137 research outputs found
05-07 MART 2004 TARİHLİ GÖKSU NEHRİTAŞKINI VE SİLİFKE’YE ETKİSİ
5-7 Mart 2004 tarihinde Göksu Nehri’nin taşmasıyla Silifke ve çevresinde büyük bir sel felaketi yaşanmıştır. Sele sebep olan akım yükselmesinin yağıştan ziyade kar erimelerine bağlıolduğu anlaşılmaktadır. Göksu’yu oluşturan iki önemli koldan biri olan Ermenek ÇayıHavzası’ndaki mevcut karın, sıcaklık ortalamalarının yükselmesi ve şiddetli rüzgârla birlikte hızlıerimeye başlamasıböyle bir felaketin yaşanmasına yol açmıştır. Havzadaki tek baraj olan Gezende Barajı’nın su tutma kapasitesinin yetersiz olmasıbu felaketi önleyememiş, yeni barajlarla birlikte inşaat halindeki Ermenek Barajı’nın bir an önce bitirilip, hizmete açılmasının gerekliliği ortaya çıkmıştır. Taşkın sonucunda, Silifke’nin bir kısım mahalleleri başta olmak üzere bazıbelde ve köy gibi yerleşim birimleri ile 4887,3 dekarlık tarım arazisi zarar görmüştür. Tarım arazilerindeki narenciye, hububat, çilek gibi tarım ürünleri büyük ölçüde ziyana uğramış, ulaşımda aksamalar yaşanmıştır
Treatment of Vasovagal Syncope
Rekürren senkobun en sık nedeni olan Vazovagal Senkop (VVS), prognozu iyi olmakla birlikte yüksek morbiditeye sahiptir. Hastaların çoğunda yapısal bir kalp hastalığı yoktur. Bu hastalığın sistemik ve serebral perfüzyonu sağlayan nörokardiyovasküler sistemin anormalliği sonucu oluştuğu düşünülmektedir. VVS’un insidansı yüksek olmakla birlikte, henüz tedavisi tatmin edici düzeyde değildir. Tedavideki temel amaç, hastanın senkop rekürrenslerini ve senkoba bağlı oluşabilecek sakatlıkları önlemek, yaşam kalitesini artırmaktır. VVS’un tedavisi, non-farmakolojik tedavi, farmakolojik tedavi ve kardiyak pacemaker uygulaması olarak üç sınıfta toplanmaktadır. VVS’nin tedavisi zorludur. Hastaya, hastalığı ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmeli, uygun diyete göre yaşam şekli değişikliği önerilmeli, senkobu tetikleyen faktörler iyi anlatılmalı ve bunlardan kaçınması tavsiye edilmelidir. Bu hastalarda psikolojik destek çok önemlidir ve mutlaka sağlanmalıdır. Fiziksel manevraların uygulanması için hastalar ciddi şekilde teşvik edilmelidir. Bu önerilere rağmen şikayetleri devam eden hastalarda medikal tedavi seçenekleri denenebilir. Medikal tedaviye rağmen senkop rekürrensleri devam eden hastalarda kalıcı pacemaker tedavisi seçenek olarak düşünülmelidir.Vasovagal syncope (VVS) is the most common cause of recurrent syncope which has a good prognosis, but has a high morbidity. structural heart disease is absent in most of the patients. It is thought to be the result of neurocardiovascular system abnormality which provides the systemic and cerebral perfusion. Although VVS has a high incidence, no satisfactory treatment has been found yet. The main purpose of the treatment is to prevent the recurrent syncope episodes and injuries that may occur due to syncope and to improve the quality of life. Treatment of VVS is divided into three as nonpharmacological treatment, pharmacological treatment and cardiac pacemaker implantation. The treatment of VVS is difficult. The patient should be given detailed information about the disease, proper diet should be recommended by the life-style changes, triggerering factors of the syncope should be explained and advised to avoid these triggers. Psychological support is very important and should be maintained in these patients. Patients should be strongly encouraged to implement physical maneuvers. Medical treatment can be tried if the patients’ complaints continue. In case of recurrent syncope despite ongoing medical treatment, permanent pacemaker implantation should be considered
TÜRKİYE’DE 2017 ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KAPSAMINDA YÜRÜTMENİN ASLİ DÜZENLEME YETKİSİ VE MAHFUZ DÜZENLEME ALANI?
Türk siyasi ve hukuk tarihinde yaklaşık yarım asırdır tartışılan hükümet sistemi arayışı veya etkili ve icrai bir yürütme düşüncesi, 16 Nisan 2017’de zorunlu halkoylamasıyla Türk pozitif hukukuna anayasal statüde girmiştir. Resmi adıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ancak genel kabul gören adıyla başkanlık sistemi olarak adlandırılan bu yeni hükümet sistemi kamuoyunda uzunca tartışılmış, birçok açıdan masaya yatırılmıştır. Getirilen yeni hükümet sisteminin en önemli özelliği Cumhurbaşkanlığı Kararnameleridir. Anayasa’nın 104. maddesine Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkilerini düzenleyen “Cumhurbaşkanı yürütme yetkisi kapsamında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarabilir.” hükmü eklenmiştir. Hiç kuşkusuz. Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle kanunlar arasındaki ilişki son derece önem arz etmektedir. Bu makalenin amacı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin hukuki, sistemsel yönü ve anayasal çerçevesi bağlamında incelemektir. Türk hukuk sisteminde önemli ve etkili konuma gelen Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin uygulamalarının sonuçları, artıları ve sorunlu yönleri henüz netlik kazanmış değildir. Bu nedenle ileride yaşanılarak görülecek olasılıklara ve tartışmalara girmeksizin Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin anayasa hukuku disiplini açısından kapsamı, sınırları ve denetimi, Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde incelenmesi yolu tercih edilmiştir
Treatment of Vasovagal Syncope
Vasovagal syncope (VVS) is the most common cause of recurrent syncope which has a good prognosis, but has a high morbidity. structural heart disease is absent in most of the patients. It is thought to be the result of neurocardiovascular system abnormality which provides the systemic and cerebral perfusion. Although VVS has a high incidence, no satisfactory treatment has been found yet. The main purpose of the treatment is to prevent the recurrent syncope episodes and injuries that may occur due to syncope and to improve the quality of life. Treatment of VVS is divided into three as nonpharmacological treatment, pharmacological treatment and cardiac pacemaker implantation. The treatment of VVS is difficult. The patient should be given detailed information about the disease, proper diet should be recommended by the life-style changes, triggerering factors of the syncope should be explained and advised to avoid these triggers. Psychological support is very important and should be maintained in these patients. Patients should be strongly encouraged to implement physical maneuvers. Medical treatment can be tried if the patients’ complaints continue. In case of recurrent syncope despite ongoing medical treatment, permanent pacemaker implantation should be considered
Association of serum ADMA, SDMA and L-NMMA concentrations with disease progression in COVID-19 patients
IntroductionThis study determines and compares the concentrations of arginine and methylated arginine products ((asymmetric dimethylarginine (ADMA), symmetric dimethylarginine (SDMA), n-monomethyl-1-arginine (L-NMMA) and homoarginine (HA)) for assessment of their association with disease severity in serum samples of COVID-19 patients.
Materials and methodsSerum arginine and methylated arginine products of 57 mild-moderate and 29 severe (N = 86) COVID-19 patients and 21 controls were determined by tandem mass spectrometry. Moreover, the concentrations of some of the routine clinical laboratory parameters -neutrophil lymphocyte ratio (NLR), C-reactive protein, ferritin, D-dimer, and fibrinogen measured during COVID-19 follow-up were also taken into consideration and compared with the concentrations of arginine and methylated arginine products.
ResultsSerum ADMA, SDMA and L-NMMA were found to be significantly higher in severe COVID-19 patients, than in both mild-moderate patients and the control group (P < 0.001 for each). In addition, multiple logistic regression analysis indicated L-NMMA (cut-off =120 nmol/L OR = 34, 95% confidence interval (CI) = 3.5-302.0, P= 0.002), CRP (cut-off = 32 mg/L, OR = 37, 95% CI = 4.8-287.0, P < 0.001), and NLR (cut-off = 7, OR = 22, 95% CI = 1.4-335.0, P = 0.020) as independent risk factors for identification of severe patients.
ConclusionsThe concentration of methylated arginine metabolites are significantly altered in COVID-19 disease. The results of this study indicate a significant correlation between the severity of COVID-19 disease and concentrations of CRP, NLR and L-NMMA
Viticulture Biodiversity in Van Province
Viticulture preserved its significance from the past to the present that have been ruled in all civilization the region of Van. The presence of carbonized grape seeds in the remains of the Early Iron Age tombs and cities gives information about the history of grape cultivation in Van and its vicinities. However, many of the local varieties described by the elderly are now unfortunately not seen in large areas. Some of the genotypes are no longer encountered, while many genotypes are observed in a few vineyards with a few vines. The grape genetic resources except Erciş variety in the region are threatened with extinction. In spite of many ecological factors that restrict crop production in the region, vineyard has existed for thousands of years and urgent precautions have to be taken to protect this genetic heritage bearing grape landraces close to standard genotypes. The region has been investigated by many researchers for many years and the determined local varieties have been investigated in detail in terms of morphological and pomological characteristics, chemical contents and nutrients and defined in terms of molecular or ampelographic aspects in different studies. With this review, it is aimed to recover the knowledge of these genotypes in a single study in using scientific studies made up to this day in the region. So that it is aimed to lead the steps to be taken in the establishment of a gene pool composed of these local varieties which are under the risk of extinction is increasing day by day. The study also includes information on local adaptations of some standard grape cultivars that have been planted in previous years
GEOLOGICAL AND GEOMECHANICAL PROPERTIES OF SOME CARBONATE MARBLES AND BASALT STONE FROM MOROCCO
The natural rocks used today as well as in the history for a variety of purposes were a subject of different alteration, weathering and deterioration conditions. These conditions are strictly controlled by environment and nature of rock varieties (marble and stone). This study is a first approach to understand the relation between some geological features and behavior against salt (Na 2SO4) decay of Moroccan marbles and stones. For this purpose, widely used four dolomitic limestones, two crystalline limestones, one limestone and one basalt sample (total 8) were chosen from Morocco. Extra attention paid to choose locations being a representative of all Moroccan country. The carbonate samples (limestone and dolomite) consist of mainly dolomite and calcite with micritic and sparitic cement. The sole, non-carbonaceous sample is basalt of Khenifra containing mainly plagioclase and pyroxene. In general, both bulk-dry and powder density values of the studied rock samples are homogeneous. The limestone of Bir Jdid has the highest (10.81 %) effective porosity and dry weight loss value (4.61 %). The loss on ignition value of the Khenifra basalt has the lowest value with 1.26 %. The loss on ignition values are also relatively uniform. The obtained data indicate that outdoor uses (especially in coastal areas) of limestones of Bir Jdid and dolomitic limestones of Taza are more risky than the others
"Climate" concept of Evliya Çelebi (17th century) and the climate of the locations in the Seyahatname
Gezi notları ve gezi anılarından oluşan seyahatnameler, ilgili zaman ve yerler hakkında bizlere ayrıntılı bilgiler verirler. Evliya Çelebi'nin yazdığı Seyahatname, kültür tarihimiz için son derece önemlidir. Özellikle 17. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin hakim olduğu alanların tarihi, kültürü, dili, dini, mimarisi, etnik yapısı ve coğrafyası hakkında bilgiler verir. Bu araştırmada, 10 cilt halinde yazılan Seyahatname'nin Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan "Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi (Topkapı Sarayı Kütüphanesi, Bağdat 304 Numaralı Yazmadan)" adlı eser temel alınmış, o dönemde dünyanın iklim bölgeleri ile Evliya Çelebi'nin gezip gördüğü beldelerin iklimleri hakkındaki bilgiler taranmıştır. Seyahatname'ye göre yeryüzü, birinci, ikinci, üçüncü... şeklinde yedi iklim bölgesine ayrılmıştır. Bu, aslında bir iklim tasnifinden ziyade bir bölgesel coğrafya çalışmasıdır. Beldeler gibi, dağların, nehirlerin ve ülkelerin yeryüzündeki dağılımı yapılırken hangi iklim bölgesinde olduğu vurgulanmak suretiyle bir çeşit konum belirlemesi yapılır. Mesela bir beldenin hangi iklim bölgesinde olduğu, çoğunlukla oranın hangi enlemde, uzun gün ve gecesi, saat ve derece olarak ifade edilir ve bir çeşit matematiksel konum tarifi yapılır. Seyahatnamede her bir iklim bölgesinin genel iklimsel özellikleri ve beldelerin iklimleriyle ilgili bilgilere rastlanır. Beldelerin iklimleri hakkındaki bilgilere bazen "havası ılıktır", "sıcaktır" veya "soğuktur" şeklinde doğrudan ulaşılabileceği gibi, bazen de yağmur duasına çıkılması veya sarnıçların varlığından bahsetmesi gibi dolaylı da ulaşılabilir.Travel books, consisting of travel notes/logs and memories, give us detailed information about the relevant time and place. Seyahatname, the travelbook of Evliya çelebi, is an imortant literary work within the Turksih Culture. It provides information about the history, culture, language, religion, architecture,ethnic structure, and geography of the places under the Ottoman dominion during the 17th century. The present study was based on "Evliya çelebi Seyahatnamesi in Contemprorary Turkish" by Yapı-Kredi Publications (Topkapı Palace Library, Writing ennumerated Bağdat 304)" of the Seyahatname written originally in 10 volumes. The concept of climate, climate regions of the world and the climate of the places visited by Evliya çelebi were analyzed. According to Seyahatname, the world is divided into seven climate regions as the 1st, 2nd,3rd, 4th, 5th,6th, and 7th based on the regions. The climate zone of, mountains, rivers, locations are to be stated while mentioning the localisation of countries in the world and thus determining their geographical positioning. For example, while determining the climate zone of an area, the lattitude, longest day/night time, hour and degree are taken into consideration and thus a kind of mathematical positioning is made. In Seyahatname, the travelbook of Evliya çelebi, information about the climatic features of each climate zone and the areas visited are given. Sometimes information about the climate of the town is directly given "the weather is warm", "hot" or "cold" or indirectly through information provided such as the existence of cisterns or people went out of town to pray for rain
Change of Bolluk Lake Travertine Cones, From Past to Present
Araştırma sahası Cihanbeyli (Konya) İlçesi’nin yaklaşık 8 km güneydoğusunda yer almaktadır. Buradaki traverten konilerinden, ilk olarak 1937 yılında yabancı bilim insanları bahsetmiştir. Daha sonraki yıllarda çok sayıda bilim insanı burada incelemeler yapsa da Oğuz Erol’un 1968 yılındaki çalışması en kapsamlı olanıdır. Erol söz konusu çalışmasında, 63 adet traverten konisi tespit ederek, bunların oluşum mekanizmasını ve başta morfometrik özellikleri olmak üzere diğer birtakım özelliklerini belirtmiş ve haritalandırmasını yapmıştır. Bu çalışmadan günümüze kadar geçen 50 yıllık süre zarfında nelerin değişmiş olduğunu görmek amaçlı ve günümüzün teknolojik imkânlarını da kullanarak saha yeniden ele alınarak incelenmiştir. Bu çalışma ile Erol’un bahsettiği 63 traverten konisinden 5 tanesinin tamamen yok olduğu, 7 tanesinin yüksek derecede ve 11 tanesinin de orta derecede tahribata uğradığı, tahribatların doğal şartlardan ziyade beşeri faaliyetlerden kaynaklandığı gözlenmiştir. Ayrıca, bazı konilerin içerisindeki sular kurumuştur. Araştırma sahasında konilerle doğrudan veya dolaylı olarak ilişkisi olan 20 civarında dolin; çökme, örtü çökme ve sübsidans dolinleri olarak sınıflandırılmıştır. Jeolojik ve jeomorfolojik açıdan ilginç özelliklere sahip Bolluk Gölü çevresi traverten konileri ciddi bir tahribat altındadır. Bu kapsamda bölgenin korunması konusunda daha duyarlı olunması gerekmektedir.Research area is located 8 km southeast of Cihanbeyli district. The travertine cones located in the area are firstly examined by foreign scientists in1937. Although many scientists examined them after that, they were extensively examined by Oğuz Erol in 1968. Erol identified 63 travertine cones, defined their formation, some of their features including morphometric features and mapped them. This study aims to find out what has changed in fifty years’ time and re-examine the area by using today’s technological facilities. It is found that 5 of the 63 cones are disappeared completely, 7 of them are damaged heavily 11 of them are damaged mildly. It is observed that this destruction is caused by human factors rather than natural factors. Moreover, some of the cones don’t have any water today. Furthermore, 20 dolines relating to cones directly or indirectly are classified as subsidence dolines, collapse dolines and caprock dolines. The Bolluk lake travertine cones which have interesting features in terms of geological and geomorphological factors are being destroyed. In this context, it is necessary to be more sensitive about the protection of the zone
- …