20 research outputs found

    Real-world efficacy and safety of Ledipasvir plus Sofosbuvir and Ombitasvir/Paritaprevir/Ritonavir +/- Dasabuvir combination therapies for chronic hepatitis C: A Turkish experience

    Get PDF
    Background/Aims: This study aimed to evaluate the real-life efficacy and tolerability of direct-acting antiviral treatments for patients with chronic hepatitis C (CHC) with/without cirrhosis in the Turkish population.Material and Methods: A total of 4,352 patients with CHC from 36 different institutions in Turkey were enrolled. They received ledipasvir (LDV) and sofosbuvir (SOF)+/- ribavirin (RBV) ombitasvir/paritaprevir/ritonavir +/- dasabuvir (PrOD)+/- RBV for 12 or 24 weeks. Sustained virologic response (SVR) rates, factors affecting SVR, safety profile, and hepatocellular cancer (HCC) occurrence were analyzed.Results: SVR12 was achieved in 92.8% of the patients (4,040/4,352) according to intention-to-treat and in 98.3% of the patients (4,040/4,108) according to per-protocol analysis. The SVR12 rates were similar between the treatment regimens (97.2%-100%) and genotypes (95.6%-100%). Patients achieving SVR showed a significant decrease in the mean serum alanine transaminase (ALT) levels (50.90 +/- 54.60 U/L to 17.00 +/- 14.50 U/L) and model for end-stage liver disease (MELD) scores (7.51 +/- 4.54 to 7.32 +/- 3.40) (p<0.05). Of the patients, 2 were diagnosed with HCC during the treatment and 14 were diagnosed with HCC 37.0 +/- 16.0 weeks post-treatment. Higher initial MELD score (odds ratio [OR]: 1.92, 95% confidence interval [CI]: 1.22-2.38; p=0.023]), higher hepatitis C virus (HCV) RNA levels (OR: 1.44, 95% CI: 1.31-2.28; p=0.038), and higher serum ALT levels (OR: 1.38, 95% CI: 1.21-1.83; p=0.042) were associated with poor SVR12. The most common adverse events were fatigue (12.6%), pruritis (7.3%), increased serum ALT (4.7%) and bilirubin (3.8%) levels, and anemia (3.1%).Conclusion: LDV/SOF or PrOD +/- RBV were effective and tolerable treatments for patients with CHC and with or without advanced liver disease before and after liver transplantation. Although HCV eradication improves the liver function, there is a risk of developing HCC.Turkish Association for the Study of The Liver (TASL

    Gastric cancer prevention from the point of helicobacter

    Get PDF
    WOS: 000345025900038PubMed ID: 25254545When the first cancer estimates of world were made in 1975, gastric cancer (GC) was the most common neoplasm, making 70% of the total. Although its rate decreased to 6.8% in 2012, it is still the fifth most common malignancy after cancers of the lung, breast, colo-rectum, and prostate and the third leading cause of cancer death in both sexes worldwide (8.8%, 723,000 deaths) (1). Proximal (cardia) and distal (non-cardia) gastric adenocarcinomas have different epidemiological and clinical features. Although there is an increase in proximal GCs, most of the GCs are still distally located, and intestinal-type. H. pylori is an established trigger of gastric carcinogenesis; reversibility of precancerous conditions, including intestinal metaplasia (IM), after eradication treatment is a hot topic for research. Therefore, we read with great interest the study by Galiatsatos P et al. (2) on the sensitivity of gastric biopsy for H. pylori detection in the presence of IM. The data have once again emphasized the importance of using non-invasive tests and histopathology together in the presence of gastric IM

    Türk toplumu örnekleminde alkole bağlı olmayan steatohepatit hastalığının demir yüklenmesi ve insülin direnci ile ilişkisi

    No full text
    Aim: We investigated the role ofthe H63D mutation on the development of hepatic iron overload and hepatic injury in non-alcoholic Steatohepatitis patients and its association with insulin resistance and metabolic alterations. Material and Methods: Thirty-two patients with NASH, who were diagnosed at Hacettepe University Gastroenterology Outpatient Clinic depending on clinic and laboratory findings, were included into study. Metabolic syndrome was sought. Waist hip ratio and body mass index were calculated. H63D gene mutation, iron level at serum and liver biopsy specimens and histopathologic exam on liver biopsy specimens were studied in study group. Fasting and post-prandial blood sugar, lipid profile, 75-gr-glucose tolerance test and HOMA insulin resistance were measured to document the insulin resistance and metabolic syndrome. Results: Thirty-two patients with mean body mass index was 28.1 kg/m2i3,3 were included in study. Hypertension, obesity, hypercholesterolemia, hypertriglyceridemia, insulin resistance were found at 25 %, 37 %, 56 %, 28 and 39 %, respectively. Serum ferritin and transferrin saturation values were within normal limits in all but except patients. Hepatic iron concentration was 1600ug in 12 (41%) of patients. H63D mutation was homozygote in (3%) and heterozygote 12 (40%) patients. Therefore the H63D allele frequencies were 3.3% for homozygous, 20% for heterozygous and as total 23.4%. The patients with H63D mutation had normal serum and tissue iron parameters. There was no statistically significant relationship between H63D mutation and histopathological findings. Two hour blood sugar levels were higher in Stage patients than in Stage patients (p=0.05), and also higher in Class patients than in Class S3 patients (p=0.05). Conclusion: The H63D mutation did not affected either serum iron parameters or histopathology. However, the insulin resistance was related with fibrosis in non-alcoholic steatohepatitis patients.Amaç: Bu çalışmada alkole bağlı olmayan steatohepatit (NASH) tanısı olan hastalarda H63D mutasyonunun demir yüklenmesi ve karaciğer hasarı üzerindeki etkisi; insülin direnci ve metabolik sendrom ile ilişkisi araştırıldı. Yöntem ve Gereçler: Hacettepe Üniversitesi, Gastroenteroloji polikliniğinde klinik ve laboratuar olarak NASH tanısı alan 32 hasta çalışmaya alındı. Hastalar metabolik sendrom açısından sorgulandı. Bel kalça oranı ve vücut kitle indeksleri hesaplandı. H63D gen mutasyonu, serum ve karaciğer dokusunda demir parametreleri ve boyanması; karaciğer histopatolojik özellikleri incelendi. İnsülin direnci ve metabolik sendrom ile ilişkili olarak açlık ve tokluk kan şekeri, lipid profili, 75-gr oral glukoz tolerans testi ve HOMA insulin direnci hesaplaması yapıldı. Sonuç: Ortalama vücut--kitle indeksi (VKİ) 28,1i33 kg/m2 olan 32 hasta çalışmaya alındı. Hipertansiyon (%25), obezite (%37), hiperkolesterolemi (%56), hipertrigliseridemi (%28) ve insülin direnci (%39) oldukça sıktı. İki hasta hariç tüm hastaların ferritin ve transferrin saturasyonu normaldi. Hastaların %41'inde HIC 1600 ug/g'ın üzerinde saptandı. H63D mutasyonu 12 (%40) hastada heterezigot, (%3) hastada ise homozigot saptandı. NASH hastalarında H63D alel frekansı %23,4 idi (%3,3 homozigot, %20 heterozigot). H63D mutasyonu olan hastalarda serum ve doku demir belirteçleri normal idi. H63D mutasyonu ile histopatolojik bulgular arasında ilişki saptanmadı. 2. saat kan şekeri ölçümü evre fibrozisi olan hastalarda evre olan hastalara göre, sınıf hastalarında sınıf s3 olan hastalara göre istatistiksel olarak yüksek saptandı. Sonuç: H63D mutasyonunun serum demir belirteçlerine veya histopatolojiye etkisi saptanmadı. Bununla birlikte non--alkolik steatohepatit hastalarında insülin direnci fibrosis ile iliskili bulundu

    Antibiotic overconsumption and resistance in Turkey

    Get PDF
    WOS: 000468097700002PubMed ID: 30844434The latest report of the OECD Health Policy Studies stated that in2015 the highest rates of antimicrobial resistance (around 35% inTurkey, Korea and Greece) were seven times higher than the lowestrates among its member countries. As the OECD country with thehighest rate of resistance (38.8%), despite a 15-year hospital anti-biotic restriction programme, Turkey is in urgent need of revisingits policies and drawing an effective action plan to reverse thecurrent trend. In this commentary we review previous measurestaken to tackle antimicrobial overuse and resistance in Turkey and discuss their effectiveness

    Hekimlik Sanatı ve Öykü Alma ve Muayene

    No full text
    İyi bir Hekim ve Klinisyen olma, bilimsel olarak bilgeliğin, teknik ve intellektüel yeterliliğin ötesinde bir olaydır. Teknik yeterlilik ve tibbi bilgiler öğretilebilir ve öğrenilebilir. Fakat iyi bir hekim ve klinisyen olmak için, ayrıca insanlara ilgi duymak ve insanları seviyor olmak gerekir. Meslekdaşlarımızın, kanunların ve toplumun Hekim olarak bizlere yüklediği beklentiler, profesyonel mecburiyetler, daha öğrenciliğimizde başlayıp mesleki çalışma hayatımız boyunca devam edecektir. Günümüzde teknoloji çok ilerlemiş, sanayide ve başka sektörlerde de robotlar insanlar yerine kullanılmaya başlanmış, evlerimiz akıllı evler haline getirilmiş, bizlere evlerde işlerimizi yapabilecek veya bize arkadaşlık edebilecek, duyguları bile olan robotlar imal edilmeye başlanmıştır. Tıp alanında da tanı için kullanılan teknolojik yöntemler ve cerrahi branşlarda kullanılan robotlar (Robotik Cerrahi) bizlere çok yardımcı olmaktadır. Çok yakın bir gelecekte, bugün hayal bile edemediğimiz bir takım yöntemlerle, uzay filmlerindeki gibi belki hastayı bir alete yatırdığımızda, o hasta hakkında birçok bilgiyi, hastanın tüm tıbbi sorunlarını, hatta ruhsal durumunu, gerekli bazı laboratuvar sonuçlarını birkaç dakika içinde bize rapor edebilecek yöntemler bulunacaktır. Fakat o günler gelinceye kadar, biz hekimler hastanın derdini, varsa tıbbi sorununu anlayabilmek için, öyküsünü alacak, fizik muayenesini yapacak, hastanın olası tanılarını düşünüp ona göre hastadan gerekli tetkikleri isteyecek, tanı koyacak ve varsa bildiğimiz bir tedavisi bunu uygulayacak ve hastanın şifa bulmasını sağlayacağız ve hem kendimizi, hem de hastamızı ve varsa yakınlarını da mutlu edebileceğimiz günler yakın olabilir. Günümüz koşullarında ise, bu süreç içinde yapılması gerekenler, bu kitabın içerik konusunu oluşturmaktadır. Bu bağlamda özellikle ülkemiz koşullarında, doktorlarımızın çoğu, hasta yoğunluğunun yarattığı ağır yükle, zaman yetersizliğiyle, hastaların sağlıkla ilgili tıbbı öykülerini yeterli şekilde almaya ve hatta muayene etmeye vakit bulamamakta, “Şikayetin nedir ?” diye sorarak, bir sorunu atlamamak için hemen, gerekli ve belki de gereksiz çok çeşitli laboratuvar tetkikleri istemektedirler. Bu arada hastayla ilgili birçok önemli veriyi öğrenemediklerinden veya saptayamadıklarından, hastanın tanısı tam konamamakta ve sonuçta hastaya önerilen tedavi yetersiz olmakta, hastalar dertlerine başka doktorlarda çare aramak zorunda kaldığından, değişik hastanelerde doktordan doktora dolaşmaktadırlar. Bu da hastanelerde hasta sayılarının daha da artmasına katkıda bulunduğunda sağlık sisteminde çözümsüz bir kısır döngü oluşturmaktadır. Sonuçta bu döngü, hasta-doktor- sosyal güvenlik sistemi sarmalının her basamağında, büyük bir yük yaratmakta ve bu yükün bedelini, toplum olarak hep birlikte ödemekteyiz. Oysa hastaya ayrılacak yeterli zaman ile bu durumu önlemek mümkündür, zira öykü alma ve iyi bir muayene, hastanın tanısına giden en kısa yol olabilir ve gerekli tetkiklerle de tanı konduğunda hastaya gereken tedavi ile de hasta şifa bulabilir. Bu kitap, Tıp Fakültelerinde mezuniyet öncesi eğitimlerini tamamlama aşamasında olan geleceğin hekimlerine, hekim olmuş tüm meslektaşlarımıza yukarıda yazılmış gerçekleri tekrar hatırlatmak ve Hekimlik Sanatını öğretmekte katkılarımız olsun diye kaleme alınmış bir kitaptır. “Hekimlik bir sanat mıdır” diye düşünenler olabilir. Sanat denilince hepimizin aklına Müzik, Resim, Mimarlık, Dans, Fotoğrafçılık vb. gibi Güzel Sanatlar gelir. Oysa güzel sanatlar yanında, Plastik veya Endüstriyel sanatlar da denilen (diğer adıyla “Zanaat”) bir grup meslek insanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, günlük hayatımıza girmiş, deneyim, beceri ve ustalık gerektiren işler veya bazı meslekler olarak tarif edilirse de, hekimlik bu grup içinde tanımlanmamıştır. Oysa Hekimlik, yoğun bilgi, ustalık ve tecrübe gerektiren, bireylerin yaşam sürelerini ve kalitelerini etkileyen bir meslektir. Hekimlik mesleğinin objesi insandır ve hekimlik, görevi; hasta dediğimiz bireylerin beden veya ruh sağlığının bozulduğu durumlarda, sorunların kaynağını bulmak için uğraşı vermek ve nedeni bulunduğunda, bu sorunu ortadan kaldırmak, yani tedavi etmek olan bir meslektir. Bu işi başarmak kolay değildir, çünkü her birey birbirinden farklıdır ve bu gerçek “Hastalık yok hasta vardır” terimi olarak, tıp eğitimi sırasında her öğrenciye öğretilmektedir. Bir bilge kişinin dediği gibi de “Hekimlik zor bir zanaat” tır. Hekimlik, hastanın tanı, tedavi ve takip sürecinde, durmadan öğrenmeyi, bilgilenmeyi kendini yenilemeyi de gerektiren bir meslektir. Dolayısıyla bir sanat (veya zanaat) dalı olarak kabul edilmelidir. Bu mantık bağlamında da, bu kitabın adı ‘Hekimlik Sanatı’ olarak konmuştur. Kitap, tanı için gerekli öykü alınması ve muayene usulleri yanında, iyi hekimlik için uygulanması gereken bazı kuralları da içermektedir. Bu zor zanaatin doğru ve iyi uygulanmasında, bu kitabın tüm doktorlara ve doktor olacaklara yararlı olacağını umuyoruz. Yoğun günlük mesaileri içinde, kitabın yazılmasına katkıda bulunan tüm meslektaşlarıma, Yardımcı Editör Dr. Nursel Çalık Başaran’a, kapak tasarımı, mizanpaj, bazı şekillerin görsellerin yapılmasına katkıda bulunan Grafiker Miyase Yılmaz’a, Nilsu Asiltürk’e, kitap için Önsöz yazan HÜ Tıp Fakültesi Dekanı Dr. Bülent Altun ve İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Dr. Arzu Topeli İskit’e ve kitaptaki bazı resimler için gönüllü olan Özel Ankara Endomer çalışanlarına, resimlerinin çekilmesine izin vermiş hastalarımıza ve özel resim arşivlerini daha önce bizimle paylaşmış ABD’deki hocam Prof. Dr. C.P Lucas, rahmetli Prof. Dr. Semra Dündar’a ve bu kitap için paylaşan Prof. Dr. Aydan Usman, Prof. Dr. Mehmet Orhan, Prof. Dr. Kaynak Selekler, Doç. Dr. Gökhan Demirkan, Doç. Dr. Sibel Kocabeyoğlu, Doç. Dr. Sibel Doğan Günaydın ve diğer meslektaşlarımıza, kendim ve diğer yazarlar adına teşekkürlerimi sunarım

    Lamivudine Treatment Failure Risks in Chronic Hepatitis B Patients with Low Viral Load

    No full text
    Aim: To analyze the risk factors of lamivudine treatment failure (LTF) for the long-term use in patients with low viral load (LVL). Material and Methods: In this multicenter study, 548 antiviral nave noncirrhotic adult patients with LVL (for HBeAg+ patients HBV DNA = 100,000 copies/ml had 54.8 and 67.3% LTF rates at the end of the 5th year, respectively. Logistic regression analysis of risk factors showed HBeAg+, hepatic activity index, HBV DNA, virological response at 6 months and duration of follow-up were independent predictors for LTF (p values were 0.001, 0.008, 0.003, 0.020 and 0.003, respectively). Conclusion: Similar to patients with HVL, first-line lamivudine therapy is not efficient for long-term use in patients with LVL. LTF risk is so high even in the absence of worse predictive factors. (C) 2013 S. Karger AG, Base

    Characteristics of patients with hepatocellular carcinoma: A multicenter study

    No full text
    Background and Aim: The aim of the present study was to examine the etiology of hepatocellular carcinoma (HCC) by underlying cause and determine the characteristics and clinical features of patients with HCC. Materials and Methods: The study comprised 1802 HCC patients diagnosed and followed up by Liver Diseases Outpatient Clinics in 14 tertiary centers in Turkey between 2001 and 2020. Results: The mean age was 62.3 +/- 10.7 years, and 78% of them were males. Of the patients, 82% had cirrhosis. Hepatitis B virus (HBV) infection was the most common etiology (54%), followed by hepatitis C virus (HCV) infection (19%) and nonalcoholic fatty liver disease (NAFLD) (10%). Of the patients, 56% had a single lesion. Macrovascular invasion and extrahepatic spread were present in 15% and 12% of the patients, respectively. The median serum alpha-fetoprotein level was 25.4 ng/mL. In total, 39% of the patients fulfilled the Milan Criteria. When we compared the characteristics of patients diagnosed before and after January 2016, the proportion of NAFLD-related HCC cases increased after 2016, from 6.6% to 13.4%. Conclusion: Chronic HBV and HCV infections remain the main causes of HCC in Turkey. The importance of NAFLD as a cause of HCC is increasing
    corecore