22 research outputs found

    Evaluation of nutritional status and diversity of toddlers

    Get PDF
    Bu çalışma bir-iki yaş dönemindeki çocukların beslenme durumları ile besin çeşitliliklerini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. İstanbul ilinde 302 çocuk ile yapılan çalışmada, çocuklar ve ailelere ilişkin bilgiler yüz yüze uygulanan bir anket formu ile elde edilmiştir. Çocukların ağırlık ve boy uzunlukları ölçülmüş ve bir günlük besin tüketimleri kaydedilmiştir. Günlük alınan enerji ve besin ögeleri, besin analiz programı (BeBiS) ile belirlenmiş, elde edilen değerler Diyet Referans Alım (DRI) önerileriyle karşılaştırılmıştır. Çocukların ortalama yaşları 18.6±3.2 ay, vücut ağırlık ve boy uzunlukları sırasıyla 11.4±1.6 kg, 80.6±6.5 cm olarak saptanmıştır. Günlük enerji alımları 1000.0±304.1 kkal olan çocukların, protein, A, E, C, B2, B6 vitaminleri ile magnezyum, çinko, fosfor ve sodyumu önerilerin üstünde aldıkları görülmüştür. Günde ortalama 120ml anne sütü, 65ml formüla alan çocukların, besin gruplarından süt grubu ile ekmek-tahıl grubunun yeterli, sebze ve meyve grubunu sınırda, et grubundan kırmızı eti yetersiz tükettikleri belirlenmiştir. Besin ve besin grupları arasında günlük enerjiye en düşük katkıyı (% 4.5) sebze meyve grubunun, en yüksek katkıyı (% 39.4) süt grubunun yaptığı gözlenmiştir. Bir-iki yaş grubundaki çocukların sınırda tükettikleri sebze-meyve ile yetersiz tükettikleri kırmızı et dışında genel olarak yeterli beslendikleri ve beslenme örüntüsünde karbonhidrat oranının düşük, yağ oranının yüksek olduğu, pek çok besin ögesini de önerilerin üstünde aldıkları bulunmuştur.This study was aimed to evaluate the nutritional status and food diversity of toddlers. In the study done with 302 children and their families, data was collected by means of a face-to-face questionnaire. The weights and heights were measured and their daily food consumption was recorded. The nutrient analysis program (BeBiS) determined the energy and nutrient staken daily, and the obtained values were compared with the Dietary Reference Intakes (DRI). The mean age of the children was 18.6±3.2 months, and the mean body weight and height were 11.4±1.6 kg and 80.6±6.5 cm, respectively. It was observed that daily energy in take was 1000.0±304.1 kcal and that they took protein, vitamins A, E, C, B2, B6, and magnesium, zinc, phosphorus, and sodium above the level recommended. It was determined that their average daily consumption of breast milk and Formula was 120 ml and 65 ml, respectively, and their in take of the dairy and cereal food groups was sufficient, that their consumption of vegetables and fruits was limited, and finally that their consumption of red meat was insufficient It was observed that fruits and vegetables made the lowest (4.5%), and dairy group made the highest contribution (39.4%) to their daily energy in take. It was concluded that the toddlers were generally well-fed, except for the vegetables and fruits, and red meat they consumed insufficiently. The carbohydrate ratio of diets was low, but the fat ratio was high, and they took many nutrients above the level recommended

    Bilateral Sigmoid Sinus Thrombosis and Otitis Media

    Get PDF
    Sigmoid sinus thrombosis is a rare complication of otitis media and is known to be unilateral. In this report, we present a case of bilateral sigmoid sinus thrombosis secondary to bilateral otitis. To the best of our knowledge, there are no bilateral-simultaneous cases reported in literature to date. Here, the diagnosis of and treatment for the disease as well as predisposing factors are discussed

    An analysis of employee recruitment strategy in terms of organization: An empirical study

    No full text
    Personel tedarik stratejilerinden iç kaynaklardan ve dış kaynaklardan personel tedariki stratejilerinin örgüt açısından değerlendirilmesi bir durum çalışması ile ortaya konulması amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında 17 firmanın insan kaynakları yönetimi birimi yöneticisi ile görüşme yapılmıştır. Veri toplama tekniği olarak görüşme formu yaklaşımı kullanılmıştır. Elde edilen verilerin anlamlaştırılması açısından betimsel analiz ve sayısal analiz (içerik analizi) uygulanmıştır. İç ve dış kaynaklardan personel tedarikinde örgütün sağladığı faydalar ve maruz kaldığı sakıncalar; kendi aralarında korelasyon analizine tabi tutulmuştur. Yapılan analizler sonucunda örgütlerin üst kademe yöneticilerini ve kritik pozisyonlardaki personellerini istihdam ederken terfi ve iç transfer kullandıkları tespit edilmiştir. Orta ve alt kademe yöneticilerini ve diğer işgörelerini ise internet aracılığı ile tedarik etmektedir. İlişkisel analiz kullanılarak ulaşılan sonuçlardan bazıları; örgütün öz kaynaklarından yararlanmak istemesi personellerinin örgüt kültürünü bilmeleri ve personellerini tanımaları sayılabilir. Bunun yanı sıra hatalı terfi ve terfi için mücadelenin personelin moralini olumsuz yönde etkilediği görülebilir. Örgütlerin dış kaynaklardan personel tedarikine yönelmeleri; işlerde yavaşlamaya ve örgüte yeni katılan personelin işe alışma süresinin uzun olmasına neden olabilir.The analysis of employee recruitment strategy in terms of organization of from internal sources and external sources were aimed to expose by a case study. Within the scope of the study, 17 company's human resource management unit manager were interviewed. The interview form approach were used as data collection techiques. The descriptive analysis and quantitative (content) analysis were applied in terms of becoming meaningfull the obtained data. Among the benefits and drawbacks of organization in employee recruitment from internal and external sources were subjected to the correlation analysis. As a result of the analysis, while organizations are employing senior management and employees in critical positions, it is determined that promotion and internal transfer are used. They supply middle and lower level managers and other employees with the means of the internet. In some of the results achieved using the relational calculus, the desire of taking advantage of organization's own resources, the employees' knowledge of organizational culture and the recognition of their employee may be shown. In addition to this, it may be seen that erroneous promotion and the struggle for promotion affect adversely employe morale. Organization's heading for employee recruitment from external sources may result the slowndown in businesses and the longer adjustment period of new employees

    Evaluation of the growth and nutrition status of 1-2 years old children

    No full text
    Çalışma 1-2 yaş çocukların beslenme durumları ile büyüme gelişmelerini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. 15 Temmuz-15 Eylül 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilen çalışmaya İstanbul İli, Çekmeköy İlçesi, Aile Sağlığı Merkezleri'nde (ASM) izlenen 1- 2 yaş grubundaki 302 çocuk alınmıştır. Çocuklar ve ailelere ilişkin bilgiler, önceden hazırlanmış bir anket formu ile elde edilmiştir. Çocukların vücut ağırlıkları boy uzunlukları ölçülmüş, BKİ'leri hesaplanmıştır. Çocukların boy uzunlukları, vücut ağırlıkları ve BKİ'leri Türk çocukları için geliştirilmiş persentil eğrileri ile karşılaştırılmıştır. Çocukların, 1 günlük besin tüketimleri kaydedilmiş, günlük alınan enerji ve besin ögeleri, bilgisayar ortamında besin analiz programı (BeBiS) ile belirlenip elde edilen değerler, Türkiye'ye Özgü Beslenme Rehberi'nde (2016) belirtilen önerilerle karşılaştırılmıştır. İstatistiksel analizlerde SPSS 22.0 paket programı kullanılmıştır. Yaş ortalaması 18.6±3.2 ay olan çocukların, doğum ağırlık ve boyları uzunlukları sırasıyla: 3.2±0.5 kg, 50±2.3 cm, mevcut ağırlık ve boyları sırasıyla: 11.4±1.6 kg, 80.6±6.5 cm olarak saptanmıştır. Çocukların doğum ve mevcut vücut ağırlıkları karşılaştırıldığında; 25. persentil ve altındaki çocuk oranı azalırken, 75. persentil ve üstündeki çocuk oranı artmıştır Relatif Ağırlığa göre değerlendirilen çocukların %25.4'ü fazla tartılı ve şişman olarak bulunmuştur. Çocukların beslenmeleriyle enerjiyi 1000.0±304.1kcal/ gün; protein, vitamin A, E, C, B2,B6 ve kalsiyum, çinko, fosfor, sodyum'u fazla aldıkları görülmüştür. Mevcut vücut ağırlığı toplam anne sütü alma süresi ve günlük protein alımı ile pozitif yönde istatistiksel anlamlı bulunmuştur (p<0.05).Çocukların günlük beslenmeleri ile protein dahil pek çok besin ögesini fazla tükettikleri, buna karşın büyümelerinin standartlara uygun olduğu gözlenmiştir.The study was conducted between July 15 and September 15, 2014 in Family Healthcare Centers (FHC) in Istanbul, Çekmeköy County. Three hundred three children who were 1-2 years old were included in the study. The data on the children and their families were obtained with a questionnaire form that was prepared beforehand. The weights and heights of the children were measured by the nurses at the FHCs. The data of the children were compared with the improved percentile values/curves developed for Turkish children. Nutrient Consumption Values per day were recorded. The values were compared with the values recommended in the Nutrition Guide for Turkey (2016). The daily energy and nutrient element values were determined with the Nutrient Analysis Program (BeBIS) on computer. The SPSS 22.0 Package Program was used in statistical analyses. The 43.7% of the children were female, and their average age value was 18.6±3.2. The weights and heights of the children at birth were 3.2±0.5 kg, 50±2.3 cm, respectively; and current weights and heights were 11.4±1.6 kg, 80.6±6.5 cm, respectively. It was determined that the current body weight percentile was 25 and below in 19.6%, 25-75 in 48%; and 75 and over in 32.4%. It was observed that the mothers preferred firstly yogurt (21.6%), secondly vegetable-fruit puree (18.4%), thirdly pudding (17.4%) as the first complementary foods. It was observed that the children received energy as 999.7±304.1 kcal/day; protein as 34.7±14.6 g/day; and received protein, vitamin A, E, C, B2, B6, Calcium, Phosphor, and Sodium at higher amounts than normal values. It was determined that the growth of the children, who were included in the study, complied with the relevant standards. Children consumed many nutritients including protein in their daily diet, but still it was observed that their growth was revelant in line with the standards

    Research on the colling speed of Doğanşehir (Malatya) granitoid by the apatite fission track technique.

    No full text
    TEZ13098Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2017.Kaynakça (s. 71-91) var.XVII, 132 s. :_res. (bzs. rnk.), tablo ;_29 cm.Doğanşehir granitoyidi, Güneydoğu Anadolu Orojenik Kuşağı içinde aktif kıta konumunda kuzeyde yer alan Nap alanı içinde yer almaktadır. Tez çalışması, Malatya-Ovacık fayının (MOF) Doğanşehir (Malatya) granitoyidini kestiği bölgelerden derlenen 6 örnek üzerinde yapılan apatit Fizyon İzi çalışmalarını kapsamaktadır. MOF, 5-3 My içinde aktivitesine başlamış olup günümüzde de aktif bir fay konumundadır. Fay zonu üzerinden alınan örneklerin yaş-yükseklik ilişkisi bulunmaması, yükselmenin/soğumanın tektonizma kontrolünde gerçekleştiğini göstermektedir. Elde edilen en yaşlı Apatit Fizyon İzi (AFİ) verisi 30,4±1,3 My ve en genç yaş ise 12,6±0,9 My olarak hesaplanmıştır. Elde edilen veriler neticesinde, bölgede Doğanşehir granitoyidinin tektonik aşınma ile yükselmesini sağlayan kıta-kıta çarpışmasının Oligosen öncesi başlamış olabileceği düşünülmektedir. İz uzunluk verilerine dayalı soğuma profilleri bölgedeki özellikle geç Miyosenden itibaren hızlı yükselmenin etkili olduğunu göstermektedir.The Doğanşehir (Malatya) granitoid is located in the Nappe Zone, which positioned in the northern part, the active margin, of the South Anatolian Orogenic Belt. The thesis study includes the apatite Fission Track analyses of the 6 samples taken from the northen part of the Doğanşehir granitoid where the Malatya-Ovacık Fault (MOF) cuts the unit. The MOF is activated at 5-3 Ma ago and currently still active. The samples taken from the fault zone show no age-elevation relation, indicating that the tectonic controlled unroofing/cooling in the region. The measured oldest age is 30.4±1.3 Ma, whereas the youngest is 12.6±0.9 Ma. The data obtained in this study indicate that the exhumation of the Doğanşehir granitoid by tectonic denudation, related to continent-continent collision may initiated at pre-Oligocene. The cooling profiles based on track length data indicate a fast cooling regime was dominant in the region especially during latest Miocene.Bu Çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje no: FYL-2015-3742

    Comparison of Candida PCR and Blood Culture in High Risk Patients with Candidemia in İntensive Care Unit.

    No full text
    TEZ11894Tez (Uzmanlık) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2019.Kaynakça (s. 66-75) var.vii, 76 s. : res. (bzs. rnk.), tablo ; 29 cm.Amaç: Yoğun bakım ünitesinde invaziv fungal enfeksiyonların % 70-90’ından kandida türleri sorumludur. Bu çalışmada Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Yoğun Bakım ve Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ünitesi’nde takip edilen kandidemi riski yüksek hastalarda kan kültürü ile tam kandan çalışılan Candida PCR testinin sonuçları karşılaştırıldı. Kandidemi şüpheli hastalarda hızlı bir tanı yöntemi olan Candida PCR testinin pratikte kullanılabilirliğinin araştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda belirlediğimiz kriterlere göre kandidemi riski yüksek olan 90 hasta prospektif olarak değerlendirildi. Hastalardan idrar, perine, aksilla, trakeal aspirat kültürü ve 2 set kan kültürü alındı. Ayrıca bir EDTA’lı tüpe kan alındı. ?40°C’de daha sonra Candida PCR çalışılması amacıyla saklandı. Candida multiplex PCR’da ITS1, ITS2, ITS2D, CA3, CA4 primerleri kullanılarak, Candida real-time PCR’da ise türe spesifik primerler kullanılarak tür ayrımı yapıldı. Bulgular: Hastaların 41’i (% 45,5) kadın, 49’u (% 55,5) erkek, toplam yaş ortalaması 58,1(±18,4)’di. Kan kültüründe kandida üremesi olan hasta sayısı 3 (% 3,3)’tü. Çalışmaya alınan hastaların 17’sinde (% 18,9) Candida multiplex PCR ve Candida real-time PCR pozitifti. Kan kültürü ve PCR testlerinde bulunan kandida türleri birbiriyle uyumluydu. PCR ile istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazla pozitiflik elde edildi (p=0,006). Candida PCR pozitifliği olan hastalar ile PCR negatif hastalar arasındaki kandida skoru farkı istatistiksel olarak anlamlı bulundu(p=0,015). Hastaların 57’si (% 63,3) öldü. Sonuç: Kandidemide tedavide gecikme, artan mortalite ile doğrudan ilişkilidir. Çalışmamızda PCR ile kandidemi olgularının tespit edilme olasılığının daha fazla olduğunu bulduk. Bu veri ışığında özellikle kandidemi riski yüksek olan hastalarda moleküler yöntemlerin de tanıda kullanılmasının uygun olacağı görülmektedir.Aim: Candida spp from 70 to 90 % of invasive fungal infections in intensive care units. In this study, the results of Candida PCR which is a blood culture and whole blood samples were compared in patients with suspected candidemia in Cukurova University Medical Faculty General Surgery Intensive Care Unit and Anesthesiology and Reanimation Unit. The aim of this study was to investigate the feasibility of Candida PCR as a rapid diagnostic method in patients with suspected candidiasis. Material and Method: Ninety patients with a high risk of candidiasis were evaluated prospectively in our study. Urine, perineum, axilla, tracheal aspirate culture and 2 sets of blood cultures were obtained from the patients. Blood was also drawn into an EDTA tube. Candida PCR was stored at -40 ° C for later study. In Candida multiplex PCR, ITS1, ITS2, ITS2D, CA3, CA4 primers were used. In Candida real-time PCR, species-specific primers were used to distinguish species. In Candida real-time PCR, species-specific primers were used to distinguish species. Results: 41 (45.5%) of the patients were female and 49 (55.5%) were male. The mean age of the patients was 58.1 (± 18.4). The blood culture was positive for 3 patients. Candida multiplex PCR and Candida real-time PCR were positive in 17 (18.9%) patients. Candida species found in the blood culture and PCR test were compatible with each other. PCR was significantly more positive (p = 0,006). The difference in candida score between patients with PCR positive and PCR negative was statistically significant (p=0,015). Fifty-five (63.3%) of the patients died. Conclusion: Delay in treatment with candidemia is directly related to increased mortality. In our study, we found that the probability of detecting candidemia with PCR was higher. Therefore, it can be seen that molecular methods should be used in the diagnosis especially in patients with high risk of candidiasis.Bu çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: TTU-2017-7540

    Etik İklimin İş Tatmini Ve İşten Ayrılma Niyetine Etkisinde Örgütsel Bağlılığın Aracı Rolü: Bir Holdingin Yöneticilerine Yönelik Araştırma

    No full text
    Etik iklim, çalışan davranışlarına yön verebilecek bir yapıya sahip olması ve gerek olumlu, gerekse de olumsuz çalışan çıktılarıyla anlamlı ilişkisi sebebiyle literatürde birçok araştırmaya konu olmuştur. Yapılan çalışmaların önemli bir kısmında etik iklimin; örgütsel performans, entelektüel sermaye, yöneticiye güven, iş tatmini, örgütsel bağlılık, örgütsel güven ve bireysel performans üzerinde anlamlı ve olumlu etkilere sahip olduğu görülmüştür. Öte yandan pozitif etik iklim algısının kişilerarası çatışma, duygusal tükenme, işten ayrılma niyeti, işe devamsızlık ve rol stresi gibi davranışları azalttığına dair bir takım bulgular da ortaya konulmuştur. Görüldüğü gibi etik iklimin pozitif veya negatif anlamda birçok değişkenle ilişkisi incelenmiştir. Bununla birlikte araştırma konumuzu da oluşturan etik iklimin iş tatmini ve işten ayrılma niyetine etkisinde örgütsel bağlılığın aracılık rolünü ele alan çalışma sayısı oldukça kısıtlıdır. Bu araştırmanın diğer bir ayırt edici özelliği ise, doğrudan yöneticilere yönelik olmasıdır. Bilindiği üzere gerçekleştirilen araştırmaların önemli bir kısmı çalışanlara yönelik olmakla birlikte doğrudan yöneticileri hedef alan çalışmalara oldukça az rastlanılmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı da, etik iklimin yöneticilerin iş tatmini ve işten ayrılma niyetine etkisinde örgütsel bağlılığın aracılık rolünü ortaya koymaktır. Bu kapsamda söz konusu etkinin ve ilişkinin ortaya konulması için bir holdingin Ankara’da bulunan merkezindeki yöneticilere yönelik olarak ampirik bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma sonucunda elde edilen bulgulardan etik iklim ile hem örgütsel bağlılık, hem de iş tatmini arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki; etik iklim ile işten ayrılma niyeti arasında ise negatif yönde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Ayrıca etik iklimin; örgütsel bağlılık, iş tatmini ve işten ayrılma niyetinin önemli bir kısmını açıkladığı da görülmüştür. Örgütsel bağlılığın aracılık rolünü tespit etmek amacıyla çalışmada iki ayrı model oluşturulmuştur. Birinci modele göre örgütsel bağlılığın; etik iklimin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisinde aracılık etkisi bulunmamaktadır. İkinci modele göre ise örgütsel bağlılığın, etik iklimin iş tatmini üzerindeki etkisinde tam bir aracı etkisinin bulunduğu tespit edilmiştir
    corecore