Estimating Financial Trends by Spline Fitting via Fisher Algoritm

Trends have a crucial role in finance such as setting investment strategies and technical analysis.  Determining trend changes in an optimal way is the main aim of this study. The model of this study improves the optimality by spline fitting to the equations to reduce the error terms. The results show that spline fitting is more efficient compared to line fitting by % and Fisher Method by %. This method may be used to determine regime switches as well

HOW TO GROUP FINANCIAL DATA WITH MAXIMUM HOMOGENEITY?

Grouping may be an obstacle itself or it may have to be improved to extract better information out of a data stream. Finding trends and dividing a population into parts may be crucial for analyses. This paper offers a modified version of Fisher method that may smoothen the cut point transitions and give out better results. Proven methodology is given with a comparison with the original method. The method may be helpful in forming subgroups in financial data, possibly in technical analyses.Keywords: Grouping, Fisher Method, Trends, Cut point

SU2 REAL GAS MODELS’ PERFORMANCE PREDICTIONS ON A COLD GAS THRUSTER

Soğuk gaz itki sistemleri 1960’lı yıllardan bu yana özellikle uyduların yörünge kontrolünde tercih edilen sistemler olmuşlardır.Yakıt tankındaki yüksek basıncın görev süresince azalması nedeniyle, tank içindeki yakıtta oldukça düşük sıcaklıklar gözlenmektedir. Ayrıca itici lülesinin çıkışında da, vakuma yakın basınçlara genleşen yakıtın sıcaklığı oldukça düşmektedir. Bu koşullar altında, itki sisteminin performansının tasarım sürecinde gerçekçi olarak tahmin edilebilmesi için, açık kaynaklı, sıkıştırılabilir akışkanlar için uygun bir hesaplamalı akışkanlar dinamiği aracı olan SU2 ’nun kullanılması kararlaştırılmıştır. Bu çalışmada, itki sisteminin doğası gereği karşılaşılan düşük sıcaklık ve basınç etkilerinin doğru modellenebilmesi adına, SU2 ’nun ideal gaz, van-der Waals ve Peng-Robinson gaz modelleri kullanılarak elde edilen performans tahminleri ile itici vakum odası performans test sonuçları karşılaştırılmıştır. İtici performans testleri için bu amaçla kurulan termal vakum odası test alt yapısı kullanılmıştır. İtici simulasyonları ve performans testleri, yakıt tankının nominal ve düşük sıcaklıkta koşulladırıldığı durumlar için yürütülmüştür. Elde edilen veriler, SU2 van der Waals gaz modelinin, her iki sıcaklık koşulunda da vakum odası performans testlerine en yakın sonuçları verdiğini göstermektedir

OCT in Lamellar Corneal Transplantation

Anterior segment optical coherence tomography (AS-OCT) is a valuable tool in corneal transplantation surgery. In deep anterior lamellar keratoplasty (DALK), AS-OCT gives valuable information on preoperative decision process. AS-OCT image of the recipient cornea helps the surgeon to decide whether to proceed with a big bubble DALK or a manual dissection. Preoperative AS-OCT imaging of recipient stroma can also predict Descemet membrane perforation during big bubble induction. Intraoperative AS-OCT assures reaching the proper depth in order, and postoperatively, a surgeon can objectively assess the Descemet membrane and donor association and define complications such as a double anterior chamber. Before deciding for a Descemet membrane endothelial keratoplasty (DMEK), preoperative stromal scars can be identified with an AS-OCT and might affect the decision of the surgical procedure (DMEK or penetrating keratoplasty). After DMEK, graft detachment can be visualized by AS-OCT and treated accordingly

Lomber disk hernisi ameliyatı olan hastalarda öğrenim gereksinimlerinin saptanması

Lomber disk hernisi ameliyatı olan hastaların öğrenim gereksinimlerinin saptanması amacıyla planlanan tanımlayıcı nitelikteki bu araştırma Şehit Kamil Devlet Hastanesi Beyin Cerrahi Servisinde gerçekleştirilmiştir. Lomber disk hernisi ameliyatı olan hastalar, cerrahi işlem sonrası yaşantılarında ciddi boyutlarda iş gücü kaybına ve kişisel yaşam kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. Bunun için hastanın cerrahi işlem sonrası meydana gelen yeni yaşam biçimi ve işlem sonrasındaki yaşam aktivitelerinde meydana gelen değişiklikler arasındaki düzeni sağlaması gerekmektedir. Bu da ancak hastalara iyi bir danışmanlığın ve hastaların normal yaşamlarına dönmeden önce ki verilecek olan düzenli bir eğitim ile sağlanabilir. Bu çalışmada lomber disk hernisi ameliyatı olan hastaların bilgi gereksinimlerinin belirlenmesi amacıyla planlanmıştır. Araştırmaya katılan hastaların yaş ortalaması 48.6±12 idi. Cinsiyete göre HÖGÖ toplam alt boyutlarında erkeklerin bilgi gereksinimlerinin kadınlara oranla yüksek olduğu saptandı. Yaşam kalitesi(p˂0.005) ve cilt bakımı(p˂0.001) alt boyutunda bekarların evlilere oranla bilgi gereksinimlerinin yüksek olduğu ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptandı. Tedavi ve komplkasyonlar(p˂0.027) ve toplum ve izlem(p˂0.030) alt boyutlarında doktorlardan eğitim alan hasta grubunun öğrenim gereksinimlerinin yüksek olduğu ve gruplar arasındaki fark anlamlı olduğu saptandı. Yaşam kalitesi(p˂0.039) alt boyutunda hemşirelerden eğitim alan hasta grubunun öğrenim gereksinimleri yüksek çıkmış ve gruplar arasındaki farkın anlamlı olduğu saptanmıştır. Hastalara eğitim verilmeden önce hasta öğrenme gereksinimlerinin saptanması eğitimin saptanan öğrenim gereksinimi doğrultusunda düzenlenmesi önerilmektedir

Molekularna serotipizacija sojeva bakterije Salmonella izoliranih iz pilećeg mesa za prodaju, na temelju in silico višestrukog PCR-a, određivanja ESBL-a i gena kolistin rezistencije mcr-1 do -5

Salmonella spp. are zoonotic pathogenic agents that cause important infections in humans and animals. They are the most common foodborne pathogens after Campylobacter spp. worldwide. The aim of this study was to determine the phenotypic and genotypic extended-spectrum β-lactamase (ESBL) and colistin resistance of 67 Salmonella spp. isolated from retail chicken meats between May and December 2016, and stored in the culture collection of Ataturk University, Faculty of Veterinary Medicine, Department of Microbiology. The isolates were serotyped using multiplex polymerase chain reaction (mPCR). The serovar distribution of strains was 74.6% S. Infantis, 16.4% S. Enteritidis, 3.0% S. Arizonae, 3.0% S. Dublin, 1.5% S. Gallinarum and 1.5% S. Indica. Of the 67 strains, 20 (29.9%) were ESBL- positive. The main types of β-lactamase identified were blaCTX-M-1, blaCTX-M-8-25, blaSHV and blaTEM. Four isolates were found to be phenotypically colistin-resistant. These isolates did not carry mobilised colistin resistance (mcr) genes 1 to 5. In this study, both genotypically ESBL-producing and phenotypically colistin-resistant Salmonella strains were found. We revealed that ESBL-producing Salmonella strains have dramatically increased over the years, especially when compared with previously reported chicken meat Salmonella strains in Turkey. The increase in Salmonella strains, particularly ESBL producers and the colistin resistant, is of great concern for selected antimicrobial therapy in human infections. Hence, epidemiological information and monitoring systems are extremely important in controlling Salmonella infections in public health services.Salmonella spp. zoonotski su patogeni koji uzrokuju infekcije u ljudi i životinja. Na globalnoj su razini najčešći patogeni koji se prenose hranom poslije bakterija Campylobacter spp. Cilj ovog istraživanja bio je fenotipski i genotipski odrediti β-laktamaze proširenog spektra (ESBL) i otpornost na kolistin 67 sojeva bakterija Salmonella spp. izoliranih iz pilećeg mesa za prodaju od svibnja do prosinca 2016. i pohranjenih u kulturama na Odsjeku za mikrobiologiju Fakulteta veterinarske medicine na Sveučilištu Ataturk. Izolati su serotipizirani primjenom višestruke lančane reakcije polimerazom (mPCR). Distribucija serovara bila je: 74,6 % za S. Infantis, 16,4 % za S. Enteritidis, 3,0 % za S. Arizonae, 3,0 % za S. Dublin, 1,5 % za S. Gallinarum i 1,5 % za S. Indica. Od 67 sojeva njih je 20 (29,9 %) bilo pozitivno na ESBL. Glavni identificirani tipovi β-laktamaza bili su: blaCTX-M-1, blaCTX-M-8-25, blaSHV i blaTEM. Četiri izolata bila su fenotipski otporna na kolistin. Ovi izolati nisu sadržavali aktivne gene rezistencije na kolistin (mcr) 1 do 5. U ovom su istraživanju nađeni i sojevi salmonele koji su genotipski proizvodili ESBL i sojevi fenotipski otporni na kolistin. Sojevi salmonele koji proizvode ESBL s godinama su se znatno povećali, posebno u usporedbi s prethodnim izvješćima o sojevima salmonele u mesu pilića u Turskoj. Porast sojeva salmonele, osobito onih koji proizvode ESBL i onih koji su otporni na kolistin, zabrinjava zbog antimikrobnog liječenja infekcija u ljudi. Zbog toga su u kontroli infekcija salmonelama u javnome zdravstvu iznimno važni epidemiološki podaci i sustavi praćenja

Türkiye'de pamuk yetiştiriciliğinin enerji bilançosu ve sera gazı emisyonlarının belirlenmesi: Diyarbakır İli Bismil İlçesi Örneği]

In this study, the energy balance and Greenhouse Gas Emissions (GHG) of cotton cultivation in Bismil district of Diyarbakır province in Turkey was defined. The energy balance and GHG of cotton cultivation was computed by conducting face to face surveys with 73 farms in the 2018-2019 cultivation season, which were selected by simple random sampling method. The energy input and output in cotton cultivation were computed as 54 617.62 MJ ha-1 and 65 984.42 MJ ha-1, respectively. Energy inputs occurs of electricity energy with 18 608.40 MJ ha-1 (34.06%), chemical fertilizers energy with 15 254.67 MJ ha-1 (27.93%), diesel fuel energy with 14 364.68 (26.30%), irrigation water energy with 3 559.50 MJ ha-1 (6.53%), machinery energy with 1 152.79 MJ ha-1 (2.11%), chemicals energy with 1 075.76 MJ ha-1 (1.96%), seed energy with 307.98 MJ ha-1 (0.57%), human labour energy with 293.84 MJ ha-1 (0.54%), respectively. Total energy inputs in cotton cultivation can be classified as 67.43% direct, 32.57% indirect, 7.62% renewable and 92.38% non-renewable. Energy use efficiency, specific energy, energy productivity and net energy in cotton cultivation were computed as 1.21, 9.77 MJ kg-1, 0.10 kg MJ-1 and 11 366.80 MJ ha-1, respectively. Total GHG emissions were computed as 6 482.36 kgCO2-eqha-1 for cotton cultivation with the greatest input part for electricity with 47.94% (3 107.60 kgCO2-eqha-1). The electricity followed up nitrogen with 16.29% (1 055.67 kgCO2-eqha-1), irrigation water with 14.82% (960.50 kgCO2-eqha-1), diesel fuel with 10.86% (704.08 kgCO2-eqha-1), seed with 3.07% (199.14 kgCO2-eqha-1 ), chemicals with 2.28% (147.76 kgCO2-eqha-1), phosphorous with 1.78% (115.64 kgCO2-eqha-1), human labour with 1.62% (104.94 kgCO2-eqha-1), machinery with 1.26% (81.85 kgCO2-eqha-1) and potassium with 0.08% (5.18 kgCO2-eqha-1), respectively. Additionally, GHG ratio value was computed as 1.16 kgCO2-eqkg-1 in cotton cultivation. © 2021 Namik Kemal University - Agricultural Faculty. All rights reserved.We would like to thank the cotton producers who supported us in the survey