7 research outputs found

    GNSS station design for global climate change monitoring in Antarctica: ınstallation of TUR1 and TUR2 GNSS stations on Horseshoe Island in Antarctica During The 4th Turkish Antarctic Science Expedition

    Get PDF
    Son yıllarda uzay tabanlı konumlama sistemleri, GNSS Meteorolojisi ve GNSS Reflektometresi teknikleri kullanılarak gözlemlenen atmosferik su buharı, deniz, buz ve kar seviyeleri gibi önemli parametrelerle küresel iklim değişikliğinin izlenmesinde etkili bir destekleyici araç haline gelmiştir. Küresel ölçekte tüm bölgelerden daha hızlı ısınan Antarktika'da iklim değişikliğini incelemek, gelecekteki iklim değişikliğini daha doğru tahmin etmek için çok önemlidir. Dünya'nın iklim değişikliği etkilerinin izlenebilmesi amacıyla, 118Y322 No’lu TÜBİTAK projesi kapsamında GNSS Meteorolojisi ve GNSS Reflektometresi teknikleri ile 24 Şubat 2020 tarihinden itibaren Antarktika’da atmosferik su buharı değişimleri, kar derinliği ve buz kalınlığı değişimleri gözlemlenmektedir. Bu çalışmada, Troposfer ve Deniz Seviyesi Gözlem İstasyonu (TUR1) ile Troposfer ve Kar / Buz Seviyesi Gözlem İstasyonunun (TUR2) tasarım çalışmaları ve 4. Ulusal Antarktika Bilim Seferi’nde Antarktika Horseshoe Adası’na kurulum aşamaları anlatılmıştır. Bu çalışmalar, meteorolojik koşullar, şebekeden bağımsız ve batarya ile bütünleşik enerji sisteminin en sağlıklı şekilde güneş ve rüzgâr enerjisinden beslenmesi ve bölgede oluşabilecek buzul oluşumu ve kayaç parçalanması gibi jeolojik parametreler de göz önüne alınarak yapılmıştır.In recent years, space-based positioning systems have become an effective supporting tool for monitoring global climate change by important parameters such as atmospheric water vapor, sea, ice and snow levels observed by using GNSS Meteorology and GNSS Reflectometry techniques. Studying climate change in Antarctica, which is warming faster than all of the regions on a global scale, is very important to predict future climate change more accurately. In order to monitor climate change effects of the Earth, tropospheric water vapor variations, snow depth and ice thickness changes have been observing in Antarctica since 24 February 2020 by means of GNSS Meteorology and GNSS Reflectometry techniques within the scope of the TUBITAK Project No. 118Y322 In this study, designing studies of Troposphere and Sea Level Observation Station (TUR1) and Troposphere and Snow / Ice Level Observation Station (TUR2) and installation steps to Horseshoe Island in Antarctica during the 4th National Antarctic Science Expedition are explained. These studies was carried out by taking into account the meteorological conditions, the healthiest feeding of the off grid battery integrated energy system from solar and wind energy and geological parameters such as glacial formation and rock fragmentation that may occur in the region

    Otobüs iç ortamının soğutulmasını sağlayan mobil iklimlendirme sisteminde soğutucu akışkan olarak yapay soğutkan R-134a karbondioksit kullanımı

    No full text
    Bu tezde mobil iklimlendirme sistemlerinde kullanılan soğutkanların zamanla değişim süreçleri ele alınmıştır. Bu süreçleri etkileyen çevresel yaptırımlar dünyaca geçerliliği olan protokoller ve direktiflerle ortaya konulmuş ve de buna bağlı olarak son yıllarda büyük kamuoyu oluşturan sera etkisi, dünyanın sıcaklığındaki artış, küresel ısınma kavramlarının önemi üstünde durulmuştur. Çevresel duyarlılık kavramı ve bunun sonunda ortaya çıkan yeni soğutkanlara yönelim süreci sonunda ele alınan alternatif soğutkanlar üzerinde durulmuş ve yapılan araştırma geliştirme çalışmaları incelenip karbondioksit gazının kullanılması gerektiği vurgulanmıştır. Otobüs iklimlendirme sisteminde karbondioksit gazı kullanılması durumunda sistemin çalışma parametreleri ortaya konulmuştur. Otobüs iç ortamının ısı kazancı (ya da soğutma yükü) belirlenmiş ve bu yükü karşılayabilecek buharlaştırıcı boyutlandırması yapılmıştır. Ardından buharlaştırıcıyla uyumlu çalışabilecek diğer ana bileşenler belirlenerek karbondioksit gazı kullanmanın getirdiği olumlu ve olumsuz sonuçlar ortaya çıkarılmıştır

    Şebeke bağlantılı fotovoltaik destekli bir klima sisteminin farklı soğutucu akışkan kullanımı altında ileri termodinamik analizleri

    No full text
    Dünya genelinde enerji konusu sıcak gündem maddesi olarak yerini sürekli olarak korumaktadır ve ülkelerin gelişmişlik düzeyi uyguladıkları milli enerji politikaları ile ilişkilendirilmektedir. Bu denli öneme sahip enerji alanında kullanılan teknolojilerinin değerlendirilmesi ülke kazanımları açısından büyük öneme sahiptir. Bu tez çalışması kapsamında Ege Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü binasının üçüncü katında bulunan 15,48 m2’lik bir odanın iklimlendirilmesi, şebeke bağlantılı, 2,55 kWp FV (fotovoltaik) destekli, 9,6 kWh kapasiteye sahip 4 adet batarya kullanımı ile enerji depolama olanağına sahip bir klima (2,52 kW soğutma, 2,84 kW ısıtma) sisteminin tasarımı ve kurulumu ile gerçekleştirilmiştir. Sistemin devreye alınmasının ardından ise ileri termodinamik ve ekonomik analizler yazılım paket programlarına dayalı modelleme-benzetim çalışmaları ile dinamik olarak yapılmıştır. Bu sıarada TRNSYS, PVSOL ve Pack Calculation Pro programları kullanılmıştır. Ayrıca, nümerik çalışmalar ile kurulan modeller gerçek zamanlı deneysel çalışmalar ile test edilmiştir. İleri termodinamik ve ekonomik analizler yıllık enerji, yaşam boyu maliyet, yıllık geleneksel ekserji, geleneksel eksergo-ekonomi, yıllık ileri ekserji ve ileri eksergo-ekonomi yöntemlerini kapsamaktadır. Bu denli karmaşık bir yapının dinamik olarak modellenmesi-benzetimi ve yukarıda verilen analizlerle bütünleştirilmesinin daha önce yapılmadığı detaylı literatür çalışmaları ile belirlenmiştir. Bu sebeple, tez çalışması metodolojik bir özgünlüğe sahiptir. Ayrıca sistemin ileri termodinamik ve ekonomik performansı birçok parametrik çalışma ile incelenmiştir. Bu sırada farklı iklim bölgeleri (İzmir ve Berlin), çalışma koşulları (sürekli ve ofis saatleri içerisinde) ve sistem bileşenleri içerisinde yer alan klimada farklı soğutucu akışkan kullanımı (R410A, R134a ve R22) ele alınmıştır. Geleneksel ekserji analizleri ile elde edilen sonuçlar ilk önceliğin solar FV panel grubuna verilmesi gerektiği ortaya koymuştur. Bu bileşeni sırasıyla klima, batarya grubu ve evirici/düzenleyici takip etmiştir. Bu bileşenlere ait yıllık ortalama ekserji verimleri sırasıyla % 11,9, % 14,8, % 79,6 ve % 93,0 hesaplanmıştır. İleri ekserji analizleri sonuçları temel alındığında ise öncelik sırası klima, evirici/düzenleyici, batarya grubu ve solar FV panel grubu olarak belirlenmiştir. Bu bileşenlere ait ekserji yıkım akımları içerisindeki önlenebilir paylar sırasıyla % 53,8, % 41,1, % 28,5 ve % 8,9 olarak elde edilmiştir. Yaşam boyu maliyet analizi sonucunda sisteme ait net bugünkü değer -5.766,1€ bulunmuştur. Sistemin şu anki koşullar altında ekonomik olarak elverişsiz olduğu değerlendirilmiş olup sistemin ekonomik olarak elverişli hale gelebilmesi için iyileştirme önerileri sunulmuştur. Eksergo-ekonomik ve ileri eksergo-ekonomik faktörlere ait en düşük yıllık ortalama değerler ise sırasıyla 0,58 ve 0,64 olmak üzere klima bileşenine ait bulunmuştur. Bunun sonucunda, değiştirme işlemi sırasında yatırım önceliğinin bu bileşene verilmesi gerektiği görülmüştür.The subject of energy is constantly being maintained as a hot topic in a worldwide and the level of development of countries is related to national energy policies. Evaluation of the technologies used in the field of energy has a great importance in terms of country gains. Within the scope of this thesis study, a grid connected photovoltaic (PV)-2.55 kWp powered air conditioner-2.52 kW in cooling and 2.84 kW in heating with a back up system including four batteries-9.60 kWh was designed and set up for a single room-15.48 m2 located on the third floor of Mechnical Engineering Department, Ege University. Following the commissioning of the system, advanced thermodynamic and economic analyses were performed dynamically with modeling-simulation studies. In these studies, the software package programs such as Transient System Simulation Program (TRNSYS), PVSOL and Pack Calculation Pro were utilized. The developed numeric models were also tested by real-time experiments. Advanced thermodynamic and economic analyses consisted of annual energy, life cycle cost, annual conventional exergy, conventional exergo-economic, annual advanced exergy, advanced exergo-economic methods. Since the dynamic modeling and simulation of such a complex structure and its integration with the above-given analyses were not carried out based on the detailed literature survey, the thesis study has a methodological originality. Meanwhile, various parametric studies were undertaken to evaluate the advanced thermodynamic and economic performances of the system. These considered different climatic zones (Izmir and Berlin), operating conditions (non stop and during office hours) and the use of various refrigerants (R410A, R134a and R22) of the air conditioner included in the system components. Conventional exergy analysis revealed that the priority should be given to the first solar PV panel group. This was followed in order by the air conditioner, the battery group and the inverter/regulator. The annual average exergy efficiency values of these components were calculated to be 11.9%, 14.8%, 79.6% and 93.0%, respectively. However, based on the main results of advanced exergy analysis, the order of the priority was determined to be the air conditioner, the inverter/regulator, the battery group and the solar PV panel group. The avoidable parts of exergy destruction rates for these components were obtained to be 53.8%, 41.1%, 28.5% and 8.9%, respectively. As a result of the lifecycle cost analysis, the net present value of the system was estimated to be -5,766.1€. The system was evaluated economically unfavorable under the current conditions, but suggestions for possible improvements were given to get the system economically favorable. The lowest annual average values of exergo-economic and advanced exergo-economic factors were also computed in the air conditioning component with 0.58 and 0.64, respectively. This concluded that the initial investment priority should be given to this component during the replacement process

    Rüzgâr türbini ile fotovoltaik modüler sistemin karşılaştırılması: Ege Üniversitesi-İzmir örneği

    No full text
    Bu çalışmada rüzgâr ve güneş enerjisi bakımından önemli potansiyele sahip olan İzmir’de bulunan EgeÜniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü binası için yaklaşık aynı kapasiteye sahip bir rüzgâr türbini(55 kW) ile fotovoltaik modüler sisteminin (54,4 kW) enerji üretimi ve ekonomik olarak karşılaştırılmasıyapılmıştır. Makina Mühendisliği Bölümü binasının iklimlendirilmesinde klimalar kullanılmaktadır ve elealınmış olan rüzgâr türbini ve fotovoltaik modüler sisteminin bu klimaların elektrik kullanımının ne kadarınıkarşılayabilecekleri incelenmiştir. Her iki sistemin enerji üretimleri TRNSYS yazılımı ile hesaplanmıştır. Buhesaplamalarda Makina Mühendisliği Bölümü binasının çatısında kurulu bulunan ölçüm istasyonundanalınmış olan dakikalık rüzgâr hızı, rüzgâr yönü, dış hava sıcaklığı ve güneş ışınımı verileri saatlik veriyeçevrilmiş ve analizlerde kullanılmıştır. Sonuç olarak ısıtma sezonunda fotovoltaik modüler sistemin ihtiyacın%88,85’i kadar, rüzgâr türbininin ise %72,15’i kadar elektrik üretimi gerçekleştirebileceği hesaplanmıştır.Soğutma sezonunda ise fotovoltaik modüler sistemin ihtiyacın %202,25’i, rüzgâr türbininin ise %114,45’idüzeyinde elektrik üretimi yapabileceği belirlenmiştir. Fotovoltaik modüler sisteminin basit geri ödemesüresi 9,19 yıl, rüzgâr türbinin basit geri ödeme süresi ise 14,52 yıl olarak hesaplanmıştır. Elde edilensonuçlar değerlendirildiğinde; Ege Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü binası için fotovoltaikmodüler sisteminin kurulumunun enerji üretimi açısından ve ekonomik olarak rüzgâr türbini kurulumdandaha tercih edilir durumda olduğu görülmüştür

    Clinical Characteristics and Outcomes of COVID-19 in Turkish Patients with Hematological Malignancies

    Get PDF
    Objective: Patients with solid malignancies are more vulnerable to severe acute respiratory syndrome coronavirus-2 (SARS-CoV-2) infection than the healthy population. The outcome of SARS-CoV-2 infection in highly immunosuppressed populations, such as in patients with hematological malignancies, is a point of interest. We aimed to analyze the symptoms, complications, intensive care unit admissions, and mortality rates of patients with hematological malignancies infected with SARS-CoV-2 in Turkey. Materials and Methods: In this multicenter study, we included 340 adult and pediatric patients diagnosed with SARS-CoV-2 from March to November 2020. Diagnosis and status of primary disease, treatment schedules for hematological malignancies, time from last treatment, life expectancy related to the hematological disease, and comorbidities were recorded, together with data regarding symptoms, treatment, and outcome of SARS-CoV-2 infection. Results: Forty four patients were asymptomatic at diagnosis of SARSCoV-2 infection. Among symptomatic patients, fever, cough, and dyspnea were observed in 62.6%, 48.8%, and 41.8%, respectively. Sixtynine (20%) patients had mild SARS-CoV-2 disease, whereas moderate, severe, and critical disease was reported in 101 (29%), 71 (20%), and 55 (16%) patients, respectively. Of the entire cohort, 251 (73.8%) patients were hospitalized for SARS-CoV-2. Mortality related to SARS-CoV-2 infection was 26.5% in the entire cohort; this comprised 4.4% of those patients with mild disease, 12.4% of those with moderate disease, and 83% of those with severe or critical disease. Active hematological disease, lower life expectancy related to primary hematological disease, neutropenia at diagnosis of SARS-CoV-2, ICU admission, and first-line therapy used for coronavirus disease-2019 treatment were found to be related to higher mortality rates. Treatments with hydroxychloroquine alone or in combination with azithromycin were associated with a higher rate of mortality in comparison to favipiravir use. Conclusion: Patients with hematological malignancy infected with SARS-CoV-2 have an increased risk of severe disease and mortality
    corecore