134 research outputs found
Orta Asya Ülkelerinde Kamu Yönetiminin Dönüşümü
Kamu Yönetiminde idareyi geliştirme, yeniden düzenleme ya da yapısal dönüşüm, dünyadaki tüm ülkelerinin gündeminde olan bir konudur. Siyasi rejimi ne olursa olsun kamu yönetiminin dönüşümü, bugün gelişmişve gelişmekte olan ülkelerin gündemini meşgul eden konuların başında gelmektedir. Özellikle 1980’den sonra dünyada yaşanan gelişmeler, kamu yönetiminin yapısal dönüşümünü bir ihtiyaç olmaktan çıkartıp bir zorunluluk haline getirmiştir. Kamu yönetimi alanında yaşanan değişimi anlayabilmek öncelikle dünyada yaşanan değişim sürecini anlamaktan geçmektedir. Kamu yönetimi alanında yaşanan değişimin siyaset, ekonomi ve toplumsal alandaki temel düşünce akımları, tarihsel dönüm noktasıniteliğindeki önemli olaylar ve olgularla birlikte ele alıp değerlendirmek bir zorunluluk haline gelmiştir. Özellikle Doğu Blok’unun çökmesiyle birlikte dünya genelindeki iki taraflıpolitik güç rekabeti ve ideolojik bloklaşma son bulmuştur. Merkezi planlamacıkamu yönetimi sistemlerinin esnekleşmesi, iletişim ve bilgi teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte ekonomik alanda hızlıbir uluslararasılaşma yaşanmıştır. Buna ek olarak ulus devletlerin sınırlarınıaşan şiddetli bir rekabet tüm dünyaya egemen olmuştur. Bu periyotta bireyin temel hak ve özgürlüklerinin önemi ortaya çıkmıştır. Bu durum vatandaşın kamu otoritesi ve devlete karşıolan bakışaçısınıdeğiştirmiştir. Diğer taraftan kamu hizmetinin kaliteli ve şeffaf bir biçimde yerine getirilmesine yönelik istek ve beklentiler artmıştır. Ayrıca bu durum, demokratik mekanizmalara işlerlik ve etkinlik kazandırmışve vatandaşların yaygın bir biçimde yönetime katılma taleplerinin gündeme gelmesine yol açmıştır. Böylece bir önceki döneme ait zihniyet dünyasıve bu dünyaya has yönetim analayışıdeğişmiştir. Özgürlükçü, ekonomik ve siyasal düşüncenin temel dayanaklarıolan bireycilik, esneklik, girişimcilik, etkenlik, kar elde etme, risk alma ve yarışmacılık gibi unsurlar, ortaya çıkan yeni ekonomik, toplumsal ve siyasal yapılanmanın temel değerleri haline gelmiştir. Bu çalışmada kamu yönetimindeki bu dönüşümün temel araçlarından faydalanarak bağımsızlık sonrasıOrta Asya ülkelerinde söz konusu olan kamu yönetimi reformlarıincelenmektedir. Çalışmada gerek merkezi planlamacıekonomik sistemden serbest piyasaya geçişi sağlayan kamu yönetimi reformları, gerekse devlet vatandaşilişkileri ve yeni anlayışta ki devletin rolünü ilgilendiren dönüşüm süreçleri de ele alınmıştır. Böylece bu ülkelerde ne derece bir değişim olduğu ve ne derece geçmişyapıyla bağlantılıbir direnç yaşandığı, dönüşümün kurumsal yapılarının ne derece oluşturulabildiği ortaya konulmaya çalışılmıştır
1980 SONRASI TÜRK KAMU YÖNETİMİNİN MERKEZ ÖRGÜTÜNDE YAPILAN REFORM ÇALIŞMALARI
Kamusal ürün ve hizmet sunan örgütlerin, kalite seviyesi yüksek bir örgütsel yapıya kavuşturulmalarının kaçınılmaz bir gereksinim olduğu, artık tartışma konusu bile yapılmamaktadır. Türk kamu yönetim sistemi, günün koşullarına uydurularak çoğunlukla Osmanlıyönetim sisteminin devamıdır. Cumhuriyet’in kuruluşundan planlıdöneme kadar yapılan yönetimde yeniden düzenleme çalışmalarının daha çok gereksinimler ortaya çıktıkça yapıldığıve planlıkalkınma dönemine geçildikten sonra yapılan yeniden düzenleme çalışmalarının ise kalkınma planlarıyla birlikte ele alındığıgörülmektedir. Çalışmanın amacıyönetimde reform kavramının anlamının ortaya konulması, Türk kamu yönetiminde yönetimde reform kavramının nasıl algılandığıve uygulandığıüzerinde durulmuştur. Ayrıca 1980 sonrasıhazırlanan kalkınma planlarında kavramın ne şekilde ele alındığıve sunulan tekliflerin neler olduğunun ortaya konulması amaçlanmıştır
ÇEVRESEL KUZNETS EĞRİSİ HİPOTEZİ’NİN TÜRKİYE’DE GEÇERLİLİĞİNİN TESTİ
Bu çalışmada Çevresel Kuznets Eğrisi Hipotezi’nin Türkiye’de 1967-2015 yılları arasında geçerliliği fourier temelli analizlerle test edilmiştir. Veri seti olarak ekonomik büyümeyi temsilen reel gayri safi yurt içi hasıla, çevresel bozulmayı temsilen karbon emisyonu değerleri kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre ekonomik büyüme ve çevresel bozulma ilişkisinin ters U formunda olduğu Türkiye’de Kuznetz Eğrisi hipotezinin geçerli olduğu kanıtlanmıştır
Test-retest reliability and validity of the timed up and go test and 30-second sit to stand test in patients with pulmonary hypertension
Background: Timed up and go (TUG) and sit to stand (STS) tests that required less space and easier to be performed in respiratory and cardiac diseases for assessing functionality. Aim was to test the reliability of TUG and 30-second STS (30STS) tests and determine the validity of TUG and 30STS tests in patients with Pulmonary Hypertension (PH). Methods: Thirty-eight patients with diagnosed PH were included. We collected TUG, 30STS, quadriceps muscle strength, physical activity level, and 6MWT. Intra-class correlation coefficient (ICC) was used to determine test-retest reliability and correlations with quadriceps muscle strength, physical activity level and 6MWT for validity of the TUG and 30STS tests. Results: The TUG and 30STS tests were associated with age, functional class, muscle strength, physical activity and functional exercise capacity in patients with PAH (p < 0.05). 6MWT was associated with age, functional class, muscle strength, physical activity and functional exercise capacity (p < 0.05). ICC (95%) for TUG test and 30STS were 0.96 (0.93-0.98) and 0.95 (0.90-0.97), respectively. Conclusions: The TUG and 30STS tests were reliable and valid tests for measuring physical performance in PH. This study supports using the TUG and 30STS tests as practical assessment tools in patients with PH. (C) 2020 Elsevier B.V. All rights reserved
Sosyal Belediyecilik Uygulamalarında Kent Bilgi Sistemlerinin Kullanımı: Konya Büyükşehir Belediyesi Örneği (The Use of City Information Systems In Social Municipality Services: The Case of Konya Metropolitan Municipality)
ABSTRACT
Social policies, which have gained importance after Industrial Revolution have
substantially changed in line with economic understanding. With global oil crisis in the 1970s, the
process of transformation in which wealth state enter has also influenced wealth. This process of
transformation which can be summarized as passage to free market economy by abandoning
Keynesian economic policies, governments come to decentralize their non-fundamental duties to
local administrations, private sector or non-governmental organizations. Together with social
policy practices of central administrations, local administrations have come to the fore as
fundamental social politic actors by moving with the times. The weight of local administrations in
social policy systems can vary along countries and in recent years it is seen that municipalities in
Turkey has started come to the fore with social policy practices. The concept of social policy is
adopted in municipal work as social municipal work. In this context, with social data center project
by the Konya Metropolitan Municipality a detailed investigation is carried out on the social fabric
of the city. The project aims to inform every relief institution about any relief received in the system,
to help those who are indeed need, to prevent repetitive aids and thus abuse, fairly distribute relief
supplies, prevent waste of recourses by informing relief institutions to a maximum extend. In this
study, the importance of data about social fabric needed to make optimal decisions in conduction of
civic services and information obtained was analyzed
TURK KAMU YÖNETİMİNDE BİLGİ TEKNOLOJİLERİ KULLANIMI
Son yıllarda bilgi teknolojileri alanında yaşanan gelişmeler, klasik örgütsel yapı ve fonksiyonları önemli oranda etkilemektedir. Gerek kamu gerekse özel sektör örgütlerinin bu değişim dalgalarına kayıtsız kalmaları olanaklı değildir. Bu bağlamda Türk kamu yönetiminin, bilgi çağına girilmesiyle hizmet sunumunda verimlilik ve etkinlik konusunda kimi yönetsel sorunlarla karşı karşıya kaldığı bilinmektedir. Bu sorunların çözülebilmesinde bilgi teknolojileri kullanımının etkili olacağı ileri sürülmektedir
The Effect of Professional Satisfaction Level on Professional and Organizational Commitment: A Study on Financial Services Specialist Career Profession
Doktora TeziKamu yönetiminin bir alt dalı olan kamu personel yönetimi; kamusal hizmetlerin sunumunda
önemli rol oynayan insan unsurunun, kamu hizmetine girmesi, eğitilmesi, ilerlemesi, hizmet
gereklerine göre en uygun biçimde yararlanılması ile görevinin sona ermesine kadar olan süreci
konu edinen yönetsel düzenlemelerdir. Kamu sektörü, refah devleti anlayışı çerçevesinde,
zamanla en büyük işveren konumuna gelerek aşırı derecede büyümüş ve kamusal hizmetlerin
sunumunda etkinlik, verimlilik ve kalitenin düşmeye başladığı ifade edilmektedir. 1980’li yılların
başından itibaren yaşanan yeni kamu yönetimi yaklaşımı içerisinde yer alan yeni kamu
işletmeciliği anlayışı ile birlikte özel sektörde uygulanan insan kaynakları yaklaşımına benzer bir
yapının kamusal örgütlere de uygulanmasına karar verilmiştir. Böylelikle kamu personel
yönetiminde, özel sektörün elde etmiş olduğu tecrübe ve kazanımlar kamu personel yönetimine,
kamunun sahip olduğu nitelik ve özellikler de dikkate alınarak aktarılmaya başlanmıştır. Bu
süreçte, kamu personel yönetiminde, norm kadro, kamu personel sayısının optimizasyonu vb.
bazı yenilikler ve değişiklikler görülmüştür. Bunların içerisinde, kamu örgütlerinde kariyer
uzman personel istihdam edilmesi de yer almıştır. Kariyer uzman olarak adlandırılan bu yeni
istihdam biçimi, zamanla tüm kamu örgütlerinde yaygınlaşmış ve sayıları hızla artmıştır. Bu artış
ile birlikte, merkezi ve kurumsal uygulamalardan kaynaklı farklı ücret rejimlerinin ortaya
çıkması kamu personel yönetiminde yeni bir sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu sorun her ne
kadar “eşit işe eşit ücret” düzenlemesi ile bertaraf edilmekte istense de bazı kariyer uzmanların
kapsam dışı tutulması; adaletsizlik algısı, dışlanma, ayrımcılık vb. olumsuz etkilerin ortaya
çıkmasına neden olmuştur. Bu durumun, mesleki tatmin, mesleki ve örgütsel bağlılık vb. önemli psikolojik tutum ve davranışları da etkilediği ifade edilmektedir. Bu çalışmada, kamu personel
yönetimi içerisinde yer alan ve eşit işe eşit ücret düzenlemesi kapsamının dışında tutulan tek
merkez kariyer personeli olan ve genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin merkez
teşkilatlarında görev yapan mali hizmetler uzmanlarının, mesleki tatmin düzeyleri ile mesleki ve
örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkinin sosyo-demografik özellikler ile birlikte incelenmiştir.
Çalışma sonucunda, mali hizmetler uzmanlarının mesleki tatmin düzeyinin düşük olduğu,
mesleki bağlılıklarının örgütsel bağlılıklarına göre daha yüksek olduğu ve mesleki tatmin
düzeyinde yaşanacak herhangi bir değişimin, mesleki ve örgütsel bağlılığı da aynı doğrultuda
etkileyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca mesleki tatminin, mesleki ve örgütsel bağlılık düzeyinin
bazı sosyo-demografik özelliklere (yaş, kıdem vb.) göre de değişkenlik gösterdiği gözlemlenmiştir.Public personnel management, which is a sub-branch of public administration; These are the
administrative regulations that deal with the process of the human element, which plays an
important role in the provision of public services, from entering the public service, training,
progressing, making use of it in the most appropriate way according to the service requirements,
and ending the duty. It is stated that the public sector, within the framework of the welfare state
understanding, has grown to the position of the largest employer over time and the efficiency,
productivity and quality in the provision of public services have begun to decline. It has been
decided to apply a structure similar to the human resources approach applied in the private sector
to public organizations, together with the new public management approach, which has been
included in the new public management approach since the beginning of the 1980s. Thus, the
experience and achievements of the private sector in public personnel management have begun
to be transferred to public personnel management, taking into account the qualifications and
characteristics of the public. In this process, in public personnel management, norm staff,
optimization of the number of public personnel, etc. some innovations and changes have been
seen. Among these, employment of career specialist personnel in public organizations took place.
This new form of employment, called career specialist, has become widespread in all public
organizations over time and their number has increased rapidly. Along with this increase, the
emergence of different wage regimes originating from central and institutional practices has
brought along a new problem in public personnel management. Although it is desired to eliminate
this problem with the regulation of “equal pay for equal work”, some career experts are excluded from the scope; perception of injustice, exclusion, discrimination, etc. caused negative effects. This
situation, professional satisfaction, professional and organizational commitment, etc. it is stated
that it also affects important psychological attitudes and behaviors. In this study, the socio demographic relationship between the professional satisfaction levels and the professional and
organizational commitment of financial services specialists, who are the only central career
personnel included in the public personnel management and are excluded from the scope of equal
pay for equal work regulation, and who work in the central organizations of the public
administrations within the scope of general government, is investigated analyzed along with the
features. As a result of the study, it was concluded that the level of professional satisfaction of
financial services specialists is low, their professional commitment is higher than their
organizational commitment, and any change in the level of professional satisfaction will affect
professional and organizational commitment in the same direction. In addition, it has been
observed that the level of professional satisfaction, professional and organizational commitment
varies according to some socio-demographic characteristics (age, seniority, etc.)
Sustainable social policy measures and priorities for new concept of poverty
Tarihsel süreç boyunca yaşanan ekonomik, politik ve sosyolojik dönüşümler neticesinde; yoksulluk, insanlığın önemli bir sorunu haline gelmiştir. Özellikle sanayileşmeyle birlikte ortaya çıkan yoksulluk sorunu, günümüzde küresel ekonomi ve kitlesel göçler ile birlikte farklı bir boyut kazanmıştır. Bu bağlamda günümüz yeni yoksulluk konsepti, birçok devlet için yeni ve sürdürülebilir sosyal politika önlem ve önceliklerini gerekli kılmıştır. Bu bağlamda günümüz toplumlarının yoksullukla mücadelede etkili ve nitelikli politika üretmeleri kaçınılmaz olmaktadır. Bütün bu çerçeve göz önüne alındığında sosyal dışlama/dışlanmaya ve açlık sorununa sebep olan yeni yoksulluk olgusu ile mücadelede sürdürülebilir sosyal politika önlem ve öncelikleri, üzerinde durulması ve özel olarak ele alınması gereken bir alan olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı, yeni yoksulluk konsepti için belirlenecek sürdürülebilir sosyal politika önlem ve önceliklerinin neler olduğunu ve bu politikaların nasıl uygulanacağını tartışmaya açmaktır. Bu bağlamda mevcut sorun ve ihtiyaçların belirlenmesi ve bunlara çözüm üretilmesi adına ortam hazırlanabileceği düşünülmektedir. Türkiye'de yoksullukla mücadelede mevcut sosyal politika ve uygulamaların, sosyal hizmet ve sosyal yardım uygulamalarının olduğu açıktır. Ancak dönüşen dünyanın ürettiği yeni sorun alanları içerisindeki yeni yoksulluk sorunu için daha etkin, nitelikli ve verimli politika ve uygulamaların tartışılması gerektiği ortadadır. Özellikle küresel gelişmelerle birlikte konuyla ilgili ihtiyacın daha da arttığı düşünülmektedir. Sonuç olarak Türkiye'de yoksullukla mücadelede yeni dünya düzeninin ve kitlesel göç hareketlerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu kapsamda belirlenecek sürdürülebilir sosyal politika önlem ve önceliklerinin yeni yoksulluk konsepti bağlamında ele alınması ve konu hakkında çalışmaların artırılması ihtiyacı söz konusudur. Bu çerçevede konunun çok boyutlu olarak ele alınması gerektiği düşünülmektedirAs a result of the economic, political and sociological transformations experienced during the historical process; poverty has become an important problem for humanity. The problem of poverty which rised especially after industrialization, has gained a very different dimension with the effect of global economy and mass migrations. In this context today's new concept of poverty has required new and sustainable social policy measures and priorities for many states. In this sense, it is inevitable for today's societies to produce effective and qualified policies in combating poverty. Considering this whole framework, sustainable social policy measures and priorities in the fight against new concept of poverty, which leads to social exclusion and hunger, are emerging as an area to be emphasized and specifically addressed. The aim of this study is to discuss what are sustainable social policy measures and priorities to be determined for the new poverty concept and how will these policies be practiced. In this context, it is considered that existing problems and needs can be determined and an environment can be prepared for the solution of these problems. It is clear that there are some social policies and practices, social services and social work practices in order to fight against poverty in Turkey. However, it is thought that more effective, qualified and productive policies and practices should be discussed for the new poverty issue in the new problem areas produced by the changing world. Especially with the global developments, the need for this issue has increased even more. As a result, it is thought that the new World order and so the mass migration movements should be taken into consideration in struggling against poverty in Turkey. In this context, there is a need for studies focusing on the new concept of poverty about the sustainable social policy measures and priorities. In this framework, it is thought that this issue should be considered as multi-dimensional way
- …