543 research outputs found
Goal setting of EEOI for chemical tankers by Monte Carlo simulation
In accordance with the current regulations, the companies have to investigate the suitability of the applied operational measures; to assess the available solutions for the energy efficiency improvement of their fleet; and produce more suitable operational measures or revise their already applied measures. For this purpose, there is need to have a SEEMP and achieve EEOI targets. In this paper, a method for the prediction of the annual performance of the energy efficiency for a company’s fleet, based on Monte Carlo Simulation will be presented. As a case study, the method will be applied on a chemical tanker fleet. Recorded voyage data, including EEOI values, cargo type and quantity, mileage covered, speed profiles, fuel types etc., will be used. Conclusions on the feasibility, usability, reliability as well as suggestions for further development of the method will be included
Hakâiku’t-tefsîr Bağlamında İlk Sûfîlerin Cihad ve Kıtal Ayetlerine Yaklaşımları
Bu çalışma, sistematik bir tefsiri günümüze ulaşmış sûfî müfessirlerin ilki sayılan Sülemî’nin (öl. 412/1021) Hakâiku’t-tefsîr isimli eseri üzerinden ilk sûfîlerin cihad ve kıtal ayetlerine yaklaşımlarını ele almaktadır. Çalışmamızın amacı; İşârî tefsir geleneğinin en önemli temsilcilerinden biri olan Sülemî’nin tefsirinde cihad-kıtal âyetlerine yaklaşımı üzerinden ilk sûfîlerin cihad anlayışının ne olduğunu ortaya koymaktır. Bu çalışmayı Hakâiku’t-tefsîr üzerinden ele almamızın nedenleri şunlardır: Hakâik işârî tefsir alanında Kur’an’ın baştan sona tefsirini içeren ve bize ulaşan ilk kâmil tefsir kabul edilmektedir. Sülemî tefsirini kendi dönemine kadar yaşamış sûfîlerin görüşlerini aktararak ansiklopedik bir tarzda oluşturmuştur. Tefsir, Sülemî’nin kendi görüşünden ziyade kendinden önceki sûfîlerin görüşlerini aktardığı için doğrudan ilk sûfîlerin cihada bakışını yansıtmaktadır. Çalışmada önce Kur’an merkeze alınarak cihad-kıtal farkı ortaya konulmuş, daha sonra müstakil başlıklar altında cihad ve kıtal âyetleri kronolojik olarak tasnif edilerek ilk sûfîlerin âyetler hakkındaki yorumları detaylı bir şekilde irdelenmiştir. İlk sûfîlerin görüşleri günümüze ulaşmış kendi eserlerinden de teyit edilmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak ilk sûfîlerin cihad ve kıtal âyetlerine yaklaşımı zâhir düşmanla cihad etmekten ziyade nefse karşı cihad etmek şeklindedir. Onların nefisle cihad merkezli cihad algısı âyetlerden çok Hz. Peygamber’e atfedilen “Küçük cihattan büyük cihada döndünüz” sözüne dayanmaktadır. İlk sûfîler cihad ve kıtal âyetlerini genellikle nefisle cihad bağlamında tevil ederken âyeti metin içi ve tarihî bağlamından ayrı olarak değerlendirmektedirler. Bununla beraber onlar küçük cihad dedikleri zâhir düşmana karşı cihadı da kabul etmektedirler
Hadislerde veba ve korunma yollari bezlü’l-mâ’ûn adlı eser çerçevesinde
Bireyleri, toplumları ve tarihi derinden etkileyen bulaşıcı hastalıklar, vahim sonuçları ile insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük afetlerdendir. Sosyal ve siyasal yapıların aldığı önlemler dahi bu hastalıklar karşısında bazen yeterli olmamış ve insanoğlu çaresizliğini derinden hissetmiştir. Dünya ve ahiret dengesini sağlayan İslam dini de bu konuda belirli bir kıstas getirmiş ve bu kurallara uyulması ile dünya ve ahiret hayatında maslahatların elde edileceğini bildirmiştir. Bu tezde veba hastalığının tanımı, sebepleri, bu hastalığa karşı alınabilecek önlemler ve bu hastalıktan dolayı ölüm konuları incelenmiştir. Veba hastalığı Türkçe’de kemirgen hastalığı olarak bilinmektedir. Ancak Türkçedeki bu kullanım doğru bir kullanım değildir. Arapça ifade ile veba hastalığı bulaşıcı hastalıkların genelini ifade eder. Taun kelimesi ise bizim telakki ettiğimiz manada kemirgen hastalığı anlamındadır. Vebanın tanımı bölümünde öncelikle bu kavramın doğru tanımı verilmiştir. Daha sonra veba hastalığının sebebi olarak ileri sürülen cinlerin darbeleri, havanın tabiatının bozulması ve mikrop vasıtası ile hastalığın ortaya çıkması gibi teorileri irdeledik. Bu bağlamda ilk iki teori daha çok birbirini çürütmeye çalışan ve mikrop etkeninin tanımlanmadığı dönemlerde kullanılan teorilerdir. Modern tıbba göre bu hastalığın temel etkeni ‘yersina pestis’ adlı mikroptur. Yan etkenler ise bu mikrobun yaşam şartlarını taşıyan ortamlardır. Hadis-i şeriflerde ise bu hastalık cinlerle ilişkilendirilmiştir. Bu hastalığa karşı alınabilecek tedbirler dua, tedavi ve karantinadır. Tezde özellikle bu üç farklı önlemin birbirinin alternatifi olmadığını, aksine birbirini destekleyip hastalığa karşı direnci güçlendiren temel tedbirler olduğunu vurguladık. Özelde veba hastalığı genelde ise bulaşıcı hastalıklara karşı getirilen karantina uygulaması İslam dininin tıp tarihine kazandırmış olduğu önemli bir yeniliktir. İslam, karantinayı yalnızca tavsiye etmekle yetinmemiş, karantina şartlarına riayet etmemenin ahirette insanın sorumlu olmasına sebep olacağını bildirmiştir.Communicable diseases which reshape persons, communities and history, are acute disaster in serious results for humanity. Cautions which were gotten by social and politic establishments weren’t enough to these diseases. Because of these causes, humanity deeply felt in helplessness. Islam which supply balance of world life and life to come, get criteria to this problem. Islam advertise that whether this criteria is applied, there are benefits for world life and life to come. In our thesis we firstly gave definition of plague. After that, we analysed that causes of plague, cautions to this disease, deaths on account of plague. Plague is in Turkey “rodent disease”. This usage is not correct in Turkish. Usage of plague in Arabic is communicable diseases. Correct usage of plague in our understanding is “taun” which is rodent disease. Correct usage was written in thesis part “definition of plague”. Causes of plague are claimed that effects of goblins, falling of weather character, microbes etc. We explicated these claims in our thesis. Effects of goblins and falling of weather character cancel each other. These theories were used in era of unknown “microbe definiton”. Modern medicine introduced that basic cause of plague was microbe which named “yersina pestis”. Other factor is environment which supply life of this microbe. In Islamic sources (book of hadiths), cause of this disease is effect of goblins. Cautions to this disease are prayer, therapy and quarantine. We especially emphasize in thesis that these basic cautions help each other. Islam bring in the history of medicine quarantine concept to plague and other communicable diseases. Islam adviced that quarantine and abiding quarantine. Humanity are accountable in abiding quarantine both of world life and life to come
KUR’ÂN LÜGATLERİNİN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ
Bu çalışma, Hicri I. asırdan V. asra kadar, Kur’ân lügatlerinin, doğuşundan
gelişimine doğru nasıl bir seyir izlediğini kronolojik olarak örnekleriyle ve sözlük
çeşitleriyle ele almaktadır. Çalışmamızın amacı bu sözlüklerin çıkış sürecindeki
nedenlere de kısaca değinerek, türlerinin ilklerinden ve yenilik getirenlerinden
örnekler vererek her bir sözlük türünün Kur’ân’ı anlamamızdaki işlevini ve
onlardan nasıl daha iyi istifade edilebileceğini ortaya koymaya çalışmaktır. Bu
çalışma Kur’ân sözlüğü sayılan veya Kur’ân sözlüğü olarak addedilebilecek
çalışmalar olan Garîbü’l-Kur’ân, Vücûh ve’n-Nezâir ve Meâni’l-Kur’ân’ların ilk
beş asırda telif edilenlerini, tarihi seyriyle beraber her bir türü özellikleriyle ve
Kur’ân tefsirinde onlardan nasıl istifade edileceğiyle ilgili olarak örnekleriyle ele
alacaktır
Fascin expression in colorectal carcinomas
PURPOSE: The purpose of this study was to investigate the significance of fascin expression in colorectal carcinoma. METHODS: This is a retrospective study of 167 consecutive, well-documented cases of primary colorectal adenocarcinoma for which archival material of surgical specimens from primary tumor resections were available. We chose a representative tissue sample block and examined fascin expression by immunohistochemistry using a primary antibody against "fascin". We calculated the "immunohistochemical score (IHS)" of fascin for each case, which was calculated from the multiplication of scores for the percentage of stained cells and the staining intensity. RESULTS: Fascin immunoreactivity was observed in 59 (35.3%) of all cases with strong reactivity in 24 (14.4%), moderate reactivity in 25 (14.9%) and weak reactivity in 10 (6.0%) cases. Strong/moderate immunoreactivities were mostly observed in invasive fronts of the tumors or in both invasive and other areas. Fascin immunoreactivity scores were significantly higher in tumors with lymph node metastasis (p:0.002) and advanced stage presentation (p:0.007). There was no relation between fascin expression and age, gender, depth of invasion, distant metastasis or histological grade (p>0.05). There was a higher and statistically significant correlation between fascin immunoreactivity in the invasive borders of tumors and lymph node metastasis (r:0.747, p:0.005). In stage III/IV tumors, two-year survival was 92.2% in tumors without fascin immunoreactivity, and only 60.0% in tumors with a fascin IHS>10 (p:0.003). CONCLUSION: These findings suggest that fascin is heterogeneously expressed in approximately one third of colorectal carcinomas with a significant association with lymph node metastasis, tumor stage and location. Moreover, these results indicate that fascin may have a role in the lymph node metastasis of colorectal carcinoma
Batılı Gizli Servislerden IŞİD’e Giden Yol
Jürgen Elsasser'in "Batılı Gizli Servislerden IŞİD’e Giden Yol" adıyla Türkçeye çevrilen kitabının tanıtımı
Towards human-oriented norms : considering the effects of noise exposure on board ships
With modern trends of decrease in crew numbers on board ships together with increased operational demands and paperwork, crew fatigue and comfort have become more critical and are being given more importance. It is well known that environmental factors affect crew comfort and performance. The two outstanding factors which exist in the shipboard environment are vessel motions and noise. As such, the findings and lessons learnt from other industrial sectors are considered to be less relevant for ships. Therefore, it is necessary to conduct focused research to understand the effects of these factors, so that the lessons learnt can be integrated into the ship design process so as to mitigate their adverse effects during vessel operations. Due to obvious performance issues, ship motions and motion sickness research has attracted far more interest than human response to noise. This paper reports the findings of a recent research study undertaken as part of an EU FP7 research project, namely SILENV, which investigated the current levels of crew noise exposure through field studies. Furthermore, developed models on human response to noise on board ships and SILENV Green Label noise standards are also introduced in comparison with the current normative framework
Towards human-oriented norms : investigating the effects of noise exposure on board ships
With current trends showing a decrease in crew numbers on board ships together with increased operational demands as well as increased paperwork, crew fatigue and comfort has become more critical and recently been given more importance. It is known that environmental factors have an effect on crew comfort and performance. The two outstanding environmental factors which exist in the shipboard environment are ship motions and noise, moreover, in these two areas the findings and lessons learnt from other industrial sectors are considered to be less relevant. Therefore, it was necessary to conduct research to understand the effects of these factors, so that, the lessons learnt can be integrated into design process in order to eliminate the adverse effects of the aforementioned two factors during operation. Due to having more obvious performance outcomes ship motions and motion sickness research attracted more interest where human response to noise have been neglected so far. Therefore, this paper reports the findings of research study which investigated the current levels of crew noise exposure through field studies. Furthermore, developed human response models to noise on board ships and SILENV green label noise standards will also be introduced in comparison with current normative framework
- …