43 research outputs found

    Giant hyperplastic polyp in the stomach

    Get PDF

    Primary genital lymphoma: A case report

    No full text
    Kadın genital sistemi, lenfoproliferatif hastalıkların primer yerleşimi açısından alışkın olmadığımız bir bölgedir, Bu bildiride serviks ve bilateral over yerleşimli bir non-Hodgkin lenfoma olgusu sunulmaktadır. Bu tanı mikroskopik incelemeye eşlik eden immünohistokimyasal çalışma ile de desteklenmiştir. Tüm vücut taraması yapılan ve başka bir lokalizasyonda lenfoma saptanmayan, periferik kan ve kemik iliği olağan bulunan olgu, primer genital lenfoma olarak kabul edilmiştir. Çalışmamızda lenfomanın ender görülen bu primer yerleşimi literatür verileri ve olgunun serviks biopsisi eşliğinde tartışılmıştır.Female genital tract is an unusual location for primary lymphoproliferative diseases. In this paper a case of non-Hodgkin lymphoma involving cervix and ovaries is persented. The diagnosis is established by conventional microscopic findings supported with immunohistochemical stains, The case is deemed as primary genital lymphoma in view of the fact that there was no other secondary deposit using various imaging techniques. In addition, peripheral blood and bone,marrow analysis proved to be normal.Lymphomas involving female genital tract which is a rare location for this entity, is discussed in view of the literature

    Folliküler lenfoma ve folliküler hiperplazi ayırıcı tanısında BCL-2 ve PCNA'nın yeri

    No full text
    Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.FL ve FH arasındaki ayrım hematopatolojide en sık karşılaşılan ayırıcı tanı sorunlarından birisidir. Yalnızca histopatolojik bulgulara dayanan klasik kriterler tanımlanmış olmakla birlikte her zaman tam ve kesin sonuca ulaşmak mümkün olmamaktadır. FL'nın klasik bulgularını tam olarak taşımayan, kuşkulu olgular her patolog için sorun yaratmaktadır. Son yıllarda bu sorunu aşma konusunda çok sayıda immunohistokimyasal çalışmalar yapılmış ve gösterilen çabaların ürünü olan yeni monoklonal antikorlar belirlenmiştir. Bu monoklonal antikorlardan birisi olan £>c/-2'nin FL'larda yüksek oranda pozitiflik gösterdiği ve FH ile ayırıcı tanıda güvenilir bir kriter olarak kullanılabileceği öne sürülmektedir. Proliferasyon kapasitesini belirleyen bir nükleer antijen olan PCNA'in ise NHL'larda histolojik derece ile uyumlu olarak yükseldiği kabul edilmektedir. Bu iki belirleyicinin FL ve FH ayırıcı tanısındaki değerini immunohistokimyasal olarak araştırdığımız çalışmamızda 33 FL ve 30 FH olgusu ele alınmıştır. Öncelikle histopatolojik bulgular yönünden incelenen olgularda klasik tanı kriterleri tek tek değerlendirilmiş ve kapsül infiltrasyonu ile uniform hücrelerden oluşan follikül yapıları tüm FL olgularında saptanırken FH olgularının hiçbirisinde izlenmemiştir. Diğer histopatolojik bulgular FH ve FL ayrımında bu kadar çarpıcı bir fark göstermemiştir. Bu iki bulgunun en güvenilir histolojik kriterler olduğu sonucuna varılmıştır. immunohistokimyasal incelemede bcl-2 immunreaktivitesi 33 FL olgusunun 29 (%87.8)'unda saptanırken FH olgularının hiçbirisinde izlenmemiştir. FL olgularında histopatolojik altgruplara yönelik ayrıntılı incelemede ise BHFL altgrubunda bel -2 negatifliğinin diğer altgruplara göre anlamlı ölçüde yüksek olduğu, KÇHFL altgrubunda bcl-2 pozitifliğinin anlamlı ölçüde 'nodüler* boyanma pattemi şeklinde olduğu saptanmıştır. PCNA immunreaktivitesi değerlendirildiğinde PCNA indeksi FL olgularında %13.28± 1.7 iken FH olgularında %46.8.+ 2.2 olarak belirlenmiştir.82 Histopatolojik altgruplar incelendiğinde BHFL altgrubunda PCNA indeksinin diğer altgruplara göre belirgin şekilde yüksek olduğu saptanmıştır. Yaptığımız bu çalışmada her iki belirleyicinin de ayırıcı tanıda histolojik bulgulara ek olarak kullanılabilecek güvenilir kriterler olduğu sonucuna varılmıştı

    Bcl-2 and PCNA immunoreactivity and AgNOR scores of follicular lymphomas

    No full text
    Bu çalışmada, 33 Folliküler lenfoma (FL) olgusu, bcl-2 ve PCNA İmmünreaktivitesi AgNOR skoru yönünden değerlendirilmiş, histolojik altgruplar arasındaki ilişkiler ve boyanma özellikleri araştırılmıştır.Bcl-2 pozitifliği tüm FL olgularının %87.8'inde saptanmıştır. Bulguların istatistiksel değerlendirmesinde, bcl-2 ile küçük çentikli hücreli folliküler lenfoma (KÇHFL)'nın anlamlı ölçüde daha sık pozitif boyandığı görülmüştür (p<0.01). Çalışmamızdaki olgular boyanma patternlerine göre değerlendirildiğinde KÇHFL'nın diğer histopatolojik altgruplara göre belirgin şekilde nüdüler boyanma patterni gösterdiği dikkati çekmiştir.PCNA İmmünreaktivitesi ve AgNOR değerleri yönünden kıyaslandığnda da histolojik altgruplar arasında anlamlı bir fark saptanmıştır (p<0,001). Her iki belirleyici ile en düşük değerler KÇHFL grubunda, en yüksek değerler ise BHFL grubunda izlenmiştir.In this study, bcl-2 and PCNA immunoreactivity and AgNOR scores of 33 cases of follicular lymphoma were evaluated and any correlation between histologic subtypes and their staining properties was investigated.Bcl-2 positivity was detected in 87,8% of all cases. On statistical evaluation it was found that small cleaved cell follicular lymphoma (SCCFL) had significantly more positivity with bcl-2 (p&lt;0.05).Large cell follicular lymphoma (LCFL), however, showed tendency to be negative with bcl-2 (p&lt;0.001).As to staining patterns, noduler staining pattern was more apparent in SCCFL group than the others.It was detected that there were significant differences among subtypes in PCNA activity and agNOR scores (p&gt;0.001).With both parameters the highest and the lowest scores were observed in LCFL and SCCFL groups respectivel

    Gastroözofageal reflü hastalığında özofagus biyopsilerindeki histolojik özellikler ile Ki-67, p53 ve Bcl-2 ekspresyonunun immunohistokimyasal analizi

    No full text
    Amaç: Gastroözofageal reflü hastalığında endoskopik ve histolojik bulgular genellikle belirsizdir. Yaptığımız bu çalışma, gastroözafageal reflü hastalığı özofagus biyopsilerinde saptanan histolojik bulguları ayrıntılı olarak tanımlamak ve reflü sonucu ortaya çıkan immunohistokimyasal değişiklikleri değerlendirmek üzere planlanmıştır. Yöntem: Çalışmada klinik ve endoskopik değerlendirmede reflü saptanmayan 20 kontrol olgusu ile klinik-endoskopik ve 24 saatlik pH-metre ölçümleri sonucunda reflüsü olduğu saptanan 20 gastroözafageal reflü hastalığı olgusunun endoskopik özofageal biyopsi örnekleri incelemeye alınmıştır. Reflü özofajit patogenezi histopatolojik bulgular eşliğinde Ki-67, p53 ve Bcl-2 immunoreaktivitesi ile birlikte tartışılmıştır. Bulgular: Endoskopik özofajit gastroözafageal reflü hastalığı bulunan olguların yalnızca %55�inde gözlenirken, mikroskopik özofajit olguların %60�ında saptanmıştır. Reflüsü bulunan olgularda, endoskopik özofajit ve mikroskopik özofajit varlığı açısından anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Histolojik parametrelere göre kontrol olguları ve gastroözafageal reflü hastalığı olguları anlamlı derecede farklılık göstermektedir: bazal aktivite artışı (p=0.006), papilla yüksekliği (p=0.006), intraepiteliyal nötrofil infiltrasyonu (p=0.000), intraepiteliyal eozinofil infiltrasyonu (p=0.006), konjesyon (p=0.001) ve genişlemiş intersellüler mesafeler (p=0.006). İmmunohistokimyasal olarak, p53 ve Ki-67 ekspresyonu açısından kontrol grubu, reflü+histolojik özofajit grubu ve reflü+normal histoloji grubu arasında anlamlı bir fark saptanmıştır (p<0.05). Bcl-2 immunoreaktivitesi ise reflü grubu ve kontrol grubu arasında bir farklılık göstermemiştir. Tartışma: Çalışmamız, mikroskopik özofajitin daima reflüye eşlik etmediğini ve patologlar için güvenilir tanısal histolojik kriterlerdeki yetersizliğin halen ciddi bir problem olduğunu düşündürdü. İmmunohistokimyasal olarak, reflüye bağlı olarak gelişen oksidatif DNA hasarını onarmak üzere, özofagus epitelinde hücre proliferasyon aktivitesinde artış olduğu ve p53 proteininin hücre içinde birikime uğradığı görüldü. Tüm gruplarda Bcl-2 immunoreaktivitesinin benzer şekilde zayıf bir pozitiflik göstermesi, apoptozis inhibisyonunun reflü özofajitte yer almayabileceğini düşündürdü.Background/aims: The endoscopic and histologic findings of gastroesophageal reflux disease are usually indistinct. The current study was designed to define accurately the histology in gastroesophageal reflux disease and to develop a hypothesis that reflux produces immunohistochemical changes. Methods: The study was based on the examination of endoscopic esophageal biopsy specimens obtained from 20 patients with evidence of reflux with 24-hour pH-meter monitoring and from 20 control subjects without clinical or endoscopic reflux. The pathogenesis of reflux esophagitis was discussed by comparing the histopathologic changes with determined Ki-67, p53 and Bcl-2 immunoreactivity. Results: In this study, the presence of esophagitis was determined endoscopically in only 55% of the patients with gastroesophageal reflux disease, while microscopic esophagitis was detected in 60% of them. No correlation was found between presence of endoscopic esophagitis and microscopic esophagitis in the patients with gastroesophageal reflux disease. There was a significant difference between control cases and the patients according to histological parameters, which included basal activity (p=0.006), height of papillae (p=0.006), intraepithelial neutrophils (p=0.000), intraepithelial eosinophils (p=0.006), congestion (p=0.001), and dilated intercellular spaces (p=0.006). Immunohistochemically, there was a significant difference in the expression of p53 and Ki-67 between the three study groups (patients with/without microscopic esophagitis, controls) (p&lt;0.05). However, there was no difference in Bcl-2 between the patients with reflux and control cases. Conclusions: In this study, we considered that microscopic esophagitis does not always accompany reflux, and the lack of reliable diagnostic histologic criteria is still a serious problem for pathologists. Immunohistochemically, an increase in cell proliferative activity and p53 protein accumulation to repair oxidative DNA damage related to reflux were observed. However, the close Bcl-2 immunoreactivity in all groups that was indicated by a weak positivity suggests that the inhibition of apoptosis may not be involved in reflux esophagitis

    The synchronous primary carcinomas of the rectum and prostate

    No full text
    The diagnosis of synchronous prostatic and rectal carcinomas is uncommon. To make a correct diagnosis, biopsies of both sites are mandatory. Pathological slides should be compared and immunohistochemical staining should be taken into consideration. In this paper, an unexpected case of synchronous rectal and prostatic carcinomas arising in an 84-year-old male with hematemesis and pelvic pain is reported. These two tumoral components have a distinctive histological appearance. Immunohistochemical evaluation confirmed the diagnosis of these synchronous tumors. This case emphasizes that rectal and prostatic carcinomas can arise simultaneously. In this situation, providing clinicopathological correlation and deciding the necessity of intraoperative consultation in proper time are extremely important

    ÖDEM VE KİLO KAYBI İLE BAŞVURAN SERONEGATİF BİR GLUTEN ENTEROPATİSİ OLGUSU

    No full text
    Atipik bulgularla ortaya çıkan gluten enteropatisi olgularında tanı konulması oldukça zordur
    corecore