68 research outputs found

    Naiv hepatit C enfeksiyonlu hastaların on-altı yıllık prognozu

    Get PDF
    Objectives: In this study, we aimed to evaluate the clinical course of treatment-naive patients infected with hepatitis C virus (HCV) who were followed up in various centers in Turkey. Materials and Methods: This was a retrospective study performed with the participation of 15 centers. Patients aged 18 years and older with HCV infection were included. Results: A total of 391 treatment-naive patients infected with HCV were included in this study. During the follow-up period, the final values of alanine aminotransferase, aspartate transaminase, and total protein were significantly decreased when compared to the initial values (p<0.001, p<0.001, and p=0.005, respectively). In the study group, 19.2% of the patients underwent liver biopsy and 4.1% underwent transient elastography (FibroScan). An increased histological activity index (HAI) score and fibrosis in the second biopsy were observed in one patient, only increased HAI in two patients and increased fibrosis in one patient, as shown on the FibroScan. In the 16 years of the study period, cirrhosis was radiologically detected in only one patient. Conclusion: Even if rapid progression is not observed, close monitoring of the clinical findings related to liver failure and fibrosis with invasive or non-invasive methods may be useful.Amaç: Bu çalışmada ülkemizin çeşitli merkezlerinde takip edilen naiv hepatit C virüs (HCV) ile enfekte hastaların klinik seyrini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma retrospektif olarak 15 merkezin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya 18 yaş üstü, HCV enfeksiyonu olan hastalar dahil edilmiştir. Bulgular: Çalışmada 391 tedavi-naiv HCV enfeksiyonlu hasta yer almıştır. Hastaların takip süresinde son alanine aminotransferase, aspartate transaminase ve total protein değerleri ilk düzeyine göre önemli düzeyde azalmıştır (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p=0,005). Çalışma grubunda hastaların %19,2’sine karaciğer biyopsisi, %4,1’ine elastografi (FibroScan) uygulanmıştır. Takip esnasında bir hastada ikinci biyopside histolojik aktivite indeksi (HAI) ve fibroziste artma, iki hastada sadece HAI’da artma, birinde FibroScan ile fibrozis değerinde artma olduğu gözlenmiştir. Bir hastada 16 yıl içinde radyolojik olarak siroz saptanmıştır. Sonuç: Hızlı progresyon gözlenmemekle birlikte hastaların izleminde karaciğer yetmezliği ile ilgili klinik bulguların ve invaziv veya noninvaziv yöntemlerle fibrozisin yakın takibi yararlı olabilir

    Outcomes of high-risk breast lesions diagnosed using image-guided core needle biopsy: results from a multicenter retrospective study

    Get PDF
    PURPOSEThe clinical management of high-risk lesions using image-guided biopsy is challenging. This study aimed to evaluate the rates at which such lesions were upgraded to malignancy and identify possible predictive factors for upgrading high-risk lesions.METHODSThis retrospective multicenter analysis included 1.343 patients diagnosed with high-risk lesions using an image-guided core needle or vacuum-assisted biopsy (VAB). Only patients managed using an excisional biopsy or with at least one year of documented radiological follow-up were included. For each, the Breast Imaging Reporting and Data System (BI-RADS) category, number of samples, needle thickness, and lesion size were correlated with malignancy upgrade rates in different histologic subtypes. Pearson’s chi-squared test, the Fisher–Freeman–Halton test, and Fisher’s exact test were used for the statistical analyses.RESULTSThe overall upgrade rate was 20.6%, with the highest rates in the subtypes of intraductal papilloma (IP) with atypia (44.7%; 55/123), followed by atypical ductal hyperplasia (ADH) (38.4%; 144/375), lobular neoplasia (LN) (12.7%; 7/55), papilloma without atypia (9.4%; 58/611), flat epithelial atypia (FEA) (8.7%; 10/114), and radial scars (RSs) (4.6%; 3/65). There was a significant relationship between the upgrade rate and BI-RADS category, number of samples, and lesion size Lesion size was the most predictive factor for an upgrade in all subtypes.CONCLUSIONADH and atypical IP showed considerable upgrade rates to malignancy, requiring surgical excision. The LN, IP without atypia, pure FEA, and RS subtypes showed lower malignancy rates when the BI-RADS category was lower and in smaller lesions that had been adequately sampled using VAB. After being discussed in a multidisciplinary meeting, these cases could be managed with follow-up instead of excision

    Immunocytochemical staining properties and relationship with primary tumor of CA 125, CA 19-9 and CA 15-3, which are tumor markers in pleural and peritoneal fluids

    No full text
    Bu çalışmamızda Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı'nda peritoneal ve plevral sitolojisi pozitif 31 olgu incelendi. Olgularda Giemsa boyaması yanısıra immunositokimyasal boyamalardan CA 125, CA 19-9 ve CA 15-3 kullanıldı. Her üç boyanın malign hücreler deki lokalizasyonu ve pozitivitesi değerlendirildi. Histopatolojik tanıları ile olan ilişkileri incelendi. 19 ovarian tümörlü (18 tanesi seröz tümör, 1 tanesi germ hücreli tümör) olgunun tamamında CA 125 antikor yanıtı pozitif bulundu. Seröz tümörlerde CA 125 pozitifliğine eşlik eden CA 15-3 pozitifliği tespit edildi. Ovarian seröz tümörlerde malign hücrelerdeki antikor lokalizasyonu ge nellikle apikal+stoplazmikti ve sadece apikal boyanma hiçbir olguda göz lenmedi. Gastrik tümörlerde CA 19-9 pozitifliği anlamlı idi. Malign hücrelerde CA 19-9 lokalizasyonu çoğunlukla apikal+stoplazmik bulundu. Olgu sayısı azlığından dolayı bronşial tümörlerde CA 125, CA 15-3 ve CA 19-9 ile anlamlı boyanma izlenmedi. Çalışmadaki bir meme tümörlü olguda CA 1 5-3 ve CA 1 9-9 pozitif bulundu. Kolorektal karsinomlu iki ol guda da boyanma saptanmadı. Sonuç olarak ovarian seröz tümörler için CA 125'in, gastrik tümörler için CA 19-9'un, meme tümörleri için CA 15-3'ün immunositokimyasal ça lışmalarda kullanılmasının uygun olduğu görüşüne vardık

    Etkinlik Turizminin Algılanan Sosyo-Ekonomik Etkilerini Belirlemeye Yönelik İstanbul Destinasyonunda Bir Araştırma

    No full text
    Etkinlik turizmi, etkinliklerin yapıldıgı destinasyonları birçok yönden etkilemektedir. Bu etkiler; ekonomik, sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel, fiziksel, politik, turizm ve psikolojik etkilerdir. Arastırma, bir destinasyonda etkinliklerin meydana getirdigi etkilerden sosyo-ekonomik etkilerin belirlenmesini amaçlanmaktadır. stanbulun2010yılıAvrupaKu¨ltu¨rBaskentisec\cilmesindendolayıarastırmanınevrenistanbul'un 2010 yılı Avrupa Kültür Baskenti seçilmesinden dolayı arastırmanın evreni stanbul ilinde faaliyet gösteren A grubu seyahat acentaları ve fuar organizatörleri olarak belirlenmistir. Arastırmada, Gürsoy, Kim ve Uysal (2004) tarafından etkinliklerin sosyo-ekonomik etkilerinin ölçülmesi için gelistirilen sosyoekonomik ölçek kullanılmıstır. Anket yöntemi kullanılarak toplanan verilere güvenilirlik analizi, faktör analizi ve t testi uygulanmıstır. Analizler sonucunda algılanan sosyo-ekonomik etkilere yönelik dört faktör tespit edilmistir. Bu faktörler; "topluluk bagdasımı", "ekonomik yarar", "sosyal yarar" ve "sosyal maliyet" faktörleri olarak isimlendirilmistir. Arastırma sonuçlarının Gürsoy vd. (2004) tarafından ölçegin gelistirildigi arastırma sonuçları ile paralellik gösterdigi tespit edilmistir
    corecore