5 research outputs found

    An Analysis of leadership behaviors and leadership styles of rector candidates on the context of the rectorship election at universityÜniversitede rektör adaylarının liderlik davranışlarının ve liderlik stillerinin rektörlük seçimleri bağlamında incelenmesi

    Get PDF
    This research has two purposes. One of them is to determine rectors candidates' leadership behaviours and the other is to determine their leadership styles. As regards first purpose it has been done in the case of qualitative analysis. 7 rector candidates have dispatched 298 e-mails to academic staff in April-July 2016 during the rector elections in a state university in Akdeniz region. It was analyzed by content analysis on these e-mails in this research. The other purpose is that has been done in the direction of convergent pattern of qualitative analysis. It had gaven closed ended surveys to four academics, to objectively determine the leadership style of the rector candidates. In survey was written ten leadership styles determined by investigator. These academics observed candidates' behaviours as determining leadership of participants during the rector elections. These four social scientists who studied in different areas of social sciences voluntarily and were completed closed ended surveys. In the first part of the research was done as regards to 7 rector candidates who were and was done alphabet coding between A-G each of them during analysis. It used convenient sampling technique which is one of the purpose sampling methods in research. Also, descriptive analysis was conducted to increase the validity of the study. According to results; Discourses of participants were collected four sub- themes. These are discourses of related management, discourses of related scientific studies, discourses of related educational and teaching and discourses of related scholars’ working conditions and their rights. A, C and G participant made the most discourses 85.71% about discourses of related management subtheme than the others. Participant B made more discourses 62.50% about discourses of related scientific research sub-theme than the others. Participant G made more discourses 100% about related educational and teaching subtheme than the others and B participant made more discourses 83.33% about related scholars’ working conditions and their rights than the others. With respect to discourses of based project; G participant made the most discourses 40% than the others. Participant B made the most discourses of introduce yourself 60% than the others. Leadership styles of participants in the direction of their sending e-mails to follower when it was analysed that leadership styles of all participants had business-oriented leadership, second 71.42% democratic leadership and it follows them at the same rate 42.85% relationship-oriented leadership and empowering leadership. As a result of the social scientists that were observed and determined about leadership styles of participants by four social scientists; it was found leadership style of relationship-oriented was come forward this finding follows in order of leadership styles of business-oriented and leadership style of democratic. Also, it was determined leadership style for each of participants in study.Extended English summary is in the end of Full Text PDF (TURKISH) file.ÖzetBu araştırmanın iki amacı vardır; birincisi üniversite rektör adaylarının (katılımcılar) liderlik davranışlarını ve ikincisi lidelik stillerini belirlemektir. İlk amaçla ilgili olarak nitel analizin durum deseni doğrultusunda çalışma yapılmıştır. Akdeniz bölgesindeki bir devlet üniversitesinde yapılan rektörlük seçimlerinde 7 rektör adayının Nisan - Temmuz 2016 tarihleri arasında öğretim üyelerine gönderdikleri 298 e-posta içerik analizine tabi tutularak incelenmiştir. Rektör adaylarının rektörlük seçim sürecinde kendilerine oy veren öğretim üyelerine (takipçilerine) gönderdikleri e-postalardaki mesajlarda kullandıkları ifadeleri doküman analizine tabi tutulmuştur. Araştırmanın ikinci amacıyla ilgili olarak nitel analizin yakınsayan parallel deseni doğrultusunda çalışma yapılmıştır. Bunun için rektör adaylarının liderlik stillerini objektif olarak belirlemek amacıyla bağımsız ve gönüllü dört farklı alandan sosyal bilimci akademisyene on liderlik stilini tanımlayan kapalı uçlu anketler verilmiştir. Yanıtlayıcı sosyal bilimcilerin rektör adaylarıyla ilgili gözlem ve değerlendirmeleri doğrultusunda liderlik stilleri belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın ilk kısmında rektör adaylarıyla ilgili olarak A-G arasında alfabetik kodlama yapılmıştır. Araştırmada amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolayda örnekleme tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın geçerliliğini artırmak için betimsel analize de yer verilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre; Katılımcıların takipçilerine yönelik söylemleri dört alt temada toplanmıştır. Bunlar: Yönetimle ilişkili söylemler, Bilimsel Çalışmalara İlişkin Söylemler, Eğitim ve Öğretime İlişkin Söylemler ve Akademisyenlerin Çalışma Koşullarına ve Haklarına İlişkin Söylemler Alt Teması. Yönetimle ilişkili söylemler alt temasında; A, C ve G katılımcıları %85.71 ile en fazla söylemde bulunmuştur. Bilimsel Çalışmalara İlişkin söylemler alt temasında B katılımcısı %62.50 ile en fazla söylemde bulunmuştur. Eğitim ve Öğretime İlişkin Söylemler alt temasında G katılımcısı %100 ile en fazla söylemde bulunmuştur. Akademisyenlerin Çalışma Koşullarına ve Haklarına İlişkin Söylemler alt temasında B katılımcısı %83.33 ile en fazla söylemde bulunmuştur. Proje temelli söylemlerle ilgili olarak, G katılımcısı %40 ile en fazla proje söyleminde bulunan katılımcı olmuştur. Kendilerini tanıtma söylemi alt temasında F katılımcısı %60 ile en fazla kendini tanıtma söyleminde bulunmuştur. Katılımcıların takipçilerine gönderdikleri e-posta doğrultusunda liderlik stilleri incelendiğinde, tüm katılımcılarda iş yönelimli liderlik stilinin öne çıktığı, bunu %71.42 ile demokratik liderlik ve %42.85 ile ilişki yönelimli ve aynı oranla güçlendirici liderliğin izlediği belirlenmiştir. Dört sosyal bilimcinin liderlik stiliyle ilgili katılımcıları değerlendirmeleri sonucunda ise, ilişki yönelimli liderlik stilinin katılımcılarda öne çıktığı, bunu iş yönelimli ve demokratik liderliğin izlediği bulunmuştur

    An analysis of the mobbing and life satisfaction levels of school counselors

    No full text
    Psikolojik danışmanlar okullarda ve dershanelerde öğrenci, veli ve öğretmenlere yönelik eğitici, öğretici ve danışmanlık görevlerini yaparlar. Bu çalışmada eğitim sisteminde önemli sorumluluk üstlenen psikolojik danışmanların psikolojik taciz (mobbing) ve yaşam doyumu düzeyleri Antalya il merkezindeki ilköğretim ve ortaöğretim okullarında çalışan 91 psikolojik danışmanın gönüllü katılımı ile incelenmiştir. Araştırmada, Einarsen & Raknes (1997) tarafından geliştirilen ve Cemaloğlu (2007) tarafından Türkçe’ye çevrilerek geçerlik ve güvenirliği yapılan olumsuz davranışlar ölçeği ve orijinali Diener, Emmons, Larsen & Griffin (1985) tarafından geliştirilen yaşam doyumu ölçeğinin, Köker (1991) ve Yetim (1991) tarafından Türkçeye uyarlanan formu kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre; ortaöğretim okullarında çalışan psikolojik danışmanların, ilköğretim okullarında çalışan psikolojik danışmanlara göre işyerinde psikolojik tacizin kendini gösterme ve iletişim oluşumunu etkilemek, kişinin yaşam kalitesi ve mesleki duruma saldırı, itibara saldırı ve sosyal ilişkilere saldırı alt boyut puan ortalamalarının anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu bulunurken, işyerinde psikolojik taciz alt boyut puan ortalamalarının cinsiyet ve yaş değişkenine göre anlamlı düzeyde farklılık göstermediği belirlenmiştir.Yaşam doyumunun okul türü, cinsiyet ve yaş değişkenine göre analizi sonucunda ise anlamlı düzeyde farklılık göstermediği bulunmuştur.School counselors function as educators, trainers, and consultants for students, parents, teachers in schools and private courses. In this study the mobbing and life satisfaction levels of school counselors were studied via data collected through the voluntary participation of 91 school counselors who were working in the urban elementary and secondary in Antalya. For data collection, the Negative Acts questionnaire developed by Einarsen & Raknes (1997) and translated into Turkish by Cemaloğlu (2007) and the Life Satisfaction questionnaire developed by Diener, Emmons, Larsen & Griffin (1985) and adopted into Turkish by Köker and Yetim (1991) were used. According to results of the research, high school counselors were exposed to mobbing significantly more than preschools counselors when the point averages in the subdimensions of mobbing in the workplace and preventing communication from occurring, attack on individual life quality and professional position, and attack on personal integrity and social relations were compared. The average points of the subdimensions of mobbing according to gender and age variables did not indicate a significant variation. It was also found that life satisfaction level did not vary significantly according to the school type, gender and age variables

    Akran baskısı, otomatik düşünceler ve benlik saygısının ergenlerin saldırganlığı üzerindeki rolü

    No full text
    Gündoğdu, Rezzan ( Aksaray, Yazar )Problem Statement:Aggression is defined as any kind of behavior intended to hurt others. Aggression generally arises due to the interaction between individual (e.g., social and emotional difficulties, low self-esteem, peer rejection, academic failure) and environmental (e.g., poverty, lack of family supervision, limited social support, conflicts within the family) characteristics. Identifying the factors which cause aggressiveness in adolescents is vital to finding precautions against it.Purpose of Study: The purpose of this study was to examine the effects of peer pressure, automatic thoughts and self-esteem variableson the aggression levels of male and female adolescents.Methods: This is a relational and quantitative research aimed to examine the effects of peer pressure, automatic thoughts and self-esteem variables on the prediction of adolescents' aggression levels. The study sample consisted of 411 volunteer students who were chosen through random sampling from a total of 720 9thgrade students from various high schools in Antalya, Turkey. Participants completed the Aggression Questionnaire, Peer Pressure Scale, Automatic Thoughts Scale and Self-Esteem Scale in their classrooms during counseling sessions. Data were analyzed using hierarchical multiple regression analysis. Findings and Results: In the hierarchical multiple regression analysis for female and male adolescents, it was found that peer pressure and automatic thoughts were effective predictors in explaining adolescents aggression levels. Furthermore, it was found that automatic thoughts fully mediated the relationship between self-esteem and aggression for both male and the female adolescents. Conclusions and Recommendations: It was found that peer pressure and automatic thoughts have a significant effect on adolescent aggression. In works related to the prevention of aggression, it is vital to teach adolescents how to cope with peer pressure and how to say "no". On the basis of these results, we recommend that schools implement workshops to educate adolescents in aggression and violence prevention. In addition, we recommend using cognitive-behavioral techniques to raise adolescents' awareness of nonfunctioning and aggression-triggering automatic thoughts in order that they may modify these thought patterns.Problem Durumu: Saldırganlık, başkalarını incitmeyi amaçlayan her türlü davranış olarak tanımlanmaktadır. Saldırganlığın bireysel (sosyal ve duygusal zorluklar, düşük benlik saygısı, akran reddi, akademik başarısızlık gibi) ve çevresel (yoksulluk, ailenin denetim eksikliği, sosyal desteğin sınırlı oluşu, aile içi çatışmalar gibi) özelliklerin etkileşimi sonucunda oluştuğunu öne süren görüşler de bulunmaktadır. Günümüzde ergenlerdeki saldırgan davranışların bireysel ve çevresel özelliklerin bileşimi sonucunda oluştuğu görüşü yaygındır. Ergen davranışlarının odaklandığı temel alanlardan biri arkadaş ve akranlarıyla ilişkileridir.Akran baskısı olumlu etkilerden olumsuz ya da suçlu davranışlara kadar uzanabilir. Birçok araştırmacı ergenlik döneminde bir gruba ait olma ihtiyacının çok güçlü olduğunu ve bununda ergenlerin riskli davranışlara katılmasına neden olduğunu belirtmektedirler.Saldırganlık ve benlik saygısı arasındaki ilişkiyi inceleyen çok sayıda çalışma yapılmasına rağmen bu ilişki halen tartışmalı bir konudur. Bir görüşe göre saldırganlık ve anti-sosyal davranış düşük benlik saygısının bir işaretidir. Diğer taraftan bazı araştırmacılar, saldırganlığın yüksek (şişirilmiş) benlik saygısından kaynaklandığını ileri sürmektedirler. Bir diğer görüşe göre ise saldırganlık ve benlik saygısı arasında bir ilişki yoktur.Otomatik düşüncelerin ise dışavuruk bozukluklarla ilişkisini inceleyen çalışma çok fazla değildir. Bu çalışmalarda özellikle düşmanlık ve intikamla ilişkili otomatik düşüncelerin saldırganlığın en güçlü yordayıcıları olduğu saptanmıştır. Türkiye'de bu konuda yapılan araştırmalar oldukça azdır. Son yıllarda gençler arasında saldırgan davranışlardaki artış; ergenlerde saldırganlığın nedenlerini ve bu tür davranışların azaltılmasını sağlayacak yolları araştırmayı gerekli kılmaktadır. Kuşkusuz, saldırganlıkla ilişkili olabilecek değişkenlerin incelenmesi sorunu betimleme ve önleme süreçlerini destekleyecektir.Araştırmanın Amacı: Bu çalışmanın amacı, akran baskısı, otomatik düşünceler ve benlik saygısı değişkenlerinin kız ve erkek ergenlerin saldırganlık düzeyleri üzerindeki rolünü incelemektir Araştırmanın Yöntemi: Araştırmanın çalışma grubu, Antalya il merkezindeki farklı liselerde 9. sınıfta öğrenim gören toplam 720 ergenden seçkisiz olarak belirlenen 411 ergenden oluşmaktadır. Ergenlerin 238'i (%57.4) kız, 173'ü (%42.6) erkektir. Araştırmada Saldırganlık Ölçeği, Akran Baskısı Ölçeği, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve Otomatik Düşünceler Ölçeği kullanılmıştır. Ölçekler katılımcılara öğrenim gördükleri okullarda kendi sınıflarında ve rehberlik saatlerinde uygulanmıştır. Katılımcılara, araştırmanın amacına ilişkin kısa bir bilgi verilmiş ve gönüllü olan ergenlere ölçekler dağıtılmıştır. Toplu değerlendirme yapılacağı belirtilerek kimlik bilgileri istenmemiştir. Ölçeklerin uygulanması yaklaşık olarak 30-35 dakika sürmüştür. Araştırmada cinsiyetin saldırganlık üzerindeki etkisini belirlemek için t testi, değişkenler arasındaki ilişkileri belirlemek için Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon analizi, saldırganlığı yordayan değişkenlerin belirlenmesi için çoklu hiyerarşik regresyon analizi kullanılmıştır. Analiz yapılmadan önce çoklu hiyerarşikregresyon analizinin varsayımları test edilmiştir. Normallik ve doğrusallık varsayımlarının karşılandığı belirlenmiştir. Veri analizinde veriler aykırı değer açısından incelenmiş Mahalanobis uzaklık değerine sahip olan aykırı değerlerin yer aldığı kızlara ait verilerden 10 ve erkeklere ait verilerden 10 gözlem veri setinden çıkarılmıştır. Bağımsız değişkenler arasındaki ikili korelasyonların orta düzeyde olması değişkenler arası çoklu bağlantının (Multicollinearity) olmadığını göstermektedir. Ayrıca, Tolerans ve VIF değerleri de kabul edilir sınırlar içindedir. Otokorelasyonu test etmede Durbin-Watson katsayısı kullanılmıştır. Durbin-Watson değerleri 1.694 ve 2.142'dir. Verilerin analizinde .05 anlamlılık düzeyi esas alınmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler SPSS 13.0 paket programıyla çözümlenmiştir.Araştırmanın Bulguları: Akran baskısı, otomatik düşünceler ve benlik saygısı değişkenlerinin kız ve erkek ergenlerin saldırganlık düzeylerini yordamadaki katkılarınıinceleyen bu araştırmada cinsiyet farklılıklarını gösteren ön analize dayalı olarak korelasyon analizi kızlar ve erkekler için ayrı ayrı yapılmıştır. Kız ve erkek ergenlerin saldırganlık puanları ile akran baskısı ve otomatik düşünceler puanları arasında orta düzeyde ve pozitif yönde, benlik saygısı puanları arasında ise orta düzeyde ve negatif yönde bir ilişki olduğu saptanmıştır. Diğer taraftan, kız ve erkek ergenler için yapılan aşamalı regresyon analizinde, ergenlerin saldırganlık düzeylerini açıklamada akran baskısı ve otomatik düşüncelerin anlamlı yordayıcılar oldukları görülmüştür. Ergenlerin saldırganlık puanlarının yordanmasına en önemli katkıyı akran baskısının yaptığı bulunmuştur. Ergenlerin saldırganlık puanlarının yordanmasında ikinci sırada otomatik düşünceler gelmektedir.Araştırmanın diğer bulgusu benlik saygısının kız ve erkek ergenlerin saldırganlığı üzerinde anlamlı bir yordayıcı olmadığıdır. Ancak, korelasyon analizinde ergenlerin saldırganlık puanları ile benlik saygısı puanları arasında negatif yönde bir ilişki olduğu saptanmıştır. Bu nedenle saldırganlık ve benlik saygısı arasındaki ilişkide otomatik düşüncelerin aracı rolü olabileceği düşünülmüştür. Otomatik düşüncelerin saldırganlık ve benlik saygısı arasındaki ilişkide otomatik düşüncelerin aracı rolüne ilişkin hiyerarşik regresyon analizi sonucunda, otomatik düşüncelerin tam aracı rolü olduğu bulunmuştur. Araştırmanın Sonuçları ve Önerileri: Akran baskısı ve otomatik düşüncelerin ergenlerin saldırganlıkları üzerinde önemli derecede etkili oldukları saptanmıştır. Ayrıca araştırma bulguları saldırganlık ve benlik saygısı arasındaki ilişkide otomatik düşüncelerin tam aracılık rolünün olduğunu ortaya koymuştur. Saldırganlığı önlemeye yönelik çalışmalarda akran baskısıyla baş etme becerileri ve hayır diyebilme becerilerinin kazandırılması oldukça önemlidir. Uygulamalarda bu becerilerin de okullarda saldırganlık ve şiddeti önleme çalışmaları kapsamına alınması önerilebilir. Ayrıca, ergenlerin işlevsel olmayan ve saldırganlığı tetikleyen otomatik düşüncelere ilişkin farkındalık kazanması ve bu düşüncelerini değiştirebilmesi için bilişsel-davranışçı tekniklerin kullanılması önerilebilir. Araştırmanın çalışma grubu Antalya il merkezindeki farklı liselerde öğrenim gören ergenlerden oluşmaktadır, dolayısıyla sonuçlar sadecebenzer nitelikli gruplara genellenebilir. Ayrıca, veriler ergenlerin öz-değerlendirmelerine dayalı olarak elde edilmiştir. Gelecek çalışmalarda öz-değerlendirme ve gözlemci değerlendirmesi birlikte kullanılabilir. Araştırmanın sınırlılıklarından biri de çalışma grubunun yalnızca 9. sınıfa devam eden ergenlerden oluşmasıdır. Oysa sınıf düzeyi (yaş) arttıkça ergenlerin saldırganlık ve akran baskısı düzeyleri değişebilir. Ayrıca, bu çalışmada ergenlerin kullanılan ölçeklerden aldıkları toplam puanlar incelenmiştir. İlerde yapılacak çalışmalarda ölçeklerin alt boyutlarından elde edilen puanlarla daha detaylı inceleme yapılabilir
    corecore