70 research outputs found
Granulocytic sarcoma after stem cell transplantation in a child with biphenotypic leukemia
Granulocytic sarcoma is an extramedullary tumor composed of leukemic blasts. Isolated granulocytic sarcoma has rarely been reported in children with leukemia undergoing allogeneic stem cell transplantation. We report a case of isolated granulocytic sarcoma arising from the pleura in an 11-year-old girl who was previously treated for biphenotypic leukemia with allogeneic stem cell transplantation. Complete resolution of the tumor was achieved after two inductions with MRC 12 protocol; however, she died of sepsis during the neutropenic period. The unusual presentation, immunophenotypic differences at diagnosis and relapse, and the management options are discussed
Çocuklarda uyku özellikleri ve uyku bozukluklarının değerlendirilmesi: Kırıkkaleden bir ön çalışma
Amaç: Çalışmanın amacı, Kırıkkalede yaşayan çocuklarda uyku düzeni ve alışkanlıklarının belirlenerek, uyku sorunlarının aydınlatılması, ailelerin uyku konusunda bilgilendirilmesidir. Olgular ve Metod: İki ay-16 yaş arası 240 çocuk gelişme basamakları ve uyku özellikleri dikkate alınarak yaş gruplarına (2-5 ay, 6-11 ay, 12-17 ay, 18-23 ay, 2-4 yaş, 5-6 yaş, 7-10 yaş, 11-16 yaş) ayrıldı. Her gruba 30 çocuk alındı. Ebeveynler ve yedi yaş üzeri çocuklara, yüz yüze görüşme yöntemiyle uyku özellikleri, sorunları ve uykuyu etkileyebilecek faktörler hakkında çoktan seçmeli sorulardan oluşan anket yapıldı. Bulgular: Toplam uyku süresi diğer ülkelerin verileri ile benzerdi. Odada elektromanyetik alet bulunması ile uyku düzeni ve bozukluğu arasında ilişki bulunmadı (p0.05). İki yaşından büyük çocukların yaklaşık 1/3ünün en az haftada bir kez kabus gördüğü saptandı. Uyku bozukluğu açısından, cinsiyet ve sosyoekonomik düzeyler arasında farklılık bulunmadı. En sık görülen uyku bozuklukları %8 horlama, %7 ağzı açık uyuma, %5 uykuda konuşma, %4 diş gıcırdatma, %3 horlama apne olarak saptandı. Uyku bozukluğu olmayan çocukların okul başarısı daha yüksek olarak saptandı (p0.05). Yatmadan önce diş fırçalama, kitap okuma, müzik dinleme gibi ritüelleri uygulayan annelerin eğitim düzeylerinin diğer annelere göre yüksek olduğu (p0.05) ve uyku ritüelleri uygulanmayan çocuklarda okul başarısının daha düşük olduğu saptandı (p0.05). Sonuç: Ebeveynlerin çocuklarının uyku düzeni ve problemleri hakkında sorgulanması, altta yatan sorunların tespitinde önemli ip uçları verebilir. Aynı zamanda iyi uyku ve uyku hijyeni hakkında aileler bilgilendirilmelidir.Aim: The aim of this study was to determine the sleep patterns and habits of children in Kırıkkale to detect sleeping problems while informing the parents about sleep. Methods: Two hundred forty children with the age range of 2 months-16 years were divided into eight groups with respect to age (2-5 months, 6-11 months, 12-17 months, 18-23 months, 2-4 years, 5-6 years, 7-10 years, 11-16 years). Each group contained 30 subjects. Parents and children older than 7 years were questioned for sleeping paterns, disorders and factors affecting their sleep by multiple-choice questions and using face-toface interview technique. Results: Total sleep duration was comparable with the duration of other countries. No correlation was found between the existence of electromagnetic devices in the room and the sleeping patterns and disorders (p>0.05). Nearly 1/3 children older than 2-years of age were found to have nightmares at least once a week. There were no differences in sleeping disorders between different genders and socioeconomic levels of the children (p>0.05). Sleeping disorders increased with age were snoring (8%), sleeping with open mouth (7%), talking in sleep (5%), teeth grinding (4%), snoring and apnea (3%). Children who do not have any sleeping disorders have school success higher than the others with sleeping disorders (p<0.05). The education levels of mothers who carry out sleep rituals including tooth brushing, reading book, listening music were higher than the other mothers (p<0.05) and school success of children who do sleep rituals were lower thatn the other children (p< 0.05). Conclusion: Parents should ask to their children about the sleeping patterns and disorders of the children, because this would be an important occasion to discover an underlying disorder. Furthermore, parents should be given information about sleep disorders and sleep hygiene
Mothers’ knowledge, attitudes, and behaviour concerning childhood cancer in a rural anatolian province
Amaç: Kanser ciddi ve kronik bir hastalık olmasının ötesinde belirsizlikler içeren, ölümü çağrıstıran, suçluluk, terk edilme, panik, düsmanlık, öfke ve kaygı uyandıran bir hastalık olarak algılanır. Kanserli çocukların ebeveynlerinde % 50 oranında psikiyatrik bozukluk görüldüğü bunların da yaklasık % 73’ünün depresif bozukluk olduğu bildirilmektedir. Bu çalısmada çocukluk çağı kanserine karsı annelerin bilgi, tutum ve davranıslarını değerlendirmek, sosyoekonomik ve demografik özellikler ile iliskisinin saptaması amaçlanmıstır. Gereç ve Yöntem : Bu kesitsel arastırmaya Kırıkkale ilinde oturan, 1 ay - 16 yas arası çocuğu olan 300 anne alınmıstır. Örnekleme yöntemi kullanılmadan, herhangi bir nedenle hastanemiz polikliniğine ve hastanemize en yakın iki sağlık ocağına basvuran annelere arastırma hakkında bilgi verilip izinleri alındıktan sonra yüz yüze görüsme tekniği ile otuz sekiz soruluk anket formları doldurulmustur. Bulgular: Annelerin % 40,3’ünün yakın çevresinde kanser tanısı almıs çocuk olduğunu, % 21’inin sağlık merkezlerinden, % 35’nin medyadan, % 11’nin arkadas ve akrabadan, % 33’ün ise medya, arkadas ve akrabadan kanser ile ilgili bilgileri aldığı öğrenildi. En çok bilinen çocukluk çağı kanserinin lösemi ve lenfoma olduğu görülmüstür. Annelerin sadece % 7,3’ünün (sayı: 22) kanser için tarama yaptırdığı öğrenilmistir. Ailesinde kanser hastası olması ile kanser taraması yaptırması arasında bir iliski olmadığı görülmüstür (p 0,05). Kanserin 3 ana nedeni arasında sigara, yiyecekler, alkol yer almaktaydı. Anneler arasında sigara içme oranı % 57 idi ve bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte düsük bilgi düzeyli olanlarda sigara içme daha yaygındı. Annelerin % 23’ü kanserin tedavi edilemez olduğuna inanmaktadır. Annelerin % 22,7’sinin kanser hakkında yeterli bilgi sahibi olduğu görülmüstür. Annelerin % 71,7’si çocuğu kanser tanısı almıs olsaydı çocuğuna söylemeyeceğini, % 7,7’si ne yapacağını bilmediğini ifade etmislerdir. Sonuç: Kanserin önlenmesi ve tedavisi konusunda kaygının azaltılması için ailelerin daha çok bilgilendirilmeye ihtiyaç duyduğu saptanmıstır.Purpose: Cancer is a physical disease but it has mental and social components. It is usually perceived as an illness that suggests death involving feelings of guilt, panic, hostility, aggression, anxiety, loneliness, and helplessness. It was reported that 50% of the parents of cancer patients had psychiatric disorders and that 73% of these were depressive disorders. The main reason for the anxiety is the close association of the illness with death and a lack of knowledge about childhood cancers. The aim of this study was to evaluate the knowledge and attitudes and anxiety level of mothers regarding childhood cancers. Materials and Methods: This cross-sectional study examined 300 mothers of children who presented to Kırıkkale University, Medical School, Pediatrics Department and two health centers in central Kırıkkale. Questionnaires consisting of 38 questions were completed by a research assistant by face-to-face interviews after permission was obtained from the mothers. The mothers‘ knowledge was regarded as good if 8-10 of the 10 knowledge questions about cancer were answered correctly, while 4-7 indicated moderate knowledge and 0-3 poor knowledge. Results: At least one cancer patient in their close community was known to 40.3% of the mothers. Information on cancer was mostly obtained from healthcare centers (20.7%), the media (35.3%), friends and relatives (10.7%), or both the media and friends and relatives (33.3%). The most widely known childhood cancers were leukemia and lymphoma. The rate of cancer screening among the participants was 7.3% (n 22). There was no significant correlation between having a family member with cancer and undergoing screening for cancer (p>0.05). The three main reasons for cancer were stated as smoking, food, and alcohol. The rate of smoking among the mothers was 57% and smoking was more common among mothers with less knowledge although this difference was not statistically significant. Twenty-three percent of the participants thought that cancer could not be treated. Mostly mothers stated that they would feel great sorrow and would experience gre- at anxiety if they had a child with cancer. Only 22.7% of the mothers had sufficient knowledge about cancer. Anxiety on a subject exists when the level of information is inadequate. However, we found no correlation between the anxiety levels and the level of information about cancer among the mothers. Moreover, 71.7% of the mothers stated that they would not tell their child if he or she were diagnosed with cancer, while 7.7% said that they would not know what to do in that situation. Conclusion: The level of kowledge about cancer among the public is inadequate and thisresults in subjective value judgments, which directly influence anxiety levels. Therefore, parents need to be informed more extensively about the prevention and treatment of cancer to decrease their anxiety
Boğmaca: Klinik tanının önemi
Boğmaca, öksürük nöbetleriyle karakterize akut, bulaşıcı bir solunum yolu enfeksiyonudur. Bebeklerde en önemli ve ciddi komplikasyonu pnömoniye bağlı solunum yetmezliğidir. Nöbetlerle boğulur tarzda öksürük ve siyanoz ile başvuran, hiç aşı olmamış, yatışının ikinci gününde pnömoni, altıncı gününde lökomoid reaksiyon geliştiren üç aylık bebek sunulmuştur. Özellikle bebeklerde pnömoninin mortalite ile ilişkisi ve lö¬komoid reaksiyonun prognostik önemi vurgulanmıştır.Pertussis is an acute, contagious respiratory infection characterized by pa¬roxysmal coughing episodes. The most important and severe complication in infants is respiratory failure due to pneumonia. We report the case of a 3-month-old infant without any immunization who presented with cough, whooping and cyanosis, and developed pneumonia on the second day and a leukemoid reaction on the sixth day of admission. The relation between pneumonia and mortality, especially in infants, and the prognostic impact of a leukemoid reaction are emphasized
- …