432 research outputs found
Surgical treatment of giant cardiac aneurysm with pseudoaneurysm in a colon carcinoma patient
Left ventricular pseudoaneurysm is a rare and lethal condition associated with a high risk of rapid enlargement and rupture. It develops after transmural myocardial infarction (MI), cardiac surgery, trauma, or infection. When a left ventricular pseudoaneurysm is detected, surgical repair is recommended due to the high possibility of rupture. In this report, we present surgical treatment of a giant cardiac pseudoaneurysm that occurred after MI in a colon carcinoma patient
Effect of textured soy protein and tomato pulp on chemical, physical and sensory properties of ground chicken döner kebab
The purpose of this research was to determine the effectiveness of textured soy protein, tomato pulp and their combination on inhibition of lipid oxidation which affects the shelf life of meat products. In addition, microbiological, chemical, textural and sensory properties of döner kebab were determined in this study. According to the results of the study, cooking loss significantly decreased in döner kebab by using combination of textured soy protein and tomato pulp (P < 0.05). It was determined that using tomato pulp was effective for controlling lipid oxidation in döner kebab during 10 days of storage at 4°C compared to other treatments (P < 0.05). The results show that using textured soy protein with or without tomato pulp have effect on oxidation, pH, color values, texture, color intensity, firmness, juiciness and flavor properties of döner kebab compared to the control group. Although, all of döner kebab groups received high scores for the overall acceptability, döner kebabs manufactured with textured soy protein were the most preferred döner kebab group in terms of taste (P < 0.05).Key words: Döner kebab, soy protein, tomato pulp
Structural and stereogenic properties of spiro- and ansa-substituted 1,3-propanedioxy derivatives of a spermine-bridged cyclotriphosphazene
Reaction of 1,3-propanediol with the achiral spermine-bridged cyclophosphazene 1 at various molar ratios in THF gives a number of spiro-and ansa-derivatives that exhibit different stereogenic properties, viz. racemic, meso or achiral forms. As expected, spiro forms are preferred (giving mono-, di-, tri- and tetra-substitution), although significant amounts of mono- and di-substituted ansa derivatives also occur. A number of new structures have been characterized by NMR spectroscopy and X-ray crystallography in this work; mono-spiro 2, di-mono-ansa 6 and di-spiro/mono-ansa 8. The mono-ansa compound 3 was observed in solution by NMR spectroscopy but no evidence was found for the monospiro/monoansa 5, a necessary precursor of compound 8. The tri-spiro derivative 7 has been isolated and characterized by 31P NMR spectroscopy, whereas the structures of the di-monospiro 4 (meso) and tetra-spiro 9 have been characterized previously. The stereogenic properties of many of the products have been confirmed by X-ray crystallography and/or by 31P NMR spectroscopy on addition of the chiral solvating agent, (S)-(+)-2,2,2-trifluoro-1-(9-anthryl)ethanol. Although the starting compound 1 is achiral, it is found that unsymmetrically-substituted derivatives with 1,3-propanediol give racemic mixtures for the mono-spiro 2 and tri-spiro 7 derivatives, whereas symmetrically-substituted derivatives such as di-mono-ansa 6 and di-spiro/mono-ansa 8 are meso. It is found that care must taken in interpreting the 'splitting' of 31P NMR signals on addition of CSA in terms of 'chirality' of molecules, because some meso compounds give false positive results due to changes from A2X-like to A2B or ABX spin systems
Yaşam Konforu Açısından Ortopedik Ve Fiziksel Sağlık Sorunlarının Çalışan İş Kadınları Üzerindeki Etkilerinin Uygulamalı Bir Örneği
Özet: Bu araştırmanın amacı; iş hayatı içerisinde aktif görev alan kadın katılımcıların yaşamış olduğu ortopedik bazı sorunların belirlenmesi ve bu ortaya çıkan sorunların iş hayatı içerisindeki performans ve verimlilikleri üzerine etkilerinin ortaya çıkarılması şeklindedir. Uygulamalı olarak gerçekleştirilen bu çalışmada ölçekli bir anket kullanılmıştır. Kullanılan anket iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde katılımcıların demografik özelliklerinin belirlenmesine yönelik sorular, ikinci bölümde ise 5’li lirekt ölçekten oluşan sorular bulunmaktadır. Araştırmada kullanılan ölçme aleti ilk kez kullanıldığından bir ön teste tabi tutulmuştur. Ön test İstanbul ilinde bulunan (n=20) bayan katılımcıya uygulanmıştır. Uygulamaya katılanlardan elde edilen veriler SPSS 18 istatistik programı ile analiz edilmiştir. Ön test sonrasında Cronbach’s Alpha kat sayısı olarak 0.719 kat sayısı elde edilmiştir. Bu değer araştırmada kullanılan ölçme aletinin oldukça güvenilir olduğunu göstermektedir. Asıl araştırmanın evreni İstanbul, Ankara, Bursa, Kocaeli, İzmit, Tekirdağ ve Edirne illerinde bulunan ortopedi ve travmatoloji ile fiziksel anlamda romatizmal rahatsızlık yaşayan bayan katılımcılar oluşturmaktadır. (n=4378) katılımcıya elden, mail, posta ve yüz yüze görüşmek koşulu ile dağıtılan anket formlarından geri dönüş (n=2461) adettir. Bu dönen anketlerin sadece (n=1351) adeti uygulamaya uygun bulunmuştur. Tüm katılımcılar rast gele seçilmiş ve araştırmada basit rassal yöntem uygulanmıştır. Araştırma yaklaşık olarak 11 ay sürmüştür. Analize uygun bulunan formlar SPSS 18 programına yüklenmiş ve güvenirlilik geçerlilik testi, anova, t testi, kuruskal – Wallis Testi, Faktör, Hipotez ve Mann – Whitney U testlerinden yararlanılmıştır. Alpha kat sayısı olarak 0.769 kat sayısı elde edilmiştir. Araştırma sonucunda katılımcıların büyük çoğunluğunun romatizmalı hastalıklar ve eklem rahatsızlıkları nedeniyle büyük sorun yaşadığı görülmüştür. Ortaya çıkan bu sorunlar katılımcıların sosyal yaşam konforunu olumsuz etkilediği gibi yaptıkları iş ile görevlerinde başarı kaybına neden olduğunu göstermiştir. Ayrıca bu rahatsızlıkları yaşayan katılımcıların büyük çoğunluğu yaşadığı rahatsızlığın ortaya çıkardığı ağrılı durumlar nedeniyle iş performans ve verimliliğinde de azalmalara neden oluşturduğunu belirtmiştir. Sonuç olarak katılımcıların tamamında yaşadıkları sorun nedeniyle motivasyon kaybı, iş verimliliğinde azalma, performans ve sosyo-kültürel hayat içerisinde ciddi sorunlar yaşattığını ortaya çıkarmıştır. Ayrıca bazı sağlık sorunu yaşayan bireylerin kullandığı geçici çözümlerin etkili olmadığı, jel, ağrı kesici, ısı bantları v.b. materyallerin sağlıkları üzerinde kalıcı bir fayda yaratmadığı saptanmıştır. Bir başka önemli bulgu ise eklem rahatsızlıkları ve doku bozulmaları konusunda sorun yaşayan katılımcıların ortalama olması gereken kilo üzerinde bir kiloya sahip olduğu gerçeğini de göstermektedir. Katılımcıların büyük çoğunluğunun sportif aktivite yapmamaları da bu tip rahatsızlıkların ortaya çıkışındaki kilo alma sorunu üzerinde etkili olduğunu göstermektedir
Ön çapraz bağ cerrahisinde kullanılan greftler ve uygulama sonuçlarının 5 yıllık süreçte değerlendirilmesi,
ÖÇB yırtıkları en sık görülen diz yaralanmaları arasındadır ve diz instabilitesine, menisküs
yaralanmalarına, erken dejeneratif değişiklerin gelişmesine neden olduğundan bu bağın rekonstrüksiyonu
önem taşımaktadır. Günümüzde rekonstrüksiyonda seçilecek greft, tespit yöntemleri, greft
tünel uyumunu ve iyileşmesini artıracak yöntemler en çok tartışılan konulardır. ÖÇB rekonstrüksiyonunda
allogreftler, otogreftler ve sentetik greftler kulanılır. Ön Çapraz Bağ (ÖÇB) rekonstrüksiyonunda
kullanılacak ideal greftin; kolay uygulanabilir, düşük donör saha morbiditesi, ÖÇB»ın normal
anatomik yerleşimine uygulanabilir olması, hemen rijit fiksasyonu yapılabilir olması, fiksasyon
yerinde hızlı revaskülarize olabilmesi, işlem sonrasında normal ÖÇB mekanik ve ultrastrüktürel
özelliklerini kazanması gereklidir. Çalışmada; toplam 106 hastaya uygulanan artroskopik ÖÇB rekonstrüksiyonu
ameliyatında, 62 hastaya semitendinosus ve gracilis otogrefti, 28 hastamıza patellar
tendon otogrefti ve 16 hastamıza iki ucu kemikli patellar tendon allogrefti kullanıldı. Patellar tendon
otogreftli hastalarda 3 ayda, semitendinosus ve gracilis otogreftli hastalarda 4,3 ayda ve allogreftli
hastalarda 5,4 ayda aktif yaşama dönüş sağlandı. 5 yıllık takip sonucunda; semitendinosus ve gracilis
otogreftli 62 hastanın 5 inde kopma, 28 patellar tendonlu hastaların 3 ünde kopma ve 16 sında
diz önü ağrısı, allogreft uygulanan 16 hastanın 7 sinde kopma ve çeşitli eklem sorunları tespit edildi
On the Knee joint arthroscopy – A Review with a Case study,
Arthroscopic surgical interventions can be performed as a surgical day
case. The low morbidity of the arthroscopic surgery makes it attractive for both
the surgeons and patients and it also has certain advantages such as small
incision size and a small amount of bleeding and pain. Therefore, there is a
possibility of early ambulation and discharge, which reduces risk
of thrombophlebitis. The infection risk is also low due to the small incision
size and the disinfection fluids used. Our study included 114 patients with a
knee joint injury, on which arthroscopic partial meniscectomy was performed.
We observed that pre-operation diagnoses made during physical and
radiological examination matched 87% of those made during the surgery. It
was also observed that 16 patients had fluid extravasation into the femoral and
posterior tibial regions, 22 patients had post-op hemarthrosis, 15 patients had
serous fluid blister, 11 patients suffered pain and ecchymosis for a period of 1
month on the side where the tourniquet was released, 9 patients experienced
tibial collateral ligament injury and 18 patients had portal infection treated with
antibiotics. 89% of problems the patients experienced disappeared
Ortopedi Kliniklerinde Algılanan Hizmet Kalitesi Ve Hastane Tercih Nedenleri Araştırması: İstanbul-Tekirdağ İli Örneği,
Günümüzde sağlık hizmeti veren hastanelerin hizmet kalitesine
ilişkin müşteri algıları hastane tercihlerini etkileyen en önemli unsurdur.
Hizmet kalitesinin etkin kılınmasında hastaların ilgi ve ihtiyaçlarının
karşılanması ve hasta memnuniyetinin artırılması gerekmektedir.
Bu bağlamda Tekirdağ ve İstanbul illerinde bulunan 18 farklı sağlık
kurumu bünyesinde ortopedi kliniklerinde tedavi görmüş rastgele
yöntemle seçilmiş toplam 892 (Tekirdağ=499 ve İstanbul=393)
hasta üzerinde uygulamalı bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Çalışma
8 ay sürmüştür. Katılımcıların hizmet kalitesi algıları ve hastane
tercihlerinin ve bunu etkileyen faktörlerin belirlenmesi çalışmanın
temel amacını oluşturmaktadır. Çalışmada kullanılan anket 5’li
likert ölçekli bir formdur. Uygulanan anketin güvenilirlik katsayısı
(Cronbach’s alpha) 0,962 olarak bulunmuştur. Elde edilen veriler
PASW 18.0 paket programında analiz edilmiştir. Analiz kapsamında
betimleyici istatistikler, güvenilirlik analizi, Kruskal Wallis analizi,
ve Chi-Square testi kullanılmıştır. Çalışma sonunda, hekimden
alınan hizmet, doktor yaklaşımı, klinik bakım süreci, temizlik ve
hijyen, ön hizmet uygulamaları, hastane prosedürleri ve hastane
alt yapısının sağlam olması gibi faktörlerin hasta memnuniyeti
üzerinde önemli derecede etken olduğu bulunmuştur. Ayrıca hasta
memnuniyet düzeylerinin eğitim durumuna göre farklılaştığı ve
hasta memnuniyet düzeyleri üzerinde en fazla etkiye sahip faktörün
hastane prosedürlerine yönelik hizmet algısı olduğu saptanmıştır
The Results of Local Steroid and Physiological Saline Solution Used for Chronic Achilles Tendinitis, A 2-Year Follow Up,
Background and objectives: Achilles tendon (AT) is the strongest and the thickest
tendon of human body. Sarcostyles of this tendon are not exactly vertical and have a
spiral shape to some extent. Due to this fact, tendon gets stronger and the contact
(friction) between sarcostyles decreases. Achilles tendinitis is a kind of wounding that
can be caused by overuse or misuse of achilles tendon, lack of flexibility, genetical
structure, gender, age, height, weight, pes cavus deformity, lateral ankle instability,
forefoot varus, lateral heel throb during the act of walking and excessive compensatory
pronation, decrease in ankle dorsiflexion, lower extremity alignment disorders,
endocrine and some metabolic factors and many others. It mostly happens for athletes.
If we look with a histopathological perspective at achilles tendinitis, we will see that
tendon has an angiofibroblastic hyperplasia. The reaction created against the
degenerative process of tendon is an inflammatory response in peritenon. Throughout
the treatment, pains and tenderness are tried to be decreased. In order for this purpose,
resting, hypothermia and NSAID can be applied. Raising the heel is recommended in
order to decrease the burden on tendon. Within the chronic process, the renewal of
tendon is preferred. Methods: In our study; a 30 cc local anesthetic and saline
physiological injection was applied to 38 of 98 patients while a mixture of 15 cc
corticosteroid and local anesthetic injection was applied to 60 patients. Conclusion: It
is highly significant that we did not record any relapse within our 2-year follow-up after
increasing local blood circulation with the injection of physiological saline and local
anesthetic mixed solution although we got the response later than steroid method and
the rate of success in this method was relatively low. Moreover, this method has no side
effects and can be used securely when steroid method cannot be used
Humerus pseudartrozlarında eksternal tespit yönteminin değerlendirilmesi,
Humerus pseudartrozu, humerus kemiğinin çeşitli nedenlerden dolayı kaynamaması demektir. Humerus cisim kaynamamasında, omuz ve dirsek eklem sertliği, ağrı ve güçsüzlüğe bağlı morbidite sıktır. Humerus pseudartrozlarının tedavisinin başarılı olması için pseudoartroz tipi¬nin belirlenmesi önemlidir. Fonksiyonel bir üst ekstremite için kabul edilebilir sınırlarda kaynama sağlanması önemlidir. Humerus cisim kırıklarının büyük çoğunluğu konservatif yöntemlerle tedavi edilir. Ancak yüksek enerjili travmalardan kaynaklanan humerus kırıklarında konservatif tedavi başarısız olur. Bu durumda cerrahi tedavi gerekir. Humerus kırıklarında cerrahi tedavi açık kırıklar, kırıkla beraber damar yaralanması olması, bununla birlikte ipsilateral önkol kırığının olması segmenter kırıklar, patolojik kırıklar, bilateral humerus kırıkları, radial sinir lezyonu olması, penetran yaralanmaya bağlı nörolojik defisit olması, kırığın eklem içine uzanması durumlarında uygulanır. Kullanılan cerrahi yöntemlerden eksternal tesbit yöntemleri, gelişen kilitleme özellikleriyle artan mekanik stabiliteleri sayesinde kanal içi çivileme ile de kaynamama tedavisinde başarılı sonuçlar verebilir. Bu bağlamda çalışmada eksternal tespit yöntemlerinin sunulması amaçlanmıştır. Çalışmaya; 12 hastaya humerus avasküler pseudoartrozu nedeniyle uygulanan kırık uçlarını canlandırma sonrası, unilateral eksternal fiksatörle akut kompresyon sonrası, ortalama 4.3 ayda elde edilen tam kaynama vakaları dahil edilmiştir (Figür 1-2-3-4-5-6). Çalışma sonunda hastalarda omuz ve dirsek fonksiyonları etkilenmemiş, herhangi bir komplikasyon gelişmemiştir
Treatment of Femoral Neck Fractures with Arthroplasty Method and Our Results, 6 Years Follow-Up,
Background: While femoral neck fractures occur in elderly patients as a result of lowenergy
traumas, they occur in young patients as a result of high-energy traumas.
Clinical findings indicate that it generally occurs in female and elderly patients who are
not mobilized and patients with comorbidity, hip pain and fractured leg in external
rotation. These fractures are associated with avascular necrosis and nonunion with high
incidence. Early diagnosis is of great importance in order to prevent the complications.
Methods: Various treatment methods are available for femoral neck fractures.
Choosing the appropriate treatment in femoral neck fractures treatment is very
significant for keeping potential mortality and morbidity at minimum level. Generally
surgery is the treatment performed. Fixation is the prioritized treatment in young
patients. Arthroplasty is preferred method in elderly patients. Conclusion: In our study,
we shared 6-years follow-up results of the cemented partial prosthesis that we applied
in 57 patients with femoral neck fracture (the mean age is 73,8). All of the patients were
enabled to return to their normal lives with the surgery performed at an early period
after fracture and with early mobilization. No serious complication arose except for
acetabular cartilage erosion that we faced in the long-term and temporary complications
in the early post-operative period (injury problems, sore throat and chest pain etc.). In
elderly patients, cemented partial prosthesis use is safe and effective
- …