278 research outputs found

    Examining the Teachers' Emotional Labor Behavior

    Get PDF
    The aim of this research is to investigate the teachers’ emotional labour behaviours and to determine the reasons of the differences. In the research, mixed research methods including both quantitative and qualitative techniques were used. The population of the study was comprised of 280 teachers (266 for quantitative, 14 for qualitative dimensions) who work in Siirt city center. Because of the difficulties to reach the target population, time limitations and the cost over run, representative sampling was preferred. In order to investigate the teachers’ emotional labour behaviors, “Emotional Labour Behaviors Scale” which was adapted by Kaya (2009) was administered to the teachers in the study. This scale was adapted for educational field. For the quantitative dimension of the research, 266 scales were analysed by using percentage, means, frequency and standard deviation for descriptive statistical techniques. T-test, ANOVA tests were used for the differences among the variables. As a result of the research, findings indicated that there were significant differences in the teachers’ emotional labour behavior scores. The significant differences were found in the scores of the number of teachers, the working time at schools, the type of graduated faculty, and the type of the school. The questions related to the qualitative dimension of the research were asked to the teachers with different branches and gathered data were analysed using content analysis technique. According to the participant teachers opinions, the reasons for the significant differences of emotional labour behavior scores are different occupational definitions, being ready for the teaching profession, exhibiting more efforts and interest, more close relationships, and the negative effects of staying much more at school on the teachers. The participant teachers expressed their solutions as solving the teachers’ time and place problems, constituting more imteractive relationships among students and colleagues and preparing effective working schedule

    Hospital selection of health tourists: A study with ahp and topsis methods

    Get PDF
    Developments in transport and communication technologies have made traveling easier between countries. In addition to these developments, the search for low-cost and high-quality health services has been effective in the development of the health tourism sector. This study aims to determine the hospital preferences of health tourists with Analytical Hierarchy Process (AHP) and Technique for Order Preference by Similarity to Ideal Solution (TOPSIS) methods in line with expert opinions. Within the scope of this study, the criteria affecting the hospital preferences of health tourists were weighted with the AHP method, and ideal hospital alternative for health tourists was selected with the TOPSIS method by using the criteria weights obtained. The opinions of seven experts, who are experts in their field at least ten years, were taken by using the 9-scale evaluation scale developed by Saaty. As a result of expert opinions; it has been determined that qualified health personnel, quality of medical care applied, modern equipment of the hospital, recommendability of the hospital and health personnel are more effective. For a preferable hospital strategy within the scope of health tourism, deficiencies of health personnel in terms of foreign language and professional experience should be eliminated, and devices that will increase the preferability of the hospital by following technological developments should be used. In addition, necessary improvements should be made by applying satisfaction surveys to health tourists.Ulaşım ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ülkeler arası seyahatleri daha kolay hale getirmiştir. Bu gelişmelere ek olarak düşük maliyetli ve kaliteli sağlık hizmeti arayışı sağlık turizmi sektörünün gelişmesinde etkili olmuştur. Bu çalışmanın amacı, sağlık turistlerinin hastane tercihlerini uzman görüşleri doğrultusunda AHP ve TOPSIS yöntemleri ile belirlemektir. Çalışma kapsamında Analitik Hiyerarşi Süreci (AHP) yöntemi ile sağlık turistlerinin hastane tercihlerini etkileyen kriterler ağırlıklandırılmış, elde edilen kriter ağırlıkları kullanılarak Technique for Order Preference by Similarity to Ideal Solution (TOPSIS) yöntemi ile sağlık turistleri için en ideal hastane alternatifi seçilmiştir. Çalışmamızda Saaty tarafından geliştirilen 9 ölçekli değerlendirme skalası kullanılarak alanında en az on yıllık uzmanlığı olan yedi kişinin görüşü alınmıştır. Uzman görüşleri sonucunda; kalifiye sağlık personelinin, uygulanan tıbbi bakım kalitesinin, hastanenin sahip olduğu modern cihazların, hastane ve sağlık personelinin tavsiye edilebilirliğinin daha etkili olduğu saptanmıştır. Sağlık turizmi kapsamında tercih edilebilir bir hastane stratejisi için, yabancı dil ve mesleki deneyim açısından sağlık personelinin eksiklikleri giderilmelidir, teknolojik gelişmeler takip edilerek hastanenin tercih edilebilirliğini arttıracak cihazlar kullanılmalıdır. Ayrıca sağlık turistlerine memnuniyet anketleri uygulanarak gerekli iyileştirmeler yapılmalıdır

    Spatial development within the EU regional policy: ınterreg and espon

    Get PDF
    AB Bölgesel Politikası’nın, 1990’lı yılların sonuna kadar somut ve geniş çaplı bir mekansal planlama anlayışını içermediği görülmektedir. Ancak 1999 yılında Yapısal Fonların dağıtımında mekansal bir bir strateji öngören Avrupa Mekansal Gelişme Perpektifi (AMGP) belgesinin kabul edilmesinin ardından, başta çeşitli programlar yoluyla, mekansal planlama bölgesel gelişme anlayışında yer edinmeye başlamıştır. Bölgelerarası farklılıkların mekansal olarak sergilediği dengesiz görünümün orta vadede giderilebilmesi için uygulanması önerilen AMGP’nin ilan edilmesinin ardından, bu mekansal planlama girişimiyle organize edilen programlardan günümüze gelmiş iki program öne çıkmaktadır: Interreg ve Espon. Varlıklarını sürdürmekte ve kapsamları genişletilmiş olmaları itibariyle önemli gördüğümüz bu iki programın gelişimi ve işleyişlerinin tanınması, önemlidir. Bu çalışmada, öncelikle programların mekansal anlayış temelini oluşturan AMGP hakkında bilgi verilecek, ardından Interreg Programı ve geniş şekilde Espon Programı’nın gelişim, içerik ve somut sonuçları değerlendirilecektir.EU Regional Policy has not included a broad and concrete understanding of spatial planning until the end of the 1990s. After the adoption of European Spatial Development Perspective (ESDP) document envisioning a spatial strategy for the distribution of Structural Funds in 1999, spatial planning has begun to take place in regional development understanding. As a result of the ESDP, of which implementation was recommended to eliminate the unbalanced situation of regional differences in the medium term, two organized programmes became prominent: Interreg and Espon. It is very important to analyze these two comprehensive programmes to see the level of implementation success of spatial dimension. This study aims to elaborate the ESDP which is at the basis of spatial dimension and evaluate the Interreg and Espon Programmes in detail

    CRITICAL THINKING AND PROBLEM SOLVING: TEACHERS' USE OF REFLECTIVE THINKING

    Get PDF
    Yapılandırmacı yaklaşımı esas alan ilköğretim programında yansıtıcı düşünen öğretmen özellikleri üzerinde durulmakta ve sınıf öğretmenlerinin bu özelliklere sahip olması beklenmektedir. Bu araştırma sınıf öğretmenlerinin yansıtıcı düşünceye ve yansıtıcı düşüncenin öğrenme-öğretme sürecinde kullanılmasına yönelik bakış açılarını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Veriler Marmara bölgesinde yer alan bir ilde bulunan, ilköğretim birinci kademe okullarında görev yapan, 30 sınıf öğretmeni ile yapılan görüşmelerden toplanmıştır. Verilerin analizinde gömülü teori yaklaşımı uyarlanarak kullanılmıştır. Analiz sonucunda‘Öğretmenlerin Yansıtıcı Düşünce Üzerine Görüşleri' ve ‘Öğretmenlerin Öğrenme Öğretme Sürecinde Yansıtıcı Düşüncenin Kullanılması Üzerine Bakış Açıları' olmak üzere iki ana kategori oluşmuştur. Araştırma bulguları sınıf öğretmenlerinin yansıtıcı düşünceyi kavram olarak bilmediklerini ancak betimlediklerini göstermektedir. Ayrıca, öğretmenlerin öğretme-öğrenme süreci ile ilgili açıklamaları doğrultusunda yansıtıcı düşünceyi eleştirel düşünme ve problem çözme boyutlarında kullandıkları anlaşılmaktadır. Araştırma bulguları, öğretmenlerin profesyonel gelişimlerini sağlayabilmeleri ve yansıtıcı düşünceyi öğretme-öğrenme sürecinde etkili bir biçimde kullanabilmeleri için bu alanda hizmet içi ve hizmet öncesi eğitime ihtiyaç duyulduğunu vurgulamaktadır. Yapılandırmacı yaklaşımı esas alan ilköğretim programında yansıtıcı düşünen öğretmen özellikleri üzerinde durulmakta ve sınıf öğretmenlerinin bu özelliklere sahip olması beklenmektedir. Bu araştırma sınıf öğretmenlerinin yansıtıcı düşünceye ve yansıtıcı düşüncenin öğrenme-öğretme sürecinde kullanılmasına yönelik bakış açılarını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Veriler Marmara bölgesinde yer alan bir ilde bulunan, ilköğretim birinci kademe okullarında görev yapan, 30 sınıf öğretmeni ile yapılan görüşmelerden toplanmıştır. Verilerin analizinde gömülü teori yaklaşımı uyarlanarak kullanılmıştır. Analiz sonucunda‘Öğretmenlerin Yansıtıcı Düşünce Üzerine Görüşleri' ve ‘Öğretmenlerin Öğrenme Öğretme Sürecinde Yansıtıcı Düşüncenin Kullanılması Üzerine Bakış Açıları' olmak üzere iki ana kategori oluşmuştur. Araştırma bulguları sınıf öğretmenlerinin yansıtıcı düşünceyi kavram olarak bilmediklerini ancak betimlediklerini göstermektedir. Ayrıca, öğretmenlerin öğretme-öğrenme süreci ile ilgili açıklamaları doğrultusunda yansıtıcı düşünceyi eleştirel düşünme ve problem çözme boyutlarında kullandıkları anlaşılmaktadır. Araştırma bulguları, öğretmenlerin profesyonel gelişimlerini sağlayabilmeleri ve yansıtıcı düşünceyi öğretme-öğrenme sürecinde etkili bir biçimde kullanabilmeleri için bu alanda hizmet içi ve hizmet öncesi eğitime ihtiyaç duyulduğunu vurgulamaktadır

    Sınıf Öğretmenlerinin Okuryazarlık Öğretimine İlişkin Özyeterlik Algılarının İncelenmesi

    Get PDF
    Gelişmiş ülkeler arasında olabilmenin en önemli koşullarından biri okuryazar olmaktır. Bu doğrultuda, okuryazarlık okuma ve yazma becerilerine sahip olmanın yanı sıra aydınlanmanın da bir gerekliliğidir. Bu araştırmada sınıf öğretmenlerinin okuryazarlık öğretimine ilişkin özyeterlik algılarının ne düzeyde olduğunu belirlemek amaçlanmıştır. Nicel ve nitel boyutun bir arada kullanıldığı araştırma baskın-baskın olmayan karma yöntem deseninde tasarlanmıştır. Araştırmanın nicel boyutunda sınıf öğretmenlerinin okuryazarlık öğretimine ilişkin özyeterliklerini belirlemek amacıyla Öğretmenlerin Okuryazarlık Öğretimi Özyeterlik Algısı Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın nitel boyutunda, ölçekten elde edilen verilerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesi amacıyla sınıf öğretmenleri ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubunu araştırmanın nicel boyutunda 666, nitel boyutunda 41 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Bulgular, sınıf öğretmenlerinin okuryazarlık öğretimine ilişkin özyeterliklerinin oldukça yeterli düzeyde olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, cinsiyete göre sınıf öğretmenlerinin okuryazarlık öğretimine ilişkin özyeterlik algılarında kadın öğretmenlerin lehine anlamlı farklılık bulunduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bulgular sınıf öğretmenlerinin okuryazarlık öğretimine ilişkin özyeterliklerinin mezun oldukları okul ve hizmet süresine göre farklılaştığını göstermektedir

    ADAPTATION OF THE TEACHERS' EFFICACY BELIEFS SYSTEM-SELF FORM AND PRIMARY TEACHERS' SELF EFFICACY BELIEFS

    Get PDF
    Bu araştırmada Dellinger, Bobbett, Olivier ve Ellet (2008) tarafından geliştirilen Öğretmen Özyeterlik İnanç Ölçeği'ni Türkçeye uyarlamak amaçlanmıştır. Buna ek olarak, uyarlanan ölçek kullanılarak sınıf öğretmeni adaylarının özyeterlik inançları incelenmiştir. Ölçeğin uyarlama sürecinde test tekrar–test güvenirlik çalışması kapsamında Pearson momentler çarpımı korelasyon katsayısı hesaplanmıştır. Geçerlik çalışmaları kapsamında ise ölçeğin faktör analizine uygunluğunu belirlemek amacıyla KMO değeri ve Barlett Küresellik Testi hesaplanmıştır. Temel bileşenler faktör analizi sonucunda ölçeğin 5 faktörlü bir yapıya sahip olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, ölçeğin tümü ve faktörlerine ilişkin Cronbach Alpha katsayısı hesaplanmıştır. Bulgular, Öğretmen Özyeterlik İnanç Ölçeği'nin geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğunu göstermektedir. Öğretmen adaylarının ölçek faktörlerine ilişkin inançlarının ‘İnanıyorum' aralığına karşılık geldiği tespit edilmiştir. Adayların özyeterlik inançları ile başarı düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Ayrıca, adayların özyeterlik inançlarının cinsiyetlerine göre farklılaşmadığı görülmekle beraber öğrenim düzeylerine göre, 4. sınıfların lehine farklılaştığı belirlenmiştir. The purpose of this study is to adapt the Teachers' Efficacy Beliefs System-Self Form developed by Dellinger, Bobbett, Olivier and Ellet (2008). The research also aims to investigate preservice teachers‟ self-efficacy beliefs. Data were collected from the 243 preservice teachers enrolled in a primary education programme. During the adaptation process, test-retest reliability and Pearson‟s correlation coefficient were calculated. In order to establish the construct validity, exploratory factor analysis was employed. The results revealed that the adapted measure have 5 factors. Cronbach alpha coefficients for the overall measure and five factors were also calculated. In addition to this, confirmatory factor analysis was used. Findings revealed that the adapted version of Teachers‟ Efficacy Beliefs System-Self Form is a valid and reliable instrument. There was no significant difference of preservice teachers‟ self-efficacy beliefs amongst success levels and gender. However, there was a significant difference of preservice teachers‟ self-efficacy according to the grade level in favour of final year preservice teachers

    Razlike u čitalačkoj pismenosti kod turskih učenika prema istraživanju PISA 2018: Utjecaj procesa učenja i poučavanja

    Get PDF
    Revealing the effect of the learning-teaching process on reading literacy is essential as it can undergo intervention and as it is one of the essential elements of the curriculum development process. The purpose of this study is to investigate the differences between low and high-performing schools in Turkey concerning the teaching and learning process using PISA 2018 data set. The PISA 2018 reading literacy test and student questionnaire were used as data collection tools. Descriptive analysis and Binary Logistic Regression were performed. Regression analysis indicated that disciplined classes, transfer of knowledge, mental readiness, and limitation of mental effort positively affected students\u27 reading skills. On the other hand, adequate support had adverse effects on students\u27 reading skills.Otkrivanje utjecaja procesa učenja i poučavanja na čitalačku pismenost je neophodno jer sam proces podliježe intervenciji s obzirom da je jedan od osnovnih elemenata procesa razvoja kurikula. Svrha je ovoga istraživanja proučiti razlike između škola s visokim i škola s niskim postignućima u Turskoj, a vezano uz proces učenja i poučavanja koristeći se se podatcima iz PISA istraživanja 2018. Rezultati PISA istraživanja 2018. testa čitalačke pismenosti i upitnik za učenike korišteni su kao instrumenti za prikupljanje podataka. Provedene su deskriptivna analiza i binarna logistička regresija. Regresijska analiza ukazala je na to da disciplinirani razredi, transfer znanja, mentalna spremnost i ograničenje mentalnoga napora pozitivno utječu na čitalačku pismenost učenika. S druge strane, odgovarajuća podrška imala je nepovoljan utjecaj na čitalačku pismenost učenika

    Social, Personal and Academic Adaptation of Pre–Service Teachers to University Life

    Get PDF
    DergiPark: 436426tredBu araştırmada Temel Eğitim bölümü birinci sınıftaöğrenim gören öğretmen adaylarının üniversite yaşamına uyum süreçleri kişisel,sosyal ve akademik uyum kapsamında incelenmiştir. Bu araştırma ile öğretmen adaylarının üniversite yaşamınauyum düzeyleri çeşitli değişkenler açısından ele alınırken; uyum sürecinde roloynayan unsurların ayrıntılı olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultudaçalışma karma desende tasarlanmıştır. Elde edilen bulgular,  öğretmen adaylarının üniversite yaşamına uyumdüzeylerinin çok yüksek olmadığı göstermektedir. Bununla birlikte,  öğretmenadaylarının uyum düzeyleri cinsiyet, anabilim dalı ve coğrafi bölgeye göreanlamlı farklılık göstermezken, genel not ortalamasına göre notu 80-84 puanaralığında olan öğretmen adaylarının lehine anlamlı farklılık görülmektedi

    Regional Specialization Pattern of Knowledge Intensive Business Services (KIBS) in Turkey

    Get PDF
    Knowledge Intensive Business Services (KIBS) are perceived as important drives of economic development and innovation. In general, KIBS are one of the most important activities of regional and national scale development in terms of economic power, knowledge production and knowledge transfer and therefore, geographical density of KIBS are expected to be a critical factor for regions. The paper seeks to introduce the concept of knowledge-intensive business services (KIBS) and to analyze the role of KIBS in regional development, especially from the viewpoint of regional specialization. For this purpose, detailed sector data have been used. Knowledge-intensive business services are subordinate to producer services and are defined in 10 sub-sectors. These 10 sub-sectors have been analyzed for 26 NUTS-2 regions of Turkey, based on the number of workplace and employment, and giro data of the years of 2009 and 2015 received from Turkey Statistics Institution. The location quotient (LQ) technique has been used in the analysis. The results show that all KIBS sectors, except the telecommunication sector, have been specialized in metropolitan cities. Explaining the regional specialization pattern of the KIBS is very important for offering guidance to regional plans and policy makers
    corecore