A qualitative study of older patients’ and family caregivers’ perspectives of transitional care from hospital to home

Author's accepted version (postprint).This is an Accepted Manuscript of an article published by Springer in Research and Theory for Nursing Practice on 05/03/2021.Available online: https://connect.springerpub.com/content/sgrrtnp/early/2021/03/05/rtnp-d-20-00067acceptedVersio

Differences in Importance Attached to Drug Effects Between Patients With Type 2 Diabetes From the Netherlands and Turkey:A Preference Study

Objective: The aim of this study was to compare the importance that patients with type 2 diabetes mellitus from the Netherlands and Turkey attach to certain drug effects of oral anti-diabetic drugs. Methods: Data were collected through a cross-sectional survey containing demographic questions and a discrete choice experiment assessing preferences for oral anti-diabetic drugs. Adults from the Netherlands and Turkey were included if they had type 2 diabetes mellitus and had received a prescription of an oral anti-diabetic drug in the last 4 months. The oral anti-diabetic drugs in the discrete choice experiment were described in terms of six attributes: effects on HbA1c, cardiovascular diseases, weight change, gastrointestinal adverse drug events hypoglycemic events, and bladder cancer. Multinomial logit models with country as an interaction factor were fitted. Results: In total, 381 patients were included, 199 from the Netherlands and 182 from Turkey. Patients' preferences toward drug effects varied between the countries. Turkish patients attached the highest importance to reducing the risk of cardiovascular diseases (relative weight: 0.51, 95% CI 0.45-0.55), followed by reducing hypoglycemic events (relative weight: 0.16, 95% CI 0.11-0.22), and reducing gastrointestinal adverse drug events (relative weight: 0.11, 95% CI 0.07-0.18). Patients from the Netherlands attached the highest importance to gastrointestinal ADEs (relative weight: 0.22, 95% CI 0.14-0.39), followed by reducing hypoglycemic events (relative weight: 0.22, 95% CI 0.16-0.25), and reducing the risk of cardiovascular diseases (relative weight: 0.20, 95% CI 0.13-0.23). Conclusion: Patient preferences may differ across countries. Such differences should be acknowledged in regulatory decisions and clinical practice

Transitional ‘hospital to home’ care of older patients: healthcare professionals’ perspectives

Author's accepted version (postprint).This is an Accepted Manuscript of an article published by Wiley in Scandinavian Journal of Caring Sciences on 27/08/2020.Available online: https://onlinelibrary.wiley.com/doi/epdf/10.1111/scs.12904acceptedVersio

Akılcı ilaç kullanımı: Hollanda örneği

Toplam sağlık harcamaları içerisinde ilaca ayrılan pay giderek büyümekte ve politikacılar kaliteli sağlık hizmetlerinden ödün vermeden ilaç harcamalarını kontrol altına almak amacıyla yeni çözüm arayışlarını sürdürmektedirler. Ülkeler için sağlık politikasının önemli bileşenlerinden biri olan akılcı ilaç kullanımı hastaların klinik ihtiyaçlarına uygun, bireysel gereksinimlerini karşılayacak dozda, yeterli süre boyunca, kendileri ve yaşadıkları toplum için karşılanabilir fiyatta ilaçları almalarını gerektirir. Akılcı olmayan ilaç kullanımı dünya genelinde önemli halk sağlığı problemlerinden biridir. Polifarmasi, antibiyotiklerin yetersiz dozda veya nonbakteriyel enfeksiyonlarda kullanımı, ilaçların oral formları daha uygun olabilecekken enjektabl formlarının kullanımı, klinik tanı ve tedavi rehberlerine uygun olmayan ilaç reçete edilmesi, hastaların muayene olmadan ilaç alıp kullanmaları veya ilaçlarını hekim tarafından tavsiye edildiği şekilde kullanmamaları akılcı olmayan ilaç kullanımına örnek olarak verilebilir3. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün tahminlerine göre ilaçların yarısından fazlası uygunsuz biçimde reçete edilmekte, satılmakta ve hastaların yarısı ilaçlarını tedavilerine uygun şekilde almamaktadır. İlaçların gerektiği miktarın altında, üzerinde veya yanlış kullanımı insan sağlığına zarar vermesinin yanı sıra kısıtlı kaynakların da boşa harcanmasına neden olmaktadır. Öte yandan ilaçların akılcı kullanımı düzenleyici, finansal, yönetimsel ve eğitimsel girişimlerle geliştirilebili

The role of the seep in the stroke rehabilitation

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) inmeyi “beyin fonksiyonlarının odaksal veya geniş çaplı bozulması neticesinde klinik belirtilerin hızla gelişmesi, bu belirtilerin 24 saat veya daha uzun süreli devam etmesi veya ölüme yol açması ve damarsal kaynak dışında belirgin herhangi bir sebebinin olmaması” olarak tanımlamaktadır. Beyin fonksiyonlarının devamlılığı için gerekli olan kanın beyinde dolaşması sırasında tıkanma, pıhtılaşma, damar çeperinin daralması veya yırtılmasından dolayı beyinin enerji kaynağını kaybetmesi dokularda hasara yol açarak inmeye sebep olur. İnme, kalp krizinin benzerinin beyinde gerçekleşmesi olarak da düşünülebilir.İçindekiler ÖN SÖZ...................................................................................................IV HAKEM KURULU.................................................................................. V DİŞ HEKİMLİĞİ.................................................................................... 7 DİŞLERDEN YAŞ TAHMİNİ METOTLARI: DERLEME..................... 8 TEMPOROMANDİBULAR EKLEM ANKİLOZU OLAN HASTALARDA ENTÜBASYON YÖNTEMLERİ............................... 30 SERAMİK DAYANAKLAR.................................................................. 44 MİNEYE ve DENTİNE ADEZYON ...................................................... 57 HEMŞİRELİK....................................................................................... 79 İNME SONRASI HASTALARIN REHABİLİTASYON SÜRECİNDE UYKUNUN ROLÜ................................................................................. 80 SAĞLIKLA İLGİLİ ÇOK DİSİPLİNLİ BİLİMLER ....................... 90 YATAN HASTALARDA HİZMET KALİTESİ BEKLENTİ VE ALGI DÜZEYİNİN ÖLÇÜLMESİ: KAMU HASTANESİ ÖRNEĞİ.............. 91 HASTALIKTA VE SAĞLIKTA: BLASTOCYSTIS.............................. 103 TIP BİLİMLERİ................................................................................. 110 OBEZİTE VE KADIN FERTİLİTESİ.................................................. 111 FİZYOLOJİK VE PSİKOLOJİK SAĞALTIMDA OTOKTON BİR YAKLAŞIM : “RUMİ AŞKIN TERAPİ”............................................. 126 FARMAKOLOJİ VE UYUNÇ ............................................................. 136 KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA KALSİYUM METABOLİZMASI.............................................................................. 148 AYNI DİZDE ÇİFT PATELLA GÖRÜNTÜSÜ.................................. 155 GAİTADA GİZLİ KAN POZİTİF OLAN TARAMALARADA KOLONOSKOPİ VE GASTROSKOPİ SONUÇLARININ ANALİZİ 159 ÜST GASTROİNTESTİNAL SİSTEM ENDOSKOPİLERİNDE ANTRAL GASTRİT VE NORMAL ENDOSKOPİK BULGULAR TANISI KONULAN HASTALARIN HİSTOPATOLOJİK SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI ........................................ 167 II VAN İL MERKEZİNDEKİ KREŞ VE ANAOKULLARINDA EĞİTİM GÖREN 2-6 YAŞ ARALIĞINDAKİ ÇOCUKLARIN DİL BECERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ....................................... 175 DİYABETİK MAKULA ÖDEMİ VE GÜNCEL TEDAVİ YAKLAŞIMLARI ................................................................................ 188 KEMİĞİN EKLEM İÇİ AGRESİF DEV HÜCRELİ TÜMÖRÜ: EKLEM FEDA EDİLMELİ Mİ? ......................................................................... 200 HASTANE ÖNCESİNDE ÇALIŞAN SAĞLIK PERSONELLERİNİN İYONİZE RADYASYON FARKINDALIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ...................................................................... 205 ERİŞKİNLERDE AĞRILI KALÇA EKLEMİNİN RADYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ ......................................................................... 214 SEPTİK ARTRİT.................................................................................. 222 OCULAR MİCROBİOTA .................................................................... 232 GÜNCEL LİTERATÜR EŞLİĞİNDE SÜNNET TEKNİKLERİNİN KARŞILAŞTIRMASI........................................................................... 242 OLAĞANÜSTÜ DURUMLARDA HEKİMLİK UYGULAMALARI 252 SPOR BİLİMLERİ............................................................................. 263 TÜRKİYE’DE ENGELLİLER VE PARALİMPİK OLİMPİYAT OYUNLARI.......................................................................................... 264 YAŞLI BİREYLERİN EGZERSİZ PROGRAMLARINDA ‘‘ISINMA’’ RUTİNİ ................................................................................................. 305 SPORDA KOORDİNATİF YETENEKLER........................................ 314 SPORDA CORE ANTRENMAN......................................................... 329 FARKLI ŞEKİLLERDE UYGULANAN KUVVET ANTRENMANLARI ÜZERİNE YAPILMIŞ ÇALIŞMALARA İLİŞKİN BİR İNCELEME 341 ECZACILIK........................................................................................ 354 NLRP3 İNFLAMAZOMU VE HİPERTANSİYON............................. 35

YASLI BİREYLERİN İLAÇ KULLANIMIYLA İLGİLİ BİLGİ VE UYGULAMALARIN BELİRLENMESİ

Bu arastırma yaslı bireylerin ilaç kullanım bilgi ve uygulamalarını belirlemek amacıyla planlanmıs tanımlayıcı bir çalısmadır. Arastırmanın örneklemini Eryaman 3 No&#8217;lu Saglık Ocagı bölgesinde yasayan 65 yas ve üzeri 960 birey arasından rastgele örnekleme yöntemiyle seçilen 300 kisi olusturmustur. Veri toplanmasında anket formu kullanılmıstır. Elde edilen verilerin dagılımları SPSS 11.5 paket programında, sayı, yüzde ve ki- kare testleri kullanılarak degerlendirilmistir. Arastırmaya katılan bireylerin %50.7&#8217;si 65- 69 yas grubunda, %61.0&#8217;i kadın ve %76.3&#8217;ü ilkokul ve üzeri egitim düzeyindeydi. Ayrıca bireylerin %44.1&#8217;i birden fazla hastalıga sahip ve %84.3&#8217;ü birden fazla ilaç kullanmaktaydı. Çalısmaya katılan bireylerde en fazla görülen hastalık hipertansiyon ve en fazla kullanılan ilaç grubu kardiyovasküler sistem ilaçlarıydı. Bireylerin %17.0&#8217;si reçete edilen ilacı kullanmadıklarını, %16.7&#8217;si de reçetesiz ilaç aldıklarını ifade etmislerdir. Çalısma sonucuna göre bireylerin %19.3&#8217;ünde kullandıkları ilaca baglı yan etki görülmüs ve en sık mide agrısı- yanması sikayeti görülmüstür (%36.2). Çalısmaya katılan bireylerin %51.3&#8217;ü soruların tamamını dogru olarak yanıtlamıstır. Çalısmamız sonucunda bireylerin egitim durumunun reçetesiz ilaç alma ve bilgi sorularını dogru yanıtlama durumlarını etkiledigi bulunmustur (p<0.05). Yaslı bireylere kullandıkları ilaçların %88.7&#8217;si ile ilgili doktorlar, % 2.2&#8217;si ile ilgili hemsireler bilgi vermislerdir. Bu sonuçlara göre hemsirelerin ilaç kullanan yaslıların farkında olmaları, bu bireyleri yakından izlemeli, ilaç kullanımı hakkında bireyleri sürekli olarak bilgilendirmeleri ve desteklemeleri önerilmektedir.Determining the practise and knowledge of medicine usage in older people is the aim of this descriptive study. The aim of this descriptive research was to determine drug use and information in the older people. The study sample was comprised of 300 people chosen from 960 old people over 65 years of age living in Eryaman Health Centre No. 3 neighbourhood by random sampling. Data which had been gathered with questionnaire survey were analyzed with the SPSS 11.5 and frequency, percent and chi-square tests. In this study, 50.7% of the persons are in the age group of 65-69, 61.0% are female and 76.3% of the survey group graduated from a primary school or higher schools. Additionally 44.1% of persons have more than one chronic disease and 84.3% of them use more than one medicine. The most common seen disease in the persons who participated in this research is hypertension and the most common used medicine group is cardiovascular system medicine. According to the older persons expressions, 17.0% of the persons abandoned using doctor&#8217;s prescription and 16.7% of them have been using overthe- counter medicine. As a result of the this study, adverse medicine reactions occurred in the 19.3% of persons and most common seen adverse medicine reactions are gastric problems (36.2%). Replies to the questions concerning medicine knowledge shows that 51.3% of the persons know the right answers. This research presents that education level of the older persons is found to be effective in the usage of over-the-counter medicines and medicine knowledge (p<0.05). 88.7% of the survey group stated that physicians informed them about the usage of the medicines and 2.2% of them were informed by nurses. Taking into consideration, these findings suggest that the nurses should be aware of the education level, habits of the older persons who use medicines, and they should observe them closely and inform and support them with the appropriate usage of the medicines

Impact of a nurse‐led sleep programme on the sleep quality and depressive symptomatology among older adults in nursing homes: A non‐randomised controlled study

Sleep problems are much more prevalent in nursing home residents than in their community‐dwelling counterparts. Cognitive behavioural therapy is likely to improve sleep quality in older adults. However, these interventions have a narrow scope to generalise to nursing home practice, and there are minimal data on the effectiveness of the integration of cognitive behavioural therapy and motivational interviewing in nursing home settings. Aim: The purpose of this study was to investigate the impact of a nurse‐led sleep programme on the sleep quality and depressive symptomatology in cognitively intact nursing home residents. Methods: A non‐randomised controlled study design was applied to 52 older adults living in three different nursing homes in the same locality. Then, we categorised our study cohort into the following two groups: intervention group in which the older adults received the nurse‐led sleep programme and control group in which the older adults received regular nursing home services. One nursing home was assigned to the intervention, and two were assigned to control. The intervention group participated in four weekly 1‐hr sessions performed by the first author. Results: Follow‐up assessments conducted at 8 and 12 weeks after the intervention ended revealed that participants in the intervention group experienced a significant improvement in some objective sleep parameters, including awakenings, total wake time, wake after sleep onset and sleep efficiency, as well as a significant decrease in depressive symptomatology. Conclusion: To summarise, the results of this study showed that the nurse‐led sleep programme improved the sleep quality and reduced depressive symptomatology in cognitively intact nursing home residents. In this context, we can assert that interventions for sleep problems should be individualised by addressing sleep experience and sleep management strategies of older adults living in nursing homes and should be integrated with motivational interviewing techniques

Feasibility of the duration of actigraphy data to illustrate circadian rhythm among cognitively intact older people in nursing home: cosinor analysis

Assessment of sleep is an important determinant of health. Moreover, sleep assessment is quite difficult in elderly people; getting consent for participation in the study, spending more time due to cognitive and communicative disruptions, having difficulties in accessing to individuals, and higher withdrawal rate of elderly people than adults occur as additional difficulties. The objective of the study was to determine whether 1-day measurement could be enough to determine the circadian rhythm of cognitively intact older adults in nursing home. A sample of the study consisted of individuals living in three nursing homes with similar environmental conditions and who were independent in daily living activities. The exclusion criteria were severe health problems, severe neurological and mental diseases, and severe hearing loss and cognitive impairment. Continuous actigraphy monitoring was performed in 52 older adults who met the sampling criteria over a 4-day period. Cycle mesor, amplitude, acrophase, and R2, calculated using 1 to 4 days of data and each day of data, were compared. For amplitude, acrophase and R2 parameters, there was no statistically significant difference between 4-day measurement and 1-day measurement (p > 0.05). However, for mesor parameter, there was no significant difference between 1-day, 2-day, and 3-day measurements, and differentiation was observed in 4-day measurements. A daily measurement could be used to determine the circadian rhythm of actigraphy in cognitively intact older adults in nursing home. However, further studies are required to better understand and support our findings