilk sayýsýný sizlerin aracýlýðýyla edinmiþ olup gözden geçirme fýrsatý buldum. Öncelikle yayýn hayatýnýzýn arzu ettiðiniz noktaya ulaþmasýný temenni eder, BDT ile ilgilenen herkese bu dergiyi sunduðunuz için size ve emeði geçen tüm çalýþma arkadaþlarýnýza sizin aracýlýðýnýzla teþekkür ederim. Ýlk sayýnýzda yer vermiþ olduðunuz sokratik sorgulama tekniðini anlatan yazýnýzý ilgiyle okudum. Yunan felsefesinin kurucularýndan kabul edilen Sokrates’e dayanan bu yöntem biliþsel davranýþçý terapilerin en temel tekniklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bilgiyi sýnayarak öðrenme üzerine kurulmuþ bir yöntemdir. Bilgiyi soru sorarak öðretmeyi amaçlar. Alýþýlagelmiþ anlatýmlarýn dýþýna çýkar. Danýþanýn yönlendirilmiþ keþifle, aslýnda bildiði ancak o anki duygudurumu nedeniyle farkýnda olmadýðý kabul edilen sonuca ulaþmasýný amaçlar. Sonuçta danýþan için bir farkýndalýk oluþturulur ve bunu terapistin yardýmý ile danýþanýn kendisi yapar. Sokratik sorgulama sýrasýnda danýþanýn kendisine yöneltilen sorularýn cevaplarýný bildiði kabul edilir. Danýþana öncelikle var olan durumu açýklamaya, konuyu netleþtirmeye ve danýþanýn bakýþ açýsýný anlamaya yönelik sorular sorulur. Olasý varsayýmlarýn sonucunu deðerlendirmesi, sebep sonuç iliþkilerini kurmasýný saðlayacak pek çok soru yöneltilebilir. Bu sorular ýþýðýndaki ilk amaç durumun, danýþan açýsýndan nasýl göründüðünü ve kiþinin buna olan inancýný açýða çýkarmaktýr. Sonrasýnda da kiþinin iþlevsel biliþi bulmasýna yönelik sorularla istenilen noktaya gidilir. Bu sorgulama sýrasýnda temel olan, sonuca danýþanýn kendi cevaplarýyla ulaþmasý, terapistin de bu noktada danýþaný yönlendirecek sorular sormasýdýr. Bu teknik Sokrates’in ‘Ben kimseye hiçbir þey öðretemem, sadece onlarýn düþünmelerini saðlayabilirim.’ felsefesi ile baðdaþýr. Sokratik sorgulama tekniði Beck ve Ellis tarafýndan biliþsel terapinin bir parçasý olarak görülmektedir. Günümüzde BDT’de etkin bir þekilde kullanýlmaktadýr. Sokratik sorgulama ile danýþan kendi cevaplarýyla sonuca ulaþýr ve bu BDT’nin temel hedefidir. Ara inançlar Sokrat tarzý sorgulama ile somutlaþtýrýlmakta ve deðerlendirmelerin daha anlamlý ve kalýcý olmasý amaçlanmaktadýr. Sokrat tarzý sorgulama BDT için vazgeçilmez bir ögedir. Ýlk dönem uygulamalarýnda zorluklar olabilse de kullanýldýkça uygulamasý olaylaþacak ve danýþan açýsýndan memnun edici sonuçlar verecek bir teknik olarak görülmektedir. Saygýlarýmla [JCBPR 2012; 1(2.000): 127-127
    corecore