Sığır meme dokularında mycoplasma bovis enfeksiyonunun immunofloresan ve qRT-PCR yöntemleriyle araştırılması

Mastitis in cattle causes important economic losses in all over the world and Mycoplasma bovis is one of the important agent among pathogens shown to be responsible for this disease. The aim of this study was to determine the presence and prevalence of Mycoplasma bovis among the pathological agents implicated in mastitis by immunofluorescence staining and qRT-PCR methods in cattle mammary tissue. For this aim, 120 mammary samples with or without macroscopic lesions as this agent causes subclinical mastitis, were collected. Mastitis was diagnosed in 78 of 120 cases. Chronic mastitis cases in 56 and, acute mastitis in 22 cases were histopathologically diagnosed. Fluorescent positivity was determined 28/120 according to the results of immunofluorescence staining for all sections. Immunpositive signs of Mycoplasma bovis were commonly observed in samples with chronic mastitis. These results were confirmed by qRT-PCR. According to these results the presence of Mycoplasma bovis agent that an important threat to herd health is 23,3%.Sığırlarda Mastitis tüm dünyada önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Mycoplasma bovis ise bu hastalıktan sorumlu olarak gösterilen patojenler arasında en önemli bakteriyel etkenlerden biridir. Bu çalışmanın amacı, sığır meme dokusunda oluşan mastitisde rol oynayan patolojik ajanlar arasında Mycoplasma bovis'in varlığı ve prevalansını immunofloresan boyama ve qRT-PCR yöntemleriyle ve saptamaktır. Bu amaçla, etkenin subklinik mastitise yol açtığı düşünülerek, makroskobik olarak lezyonlu ya da lezyonsuz olunmasına bakılmaksızın 120 adet meme örneği toplandı. Toplanan 120 örneğin 56 kronik ve 22 akut olmak üzere toplam 78 örnekte histopatolojik olarak mastitis tanısı kondu. Tüm kesitlere uygulanan immünofloresan boyama sonuçlarına göre floresan pozitifliği 28/120 olarak belirlendi. Mycoplasma bovis immünopozitiflikleri daha yoğun olarak kronik mastitisli örneklerde gözlendi. Bu sonuçlar örnklere uygulanan qRT-PCR sonuçları ile uyumludur. Bu sonuçlara göre, Erzurum'da sürü sağlığı için önemli bir tehdit olan Mycoplasma bovis etken varlığı %23,3 oranında tespit edilmiştir

Fabrication and characterization of GaAs and InAs hall sensors

Cataloged from PDF version of article.Scanning Hall Probe Microscopy has become a widely used method for magnetic field measurements in the last decade. For Scanning Hall Probe Microscopy, low noise Hall sensors are fabricated from GaAs and InAs structures using optical lithography techniques. Noise analysis of both types of sensors are done at 77 K and 300 K for various Hall currents. Minimum detectable magnetic fields are calculated from these noise measurements. The range of the Hall currents that makes the sensors work most efficiently are also calculated.Özdemir, SerdarM.S

İlahiyat Fakültelerinde Örgün Eğitim Gören Öğrencilerin İslam Tarihi Dersine Yönelik İlgi ve Beklentileri

Yüksek Din Öğretimi kurumları yüz yıldan fazla tarihi tecrübeye sahip din eğitimi kurumlarıdır. Uzun tarihi süreçlerinde yaşadıkları problemler ve bu problemleri aşmada gösterdikleri çözüm yolları aynı zamanda Türkiye’deki din eğitimi alanının tecrübesini ortaya koymaktadır. Bu bakımdan bu kurumların başarısı Türkiye’de din eğitiminin geleceği açısından önemlidir. Son on yıllık dönemde İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerinin öğrenci ve okul sayısının artması bu okullarda verilen eğitimin kalitesini gündeme getirmiştir. Bu bağlamda bu kurumlarda verilen derslerin niteliğini ortaya koyacak çalışmaların yapılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Böylelikle müfredatta yer alan derslerin işlenişi, kullanılan kaynakların niteliği gibi konular incelenerek daha verimli bir şekilde derslerin öğrenciye aktarılması sağlanmalıdır. İlahiyat Fakültelerinde örgün eğitim gören öğrencilerin İslam tarihi dersine yönelik ilgi ve beklentileri hakkında bilgi vermeyi amaçlayan bu araştırma nicel desen üzerine kurgulanmış ve betimsel araştırma yöntemlerinden tarama modeli uygulanmıştır. Araştırma, 2022-2023 öğretim yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Kocaeli Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde okuyan seçkisiz örnekleme yöntemiyle seçilen 348 öğrenci ile hazırlanmıştır. Araştırmada öğrenciler İslam tarihi dersini önemsediklerini, diğer İslami ilimleri anlama konusunda dersin öneminin farkında olduklarını söylerken Türk İslam tarihi konularında, temel kaynakların içeriğini bilme konusunda eksiklikleri olduğunu belirtmişlerdir. İlahiyat lisans eğitiminde İslam tarihi dersinin daha kapsamlı ele alınması, kaynak zenginliği, özellikle klasik kaynakların da okutulması, ders sayısının lisans eğitim dönemlerinde arttırılması, derslerde şematik, haritalandırma ve görsel anlatımın çoğaltılması hem anlama hem de akılda kalıcılık açısından arttırılması büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte İslam tarihi derslerinin çağın getirdiği kaçınılmaz yeniliklere ayak uydurması, dersin hem güncelliğini hem de derse olan ilginin artması adına önemli bir etkendir. Bu bağlamda İslam tarihi derslerine yönelik öneriler sunulmuştur

Sığırlarda subklinik mastitisde sığır parainfluenza 3 (BPIV-3), sığır papillomavirüsleri (BPV), sığır herpesvirüs 1 (BHV-1) varlığı ve prevalansı

In general, bacterial pathogens are the focus of mastitis studies. Symptoms of mastitis may be absent in cases of viral infection, because other clinical symptoms are more dominant. Subclinical mastitis cases cannot be generally diagnosed and as a consequence, they are not investigated very well. This may lead to the inability of viral agents to be predicted in bovine subclinical cases. There are many viral agents associated with bovine mastitis and which may cause subclinical mastitis in dairy cattle. However, since viral infections have not been much investigated in mastitis studies, strategies developed against subclinical mastitis may be inadequate. Bovine Parainfluenza 3 (BPIV-3), Bovine Papillomaviruses (BPV), Bovine Herpesvirus 1 (BHV-1) could cause clinical and subclinical mastitis. The aim of the present study was to investigate the presence and prevalence of BPIV-3, BPV, and BHV-1 viral agents in subclinical mastitis case in Erzurum province. For this purpose, 120 bovine mammary tissues with no macroscopic lesions were collected and these tissues were examined with histopathology and immunofluorescence methods. Thereafter, all viruses were identified with qRT-PCR in mammary tissues. The end of histopathologic process 78 of 120 cases (56 chronic subclinic mastitis, 22 acut mastitis) was found severity of inflammatory changes. According to the results of immunofluorescence staining for all sections. The immun positive signs for BPIV-3 BPV, and BHV-1 was determined in 50 out of 120 cases. qRT-PCR results which compatible with immunofluorescence results showed that BPIV-3 agent was detected by the qRT-PCR in 26/120 samples, BPV-2 agent in 8/120 samples, BHV-1 agent in 16/120 samples, and BPV-1 agent in 7/120 samples (only by qRT-PCR). Coinfection with BPIV-3 and BHV-1 was detected in 5/120 samples, BPIV-3, and BPV-1 in 3/120 samples, BHV-1, and BPV-2 in 2/120 samples. According to our results, although the role of viral agents in mastitis disease has not been clearly elucidated, we have found that viral agents are common in mammary tissues with subclinical mastitis.Genellikle etiyolojik mastitis çalışmaları bakteriyel patojenler üzerine odaklanmıştır. Viral enfeksiyon vakalarında mastit belirtileri, diğer klinik semptomlar daha baskın olduğu için gözden kaçabilmektedir. Subklinik mastitis olguları genellikle teşhis edilemediği için çok iyi araştırılmamıştır. Bu durum sığır subklinik mastitis vakalarında viral ajanların önlenememesine yol açabilmektedir. Sığırlarda mastitis ile ilişkili ve süt sığırlarında subklinik mastite neden olabilecek birçok viral ajan tanımlanmıştır. Bununla birlikte, mastitis çalışmalarında viral enfeksiyonlar çok fazla araştırılmamış olduğundan, subklinik mastitislere karşı geliştirilen stratejiler yetersiz olabilir. Sığır Parainfluenza 3 (BPIV-3), Sığır papillomavirüsleri (BPV), sığır herpes virüsü 1 (BHV-1) klinik ve subklinik mastitlerde rol aldığı düşünülen viral ajanlardır. Bu çalışmada, Erzurum ilindeki subklinik mastitis olgularındaki BPIV-3, BPV ve BHV-1 viral ajanlarının varlığının ve prevalansının araştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla 120 büyükbaş hayvanın makroskobik olarak lezyon izlenmyen meme doku örnekleri toplandı ve bu dokular histopatoloji ve immünofloresan yöntemlerle incelendi. Ayrıca, meme dokularında belirlenen viral etkenlerin varlığı qRT-PCR ile araştırıldı. Toplanan 120 örneğe yapılan histopatolojik değerlendirme sonucunda (56 kronik mastit, 22 akut mastit) 78 örnekte yangısal değişikliklere rastlandı. Tüm dokulara uygulanan immünofloresan boyama sonuçlarına göre 120 olguda kronik mastitis tanısı konan 50 örnekte pozitif reaksiyonlara rastlandı. qRT-PCR sonuçlarına göre immunfloresan boyama sonuçlarıyla uyumlu olarak toplam 50 (%41.6) örnekte etkenlerin DNA varlıkları tespit edildi. BPIV-3 etkenine 26/120, BPV-2 etkenine 8/120, BHV-1 etkenine 16/120 oranında olduğu tespit edildi. Sadece qRT-PCR yöntemi kullanılarak 7/120 oranında BPV-1 etkenine rastlandı. Ayrıca, 5/120 oranında BPIV3 ve BHV-1, 3/120 oranında BPIV-3 ve BPV-1, 2/120 oranında ise BHV-1 ve BPV-2 etkenlerine birlikte rastlandı. Yapılan çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, mastitis hastalığında viral ajanların rolü açık bir şekilde aydınlatılmamış olmakla birlikte, viral ajanların subklinik mastitli meme dokularında yaygın olduğunu tespit edilmiştir

Traumatic Head Injuries in Infants

We read the article titled " Factors Affecting Mortality in Pediatric Severe Traumatic Cerebral Injury " prepared Özcan et al. published in the fourth issue of your journal in 2022, with great interest. Thanks to the authors and editorial board for this informative and interesting article. However, we would like to point out a few points about infant trauma that may contribute to the discussion of the article

The role of ANDC early warning score in predicting prolonged hospitalization in SARS-Cov-2 infected patients

Aim: To evaluate the ability of the age, neutrophil-to-lymphocyte ratio, D-dimer, C-reactive protein (ANDC) score to predict prolonged hospitalization in SARS-CoV-2-infected patients. Material and methods: This is a prospective and observational study conducted with patients hospitalized due to SARS-CoV-2 infection. The patients were divided into expected and prolonged hospitalization groups according to their length of hospital stay, and those who were hospitalized for seven days or longer were included in the prolonged hospitalization group. The receiver operating characteristic analysis was performed and the DeLong equality test was applied to compare the area under the curve values of the investigated parameters. Their odds ratios were also calculated. Results: The study included a total of 397 patients. The median length of hospital stay was 8 days (25th-75th percentiles: 5-13). The univariant analysis revealed significant differences in the ANDC scores between the expected and prolonged hospitalization groups (101 (80.1-127) versus 114 (94.3-141), p<0.001, Mann-Whitney U test). The area under the curve value of the ANDC score in the prediction of prolonged hospitalization was 0.609 (75.91% sensitivity, 42.94% specificity, 62.3% positive predictive value, and 58.9% negative predictive value at a cut-off value of 93.5), and the odds ratio was 2.6. Conclusion: Our results suggest that ANDC score is a predictor of prolonged hospitalization in SARS-CoV-2-infected patients. However, multicenter studies are needed to confirm our findings in larger samples

Improvement in Low Frequency Emission Test Method by Live Impedance Measurement

The MIL-STD-461 CE101 test is one of the essential low-frequency emission tests in the range of 30 Hz – 10 kHz for military and aerospace equipment, however, its application remains challenging. The primary concern is the effect of the power source or grid impedance on test results because the LISNs are not functional in such a low-frequency range. Therefore, the emission levels depend on the source impedance and, consequently, the reproducibility of test results is generally poor. In this paper, we thoroughly analyze this problem and propose a solution based on the live impedance measurement of the CE101 test circuit. For the live impedance measurement, we used the CS101 military low-frequency immunity test system along with the addition of FFT and current measurement capabilities

Patients non-covıd-19 diagnosis in pandemic clinics: three case reports

With the pandemic process, the frequency of clinicians' referrals for thoracic imaging has increased. In this article, three cases diagnosed other than COVID-19 in pandemic clinics are presented. A 33-years-old male admitted to the pandemic clinic with sore throat and dyspnea for two days. A large pneumothorax was observed on thorax imaging. The tube thoracostomy was performed. The patient was discharged after 14 days of follow-up. A 31-years-old female patient was admitted to pandemic clinic with the complaints of exertional dyspnea, cough, sore throat and abdominal pain for two weeks. Massive effusion was observed on thorax imaging. As a result of further examinations, the patient was diagnosed with metastatic colon carcinoma. An 18-years-old male patient was admitted to the pandemic clinic with chest pain lasting for a day. Mediastinal emphysema was observed on thorax imaging. The increased number of thoracic imaging during the pandemic process will lead to an increase in the incidence of asymptomatic and subclinical thoracic pathologies. This increase of incidence should be reveled with further epidemiological studies.Pandemi süreciyle birlikte klinisyenlerin toraks görüntülesine başvuru sıklığı artmıştır. Bu yazımızda pandemi kliniklerinde COVİD-19 dışı tanı konulan üç olgu sunulmuştur. Otuzüç yaşında erkek hasta pandemi kliniğine iki gündür devam eden göğüs ağrısı nefes darlığı şikayeti ile başvurdu. Toraks görüntülemesinde geniş pnömotoraks izlendi. Hastaya tüp torakostomi uygulandı. Hasta 14 gün izlem sonrası taburcu edildi. Otuzbir yaşında kadın hasta pandemi kliniğine iki haftadır devam eden efor dispnesi, öksürük, göğüs ağrısı ve karın ağrısı şikayeti ile başvurdu. Toraks görüntülemesinde massif efüzyon izlendi. Ileri tetkikler sonucu hastaya metastatic kolon carsinomu tanısı konuldu. Onsekiz yaşında erkek hasta pandemi kliniğine bir gündür devam eden göğüs ağrısı nedeniyle kabul edildi. Toraks görüntülemesinde mediastinal amfizem izlendi. Pandemik süreç sırasında artan torasik görüntüleme sayısı, asemptomatik ve subklinik torasik patolojilerin görülme sıklığında artışa neden olacaktır. İnsidanslardaki bu artış geniş epidemiyolojik çalışmalar ile ortaya konulmalıdır

Characteristics of school injuries presenting to the emergency department

School injuries account for approximately one-fifth of pediatric injuries. We aimed to investigate the frequency and severity of school injuries among school-aged children and determine clinical diagnoses and surgery requirement data. Methods In this prospective study, children who were admitted to the emergency department due to school accidents over a 5-month period were included. Demographics, activity during trauma, mechanism of trauma, nature, severity, emergency department outcomes, and surgery requirement were evaluated. Results The study included a total of 504 school-aged children, of whom 327 (64.9%) were male and 177 (35.1%) were female. Of the children, 426 (84.5%) had no evidence of injury or minor injury, while 78 (15.5%) had moderate or severe injury. There was a statistically significant difference between these two groups in terms of gender ( p = 0.031). Of the 78 children with moderate or severe injuries, 45 had extremity fractures, 18 had lacerations, 5 had maxillofacial injuries, 4 had cerebral contusion, 1 had lung contusion, and 1 had cervical soft-tissue damage. Two patients with fractures and two with eyelid lacerations were treated surgically, and four patients with brain contusion were hospitalized for a close follow-up. Conclusion This study revealed that the most common moderate or severe injuries in school accidents referred to emergency department were distal radius fractures and lacerations