Papillary Fibroelastoma in Differential Diagnosis of Left Atrial Appendage Masses

Papillary fibroelastomas are benign tumors that usually originate from cardiac valves but may have other endocardial origins. We report the cases of 2 patients in whom left atrial appendage masses were initially diagnosed as thrombus. They were treated for embolic stroke and their symptoms resolved; however, their left atrial appendage masses did not regress. After surgery, histologic analysis of the resected masses revealed papillary fibroelastoma in both cases. We discuss the diagnostic and therapeutic dilemmas encountered in patients with papillary fibroelastomas and cardiac masses other than thrombus

Two-dimensional transesophageal echocardiography for aortic annular sizing in patients undergoing transcatheter aortic valve implantation

Background: Accurate preoperative assessment of the aortic annulus dimension is crucial for successful transcatheter aortic valve implantation (TAVI). In this study we examined the accuracy of a novel method using two-dimensional transesophageal echocardiography (2D-TEE) for measurement of the aortic annulus. Methods: We evaluated the theoretical impact of the measurement of the annulus diameter and area using the circumcircle of a triangle method on the decision to perform the procedure and choice of the prosthesis size. Results: Sixty-three consecutive patients were scheduled for TAVI. Mean age was 82 +/- 4 years, and 25 patients (55.6 %) were female. Mean aortic annulus diameter was 20.3 +/- 2.2 mm assessed by TEE on the mid-esophageal long-axis view and 23.9 +/- 2.3 mm using CT (p < 0.001). There was a tendency for the TEE derived areas using the new method to be higher (p < 0.001). The TEE measurements were on average 42.33 mm(2) higher than the CT measurements without an evidence of a systematic over-or under-sizing (p = 1.00). Agreement between TEE and CT chosen valve sizes was good overall (kappa = 0.67 and weighted kappa = 0.71). For patients who turned out to have no AR, the two methods agreed in 84.6 % of patients. Conclusions: CT remanis the gold standard in sizing of the aortic valve annulus. Nevertheless, sizing of the aortic valve annulus using TEE derived area may be helpful. The impact of integration of this method in the algorithm of aortic annulus sizing on the outcome of patients undergoing TAVI should be examined in future studies

Clinical outcomes of conventional surgery versus MitraClip® therapy for moderate to severe symptomatic mitral valve regurgitation in the elderly population: an institutional experience

BACKGROUND: The aim of this study was to compare treatment of moderate to severe symptomatic mitral regurgitation (MR) with either conventional surgery or the mitral valve edge-to-edge device (MitraClip®) in very elderly patients. The newly introduced MitraClip device has demonstrated promising acute results in treating this patient cohort. Also noteworthy is the fact that patients who otherwise would have been denied surgery are increasingly referred for treatment with the MitraClip device. We sought to review our institutional experience, comparing outcomes in both surgical and MitraClip arms of treatment in the elderly population with symptomatic MR. METHODS: From October 2008 through October 2014, 136 consecutive patients aged ≥ 80 with moderate to severe symptomatic MR were scheduled for either conventional surgery or MitraClip intervention. 56 patients ≥ 80 were operated for symptomatic MR and 80 patients ≥ 80 were treated with the mitraClip device. Patients suitable for this study were identified from our hospital database. Patients ≥80 with moderate/severe symptomatic MR treated with either conventional surgery or the MitraClip device were eligible for our analysis. We compared the surgical patient cohort with the mitraClip patient cohort after eliminating patients that did not meet our inclusion criteria. Forty-two patients were identified from the conventional cohort who were then compared with 42 patients from the mitraClip cohort. Forty-two patients (50%) underwent mitral valve repair or replacement (40.5% functional MR, 59.5% organic/mixed MR) and 42 patients (50%) underwent MitraClip intervention (50% functional MR, 50% organic/mixed MR). Associated procedures in the conventional surgical group were myocardial revascularization 38%, pulmonary vein ablation 23.8%, left atrial appendage resection 52.4% and PFO occlusion 11.9%. RESULTS: Patients who underwent MitraClip treatment were though slightly older but the differences did not attain statistical significance (mean, 82.2 ± 1.65 vs 81.7 ± 1.35 years, p = 0,100), had lower LVEF (mean, 47.6 ± 14.2 vs 53.4 ± 14.3, p = 0.072), lower logistic EuroScore II (mean, 11.3 ± 5.63 vs 12.1 ± 10.6, p = 0.655) but higher STS risk score (mean, 11.8 ± 6.7 vs 8.1 ± 5.6, p = 0.008) respectively compared to surgical patients. Procedural success was 100% vs 96% in surgery and MitraClip groups respectively. Thirty -day mortality was 7.1% vs 4.8% (p = 1.000) in surgery and MitraClip group respectively. Residual postoperative MR ≥2 at discharge was present in none of the patients treated surgically, whereas this was the case in 10 (23.8%) patients treated with the MitraClip device. At 1 year a cumulative number of four (9.52%) patients died in the surgical group vs 9 (21.4%) patients who died in the MitraClip group. CONCLUSIONS: Elderly patients presenting with moderate to severe symptomatic MR may either be treated by conventional surgery or with the MitraClip device with acceptable acute outcomes. The decision for treatment with the MitraClip device should not depend on age alone rather on cumulative risk of conventional surgery. Concomitant cardiac pathologies, often times treated simultaneously during surgery for symptomatic MR may be omitted, if patients are scheduled outright to MitraClip treatment. The effect of concomitant cardiac pathologies left untreated at the time of interventional mitral valve repair on outcome after MitraClip therapy remain widely unknown

Çelik esaslı metal disklerin üzerine lazer metal biriktirme (LMD) yöntemi ile kaplanan süperalaşımların yüksek sıcaklıklarda sürtünmesi sonucunda oluşan aşınma davranışlarının incelenmesi

Süper alaşımlar kayıpları azaltmak için özellikle zor şartlar olarak kabul edilen uzay ve havacılık, savunma sanayi, petrol çıkarma ve taşımacılık sektörü, madencilik vb sektörlerde süper alaşımların kullanımı artmaktadır. Yüksek sıcaklıklarda sadece ısı değil onun tetiklediği korozif, erozif, yorulma, yapışma ve aşındırıcı aşınmalar önemli olmaktadır. Zor şartlarda yapılan çalışmaların zorluklarının çözümünde Nikel (Ni) ve Kobalt (Co) esaslı süper alaşımların kullanılması önemli bir yer tutmaktadır. Bunların özellikle dökümü ve döküm malzemelerinin işleme zorlukları pahalı çözümler olmaktadır. Artan kaplama teknolojileri ile birçok alanda süper alaşımlar yerine dayanıklı daha düşük alaşımlı malzemeler tercih edilmektedir. Gelişen teknoloji ile birlikte bu ürünler, döküm ve işleme maliyetlerinden dolayı ve işlenmesi zor malzemelerin üzerlerine şartları karşılayacak süper alaşımlar kaplanmaktadır. Deneysel çalışmada, savunma sanayinde, Otomotiv sanayinde, kalıpçılık teknolojilerinde, hareket ileten mil ve dişlilerde yaygın olarak kullanılan düşük alaşımlı ve orta karbonlu AISI4140 çeliği kullanıldı. Deney malzemesi olarak çapı 100 mm ve kalınlığı 10 mm olacak şekilde 18 adet AISI4140 çelik disk hazırlanmıştır. Lazer Eritme Biriktirme (LMD) yöntemiyle kaplamalar yapıldı. Bunlar önce 6 adet diskin üzerine 0,7 mm kalınlığında kobalt esaslı süperalaşım kaplama yapılmıştır. 6 adet diskin üzerine 0,7 mm kalınlığında demir esaslı süper alaşım kaplanmıştır. Son olarak 6 disk AISI4140 kaplamasız olarak deneysel uygulamada kullanılmıştır.Aşınma konusunda gerçeğe en yakın kabul edilen ve en yaygın olarak kullanılan test yöntemi olan Disk Üzerinde Pim yöntemi seçilerek amaca uygun test cihazı tasarlanmıştır ve yapılmıştır. Bu cihaz Otimsa firmasında yüksek gürültü çıkarttığından dolayı cihaz, firmanın boş köşelerinde veya tenha köşelerinde kullanılmıştır. Yüksek ısılara çıkabilen test cihazıyla diskler oda sıcaklığı (25oC), 200oC, 300oC, 450oC, 500oC, 650oC, 800oC’lerde 50 N yük altında ortalama 10,000 mm mesafe katedecek kadar teste tabii tutulmuştur.Yapılan testler sonucunda diskler hassas terazide tartılarak değerlendirilmiştir. Oksitlenmenin ağırlık yapması sonucu net sonuç alınamadığından dolayı disklerin SEM mikroskobunda EDS analizleri yapılmıştır. SEM mikroskobundan her deney parçasına ait 15mm x 15mm boyutlarında numuneler kesilmiştir. Numuneler Tel Erezyon yöntemi ile elde edilmiştir.Tel Erezyon Yöntemiyle kesim için her bir diskin kesiminin başlayacağı nokta belirlenmiş ve her diskten numune alınmıştır. Fakat Tel Erezyon yönteminde, metal kesim sırasında tel başka bir malzemeye denk gelirse tel erezyon makinesi kendini güvene almak için kesme işlemini durdurur ve bu durum kesimler sırasında çokça yaşanmıştır. Tel Erezyon yöntemiyle elde edilen numuneler SEM Mikroskobuna yerleştirilmiştir.Sem Mikroskobunda görüntüler Bartın Üniversitesi’nde alınmıştır. Her numune için 100µm uzaklık ve 20µm uzaklık olacak şekilde ikişer görüntü alınmış ve 20 µm mesafede çizgisel analizleri yapılmıştır.Ağırlık yorumlamaları ve analizler sonucu kobalt esaslı süper alaşım kaplamanın yüksek sıcaklıklarda diğerlerine göre daha iyi olduğu sonucu elde edilmiştir

Numerical investigation of flow around a pipeline with a spoiler near a rigid bed

Interaction of current with circular cylinders near a rigid bed is significant in the design of offshore structures, such as pipelines. Pipelines are buried to the seabed to be protected from damages caused by hydrodynamic forces or human activities. The pipeline laid on movable bed can be buried due to local scouring. A vertical plate on pipeline, called spoiler, has been developed to increase the rate and extend of scouring. In this study, the two-dimensional turbulent flow around a smooth pipeline with a spoiler was investigated at Re-D = 9500 near the bed. The governing equations for the current problem were solved using ANSYS (R) 11.0-Flotran program package based on finite element method. The performance of the standard k-epsilon, standard k-omega, and shear stress transport turbulence models were examined on five computational meshes with different densities. The results obtained were compared with the published experimental measurements in literature. Present results showed that the attachment of a spoiler caused a large separation area in both upstream and downstream of the pipeline. The attachment of spoiler on top of the pipe increased the drag and decreased the lift force on pipe. Moreover, the spoiler causes non-zero downward lift. It is concluded that the k-omega turbulence model on the finest mesh is found relatively better in simulation of the flow field

Başlıklı bir boru etrafındaki akımın deneysel ve teorik analizi

Geçirimsiz bir taban yakınındaki dairesel bir silindir ile akıntı arasındaki etkileşim boru hatları gibi kıyı ötesi yapıların inşasında büyük öneme sahiptir. Hareketli bir taban üzerine yerleştirilen boru hatları yerel oyulmalar sebebiyle kendi kendine gömülebilmektedir. Daha önce yapılan çalışmalar, boru hattı üzerine düşey bir başlık yerleştirilmesinin oyulmanın miktar ve hızını artırabileceğini göstermektedir. Bu çalışmada, başlıklı pürüzsüz bir boru hattı etrafındaki 2 boyutlu türbülanslı akım, ReD=840, 1500, 4150 ve 9500 değerlerinde, G/D=0.0, 0.1, 0.2 ve 0.3 için incelenmiştir. Akım hızları PIV tekniği kullanılarak elde edilmiştir. Olayı idare eden denklemler sonlu elemanlar yöntemine (FEM) dayalı olarak çalışan ANSYS® 11 (HAD) paket programı kullanılarak çözülmüştür. Sonuçlar başlığın boru hattı mansabında geniş bir ayrılma bölgesinin oluştuğunu ve kaldırma kuvvetinin tersi yönünde bir kuvvet oluşumuna sebep olduğunu göstermektedir. En iyi ağ yapısı ile k-ω ve SST türbülans modellerinin akım alanını tanımlamada k-ε’a göre daha iyi sonuç verdiği belirlenmiştir.Interaction of current with circular cylinders near a rigid bed is important for design of offshore structures such as pipelines. Due to local scouring, pipeline on movable bed may bury itself. Past researches show that application of a vertical fin on pipeline, called spoiler, may increase the rate and extend of scouring. In this study, the 2D turbulent flow around a smooth pipeline with a spoiler investigated at ReD=840, 1500, 4150 and 9500 with G/D=0.0, 0.1, 0.2 and 0.3. PIV technique is used to measure the flow velocities. ANSYS® 11 (CFD) program package based on FEM is used to solve the governing equations. Present results show that the attachment of the spoiler causes negative lift force and a large separation area downstream of pipeline. The k-ω and SST turbulence models on the finest mesh are found better than k-ε, in the simulation of the flow field