Ulusaldan Küresele: Popülizm, Demokrasi, Güvenlik Konferansı

Öngörülmesi giderek güçleşen, sarsıntılı ve savrulmalı zamanlardan geçiyoruz. İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş ortak deneyimleri sonrasında 1950’lerden ve 1990’lardan itibaren demokratik sistemlerin peş peşe dalgalarla meşrulaşacağı, yaygınlaşacağı ve güçleneceği öngörüsü hakimdi. Ancak son yıllarda yaşanan bazı gelişmelerle demokrasilerin geleceği tekrar sorgulanmaya başladı. Gerek 11 Eylül ile başlayan ve IŞİD ile devam eden ve şiddet içeren İslamcı radikalizm, gerek Batı demokrasilerinde popülist radikal sağ hareketlerin ve beyaz ırkçı grupların yükselişi ve iktidara gelişi, bir yandan güvenlik-özgürlük ikileminin demokrasi dengesini bozdu, bir yandan da hem demokratik sistemlerin hem dünya barışının geleceğini bizi tekrar sorgular, sorgulatır hale getirdi. Demokrasileri bildiğimizi zannediyoruz, ama demokrasiler ile ilgili daha öğrenmemiz gereken çok şey var. Demokrasi kaderimiz de geleceğimiz de olmak zorunda değil belki de. Ya da belki yanlış yerden soru sormaya başlıyoruz, belki demokrasi yerine yeni bir referansa ihtiyacımız var. Aslında demokrasileri çantada keklik görmeyip, sabırla büyütüp yeşertmek, geliştirmek, korumak, ileri safhalara taşımak ve bizden sonraki nesillere aktarmak bir sorumluluk, ve bu sorumluluk bizlere ait. Popülizm, demokrasi, güvenlik kavramlarının her biri bugün sıkça ve yaygın olarak kullandığımız kavramlar olarak gündelik sohbetlerimizin içine kadar girmiş durumda. Bu yaygın kullanımlarına rağmen her bir kavram, üzerine düşünmeye, tartışmaya ve değerlendirmeye tekrar tekrar olanak verecek derinlikte. Her bir tartışma bir diğerini açarken, farklı gibi görünen bu kavramların birbirleriyle kesiştikleri zeminler bulmak mümkün. Popülist liderlerin politikaları bütün siyaset yapma biçimlerini kendine çeken ya da kendinden uzaklaştıran eksenler yaratarak her ikisini de aynı anda besleyebiliyor. Popülist politikaya angaje olan liderler ve grupların yanında bu politikaya karşı mücadele eden kişiler ve kitleler de yok değil, ancak kimi zaman bu kitleler eleştirdiği bu siyaset biçiminin kurucu öznesi haline de gelebiliyor. Bunun karşısında tabandan gelen demokratikleşme talepleri ve popülist siyasetle beraber kurumsallaşan diğer politika yapma biçimleri, demokrasi anlayışımızı farklı yönlere çekebiliyor. Bu demokratikleşme talepleri kimi zaman olumlu karşılıklar alsa da, kimi zaman devletlerin güvenlik politikaları ile etkisizleştirilmeye ve bastırılmaya çalışılıyor. Güvenlik politikalarının alanı günümüz teknolojisi sebebiyle o kadar genişledi ki, bu politikanın nesnesi haline gelmemiş varlık ve alan bulmak neredeyse mümkün değil. Ulusaldan Küresele: Popülizm, Demokrasi, Güvenlik konferansımız bu alanların kendine özgülüklerini göz önünde bulundururken, aralarındaki kesişimleri de ortaya koyan pek çok değerli sunuma ev sahipliği yaptı. Konferansın düzenlenmesinde emeği geçen herkese, ve bu bildiri kitabında tam metinleri ve özetleri bulunan bütün katılımcılarımıza çok teşekkür ederiz.Publisher's Versio

4-D tomographic change of V-p and V-p/V-s structure before destructive earthquakes: a case study of the Sivrice-Elazig earthquake (mw=6.8), Eastern Turkey

A destructive earthquake (Mw 6.8) occurred at Sivrice-Elazig on the East Anatolian Fault Zone (EAFZ) on 24th January, 2020, causing loss of life and property. During the period of historical and instrumental seismology, destructive earthquakes have occurred at certain periodic intervals on the EAFZ, and micro-earthquake activity is also a frequent tectonic event. In this study, time-dependent four-dimensional tomography images of the Hazar-Sincik segment, one of the six segments of the EAFZ that produced the Sivrice earthquake, were obtained for the first time using the local earthquake tomography method. Synthetic tests show that data sets from before and after the Sivrice earthquake can produce reliable results in the Hazar-Sincik segment up to 20 km deep. Low V-p and V-p/V-s values were observed before the Sivrice earthquake, and an increase in V-p/V-s rates was detected after the Sivrice earthquake. Low V-p and V-p/V-s values along the Bitlis-Zagros Thrust Belt indicate that this area may present a high earthquake hazard. Very low V-p velocities on the Erkenek segment, which has produced destructive earthquakes in the past make us think that this region is still loaded with stress and that potential earthquakes in the future are likely. The results show that V-p and V-p/V-s characteristics change radically after a major earthquake. The reasons for these changes include the evolution of underground porosity and permeability values after major earthquakes. Detecting the area of seismological changes underground with time-dependent four-dimensional tomographic images can provide an important basis for earthquake prediction research

Investigation of active tectonic zones by self potential and electromagnetic-vlf

Bu çalışmada tektonik açıdan aktif bir bölge olan Urla ? İçmeler ve Demircili mevkilerinde elektromanyetik ? VLF ile doğal potansiyel yöntemleri (SP) yardımıyla tektonizmanın etkisiyle oluşan yeraltındaki olası süreksizliklerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda bölgede jeofizik anlamda geniş çapta çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların diğer jeofizik araştırmalarda kullanılan hatlar üzerinde başarılmıştır._x000B_EM ? VLF yönteminde üç farklı frekans kullanılarak, gerçel bileşen, sanal bileşen, eğim, toplam alan ve özdirenç değerleri ölçülmüştür. EM ? VLF' den elde edilen değerler ters-çözüm ile değerlendirilerek yeraltına ait özdirenç kesitleri elde edilmiştir. Bu kesitler üzerinde fay zonu ile ilgili süreksizlikler gözlenmiştir. Doğal potansiyel yönteminde ise toplam alan ve gradyent şeklinde iki tür ölçüm alınmıştır. Toplam alan verileri üzerinde yapılan ters-çözüm işleminden sonra küre modeline ait parametrelere ulaşılmıştır. Bu parametrelerden yer altı ile ilgili derinlik, polarizasyon açısı ve konum bilgileri elde edilmiştir. Buna göre İçmeler bölgesinde dike yakın polarlanma açısı ile faya ilişkin belirtiler saptanmıştır.Aktif tektonik amaçlı yapılan EM-VLF ve SP yöntemlerinin ters-çözüm değerlendirmeleri yapılarak, bu tür alanlarda fay türü süreksizlikleri belirlemede başarılı olabileceği ortaya çıkarmıştır. In this research, it is aimed to determine the possible subsurface discontinuities, which occurs by the effect of tectonism using electromagnetic-VLF and self-potential (SP) methods, around Urla-İçmeler and Demircili regions, which is an active region in terms of tectonics. In this context, large-scale investigations have been done in the region. These investigations were performed on the same lines used in other geophysical measuring. Real and imaginary components, tilt and resistivity values of EM-VLF are measured by using three different frequencies. The data which are obtained from EM-VLF are evaluated by the inversion method, and resistivity sections of the subsurface are obtained. Some discontinuities related to the fault zones are observed upon these processed data. Two kinds of measures are taken in self potential method as total field and gradient. After the inversion of total field data, parameters were found for the sphere model. These parameters include the depth, the polarization angle and the focal location of the model. As a result, the indications with near-vertical polarization angle belonging to possible fault zones are occurred in İçmeler region. In this research, the inversion of EM-VLF and SP methods revealed that it could be successfully determined the fault zones as subsurface discontinuities at actively tectonic areas

Doğal sularda uranyumun saptanması için bir lüminesans algılama sisteminin geliştirilmesi

Bu çalışmanın amacı lüminesans olayını eş zamanlı algılama ve değerlendirme yapabilme özelliklerine sahip portatif, kompakt elektro-optik bir sistemin geliştirilmesidir. Lüminesans olayını incelemek üzere yapımı gerçekleştirilen sistem sırasıyla uyarma kaynağı (UV Lazer), lüminesans olayının gerçekleşeceği reaksiyon küveti, görüntü sensörü modülü, sistemin elektronik bileşenlerini içerisinde barındıracak olan kısım ve sistemin kontrolünü sağlayacak olan yazılımın yüklü olduğu bilgisayardan oluşmaktadır. Analizi istenilen numune reaksiyon küvetine aktarılır ve burada uyarma kaynağı ile ışınlanır. Floresans olayının gerçekleşmeye başlaması ile yayımlanan floresans ışınları görüntü sensörü modülü tarafından algılanır. Algılanan bu ışınlar floresans olayının şiddeti ile orantılı olacak şekilde, modülün çıkışında analog gerilim pulslarına dönüştürülür. Bu analog gerilim pulsları elektronik sistem sayesinde dijital bilgiye dönüştürülür ve bilgisayara gönderilir. Bu sistem için MATLAB yazılımı kullanılarak yazılan arayüz ile bu dijital bilgiler işlenir. Kullanılan numuneye ait lüminesans olayının şiddeti ve dalga boyu gibi veriler bilgisayarda saklanabilmektedir. Bu sistem ile sıvı numune içerisindeki metalin konsantrasyonunu tayin edebilmek için sistem kalibre edilmektedir. Sistemin kalibrasyonu için en küçük kareler metodu kullanılmaktadır

Determination of 3-D crustal seismic velocity structure beneath Hatay and surroundings

The main purpose of this study is to investigate the three-dimensional (3-D) crustal seismic velocity structure of Hatay and its surroundings for the first time. With this motivation, 4892 local earthquakes recorded between 2007-2017 by 17 broad-band seismometers operated by Disaster and Emergency Management (AFAD) were analyzed. A total of 9907 P- and 7536 S-phase of 1856 earthquakes having at least 6 P-phase readings and RMS values less than 0.20 within initial catalog were used for tomographic calculations. The three layered seismic velocity structure which ranges from 3.5 km / sec to 7.5 km / sec is determined up to 30 km depth which is considered reliable depth in the light of synthetic tests for Hatay and its surroundings. Lithological and petrological evidences were found by interpreting the P- wave velocities and vertical seismic profiles of Vp / Vs. The seismic velocities with very low P-velocities (Vp <3.5 km / sec) in the first seismic layer which are in the form of a bowl extending to 5 km depth are detected. It is considered that the low Vp / Vs rates with low P-velocities around the village of Avsuyu and North part of Kirikhan region can be associated with the unexplored CO2, geothermal gasses or a mixture of them. Possible potential gases (CO2, steam or mixture of them) are transported along the Hacipasa and Karasu fault and they show high potential in terms of geothermal fluid of the region. Furthermore, the low P-velocities and high Vp / Vs ratio indicate potential geothermal liquids that have not been discovered in Reyhanli region yet. Crust-mantle transition (Moho discontinuity) was observed at about 35 km. The Vp / Vs character of the region is relatively homogeneous and ranges mostly from 1.75 to 1.85

Hatay ve çevresi altındaki yerkabuğuna ait üç boyutlu sismik hız yapısının belirlenmesi

The main purpose of this study is to investigate the three-dimensional (3-D) crustal seismic velocity structure of Hatay and its surroundings for the first time. With this motivation, 4892 local earthquakes recorded between 2007-2017 by 17 broad-band seismometers operated by Disaster and Emergency Management (AFAD) were analyzed. A total of 9907 P- and 7536 S-phase of 1856 earthquakes having at least 6 P-phase readings and RMS values less than 0.20 within initial catalog were used for tomographic calculations. The three layered seismic velocity structure which ranges from 3.5 km / sec to 7.5 km / sec is determined up to 30 km depth which is considered reliable depth in the light of synthetic tests for Hatay and its surroundings. Lithological and petrological evidences were found by interpreting the P- wave velocities and vertical seismic profiles of Vp / Vs. The seismic velocities with very low P-velocities (Vp <3.5 km / sec) in the first seismic layer which are in the form of a bowl extending to 5 km depth are detected. It is considered that the low Vp / Vs rates with low P-velocities around the village of Avsuyu and North part of Kirikhan region can be associated with the unexplored CO2, geothermal gasses or a mixture of them. Possible potential gases (CO2, steam or mixture of them) are transported along the Hacipasa and Karasu fault and they show high potential in terms of geothermal fluid of the region. Furthermore, the low P-velocities and high Vp / Vs ratio indicate potential geothermal liquids that have not been discovered in Reyhanli region yet. Crust-mantle transition (Moho discontinuity) was observed at about 35 km. The Vp / Vs character of the region is relatively homogeneous and ranges mostly from 1.75 to 1.85

The Site Effect Investigation with Using Horizontal-to-Vertical Spectral Ratio Method on Earthquake Data, South of Turkey

The study area, which is located near the Anatolian, Arabian and African tectonic plate boundaries and surrounded by major tectonic elements such as Dead Sea Fault Zone, Hacipasa Fault Zone, Karasu Fault Zone and East Anatolian Fault Zone, has been severely affected from the earthquakes which caused life and property loss during certain periods in historical and instrumental seismology era. Soil predominant period and amplification values have been obtained using earthquake data with the horizontal-to-vertical spectral ratios (EHVs) method commonly used in site effect studies. The obtained predominant period and amplification values play an important role in predicting possible damages which can occur at the structures within the study area during an earthquake. In this study, nine earthquake data recorded by 23 accelerometers have been used to predict soil effects in the study area located in the southern part of Turkey. The soil predominant period values determined with the help of EHVs vary between 0.06 and 2, and the amplification factor values vary between 2 and 10. In addition, the vulnerability index (Kg) has been calculated to examine the lateral deformation changes that may occur on the soil during an earthquake. Kg ranges between 1 and 40 for the study area. In the final phase of the study, bedrock depth has been calculated with the help of empirical correlations and the deepest bedrock depth has been determined as 188 m. The areas where predominant period values are higher than 1 s, bedrock depth is longer than 30 m and Kg value is greater than 20, will be effected more than other areas by a major earthquake

The Local Earthquake Tomography of Erzurum (Turkey) Geothermal Area

Erzurum and its surroundings are one of the most seismically active areas in the Eastern part of Turkey, also known for its hydrothermal activity. This study is the first approach to characterize the crust using the local earthquake tomography. The earthquake source location and three-dimensional velocity structures were solved simultaneously by an iterative tomographic algorithm, LOTOS-12. Data from permanent networks consisting of 59 seismometers, which were installed by Ataturk University-Earthquake Research Center and Earthquake Department of the Disaster and Emergency Management Authority, are used to monitor the seismic activity in the Eastern Anatolia. In this paper, three-dimensional Vp and Vp/Vs characteristics of Erzurum geothermal area were investigated down to 30 km by using 1685 well-located earthquakes with 29,894 arrival times, consisting of 17,298 P wave and 12,596 S wave arrivals. We developed new high-resolution depth-cross sections through Erzurum and its surroundings to provide the subsurface geological structure of the seismogenic layers and geothermal areas. We applied various size horizontal and vertical checkerboard resolution tests to determine the quality of our inversion process. The basin models are traceable down to 3 km depth. in terms of P-wave velocity models. The higher P-wave velocity areas in surface layers are related to the metamorphic and magmatic compact materials. We reported that the low Vp and high Vp/Vs values were observed in Yedisu, Kaynarpinar, Askale, Cimenozu, Kaplica, Ovacik, Yigitler, E part of Icmeler, Koprukoy, Uzunahmet, Budakli, Soylemez, Koprukoy, Gunduzu, Karayazi, Icmesu, E part of Horasan and Kaynak regions. As an important result, these regions indicate geothermal reservoirs

Local earthquake tomography of Izmir geothermal area, Aegean region of Turkey

The Izmir Gulf and surrounding areas are located within an important geothermal area of Turkey in the Aegean region (western Anatolia). The region represents a natural laboratory where multi-disciplinary approaches in Earth sciences find a venue for the study of the dynamics of the coupled lithosphere-fault system. Seismological studies are being carried out to investigate the origin and the nature of the Earth structure. In the present study, we perform a first attempt to define the crust and upper mantle seismic properties using local earthquake tomography. The major tectonic features within the 170x90 km(2) rectangular area include the Aliaga, Balcova, Menemen, and Seferihisar geothermal systems and the Urla hot spring. 783 well-located earthquakes, each one with at least 11 travel time readings, are selected to assemble a bulk of 7676 P-phase and 6431 S-phase picks. The 3D distribution of P-wave velocity (V-p), S-wave velocity (V-s), and the P-wave/S-wave velocity ratio (V-p/V-s) allows a resolution of the Earth crust down to 30 km of depth. The thickest and broadest low-V-p velocity anomalies are found beneath the Outer Gulf and north of Izmir Bay. A high V-p/V-s ratio corresponding to a low-V-s model is detected beneath the Menemen geothermal system. From local tomography, we identify four main seismic layers at variable depths from the surface to the lower crust. The lower crust/mantle discontinuity is found at approximately 27 km of depth. This transition is characterized by an undulated shape, and intrusive bodies are imaged beneath the main geothermal systems