12 research outputs found
The effect of microwave and hydrodestillation methods on the chemical composition of essential oil obtained from juniper cones
Uçucu yağlar günümüzde kozmetik, ilaç ve gıda sanayi başta olmak üzere geniş bir kullanım alanına
sahiptir. Bu çalışmanın amacı mikrodalga ve hidrodestilasyon yöntemi ile kara ardıç (Juniperus sabina
L.) kozalaklarından uçucu yağ elde edilerek uçucu yağ verimlerini karşılaştırmak ve GC-MS analizleri
yapılarak yapısındaki bileşikler incelenmiştir. Bu çalışmada hammadde olarak kara ardıç kozalakları,
uçucu yağ elde edilmesi işleminde ise mikrodalga ve hidrodestilasyon yöntemleri ile kurulan
ekstraksiyon düzeneği kullanılmıştır. Mikrodalga yöntemi ile gerçekleştirilen uçucu yağ tayini
deneylerinde maksimum verim %1.37 olarak, hidrodestilasyon yöntemi ile gerçekleştirilen uçucu yağ
tayini deneylerinde maksimum verim % 1.61 olarak belirlenmiştir. Mikrodalga yöntemi ile
gerçekleştirilen uçucu yağ tayini deneylerinden elde edilen uçucu yağın GC-MS analizi incelendiğinde
37 adet bileşiğe rastlandığı belirlenmiştir. Hidrodestilasyon yöntemi ile gerçekleştirilen uçucu yağ
tayini deneyleri sonucunda elde edilen uçucu yağın GC-MS analizi incelendiğinde yapısında 34 adet
bileşik olduğu saptanmıştır. Mikrodalga ve hidrodestilasyon yöntemi ile yapılan uçucu yağ tayini
deneylerinden elde edilen uçucu yağların GC-MS analizleri incelendiğinde etken madde olarak α–
pinen belirlenmiştir.Essential oils today have a wide range of uses, especially in the cosmetics, pharmaceuticals and food
industries. The aim of this study is to compare essential oil yields obtained from microwave and
hydrodestillation methods from juniper cones (Juniperus sabina L.) with GC-MS analysis and to
investigate its structure. In this study, juniper cones were used as raw material, and extraction
technique established with microwave and hydrodestillation methods was used in the process of
obtaining essential oil. The maximum yield of the essential oil determination conducted with the
microwave method was determined to be 1.37% and the maximum yield of the essential oil
determination conducted with the hydrodestillation method was determined to be 1.61%. When GCMS analysis of the essential oil obtained from the experiments of essential oil determination conducted
by the microwave method was examined, it was determined that 37 compounds were found. As a result
of the essential oil determination experiments carried out with hydrodestillation method, GC-MS
analysis of essential oil obtained were investigated and it was found that there were 34 compounds in
the structure. When GC-MS analysis of essential oils obtained from essential oil determination
experiments with microwave and hydrodestillation method were investigated, α-pinene was
determined as active substance
Serebral paralizili yetişkinlerde spastisite ile mobilite ve aktivite düzeyi arasındaki ilişki
Amaç: Bu çalışmada, yetişkin serebral paralizili (SP) bireylerde spastisite ile mobilite ve aktivite düzeyi arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışma on beş yaş ve üstü spastik serebral paralizi tanısı alan otuz dört olgu ile gerçekleştirilmiştir. Olguların klinik ve demografik bilgileri kaydedilmiş, spastisite dereceleri Modifiye Ashworth Skalası (MAS) ile değerlendirilmiştir. Mobilite düzeyleri için Rivermead Mobilite İndeksi (RMI), aktivite düzeyleri için Fonksiyonel Bağımsızlık Ölçümü’nün (FIM) mobilite, kendine bakım ve lokomosyon alt parametreleri kullanılmıştır. Tüm olgular Kaba Motor Fonksiyon Sınıflandırma Sistemine (KMFSS) göre gruplandırılmış, motor limitasyon düzeyini gösteren KMFSS’ye göre seviye 1, 2 ve 3’teki olgular grup 1; KMFSS’ye göre seviye 4 ve 5’teki olgular grup 2’ye dahil edilmiştir. Verilerin analizinde Pearson Korelasyon Analizi, Kruskal Wallis Varyans Analizi ve MannWhitney U Testi kullanılmış, p anlamlılık düzeyi 0,05 olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Toplam Modifiye Ashworth skoru ile lokomosyon, mobilite, RMI ve KMFSS puanı arasında negatif yönde, anlamlı ilişki bulunmuştur (p0,05). Toplam Modifiye Ashworth skoru ile kendine bakım puanı arasında herhangi bir ilişki bulunmamıştır (p>0,05). Ekstremite tutulumuna göre ayrılan üç grup arasında RMI puanı açısından fark anlamlı bulunmuş, bu farkın hemiparetik gruptan kaynaklandığı belirlenmiştir (p0,05). KMFSS’ye göre oluşturulan iki grup arasında Modifiye Ashworth, RMI, lokomosyon, mobilite, kendine bakım ve toplam FIM puanı açısından farkın anlamlı olduğu saptanmıştır (p0,05). Sonuç: SP’li bireylerin mobilite ve aktivite düzeyleri spastisiteden olumsuz yönde etkilenmektedir. Yetişkin serebral paraliziye yönelik rehabilitasyon programı içerisinde mobilitenin devamlılığı ve fonksiyonel düzeyin yükseltilmesi için spastisitenin azaltılmasına yönelik yaklaşımların geliştirilmesi gerekmektedir
Azalmış Görme, Azalmış Plantar Duyu ve Kas Zayıflığının Plantar Basınç Dağılımı Üzerine Etkisi
‘‘Azalmış Görme, Azalmış Plantar Duyu ve Kas Zayıflığının Plantar Basınç Dağılımı Üzerine Etkisi”
Ebru Kaya Mutlu¹, Salih Angın², Hans Savelberg³
1İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü
² Dokuz Eylül Üniversitesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu
³ Maastricht Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hareket Bilimleri Bölümü
Amaç: Azalmış görme, azalmış plantar duyu ve kas zayıflığının plantar basınç dağılımı üzerindeki etkisini incelemektir.
Gereç ve Yöntem: Çalışma grubu 12’si erkek 8’i kadın olan, 20 ila 44 yaş aralığındaki 20 sağlıklı olgudan oluşmuştur. Olgular tercih ettikleri yürüme hızlarıyla beş farklı koşulda yürümüştür. İlk koşul, normal yürüyüş paterniyle yürüme idi. İkincisi her olgunun, kilosunun %40’ına eşit ağırlık içeren bir yelek giymesiyle gerçekleştirilen simüle edilmiş kas zayıflığı yürümesiydi. Üçüncü koşul, ayakların 12 dakika buza batırılmalarından sonraki azalmış plantar duyu yürümesiydi. Dördüncüsü, üstünde siyah alanlar bulunan düz camlı bir gözlük ile sağlanan azalmış görme idi. Beşinci yürüme koşulu ise buz, ağırlık yeleği ve gözlüğün kombinasyonuydu. Ayağın plantar on farklı alana bölünmüştür.
Bulgular: Azalmış plantar duyu koşulunda pik basınç ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci ayak parmaklarının altında anlamlı olarak azaldı (p<0,05) ve ilk, ikinci ve üçüncü metatarsal başların altında anlamlı olarak arttı. Bulanık görme koşulunda pik basınç ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci ayak parmaklarının altında anlamlı olarak arttı (p<0,05). Simüle edilmiş kas zayıflığı koşulunda pik basınç, lateral orta ayağın altında anlamlı olarak azaldı (p<0,05); medial ve lateral topuk, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci ayak parmaklarının altında ise anlamlı olarak arttı. Kombine koşulda pik basınç medial ve lateral orta ayak, ilk, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci metatarsal başların altında anlamlı olarak arttı.
Sonuç: Azalmış plantar duyu simülasyonu tüm metatarsal başlarda; azalmış görme simülasyonu ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci ayak parmaklarında; kas zayıflığı simülasyonu ise topukta yüksek basınca yol açarken kombine koşul simülasyonu tüm metatarsal başlarda, lateral ve medial orta ayakta basıncı artırır.
Anahtar kelimeler: Azalmış plantar duyu, azalmış görme, simüle edilmiş kas zayıflığı, diyabetik ayak, plantar basınç
A simulation study of ad hoc networking of UAVs with opportunistic resource utilization networks
Specialized ad hoc networks of unmanned aerial vehicles (UAVs) have been playing increasingly important roles in applications for homeland defense and security. Common resource virtualization techniques are mainly designed for stable networks; they fall short in providing optimal performance in more dynamic networks such as mobile ad hoc networks (MANETs)-due to their highly dynamic and unstable nature. We propose application of Opportunistic Resource Utilization Networks (Oppnets), a novel type of MANETs, for UAV ad hoc networking. Oppnets provide middleware to facilitate building flexible and adaptive distributed systems that provide all kinds of resources or services to the requesting application via a helper mechanism. We simulated a homeland defense use case for Oppnets that involves detecting a suspicious watercraft. Our simulation compares performance of an Oppnet with a baseline case in which no Oppnet is used. The simulation results show that Oppnets are a promising framework for high-performance ad hoc UAV networking. They provide excellent performance even under imperfect (and realistic) conditions, such as a less invasive use of helpers, denial of help by some of the candidate helpers, and imperfect detection capabilities of Oppnet components