19 research outputs found

    Hasta ve Hekim İletişimi: Özel Hastane Örneği

    Get PDF
    İnsan hayatının her yerinde önemli olan iletişim kavramı, sağlık kurumları için de oldukça önemlidir. Özellikle çeşitli sağlık problemlerinin getirdiği stres ve sıkıntı durumu sebebiyle hasta ve hekim arasındaki iletişim sorunlarına sıkça rastlanmaktadır. Bu çalışmada hasta ve hekim arasındaki iletişimin incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu bağlamda hem hasta hem de hekim bakış açısı ile karşılaştırmalı değerlendirmeler yapılmıştır. Bu çalışma nitel araştırma özelliği taşımaktadır. Araştırma verileri yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Katılımcılar Konya’da bir özel hastanede çalışan 10 hekim ile bu hekimlerden hizmet alan 10 hastadan oluşmaktadır. Katılımcılara öncelikle demografik bilgiler edinmeye yönelik sorular, daha sonra hasta hekim iletişimi sorunları ve bu sorunları tespit etmeye yönelik açık uçlu sorular yöneltilmiştir. Araştırmada elde edilen veriler öncelikle sistematik şekilde düzenlenmiş, benzer noktalar bir araya getirilerek kodlar ve temalar oluşturulmuştur. Metnin analizi için MAXQDA 2020 nitel veri analizi programından yararlanılmıştır. Veriler tematik ve betimsel analiz ile analiz edilmiştir. Çalışmada hekimlerin hastalara nazaran empati kurma konusunda daha başarılı olduğu, iletişim sorunlarının hem hasta hem de hekim kaynaklı olabildiği, iletişim sorunlarının hastaların eğitim ve kültürel düzeyleriyle ve hekimlerin tıbbi terminolojiyi kullanmaları ile ilgili olduğu, iletişim sorunlarının çözümleri için hem hastaların hem de hekimlerin saygılı davranmaları gerektiği gibi sonuçlara ulaşılmıştır

    N-(2,6-Dimethyl-3-oxo-1-thia-4-aza­spiro­[4.5]dec-4-yl)-2-hydr­oxy-2,2-di­phenyl­acetamide

    Get PDF
    In the title compound, C24H28N2O3S, the pendant methyl C atom bonded to the cyclo­hexane ring is disordered over two sites in a 0.580 (11):0.420 (11) ratio. The cyclo­hexane ring adopts a distorted chair conformation while the thia­zolidine ring has an envelope conformation. The two phenyl rings make a dihedral angle of 71.8 (2)° with each other. The conformation is stabilized by an intra­molecular N—H⋯O hydrogen bond. In the crystal structure, an inter­molecular hydrogen bond O—H⋯O occurs

    Hamilelerde Giyim Problemleri Ve Tercihleri

    No full text
    DergiPark: 73177ejovocBu araştırmanın amacı, hamilelerin vücutlarında oluşan fizyolojik değişimlere bağlı olarak giysilerde yaşadıkları problemleri ve tercihlerini tespit etmektir. Araştırma verileri Konya ilinde yaşayan Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, SSK Organize Doğum Evi, Dr. Faruk Sükan Doğum ve Çocuk Hastanesi, Konya Hospital ve Belediye Sağlık Hastanesi’nde muayene olan ve random yöntemi ile seçilen toplam 395 hamile kadına uygulanan anket sonucu elde edilmiştir. Anket sonuçlarının değerlendirilmesinde yüzdesel analiz yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen veriler yüzde olarak hesaplanıp tablo halinde sunulmuştur. Araştırma sonucunda beşinci aydan itibaren hamile giysilerinin kullanımının arttığı, etek ve pantolon satın almada beden ölçülerine uygun olmama probleminin yaşandığı, elbise ve pantolon boylarında düzeltme yaptırıldığı belirlenmiştir. Günlük hayatta etek ve pantolon, evde ise beli lastikli etek ve eşofman kullanımının çoğunlukla tercih edildiği görülmüştür. Giysi satın almada kullanışlılık özelliğine dikkat edildiği, büzgülü ve volanlı modeller ile pamuklu kumaşlardan üretilen giysilerin tercih edildiği sonucuna ulaşılmıştı

    The relationship of perceived overqualification with job satisfaction and organizational ıdentification: A study on doctors and nurses

    No full text
    Algılanan aşırı niteliklilik, örgütsel özdeşleşme ve iş doyumu kavramları organizasyonların verimlilik ve etkililiğini etkileyen, önemi yadsınamaz kavramlardır. Bu kavramlar genel itibariyle kişilerin kendilerini yaptıkları iş için fazla nitelikli düşünmeleri, kendilerini işleri ile özdeşleştirmeleri ve işlerinden tatmin olmalarını ifade etmektedir. Bu niteliklerin sağlık sunucuları açısından ele alınması ve aralarındaki ilişkinin ortaya çıkarılması bu çalışmanın amacını ortaya koymaktadır. Araştırma Karaman ilinde bulunan bir hastanede görev yapan 301 doktor ve hemşire ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcılardan toplanan veriler normal dağılımı karşıladığından dolayı ikili grupların karşılaştırılmasında t testi ve ikiden fazla grubun karşılaştırılmasında ise Anova testinden yararlanılmıştır. Katılımların demografik özellikleri incelendiğinde %54,2’sinin kadınlardan oluştuğu, %59,8’inin evli olduğu, %73,1’inin hemşire olarak çalıştığı, %43,5’inin 28-35 yaş arasında olduğu gözlemlenmektedir. Sonuç olarak algılanan aşırı niteliklilik ve örgütsel özdeşleşme arasında zayıf düzeyde, negatif yönlü, anlamlı bir ilişki gözlemlenmektedir. Ayrıca algılanan aşırı niteliklilik ile iş doyumu arasında orta düzeyde, negatif yönlü, anlamlı bir ilişki ve iş doyumu ile örgütsel özdeşleşme arasında orta düzeyde, pozitif yönlü, anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir.The concepts of perceived overqualification, organizational identification and job satisfaction are undeniable concepts that affect the efficiency and effectiveness of organizations. These concepts generally mean that people think of themselves as overqualified for the work they do, identify themselves with their work and are satisfied with their work. The aim of the study is to consider these qualities in terms of health providers and to reveal the relationship between them. The research is carried out with 301 doctors and nurses working in a hospital in Karaman. Since the data collected from the participants meet normal distribution, the t-test is used to compare the paired groups and the Anova test is used to compare more than two groups. When the demographic characteristics of the participants are examined, it is observed that 54.2% of them are women, 59.8% are married, 73.1% are working as nurses, 43.5% are between the ages of 28-35. As a result, there is a weak, negative and significant relationship between perceived overqualification and organizational identification. In addition, a moderate, negative and significant relationship is found between perceived overqualification and job satisfaction, and a moderate, positive and significant relationship between job satisfaction and organizational identification is determined

    Trigonella monspeliaca’nın mineral kompozisyonu, total fenol ve flavonoit miktarı, antioksidan etki potansiyeli

    Get PDF
    Trigonella monspeliaca tohumları ve topraküstü kısmı mineral bileşimi açısından ICP-MS ile incelendi. Tohumda başlıca mineraller K, P, Ca ve Mg olarak saptandı.Toprak üstü kısımda ana mineraller ise Ca, K ve P olarak belirlendi. Bitknin sulu metanollü ekstrelerinin total fenol ve flavonoit miktarı sırasıyla Folin-Ciocalteu ve AlCl3 yöntemleri ile ölçüldü. Ekstrelerin antioksidan etki potansiyeli DPPH yöntemi kullanılarak serbest radikal süpürücü aktivite yönünden değerlendirildi. Çalışma toprak üstü kısmnını yüksek miktarda flavonoit içerirken tohum ekstresinin total fenol miktarının (150.80±0.33 mg GAE/g) belirgin biçimde yüksek olduğnu gösterdi. DPPH radikal süpürücü testte ekstrelerin % inhibisyonunun 51.6 - 78.0 arasında olduğu belirlendiThe seeds and aerial parts of Trigonella monspeliaca were analyzed by ICP-MS to determine mineral composition. K, P, Ca and Mg were main minerals in the seeds. Ca, K and P were the major elements in the aerial parts. Total phenol and flavonoid content of the aqueous methanol extracts of the plant was measured by Folin-Ciocalteu and the AlCl3 assay, respectively. Antioxidant potential of the extracts was evaluated by free radical scavenging activity using DPPH assay. The present study showed that the seed extract contained significantly higher amount of total phenolics (150.80±0.33 mg GAE/g) while aerial parts had high amount of total flavonoids. In DPPH radical scavenging assay, inhibition % of the extracts was found to be 51.6-78.

    Anestezi çalışanlarında merhamet yorgunluğu

    No full text
    Objective: In this study, it is aimed to examine the compassion fatigue in anesthesia care providers based on the relationship between patients and anesthesia care providers. Materials and Method: The research was carried out with 185 anesthesia care providers working in 4 different university hospitals in 3 different provinces (Kocaeli, İzmir, Konya) located in 3 different regions (Marmara, Aegean, Central Anatolia) in Turkey. The data of the study were collected by the online survey technique prepared by the researcher using the Google forms application. Compassion Fatigue Short Scale (MYLS) developed by Adams et al. was used in the study. Results: As a result of the research, it is observed that the level of compassion fatigue of anesthesia care providers is moderate (67,24). In addition, a significant difference was found between the staff status of the participants, the status of being on duty, the province they worked in, the title and the number of weekly operations, and compassion fatigue. In terms of gender, a significant difference was obtained only with the secondary trauma dimension. Conclusion: As a result of the research, moderate compassion fatigue was found in anesthesia care providers. It is predicted that this level may decrease to better levels if necessary precautions are taken, otherwise the level will rise. It is thought that with the increase of compassion fatigue, both the delivery of health services and health professionals will be adversely affected. Therefore, it is necessary to pay due attention to the issue.Amaç: Bu çalışmada hastalar ile anestezi çalışanları arasındaki ilişkiden yola çıkarak anestezi çalışanları üzerindeki merhamet yorgunluğunun incelenmesi amaçlanmaktadır. Gereç ve Yöntem: Araştırma Türkiye’de 3 farklı bölgede (Marmara, Ege, İç Anadolu) bulunan 3 farklı ilde (Kocaeli, İzmir, Konya), 4 farklı üniversite hastanesinde görev alan 185 anestezi çalışanı ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın verileri araştırmacı tarafından Google forms uygulaması kullanılarak hazırlanan online anket tekniği ile toplanmıştır. Araştırmada, Adams ve arkadaşları tarafından geliştirilen Merhamet Yorgunluğu Kısa Ölçeği (MYKÖ) kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma sonucunda anestezi çalışanlarına ait merhamet yorgunluğu düzeyinin orta derecede olduğu (67,24) gözlemlenmektedir. Bunun yanında katılımcıların kadro durumu, nöbet tutma durumu, çalıştığı il, unvan ve haftalık ameliyat sayısı ile merhamet yorgunluğu arasında anlamlı bir farklılık elde edilmiştir. Cinsiyet açısından ise sadece ikincil travma boyutu ile anlamlı bir farklılık elde edilmiştir. Sonuç: Araştırma sonucunda, anestezi çalışanlarında orta düzeyde merhamet yorgunluğu saptanmıştır. Bu düzeyin gerekli önlemler alındığı takdirde daha iyi seviyelere gerileyebileceği aksi halde seviyenin yükseleceği öngörülmektedir. Merhamet yorgunluğunun artmasıyla gerek sağlık hizmetlerinin sunumu gerekse de sağlık profesyonellerinin olumsuz etkileneceği düşünülmektedir. Bu nedenle konuya gereken özenin gösterilmesi gerekmektedir
    corecore