91 research outputs found

    Sosyal kimlik kuramı: motosiklet kullanıcılarının i̇ncelenmesi

    Get PDF
    Yaşamları boyunca çeşitli gruplarla etkileşim halinde olan insanların sosyal kimlikleri bu gruplar tarafından etkilenmektedir. Sosyal psikolojinin konusu olan sosyal kimlik kuramı kişilerin dâhil oldukları gruplarda kimliklerini ne şekilde oluşturduklarını incelemektedir. Bu çalışmanın amacı motosiklet gruplarında olan kişileri sosyal kimlik kuramının üç boyutu (bilişsel, duygusal ve değerlendirici) açısından incelemektir. Budoğrultuda kartopu örnekleme yöntemiyle ulaşılan 16 kişi ile derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde nitel araştırma tekniklerinden biri olan betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda motosiklet gruplarına katılan kişilerin, sosyal kimliklerinin bilişsel yönleri özgürlük, güvenlik ve kişinin fiziki özellikleri olarak ortaya çıkmıştır. Ayrıca, sosyal kimliğin duygusal yönleri aidiyet ve bağlılık duygusu gibi özellikler olarak görülürken, değerlendirici yönleri ise gruba verilen önem ve değer olarak bulunmuştur

    Rekreati̇f gruplarda seyahat etme nedenleri̇: Motosi̇klet kullanıcıları üzeri̇ne bi̇r i̇nceleme

    Get PDF
    İnsanlar yaşamları boyunca bir topluluk veya grup içinde olma ihtiyacı duymaktadır. Günlük yaşantımızın büyük çoğunluğunu aile, arkadaş grubu, meslek grubu vb. gruplar oluşturmaktadır. Bu grupların yanında insanların serbest zamanlarını geçirdikleri hobi gruplarının içine de dahil olmaktadır. Bu çalışmanın amacı motosikletleriyle seyahat eden bireylerin, grupla seyahat etmeleri ve motosiklet gruplarına katılım nedenlerini araştırmaktır. Çalışmada veri toplama yarı yapılandırılmış mülakatlar ile elde edilmiştir. Motosikletleriyle seyahat eden 13 kişi ile görüşme yapılmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz tekniği kullanılarak motosiklet kullanıcıların söylemlerine ait en belirgin alıntılara yer verilmiştir. Mülakatların analiz edilmesi sonucunda motosiklet gruplarıyla seyahat etme ve katılım nedenleri güvenlik, gruba ait olma, duygusal bağ ve deneyim paylaşma olarak ortaya çıkmıştır

    Rekreatif Gruplara Üyelik: Motosiklet Grupları Üzerine Bir İnceleme

    Get PDF
    İnsanlar yaşamları boyunca, aile, arkadaş ve benzeri grupların içinde olma gereksinimi duymaktadır. İnsanlar zorunlu olarak içinde oldukları bu grupların yanında serbest zamanlarını geçirdikleri ve gönüllü olarak katıldıkları rekreatif gruplara da üye olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, kişilerin gönüllü olarak katıldıkları motosiklet gruplarına üyeliğin nedenlerinin incelenmesidir. Bu kapsamda, çalışmanın birincil verileri aktif olarak motosiklet kullanan 27 kişi ile yüz yüze görüşmeler aracılığıyla toplanmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden olan olgu bilim (fenomenoloji) deseni kullanılmıştır. Verilerin analizinde ise içerik analizi tekniğinden yararlanılmıştır. İçerik analizi sonucunda motosiklet gruplarına üyeliği etkileyen etmenlerin yedi ana kategoride toplandığı görülmüştür. Bu kategoriler; güvenlik, sosyalleşme, tecrübe kazanma, deneyim paylaşma, eşitlik, grubun gücü ve grup kurallarıdır. Sonuç olarak, motosiklet kullanıcıları seyahatlerinde kendilerini güvende hissetmek, grup içinde farklı insanlarla tanışmak, deneyimli kişilerden tecrübe kazanmak ve seyahatleri sırasında tek başlarına yaşayamayacakları deneyimleri grup ile birlikte yaşayabilmek için motosiklet gruplarına üye olmaktadır. Motosiklet grupları üzerine yapılan bu inceleme çalışmasının, bireylerin rekreatif gruplara katılımlarını etkileyen etmenlerin ortaya çıkarılmasını amaçlayarak, rekreatif gruplarda gönüllü grup üyeliği konusundaki gelecek çalışmalara örnek teşkil etmesi umulmaktadır

    İzmi̇r Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen projeleri̇n uygulama sonrası değerlendi̇rme çalışması

    Get PDF
    Araştırma, İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) tarafından 2009 yılında desteklenen projelerin uygulama sonrası değerlendirme çalışmasını ele almaktadır. Bu kapsamda, İZKA’dan destek alan projelerin planlama, yazım, uygulama ve uygulama sonrası aşamaları değerlendirilmiştir. Bu tebliğde, projeye konu olan boyutlardan yalnızca proje öncesi aşaması olan planlama, yazım ve değerlendirme deneyimleri ele alınmıştır. Araştırmanın örneklemi, Turizm ve Çevre Mali Destek Programı kapsamında destek almaya hak kazanan 33 projedir. Proje alan tüm kurumlarla görüşmeler gerçekleştirilerek veriler toplanmıştır. Araştırma ekibi tarafından gerçekleştirilen saha çalışmaları sonucunda, kurumların projelerle ilgili çağrıları İZKA’nın iletişim ve tanıtım çalışmaları ve kurum içi gerçekleştirilen tanıtım faaliyetleri aracılığıyla takip ettikleri ortaya çıkmıştır. Proje planlama aşamasında, kurum içi teşvik ve yönlendirme, proje fikri geliştirme, paydaşlarla işbirliği yapma, proje ekibi ve deneyimi konularının önem taşıdığı görülmektedir. Proje yazım aşamasında ise proje yazımı eğitimlerinin, İZKA desteğinin, danışman firmaların, uzman desteğinin, proje süresinin, başvuru rehberinin, İZKA bilgilendirme toplantılarının ve proje ekiplerinin önemine vurgu yapmaktadır

    Penetrating anterior abdominal stab injury

    Get PDF
    AMAÇ: Acil cerrahi servislerinde sık karşılaşılan karına penetre delici kesici alet yaralanmalarında (DKAY) tedavi yaklaşımı, zaman içinde rutin eksploratis laparotomiden selektif konservatif yaklaşıma doğru değişim göstermiştir. Konservatif yaklaşımda fizik muayene, laboratuar ve görüntüleme sonuçlarına göre laparotomi kararı verilir. Çalışmamızın amacı karın anterior bölgesine penetre DKAY'lı hastalarımızın takip ve tedavi sonuçlarının irdelenmesidir. YÖNTEMLER: Nisan 2009 - Kasım 2011 tarihleri arasında karın anterior bölgesine penetre DKAY' sı olan ve acil cerrahi ünitesine başvuran hastalar prospektif olarak incelendi. Hemodinamisi stabil, akut karın bulguları olmayan hastalar konservatif tedaviye alınırken, hemodinamisi instabil ve/veya akut karın bulguları olan hastalara acil laparotomi yapıldı. Yaralanmanın lokalizasyonu, zamanlaması (acil,erken,geç), laparotomi bulguları (terapötik,nonterapötik,negatif) ve tedavi sonuçları değerlendirildi. BULGULAR: Toplam 85 hasta çalışmaya dahil edildi. İlk değerlendirme sonucunda hemodinamisi stabil olan ve peritonit bulguları olmayan 80 hasta konservatif tedaviye (grup 1) alınırken, 5 hastaya acil laparotomi (grup 2) uygulandı. Grup 1'de 11 hastaya erken, 5 hastaya geç dönemde laparotomi yapıldı. Bu grupda ki hastaların 13'ünde laparotomi terapötik, 2'sinde nonterapötik ve 1'inde negatif idi. Grup 2'de laparotomi endikasyonları; 3 hastada akut batın, 1 hastada hemodinamik instabilite ve 1 hastada organ eviserasyonu idi. Bu grup da 4 terapötik, 1 negatif laparotomi yapılırken bir hasta peroperatif exitus oldu. SONUÇ: Bu çalışmada 64 hastaya (% 75) konservatif tedavi, 21 hastaya (% 25) laparotomi uygulandı. Laparotomilerin; 17'si (% 80) terapötik, 2'si (%10) nonterapötik ve 2'si (%10) negatif idi. Klinik takip ve tanı metodlarının birlikte kullanımı gereksiz laparotomi oranlarını azaltmaktadır. OBJECTIVE: Penetrating anterior abdominal stab injuries (PAASI), frequently encountered in Emergency Unit and traditionally managed with mandatory laparotomy, are nowadays managed conservatively. The decision of laparotomy is based on physical examination, laboratory and imaging results during follow-up. The purpose of this study was to analyze the outcome of patients with PAASI. METHODS: From April 2009 to November 2011, patients with diagnosis of PAASI admitted in Emergency Unit were prospectively included in the study. While hemodinamically stable patients without signs of peritonitis were managed conservatively, unstable and/or patients with signs of peritonitis underwent emergency laparotomy. Location of the injury, type of management (emergency, early, late), laparotomy findings (therapeutic, non-therapeutic, negative), and treatment results were analyzed. RESULTS: Totally 85 patients were included in the study. Hemodynamically stable 80 patients without signs of peritonitis were treated conservatively (group 1), while emergency laparotomy was performed in 5 patients (group 2). In group 1, early laparotomy was performed in 11 patients and late laparotomy in 5 patients. Totally 13 therapeutic, 2 nontherapeutic and 1 negative laparotomy were performed. In Group 2, the indications for laparotomy were acute abdomen (n=3), hemodynamic instability (n=1), and organ evisceration (n=1). Group 2 included 4 therapeutic, 1 negative laparotomy and in this group 1 patient died intraoperatively. CONCLUSION: In this study, 64 patients (75%) were managed conservatively, whereas 21 patients (25%) underwent laparotomy, including 17 therapeutic (80%), 2 nontherapeutic (% 10) and 2 negative (10%). Clinical follow-up and use of diagnostic methods decrease the rate of unnecessary laparotomy
    corecore