4 research outputs found

    REFLECTIONS OF THE DEVELOPMENTS IN THE FIELD OF PHYSICS ON SOCIOLOGY: POSITIVISM

    No full text
    Sosyolojinin bir bilim olarak şekillenmesinden gelişim sürecine kadarki süreçte temel bilim yapma yolu pozitivizm olmuştur. Bu çalışma ile fizik alanındaki gelişmelerin sosyolojiye yansımaları pozitivist yaklaşım üzerinden ele alınmaktadır. Klasik fizik dönemi, sosyolojik çalışmalara pozitivizmin egemen bilim yapma biçimi olarak yansımıştır. Modern fizikteki gelişmeler, pozitivizmin sorgulanması bağlamında doğrulanabilirlik, yanlışlanabilirlik tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Einstein'ın görelilik konusundaki düşünceleri ise sosyoloji alanında farklı bilim yapma biçimleri üzerinde bir tartışma alanı sağlamıştır. Böylece paradigma kavramı etrafında şekillenen farklı bilim yapma biçimleri kabul görmüştür. Paradigma kavramı ile kabul edilen bilim yapma biçimi ise pozitivizmin alana egemen olması durumunda kırılmalar yaratmıştır. Sonuç olarak fizikteki gelişmeler sosyoloji alanında yöntemlerin reddine kadar giden bir değişim sürecini tetiklemiştirRegarding the sociological developments in the field of science, one approach for understanding such phenomena has been positivism. Therefore, this study investigates the sociological developments in the field of physics, under this positivistic approach. The classical period of physics considered positivism as a form of dominant science in sociological studies, while modern physics brought about the debates of verifiability and falsifiability in this context. More specifically, Einstein’s thoughts on relativity have fueled the debate on employing different forms of science in sociology and approaching science from the paradigm perspective. As a result, developments in physics have triggered a process in the field of sociology that continues until methods are ultimately rejecte

    Kültürel Bellek 2016

    No full text
    Hacettepe Üniversitesi Tarihi ve Kültürel Mirası Araştırma Merkezi HÜTKAM olarak kültürel bellek çalışmalarına katkıda bulunmayı görevimiz kabul ediyoruz. 2016 yılında, yönetim kurulu olarak bu serüvene başlamaya karar verdik. Güvendiğimiz dostlarımız, arkadaşlarımız ve elbette hocalarımız çağrımızı yanıtsız bırakmadı. Birbirinden değerli araştırmalarla zenginleştik ve tarihe not düşmek adına kültürel bellek çalışmalarına biz de katıldık. Kültürel mirasın evrensel olduğu, oralı/buralı, sizden/bizden, uzak/yakın ayırmadan, hepimizin olduğu fikrinden yola çıktık. Bizi biz yapan, toplumları oluşturan, birleştiren kültürel belleğimizdir. Kimi zaman insan eliyle, cehaletle, yıkıcılıkla bazen adamsendecilikle, bilinçsizlikle tahrip edilen, yok edilen tarihi ve kültürel miras, belleğimizin önemli, çok önemli bir parçasıdır. Her zaman önünden geçtiğimiz bir yapı bir gecede yıkıldıysa, çocukluk anılarımızı biriktirdiğimiz mahallemiz yok olduysa, sokağımızın, meydanımızın adı değiştiyse eksiliriz. Bizi büyüten oyunlar kaybolduysa, bir tekerleme artık hatırlanmıyorsa, çocukluğumuzun sanatçıları göçmüşse, eski şarkılar plaklarda bile yoksa eksiliriz. Hafızamızı tetikleyen imgeler, kokular, sesler, tatlar değişirse bireysel belleğimiz, yaşadığımız kentin ve toplumun belleği zarar görür, eksiliriz. Bireysel tarihimizde, belleğimizdeki insanları yitirdikçe nasıl azalıyorsak tarihi ve kültürel mirası, ortak belleği yitirdikçe de öyle zayıflar ve giderek yok oluruz. İşte bu nedenle biz hatırlamayı, öğrenmeyi, görmeyi, araştırmayı seçiyoruz. Unutmamak için, unutulduysa hatırlamak ve hatırlatmak için, bilmeyenlere göstermek, anlatmak ve belleğimize sahip çıkmak için başladığımız bu serüvende çağrımızı kırmayan değerli araştırmacılara şükranlarımızı sunuyoruz. Unutmayalım ki kültürel bellek, hepimizi birleştiren güçtür
    corecore