Köy romanı öksüz

Taha Toros Arşivi, Dosya No: 95-Fakir BaykurtUnutma İstanbul projesi İstanbul Kalkınma Ajansı'nın 2016 yılı "Yenilikçi ve Yaratıcı İstanbul Mali Destek Programı" kapsamında desteklenmiştir. Proje No: TR10/16/YNY/010

The effects of eccentric training on hamstring muscle architecture: a systematic review

The architectural features of the hamstring muscle group are important to prevent injury or to reduce the risk of re-injury. Besides, eccentric training is often used in the rehabilitation of hamstring injuries. The aim of this systematic review was to examine the changes created by eccentric training on hamstring muscle architecture and to determine the minimal values of training duration and intensity for requiring functional changes. The research was conducted on the PubMed, Scopus, Web of Science, COCHRANE, CINAHL, and Pedro databases. Full-text studies examining the effect of eccentric training on at least one parameter of the hamstring muscle architecture were included in the review. Studies on cadavers and animals and studies involving different types of training combined with eccentric training were excluded. Twelve of the 7954 studies met the set criteria. According to the results, eccentric training undoubtedly increases fiber length. However, the pennation angle tends to decrease. On the other hand, muscle thickness and cross-sectional area tends to increase depending on the eccentric training. Although the frequency, number of sets and number of repetitions in sets were similar in the examined some studies, muscle architecture changes were different. We think that eccentric training duration and the number of repetitions in total or per training session seem to have an impact on muscle architecture. In order to determine the minimal eccentric training program that can create these changes, quality research is needed to examine the duration, intensity and methods of eccentric training

Öğrencilerin Yaratıcı Düşünme Gelişimlerinin İncelenmesi

The purpose of this study was to investigate the of 7th class elementary students’ creative thinking development. For this purpose, it was observed the development of students’ creative thinking in the period of eighteen months. Research group was consisted of 30 students who follow the elementary the 7th class. The mean age of students (15 girls - 15 boys) were 12.9. The model of this study is longitudinal research which is one of the quantity research methods. Data were collected by Torrance Test of Creative Thinking (TTCT) Figural-B form. The data obtained from the study analyzed with ‘Independent Samples T-Test’ and ‘One-Way ANOVA for Repeated Measures’ statistic techniques. In the beginning from the elementary school 7th class toward the end of 8th class, with Figural-B tests were carried out three measurements on the same students in the eighteen-month period. According to results of the study, it was found that there is significant difference in favor of the measurement of 8th class between the mean scores of the TTCT Figural-B first implemented in the beginning of elementary 7th class and third implemented in the end of 8th class. Additionally, in the creative thinking development of students did not differ with respect to gender during eighteen months as significantly in the end of follow-up study. Implications of the results are discussed considering the features of physical and cognitive development of the students in early puberty age.Bu çalışmanın amacı, ilköğretim 7. Sınıf öğrencilerinin yaratıcı düşünme gelişimlerini incelemektir. Bu amaçla, on sekiz ay boyunca aynı öğrencilerin yaratıcı düşünme gelişimleri izlenmiştir. Araştırma grubunu ilköğretim 7. Sınıfa devam eden, 12.9 yaş ortalamasına sahip, 15 kız ve 15 erkek olmak üzere toplam 30 öğrenci oluşturmuştur. Bu çalışmanın araştırma deseni, nicel araştırma yöntemlerinden boylamsal modelindedir. Ölçme aracı olarak, Torrance Yaratıcı Düşünce Testi (TYDT) Şekilsel-B formu kullanılmıştır. Bu çalışmadan elde edilen veriler, İlişkisiz örneklemler t-test ve Tekrarlı Ölçümler için Tek Faktörlü ANOVA istatistik teknikleri kullanılarak incelenmiştir. Öğrencilere, ilköğretim 7. Sınıfın başından, 8. Sınıfın sonuna kadarki on sekiz aylık dönemde TYDT Şekilsel-B testiyle toplam üç uygulama gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, öğrencilerin yedinci sınıfın başında ve sekizinci sınıfın sonunda uygulanan TYDT Şekilsel-B test puan ortalamaları arasında 8. Sınıf lehine anlamlı bir fark olduğu bulunmuştur. Ayrıca, on sekiz aylık izleme sonunda öğrencilerin yaratıcı düşünme gelişimlerinin cinsiyete göre anlamlı bir fark oluşturmadığı bulgusuna ulaşılmıştır. Elde edilen bulgular, erken ergenlik çağının fiziksel ve bilişsel gelişim özellikleri dikkate alınarak tartışılmıştır

Quality of Life Evaluation Through a Single-Item "Daily Prosthesis Usage Time" in Individuals with Lower-Limb Amputation

Introduction The purpose of this study was to identify the relation of daily prosthesis usage time (DPUT) of individuals with amputation with quality of life (QoL) questionnaires. Methods The research was carried out on 125 individuals with amputation. Prosthetic-related parameters were searched, as well as demographic data. A generic (Nottingham Health Profile [NHP]) questionnaire and a questionnaire specific to individuals with amputation (Trinity Amputation and Prosthesis Experience Scales [TAPES]) QoL measurements were used. Results Ninety-one males and 28 females with a mean age of 42.4 ± 14.7 years participated in the study. The average DPUT was 11.1 ± 4.4 hrs/d. Study results showed that there was significant correlation between both of the QoL questionnaires (NHP and TAPES) and DPUT. High correlation was determined between DPUT and NHP total score and NHP-Pain, and very high correlation was found between DPUT and NHP-Physical Activity subscale. A moderate negative correlation was found between DPUT and NHP-Energy Level, NHP-Emotional Reaction, NHP-Social Isolation, and NHP-Sleep. A moderate negative correlation was found between DPUT and TAPES-Activity Restriction. A high correlation was found between DPUT and residual limb pain, prosthetic satisfaction, time interval after amputation, and number of prosthetic fittings. A moderate correlation was found between DPUT and walking aids, whereas a poor relationship was shown between phantom pain and DPUT. Conclusions This study showed that "the average DPUT"may be used in terms of short assessment of QoL of individuals with amputation. The outcomes of this study pointed out that especially prosthetic-related parameters affected the QoL in individuals with amputation. In problems resulting from routine assessment and questionnaires having so many items, a single-item question, "the average DPUT,"may be used effectively in a shorter period and is helpful for organizing a rehabilitation program. Clinical Relevance A single-item question, "The average daily prosthesis usage time (DPUT),"be used effectively in a shorter assessment of quality of life of individuals with amputation and is helpful for organizing a rehabilitation program. © Lippincott Williams & Wilkins

Acil serviste çalışan hemşirelerin duygu yükleri ve duygu yönetim becerilerinin belirlenmesi

Acil servisler farklı nedenlerle gelen vakaların aynı anda bakıldığı, olguların yaşamları ile ilgili kritik kararların kısa zamanda verildiği, mortalitenin yüksek olduğu birimlerdir. Bundan dolayı çalışanlar açısından oldukça stresli bir servistir. Acil serviste çalışanlar vaka yoğunluğu nedeni ile çoğu kez yeme-içme gibi fizyolojik gereksinimlerini dahi karşılayamamakta, bitkinlik derecesinde yorgunluk yaşamakta, bu da çalışanlarda gerginlik yaratabilmektedir. Kritik halde acile getirilen vakaların aileleri, yakınları, arkadaşları belirsizlik, endişe ve korku yaşamakta; tedavi konusunda fazla beklenti içinde olunması, maddi sorunlar, tedaviye rağmen bazen hastanın kurtarılamaması vb. gibi nedenlerle acil servis çalışanları rahat bir şekilde suçlanabilmekte, sözlü ya da fiziksel şiddette bulunabilmekte; bu duruma ünitede çalışanların yorgunluk, gerginlik, anlayışsızlık ve düşük toleransları da eklendiğinde saldırganlığın şiddeti artabilmektedir. Bu araştırma acil servislerde çalışan hemşirelerin olumlu-olumsuz duygu yüklerini belirlemek ve duygu yönetimlerini incelemek amacıyla 10.02.2017-10.08.2017 tarihleri arasında Suruç ilçe Devlet Hastanesi acil servisinde çalışan 30 hemşire ile tanımlayıcı olarak yapıldı. Araştırmadaki veriler araştırmacı tarafından geliştirilen “Sosyo Demokrafik Özellikler Formu”, “Duyguları Yönetme Becerileri Ölçeği” ve ‘’Pozitif-Negatif Duygu Ölçeği‘’ kullanılarak toplandı. Veriler SPSS (Statistical Package for Social Science for Windows) 18.0 paket programı kullanılarak değerlendirildi. Tanımlayıcı değişkenler ortalama ve yüzdelik değerlerle sunuldu. Sosyo-demografik özelliklere göre oluşturulan gruplar (cinsiyet, medeni durum vb.) arası karşılaştırmalar normal dağılımlar için İki Ortalama Arasındaki Farkın Önemlilik Testi (İndependent Samples T test) analizleri kullanıldı ve normal olmayan dağılımlar için Mann-Whitney U testi ve Kruskal-Wallis Testi kullanılarak analiz edildi. Araştırmada p<0.05 değeri istatistiksel anlamlılık sınırı olarak kabul edildi. Araştırmanın sonucunda Olumsuz Bedensel Tepkiler Ortalaması erkek hemşirelerde (13.50±2.78), mesleği isteyerek seçmeyen hemşirelerde (13.67±2.18), hizmet içi eğitimlere hiç katılmayan hemşirelerde (14.50±2.889) daha yüksek çıkmıştır ve sözel ifade edebilme alt boyut puan ortalaması çalıştığı bölüme atamayla gelen hemşirelerde (24.44±5.04) daha yüksek çıkmıştır. Gruplar arsındaki farkın istatiksel olarak anlamlı olduğu saptandı. iii Pozitif-Negatif Duygu Ölçeğinde; Pozitif Duygu Yükü Ortalaması, ön lisans mezunu hemşirelerde (46.67±19.40) ve negatif duygu yükü ortalaması sürekli gecede çalışan hemşirelerde (38.00±14.14) daha yüksek çıkmıştır. Gruplar arsındaki farkın istatiksel olarak anlamlı olduğu saptandı

HOCA ABDÜLKERiM EFENDi'NiN HAYATI VE ESERLERi

Abdiiikerim Efendi, 19. yilzyılda yaşamış bir Ti.irk aliınidir. Medrese tahsilini bitirdikten · sonra, Fen Bilimleri alanında araştırma yapmak üzere Avrupa 'ya gönderilmiştir. İstanbul'a geri döndüğünde eğitim ve öğretim sahasında çeşitli görevlere atanmıştır. Bir yandan da verdiği derslerle birçok öğrencinin yetişmesini sağlamıştır. Ayrıca çoğu Felsefe ve Mantık olma.k üzere, CoğrafYa ve Dil Bilgisi gibi farklı konufurda eser kalerne almıştır. Eserlerinin bir kısmını Arapça, bir kısmını da Türkçe yazmıştır. Uzun ve verimli bir hayat süren Abdül

Changes of Nutritional and Physical Quality Characteristics During Storage of Osmotic Pretreated Apple Before Hot Air Drying and Sensory Evaluation

The aim of this research was to increase the application of different osmotic dehydration solutions to decrease the drying time, and decrease the loss of quality after drying and during storage of apples. Sucrose and trehalose solutions with 20 and 50 Brix concentrations were applied. Drying experiments were performed at 50, 60 and 70C using a hot air dryer. Changes in color, water activity, vitamin C, dry matter, total phenol content and mechanical properties were determined with 3-month intervals. Trehalose pretreatments, especially with 50 Brix concentration, generally decreased the drying time. Trehalose pretreatment with 20 Brix had better effects on quality characteristics. Texture of the samples pretreated using 50 Brix sucrose and trehalose stayed more stable just after drying. Lowest change in puncture force was found in 50 Brix trehalose-treated samples even after 12 months. Samples pretreated using 20 Brix trehalose had the higher preference by the panelists. Practical ApplicationsApple drying is rather important because of large production capacity in the world. For reducing quality losses and the cost, osmotic pretreatments and then using cabin or tunnel dryers, which are based on hot air circulating, have been widely used. Usually sucrose, dextrin, glucose have been used for osmotic dehydration implementations to fruits like apple, kiwi and mango, until now. Sucrose implementation is the most successful for fruits and therefore it has widest usage in fruit processing. But there are many disadvantages of using sucrose like caramelization and changes in flavor and viscosity. Our previous research showed that trehalose has rather good effects to improve the quality of dried vegetables such as carrot and potato. The results of this research can also serve as a valuable resource to further researches for utilization of alternative osmotic materials such as trehalose similar to our research to decrease negative effects of drying process.Scientific and Technological Research Council of Turkey (TUBITAK)Turkiye Bilimsel ve Teknolojik Arastirma Kurumu (TUBITAK) [TOVAG-105O544]This project was supported by The Scientific and Technological Research Council of Turkey (TUBITAK) (TOVAG-105O544)

The morality of euthanasia in the case of Joseph Fletcher's "situation ethics"

Ötanazi; çağımızda ahlâkî, tıbbî, felsefî ve dinî boyutlarla en çok tartışılan uygulamalardan biridir. Tartışmanın odak noktasını oluşturan ve genel hatlarıyla, hastalık sebebiyle yaşam kalitesinden mahrum kişilerin ölme hakkını elinde bulundurması olarak ifade edebileceğimiz bu tıbbî uygulamayı, yukarıda bahsi geçen boyutlarıyla ele alan eserler telif edilmektedir. Bunlardan biri de Ahmet Altay Ünaltay‘ın 2019 yılında tamamladığı “Durum Etiği Penceresinden Ötanazi ve Tarihi” başlıklı doktora tezinden uyarlayarak 2020 yılında yayımladığı Ötanazi-Ahlak ve Sevgi Üzerine adlı eseridir. Eser, deneme türünde kaleme alınmıştır. Eserin ilk hali olan doktora tezi incelendiğinde tezde kullanılan akademik üslubun kitaba çok yansıtılmamaya çalışıldığı görülmektedir. Nitekim yazar, hedef kitle olarak akademik çevrelerden ziyade halkı odağına almış ve eserin hedef kitleye doğrudan ulaşması için kitapta sade ve anlaşılır bir dil kullanmıştır

19. YÜZYIL OSMANLI FİKİR HAYATINDA KONAKLARlN YERİ

Osmanlıda devlet adamlannın alim ve edipleri himaye etmeleri, onları konaklannda toplayıp ilmi, edebi sohbetler düzenlemeleri ilk dönemierden itibaren bir gelenek halini almıştır. 19. yüzyılda ise bu gelenek daha da yaygınlaşmış, birçok devlet adamı, alim ve varlıklı kimsenin konağında düzenlenen toplantıların dönemin fikir hayatı üzerinde büyük tesiri olmuştur. Özellikle Sultan Alıdülaziz devrinde Doğunun ve Batının meşhur alimlerinin aylarca misafir kalarak büyük itibar gördüğü konaklar, adeta birer akademi haline gelmiştir. Çoğu zaman bizzat konak sahiplerinin yönettiği toplantılarda ilmi, fikri, edebi ve siyasi meseleler serbestçe tartışılmıştır. Konaklardaki bu ortam Doğu ve Batı düşüncesinin karşılaşmasını sağlamış, devrin siyasi şartlarının da yardımıyla bu karşılaşmadan Batı düşüncesi galip çıkmıştır. Bu sebeple konaklar, Osmanlı aydınları arasında Batı düşüncesinin yayılmasında önemli bir paya sahip olmuştur