11 research outputs found
Şırnak İli Bağcılığının Mevcut Durumu ve Potansiyeli
Bu araştırma ile Şırnak ili bağcılığının mevcut durumunu ortaya koymak ve potansiyelini belirlemek
amaçlanmıştır. İl merkezi dahil olmak üzere Tarım ve Orman İl/İlçe müdürlükleri ve 6 ilçede
üreticilerle yapılan görüşmeler sonucunda yörelerde uygulanan bağcılık tekniği, yetiştirilen çeşitler,
budama ve terbiye şekilleri, toprak işleme, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadele ile ürünün
kullanım şekilleri gibi özellikler hakkında bilgi edinilmiştir. Bunun yanında bölgenin iklim ve toprak
özellikleri de değerlendirilerek ilin bağcılık profili ortaya konulmuştur. Araştırma sonucunda
bağcılığın esasen ilde özellikle İdil yöresinde önemli bir tarım kolu olduğu, ancak terör başta olmak
üzere bakımsızlık vb. sebeplerle bağ alanlarında azalma ya da bağların kendi haline terk edildiği
tespit edilmiştir. Mevcut bağların tamamının yerli olduğu, iklim yapısı olarak il genelinin bağcılık
için uygun olduğu, bölgede yazın yüksek sıcaklık ve kuraklığın hâkim olduğu, bazı bağ alanlarında
aşırı taşlılık ve çoğu yörelerde su stresi yaşandığı belirlenmiştir
İdil/Şırnak Ekolojisinde Yetiştirilen Yerel Üzüm Çeşitlerinin Etkili Sıcaklık Toplamı İsteklerinin Belirlenmesi
Bu çalışma; 2017 ve 2018 yıllarında, Şırnak ili İdil ilçesinde yetiştirilen Misabık, Tayifi, Zeynebi, Raşe
gurnik, Payizi, Sinceri, Bilbizeki, Bakari, Kerküş, Zerine, Gawre, Raşe kewnar, Bahdo, Beytilhamam, Goglani,
Hasani, Mazrona, Nasiri, Şikari, Zeyti yerel üzüm çeşitlerinde yürütülmüştür. Çalışmada çeşitlerin bazı
genel özellikleri, farklı fenolojik safhalara göre gelişme süreleri ve Etkili Sıcaklık Toplamı (EST) değerleri
hesaplanmıştır. Araştırma sonucunda, gözlerin uyanması-olgunlaşma dönemleri arasında hesaplanan EST
değerleri 1837 gün-derece(Misabık) ile 2942 gün-derece(Mazrone) arasında; gelişme süresi ise 126 gün
(Misabık) ve 170 gün (Mazrone) arasında değiştiği belirlenmiştir. EST değerleri yıl ve çeşitlere göre
farklılık göstermiştir. Sonuç olarak; “Sıcak İklim” sınıfına giren İdil ekolojisinin ticari değeri yüksek geçci ve
kurutmalık üzüm çeşitleri için son derece uygun olduğu ortaya konulmuştur. Şırnak ilinde
yetiştirilebilecek ticari değeri yüksek üzüm çeşitlerine ilişkin önerilerde bulunulurken araştırma
sonucunda belirlenen EST değerlerine yakın isteği olan üzüm çeşitlerinin önerilmesi ile doğru çeşitler
seçilebilecektir
Şırnak İli İdil ilçesinde Yetiştirilen Üzüm Çeşitlerinin Bazı Ampelografik Özelliklerinin Tespiti
2017-18 yıllarında yapılanbu çalışmada,ilk aşamada Şırnak ili idil ilçesinde yetiştirilen 20 üzüm çeşidine
ait sürgün ucu, sürgün, genç ve olgun yaprak özellikleri, kullanım amacı, salamura yaprak üretimine
uygunluğu ve çeşit sinonimleri olmak üzere toplam 40 karakter belirlenmiştir. İncelemeye alınan özelliklerin
değerlendirilmesinde IBPGR, OIV ve UPOV tarafından hazırlanıp 1983 yılında yayınlanan 'Descriptors for Grape'
adlı yayın ile 1989 yılında yayınlanan 'Minimal Descriptor List for Grapevine Varieties' adlı yayından yararlanılmıştır.
İncelenen çeşitlerde sürgün ucunun açık, sülüklerin sürgün üzerindeki dizilişinin kesikli bulunması bu çeşitlerin V.
vinifera L. türüne ait olduklarını göstermiştir. Tüm çeşitlerde olgun yaprak diş şekli testere; olgun yaprak üst yüzü
yatık tüysüz olarak bulunmuştur. Sürgün ucu, sürgün, genç ve olgun yaprağa ait diğer özellikler çeşitler arasında
farklılıklar göstermiş; bunların aynı çeşitte, hatta aynı omcada bile değişebileceği görülmüştür
Phenolic Composition and Antioxidant Activity of Peel, Pulp and Seed Extracts of Different Clones of the Turkish Grape Cultivar ‘Karaerik’
The Erzincan plain is one of the richest regions in Turkey in terms of plant biodiversity. In
this region, the famous grape cultivar ‘Karaerik’ has always dominated grape production due to its
berry characteristics. The cultivar shows great morphological variation at clonal level. In this study,
the total phenolic content and antioxidant activity of peel, pulp and seed extracts of nine ‘Karaerik’
clones sampled from same location were investigated. The Folin–Ciocalteu method was used to
determine the total phenolic content of peel, pulp and seed extracts of nine clones. To determine
antioxidant activity, three well known assays such as DPPH (2,2-diphenyl-1-picryl-hydrazyl-hydrate),
FRAP (Ferric Reducing Antioxidant Power) and TEAC (Trolox Equivalent Antioxidant Capacity)
were used. In addition, the correlation between total phenol content and DPPH, FRAP and TEAC
was determined. Results showed that among the tissues, seed samples in berries of all clones had
the highest total phenol content and antioxidant activity determined by three assays. Seed samples
were followed by peel and pulp for total phenolic content and antioxidant activity. Among the nine
‘Karaerik’ clones, Clone 8 had the highest total phenolic content (149 mg GAE/100 g FW) while
Clone 3 had the lowest (111 mg GAE/100 g FW). Peel, pulp and seed samples of nine ‘Karaerik’
clones showed strong antioxidant activity in DPPH, FRAP and TEAC assays. In particular, grape
seeds were found rich for better in phenolic compounds including gallic acid, quercetin, catechin,
chlorogenic acid, caffeic acid and p-coumaric acid. Clones such as 7, 8 and 9 higher antioxidant
activity may present great potential for grape breeders and the food industry as well as healthconscious consumers
Nutraceutical and functional properties of peel, pulp, and seedextracts of six ‘Köhnü’ grape clones
Grape production has a long history in the Elazig province and surrounding vicinity andproduced grapes have been used for table consumption and also processed into traditional beverages, ̧Sıra (special non-alcoholic grape juice) and wine. In the Elazig province, the main grape cultivars are‘A ̆gın Beyazı’, ‘Öküzgözü’, ‘Bo ̆gazkere’, ‘ ̧Silfoni’, ‘Tahannebi’, and ‘Köhnü’. Among them, ‘Köhnü’cultivar is highly preferred by consumers due to its black color and perfect berry characteristics. Thecultivar has grown for centuries in different parts of Elazig and shows a great variability for mostof its morphological and biochemical characteristics. In the present study, we aimed to determinemorphological and biochemical traits in six ‘Köhnü’ clones sampled from Elazı ̆g. The cluster weightof six clones was found between 334–394 g. The highest total phenolic content was observed inseeds followed by peel and pulp samples. The seed extract of Clone 2 had the highest total phenoliccontent at 254 mg gallic acid equivalent/100 g fresh weight. The results also showed that peel, pulp,and seed samples of ‘Köhnü’ grape clones had considerable amounts of antioxidant componentsdetermined by DPPH (1,1-Diphenyl-2-picryl-hydrazyl), FRAP (ferric reducing antioxidant power),and TEAC assays and might be rich sources of natural antioxidants. Among the six ‘Köhnü’ clones,Clone 3, and Clone 6 differed from the others in respect to the highest cluster weight, the highestconcentrations of total phenolic content, and antioxidant activity. The results also implied thatall clones could be used potentially as a readily accessible source of natural antioxidants and as apossible pharmaceutical supplement
Malatya ve Elazığ illeri bağcılığı ile Malatya ilinde yetiştirilen üzüm çeşitlerinin ampelografik özelliklerinin belirlenmesi üzerine araştırmalar
TEZ3504Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2000.Kaynakça (s. 96-105) var.ix, 105 s. ; res. ; 30 cm.
Job satisfaction levels of the personnel among the selected private health care and fitness centers in Turkey
Türkiye'deki özel sağlık ve spor merkezlerinde çalışan personelin katılımıyla gerçekleştirilen bu araştırma üç temel amacı gerçekleştirmek üzere tasarlanmıştır. Araştırmanın amaçlarından birincisi, bu merkezlerde çalışan personelin iş tatmin düzeylerini tespit etmek, diğeri çalışanların cinsiyet, eğitim ve günlük çalışma süresinin iş tatmin düzeyinde farklılık oluşturup oluşturmadığını saptamak ve üçüncü amaç çalışan personelin yaş ve iş deneyim seviyeleri ile iş tatmin düzeyleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Araştırmanın örneklem gurubunu bu tür bir araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul ettiklerini beyan etmiş olan Ankara ve İstanbul'daki sağlık ve spor merkezlerinin personeli oluşturmuştur. Çalışma sadece müşteriye hizmet veren personel üzerinde uygulanmıştır. Katılımcıların yaş ortalamaları 26.25 ± 5.2'dir. Veri toplama yöntemi olarak anket yöntemi uygulanmıştır. Katılımcılara iki bölümden oluşan Minnesota İş Tatmin Endeksi uygulanmıştır. İlk bölüm kişisel bilgi toplamak amacı ile hazırlanmış sorulardan oluşmaktadır. İkinci bölüm ise iş tatmininin içsel etkenlerini değerlendiren 11 ve iş tatminini etkileyen dışsal etkenleri değerlendiren 9 sorudan oluşmaktadır. Kişisel verilerin analizinde tanımlayıcı istatistik ve bağımsız değişkenlerin çalışanların iş tatmin düzeylerinde farklılık oluşturup oluşturmadığını tespit etmek için MANOVA ve farklılıkları oluşturan gurupların tespiti için Bonferroni HSD testi kullanılmıştır. Yaş ile iş tatmin seviyesi arasındaki ilişki ve iş deneyimi ile iş tatmin seviyesi arasındaki ilişki düzeyini tespit etmek için Pearson korelasyon testi uygulanmıştır. Sonuçlar, araştırmaya katılan sağlık ve spor merkezlerinde çalışan personelin neredeyse tamamının iş tatmin seviyelerinin yüksek olduğunu göstermiştir. Cinsiyet (F(1t 160)=5.818, p<0.05) ve eğitim düzeyindeki (F(2ı 159)=39.909, p<0.05) kişisel farklılıklar, personelin iş tatmin düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık oluşturmuştur. Yaş ile iş tatmin düzeyi arasında (r=. 197, p<0.05) ve iş deneyimi ile iş tatmin düzeyi arasında (r=. 195, p<0.05) anlamlı ilişki tespit edilmiştir. Sonuç olarak cinsiyet ve eğitim durumu farklılıkları çalışanların iş tatmin düzeylerinde farklılıklar görülmesine neden olmuştur. Yaş ve iş deneyimide seçilmiş sağlık ve spor merkezlerinde çalışan personelin iş tatmin düzeylerinde farklılık görülmesine neden olan unsurlardan olmuştur.The research conducted on the personnel working in the private health care and fitness centers in Turkey, aimed to determine the job satisfaction levels of the personnel working in these centers, to identify if gender, education, and working shift differences had any impact on the job satisfaction levels of the personnel and to state age and job experience variables relationship with personnel job satisfaction levels. Study was conducted on the subjects working in the health care and fitness centers in Ankara and Istanbul, which accepted to participate in such a survey after a phone contact. The subject group consisted of 162 front-line personnel, who were directly in interaction with the customers. The mean age of the subjects was 26.25 ±5.21. Each subject was provided with a self-administered questionnaire. Minnesota Satisfaction Questionnaire (MSQ) was used as data collection instrument, which consisted of two parts; a) items asking for demographic information, b) 20 items composed of extrinsic and intrinsic job facets; 11 of the items were related with the intrinsic aspects of job satisfaction and 9 of them related with the extrinsic aspects of job satisfaction. In the statistical analysis, descriptive statistics was used for demographics and MANOVA were used to assess the job satisfaction level differences of the subjects according to their demographic variables and Bonfer-roni test was used to identify the difference causing group. Pearson correlation test was applied to define if any relationship existed between age and job satisfaction level, and between experience and job satisfaction level. Results indicated that all of the participants working in the selected health care and fitness centers, were satisfied with their jobs. Gender fF^ 160)=5.818, p<0.05) of the personnel resulted in significant job satisfaction level differences. Also, education level differences resulted in significant job satisfaction level differences (F(2: 159)=39.909, p<0.05). Positive correlation was found between age and job satisfaction (r= . 197, p<0.05) and between job experience and job satisfaction (r=. 195, p<0.05). Finally, personnel working in these centers displayed different job satisfaction levels according to their gender and education level differences. Age and experience level were also indicators of job satisfaction level differences of Turkish personnel working in the selected private health care and fitness centers
Effects of High Dose Oral Creatine Supplementation on Anaerobic Capacity of Elite Wrestlers
Aim. The purpose of this study was to investigate the effect of high dose oral creatine supplementation on anaerobic capacity of elite wrestlers. Methods. Experimental design: comparative randomized design. Setting: Wingate anaerobic tests of the participants were taken at the Human Performance Laboratory of the Department of Physical Education and Sports in The Middle East Technical University, Ankara, Turkey. Participant: 20 active international level wrestlers participated (22 to 27 years old). Interventions: the daily dosage of creatine or placebo was divided into 4 equal amounts (5 gx4 = 20 g). Every 5 g of supplement was dissolved in 250 ml water and it was given to participants 1 hour before breakfast, lunch, dinner, and workout session. Measures: subjects underwent a 30-s Wingate Anaerobic tests until exhaustion in pre- and post-tests. After the pretest measurements were completed, participants were classified as creatine (Cr., n=10) and placebo (Pl., n=10) groups with regard to their average anaerobic power scores obtained during the test. Results. Results of paired "t"-test revealed that there was no significant change in placebo group between pre- and post-test in average and peak anaerobic power. However, average and peak power mean scores obtained from post-test (8.123+/-0.448 W/kg and 10.523+/-1.004 W/kg) were significantly (p<0.01) higher than pretest (7.233+/-0.483 W/kg and 8.992+/-0.665 W/kg) for creatine group. Results of the independent "t"-test also indicated that the mean gained scores of creatine group in average and peak power were significantly higher than placebo group (p<0.01). Conclusion. This study demonstrates that short-term high dose oral creatine supplementation has an ergogenic effect on anaerobic capacity of elite wrestlers
Changes in Antioxidant and Color Properties of Raisins According to Variety and Drying Method
Raisins are a significant grape product with an annual trade volume of approximately USD 2 billion. There are various methods employed for drying grapes into raisins. This study aimed to investigate the effects of different drying methods on raisins, specifically, without pretreatment (SD), treatment with potassium carbonate (5%) containing 2% olive oil (POT), and treatment with ashy water with 2.5% olive oil (AOW). The study examined the changes in raisin weight, physicochemical characteristics, total phenolics, antioxidant and anthocyanin contents, color properties, and protein content in three grape varieties: Deyvani, Haseni, and Reşek. The results indicated that POT treatment resulted in the lightest raisins in Deyvani (0.48 g) and Reşek (0.58 g), while Haseni exhibited the heaviest raisins (0.64 g) under the same treatment. The variations in physicochemical characteristics were relatively limited compared to the changes observed in phenolic and antioxidant properties. Nontreated raisins had the lowest anthocyanin content across all varieties. Protein content was significantly affected by the POT treatment, while the effects of the AOW and SD treatments were comparatively minor. SD drying resulted in slightly brighter raisins, but lower phenolic content and significantly lower color properties. The findings of this study highlight the differential effects of drying methods on different grape varieties, emphasizing the importance of considering a variety-specific approach when selecting the drying method