Bilgi Dünyası / Information World (E-Journal, University and Research Librarians Association, UNAK)
Not a member yet
609 research outputs found
Sort by
Lisansüstü Öğrenciler İçin Veri Okuryazarlığı Becerileri Ölçeği Uyarlama Çalışması
In the current digital age, data literacy is considered as a crucial skill for individuals, given the vast amount of data generated daily by users and systems. This study aims to adapt the “Data Literacy Skills Scale,” developed by Oguguo, Nannim, Okeke, Ezechukwu, Christopher, and Ugorji (2020), to measure the data literacy skills of graduate students in Turkish. This study employed a quantitative research method. The “Data Literacy Skills Scale,” developed by Oguguo et al. (2020), was utilized as a data collection instrument. The scale comprises 22 statements and four sub-dimensions: data collection and preparation, hypotheses and problem statements, data analysis, and visualization/reporting and interpretation. First, linguistic equivalence studies were conducted to translate the scale from English to Turkish. After this stage, data were collected and validity and reliability analyses were carried out. The study group consisted of 251 graduate students enrolled in master’s or doctoral programs at state universities. Statistical package softwares were used to analyze the data. In the context of validity and reliability studies of the scale, exploratory factor analysis, confirmatory factor analysis, item-total correlation, and Cronbach’s alpha reliability coefficient were utilized. The results of the analyses indicated that the Data Literacy Skills Scale, adapted into Turkish, is a valid and reliable instrument with 17 items and three sub-dimensions. The study revealed that the data literacy skills of graduate students were generally high, while their data analysis skills were relatively low. Based on these findings, recommendations were made to educators, institutions, and students within the broader context of society.Günümüz dijital dünyasında her gün kullanıcılar ve sistemler tarafından yüksek miktarda veri üretildiğinden veri okuryazarlığı bireyler için önemli bir beceri olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışmanın amacı, Oguguo, Nannim, Okeke, Ezechukwu, Christopher ve Ugorji (2020) tarafından lisansüstü öğrencilerin veri okuryazarlığı becerilerini ölçmek için geliştirdikleri “Veri Okuryazarlığı Becerileri Ölçeği”ni Türkçeye uyarlamaktır. Bu çalışmada nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak Oguguo ve diğerleri (2020) tarafından geliştirilen “Veri Okuryazarlığı Becerileri Ölçeği” kullanılmıştır. Veri Okuryazarlığı Becerileri Ölçeği 22 ifadeden oluşmakta ve veri toplanması ve hazırlanması, hipotezler ve problem açıklama, veri analizi ve görselleştirme/raporlama ve yorumlama olmak üzere dört alt boyuta sahiptir. İlk olarak ölçek İngilizceden Türkçeye çevirmek için dilsel eşdeğerlik çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Dilsel eşdeğerlik sağlandıktan sonra veriler toplanmış ve geçerlik ve güvenirlik analizleri gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubu, devlet üniversitelerinde yüksek lisans veya doktora öğrenimi gören 251 lisansüstü öğrencisidir. Bu çalışmada toplanan verilerin analizi için iki istatistik paket programı kullanılmıştır. Ölçeğin geçerlik ve güvenirlik çalışmaları kapsamında açıklayıcı faktör analizi, doğrulayıcı faktör analizi, madde toplam korelasyonu, Cronbach Alpha güvenirlik katsayısından yararlanılmıştır. Analizler sonucunda Türkçeye uyarlanan Veri Okuryazarlığı Becerileri Ölçeği’nin 17 madde ve üç alt boyut ile geçerli ve güvenilir bir araç olduğu görülmüştür. Çalışma sonucunda, lisansüstü öğrencilerin veri okuryazarlığı becerilerinin genel olarak yüksek düzeyde olduğu ancak veri analizi üzerine olan becerilerin ise düşük olduğu görülmüştür. Çalışma sonucunda toplum geneli kapsamında, eğitimcilere, kurumlara ve öğrencilere önerilerde bulunulmuştur
Kamusal Bilgi Sistemleri ve Veri Yönetimi Politikaları Çerçevesinde Gizli ve Özel Güvenlik Gerektiren Belgelerin Yönetimi
This study aims to analyse the book titled ‘Management of Records Requiring Special Security within the Framework of Public Information and Data Management Policies’. The book deals with the management of confidential documents within the framework of legal and administrative regulations. In the book, confidential documents are analysed through research documents and a model proposal is presented. The book can be considered as a guide for those working in the field of document management, students of Information and Document Management and those who want to learn about this subject.Bu çalışmada “Kamusal Bilgi Sistemleri ve Veri Yönetimi Politikaları Çerçevesinde Gizli ve Özel Güvenlik Gerektiren Belgelerin Yönetimi” başlıklı kitabın incelenmesi amaçlanmıştır. Kitap, yasal ve idari düzenlemeler çerçevesinde gizlilik derecesine sahip belgelerin yönetimini konu almaktadır. Kitapta gizlilik dereceli belgeler, belirlenen araştırma belgeleri üzerinden analiz edilmiş ve bir model önerisi sunulmuştur. Söz konusu kitap; belge yönetimi alanında çalışanlar, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü öğrencileri ve bu konuda bilgi edinmek isteyenler için bir rehber olarak değerlendirilebilir
Kurumsal Bilgi Sistemleri Bağlamında Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi Uygulamalarının Yapılandırılma Süreci: Bir Savunma Sanayii Kuruluşunun Analizi
This study investigates the factors to be considered during the implementation of product lifecycle management practices, which is one of the approaches adopted within the scope of enterprise information systems in defense industry organizations. In this context, the study focuses on the points related to use of system implemented as a pilot project in a large defense industry company. The descriptive method was used in the study. Accordingly the, data were gathered by a questionnaire from employees who experienced the product lifecycle management system implemented as a pilot project in the defense industry organization. 164 employees answered the questionnaires and the data obtained from the questionnaires were presented with descriptive statistics and chi-square values. Findings show that more than three quarter of the employees (75.9%) needed to transfer data between the information systems. Additionally, 39% of the employees stated that they easily get used to piloted practices. On the other hand, 35.4% of employees experienced difficulties about accessing to required information and %31.1 had issues related to interface use. 42.9% of the respondents found some inadequacies with the strategy followed for the integration of processes. Despite the faced negative aspects, more than three-quarters of respondents considered the implementation of the system across the company to be useful and very useful. The results reflected that after the implementation of the system in the analysed defence company, the experienced difficulties were mainly related to interface and information retrieval. It was understood that most of the employees thought that there are shortcomings in the strategy followed during the system implementation process. However, a significant number of employees believe that the implemented system has offered positive gains for business processes. In conclusion the study highlights that employees’ experience and feedback should be incorporated into the processes to reduce the difficulties encountered in implementing product lifecycle management systems and to improve the strategies followed.Bu çalışmanın amacı kurumsal bilgi sistemleri çerçevesinde benimsenen yaklaşımlardan biri olan ürün yaşam döngüsü yönetimi uygulamalarının savunma sanayii kuruluşlarında yapılandırılması sırasında dikkat edilmesi gereken unsurlara ilişkin bir değerlendirme sunmaktır. Bu kapsamda çalışmada büyük ölçekli bir savunma sanayi şirketinde pilot uygulama olarak yapılandırılan sistemin kullanımına yönelik tespitlere odaklanılmaktadır. Çalışmada betimsel yöntem kullanılmıştır. Bu doğrultuda bir savunma sanayii şirketinde kurulan ürün yaşam döngüsü yönetimi sistemini deneyimleyen çalışanlardan anket tekniğiyle veri toplanmıştır. 164 çalışanın yanıtlarını içeren anketlerden elde edilen veriler tanımlayıcı istatistiklerle ve ki-kare değerleri ile sunulmuştur. Bulgulara göre katılımcıların dörtte üçünden fazlası (%75,9) kullandıkları kurumsal sistemler arasında veri taşımaya gereksinim duymaktadır. Katılımcıların %39’u şirkette yapılandırılan pilot uygulamaya kolay alıştığını düşünmektedir. Diğer yandan katılımcıların %35,4’ü aranan bilginin bulunması konusunda, %31,1’i de arayüz kullanımı konusunda zorluk yaşamaktadır. Katılımcıların %42,9’una göre süreçlerin ve sistemin entegre edilmesinde izlenen strateji yetersizdir. Karşılaşılan olumsuzluklara rağmen katılımcıların dörtte üçünden fazlası sisteminin tüm şirkette yapılandırılmasını faydalı ve çok faydalı olarak değerlendirmiştir. Araştırma sonuçları analiz edilen savunma sanayi şirketinde sistemin yapılandırılmasından sonra çoğunlukla arayüz ve bilgi erişimle ilgili konularda zorlukların yaşandığını yansıtmıştır. Bununla birlikte çalışanların çoğunun sistemin yapılandırılma sürecinde izlenen stratejide eksikliklerin olduğunu düşündükleri anlaşılmıştır. Bununla birlikte çalışanların önemli bir bölümü sistemin iş süreçlerine olumlu bir katkı sağladığı görüşündedir. Sonuçlar ayrıca ürün yaşam döngüsü yönetimine dönük sistemlerinin yapılandırılmasında karşılaşılan zorlukların azaltılması ve izlenen stratejilerin iyileştirilmesi için çalışan deneyim ve geri bildirimlerinin süreçlere dahil edilmesi gerektiğini vurgulamıştır
İkinci Yaşamın Ötesinde Yerleşikler Olarak Metakütüphaneciler: Çelişkili Bir Kavram Olan “Metaverse” Üzerine Genel Bir Bakış
The purpose of this paper is to understand the role of metaverse in libraries and librarians. The new conceptions; such as virtual reality, augmented reality, second life, metaverse, metamodernism, metaliteracy, and metalibrarian, have been discussed in the context of real-world libraries and librarians in the article. The organization of the article has been divided into four sections, which are interconnected with libraries and librarians. The first section starts with virtual reality (VR) and augmented reality (AR) technologies and underlines the important roles of the library and librarians. The second section continues the Second Life (SL), which is the pre-period of metaverse, and points out the importance of librarians and libraries. Finally, the fourth and last section focuses on the metaverse, as it is a new contradictory concept in the digital age, and discusses the metamodernism within the metaverse age by providing new roles and tasks for both libraries and librarians, which will be called “metalibrarian” thereafter. A systematic literature review has been used to position the role of metalibrarians among the other target groups such as educators, communicators, designers, et al. at the metamodernism age. As the existing literature indicates that metalibrarians have heavy duties on their shoulders to both design curricula for the metalibrary users, and manage information resources. Research has been proposed on the new roles, tasks, responsibilities, and competencies for metalibrarians to embrace the metaverse environment.Bu makalenin amacı, metaverse’in kütüphaneler ve kütüphaneciler açısından rolünü anlamaktır. Sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, ikinci yaşam, metaverse, metamodernizm, metaokuryazarlık ve metakütüphaneci gibi yeni kavramlar, gerçek dünya kütüphaneleri ve kütüphanecileri bağlamında tartışılmıştır. Makale kütüphaneler ve kütüphanecilerle bağlantılı dört bölüme ayrılmıştır. İlk bölüm sanal gerçeklik (VR) ve arttırılmış gerçeklik (AR) teknolojileriyle başlamakta ve kütüphanenin ve kütüphanecilerin önemli rollerinin altını çizmeketdir. İkinci bölüm metaversenin öncüsü olan Second Life (SL) ile devam etmekte ve kütüphanecilerin ve kütüphanelerin önemine dikkat çekmeketdir. Dördüncü ve son bölümde, dijital çağda yeni ve çelişkili bir kavram olan metaevrene odaklanılmakta ve hem kütüphanelere hem de kütüphanecilere “metakütüphaneci” olarak adlandırılacak yeni roller ve görevler sunularak metaevren çağındaki metamodernizm tartışılmaktadır. Çalışmada, metamodern çağda metakütüphanecilerin rolünü; eğitimcilerden, iletişimcilerden, tasarımcılardan ve bunun gibi diğer hedef gruplarından farklı olarak konumlandırmak için sistematik bir literatür taraması kullanılmıştır. Mevcut literatürün bize gösterdiği gibi metakütüphanecilerin omuzlarında hem metakütüphane kullanıcıları için müfredat tasarlamak hem de bilgi kaynaklarını yönetmek için ağır görevler bulunmaktadır. Araştırma; metakütüphanecilerin, metaverse ortamını benimsemek adına ne gibi yeni roller, görevler, sorumluluklar ve yetkinlikler üstlendiğini önererek tamamlanmıştır
2024 QS Dünya Üniversite Sıralamalarında Türkiye’den İlk 1.000’e Giren Üniversitelere İlişkin Bir Değerlendirme
The Quacquarelli Symonds (QS) rankings are widely followed and play a significant role in showcasing universities’ academic achievements on a global scale. The aim of this study is to analyze the parameters and criteria preferred by QS, an organization that ranks universities worldwide, and to examine universities with similar characteristics, regarding status (public), focus (FC: full comprehensive focus across all 5 faculty areas + medical faculty), size (XL: larger than 30,000), research intensity (VH: very high or HI: high), that have the potential to enter the top 1,000 in QS 2024 World University Rankings with the highest score from Turkey. Additionally,one of the purpose of the study could be considered as to offer suggestions to Turkish universities on how they can enhance their ranking in QS rankings, thereby increasing their national and international recognition and visibility. The study entails identifying institutional strengths and weaknesses and devising strategies accordingly while facilitating the accessibility of Turkish universities for international students. Within the scope of the research, data shared with the public by QS were used. This study seeks answers to the differences between the universities in Turkey in the top 1,000 in the 2024 QS World University Rankings and what strategy should be followed for more universities from Turkey to enter these rankings. In the research conducted using the document analysis technique, one of the qualitative research methods, the Turkish universities ranked in the top 1,000 were classified according to their characteristics. As a result of the analysis, the data obtained from two universities in Turkey that can be classified in the same type ,regarding status, focus, research intensity and size, were compared and evaluated based on the QS ranking criteria for 2024. In this context, even though the criteria of the ranking systems differ from each other, the study revealed that they are based on similar criteria in terms of publications, education, training and research. Moreover, it has been noted that QS’s ranking methodology has been updated to reflect the evolution and changes over time, leading to improvements in generating more accurate and unbiased rankings. As a result of the evaluation, it was suggested that scientific studies should be published in journals with higher impact factor, bilingual publications should be created, university websites should be used effectively, cooperation and Learning Mobility programmes should be followed and encouraged, and strategies should be determined to improve the academic reputation of the university.Dünyada takip edilen üniversite sıralamalarından biri olan Quacquarelli Symonds (QS) sıralamaları, üniversitelerin akademik başarılarının uluslararası platformlarda görünür kılınmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu araştırmanın temel amaçlarından biri dünya genelinde üniversiteleri sıralayan kuruluşlardan biri olan QS’in sıralama ölçütlerinde tercih ettiği parametre ve kriterleri incelemek, QS 2024 Dünya Üniversite Sıralamalarında Türkiye’den en yüksek puanı alarak ilk 1.000’e girebilen aynı statü (kamu), odak (FC: tam kapsamlı, 5 fakülte alanının tamamı + tıp fakültesi), boyut (XL: 30.000’den büyük) ve araştırma yoğunluğuna (VH: çok yüksek, HI: yüksek) sahip üniversiteleri analiz etmektir. Diğer bir amaç ise Türkiye’deki üniversitelerin ulusal ve uluslararası tanınırlık ve görünürlüklerini artırmaları, kurumsal anlamda güçlü ve zayıf yönlerini belirleyerek stratejiler geliştirebilmeleri, uluslararası öğrencilere daha kolay ulaşabilmeleri gibi birçok avantajdan faydalanabilmelerini sağlamak amacıyla QS sıralamalarında üst sıralarda yer alabilmesi için önerilerde bulunmaktır. Araştırma kapsamında QS tarafından kamu ile paylaşılan veriler kullanılmıştır. Bu çalışmada, 2024 QS Dünya Üniversite Sıralamasında ilk 1.000’de yer alan Türkiye’deki üniversiteler arasındaki farkların neler olduğu ve Türkiye’den daha fazla üniversitenin bu sıralamalara girebilmesi için nasıl bir strateji izlenmesi gerektiği sorularına yanıt aranmaktadır. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi tekniği kullanılarak ele alınan araştırmada, Türkiye’den ilk 1.000’e giren üniversiteler özelliklerine göre sınıflandırılmıştır. Elde edilen verilerin analizi sonucunda, Türkiye’de bulunan ve aynı türde (statü, odak, araştırma yoğunluğu ve büyüklük) sınıflandırılabilen iki üniversite karşılaştırılmış, QS’in 2024 yılı sıralama kriterleri kapsamında değerlendirilmiştir. Bu kapsamda, sıralama sistemlerinin kriterleri birbirinden farklılık gösterse dahi genel bir çerçeveden bakıldığında yayın, eğitim-öğretim ve araştırma odağında benzer kriterleri temel aldıkları ortaya çıkarılmıştır. Ek olarak QS’in sıralama metodolojisinin yıllar içerisindeki gelişim ve değişim doğrultusunda güncellendiği, daha doğru ve dengeli sıralamalar oluşturabilmek adına iyileştirme çalışmaları yapıldığı sonucuna varılmıştır. Değerlendirme sonucunda, bilimsel çalışmaların etki faktörü daha yüksek dergilerde yayımlanması, çift dilli yayınların ortaya çıkarılması, üniversite web sitelerinin etkin kullanılması, iş birliği ve Öğrenim Hareketliliği programlarının takip ve teşvik edilmesi, üniversitenin akademik itibarının geliştirilmesine yönelik stratejilerin belirlenmesi gerektiğine ilişkin önerilerde bulunulmuştur
Araştırma Kütüphanelerinde Hizmet Başarısının Tanımlanması: İSAM Kütüphanesi Örneği
This study aims to examine the book titled “Defining Service Success in Research Libraries: The Example of ISAM Library”, which was derived from Nuri Taşkın’s doctoral thesis with the same name. The book consists of four chapters that include the evaluation of the factors affecting the service success of research libraries with the example of the Center for Islamic Research (ISAM) Library in line with user opinions. With this book, researchers will be able to obtain comprehensive information about research libraries and ISAM Library, as well as reach the results of a qualitative assessment on service success.Bu çalışmada, Nuri Taşkın’ın aynı isimli doktora tezinden türetilen “Araştırma Kütüphanelerinde Hizmet Başarısının Tanımlanması: İSAM Kütüphanesi Örneği” başlıklı kitabının incelenmesi amaçlanmıştır. Kitap, araştırma kütüphanelerinin hizmet başarısını etkileyen faktörlerin, kullanıcı görüşleri doğrultusunda İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM) Kütüphanesi örneklemiyle değerlendirilmesini kapsayan dört bölümden oluşmaktadır. Bu kitapla araştırmacılar, araştırma kütüphaneleri ve İSAM Kütüphanesi hakkında kapsamlı bilgiler elde etmenin yanı sıra hizmet başarısı konusunda nitel bir değerlendirmenin sonuçlarına ulaşabilecektir
Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrencilerinin İş Yeri Örgüt Kültürü Beklentileri
Organizational culture is created through the interaction of the elements composing the organization, and its shapes the organizational performance. Personnel plays a role in the processes of creating and transferring the culture. The transferable feature of the culture produces positive results when appropriate organizational culture is adopted. Therefore, the compatibility of the current organizational culture with the expectations of the new employees is significant for the organization and employees. Within the scope of this research, it aims to identify the expectations of the 4th-grade students studying the Department of Information Management in universities within Ankara on organizational culture in the workplace. Responses were sought for the questions such as what kind of an organizational culture participants want to be involved in, which components will affect their perspective towards the organization and what the characteristics of the organization where they want to work. In the research, descriptive method was used and survey technique was adopted. The survey was applied to 101 participants. At the end of the research, it was found out that participants, in their business life, mostly wanted to be involved in an organizational culture that combines cooperative and creative cultures. Practices such as ignoring the creative ideas, imbalance in the distribution of the workload negatively affect the participants’ perspective towards the organization in a highly negative manner.. It has been determined that the participants intend to better reflect their potential in institutions that have a desire and vision for innovation and are open to education and development. The compatibility of the existing culture and the targeted culture in organizations should not be ignored. Participants should be enabled to gain perception and awareness about the organizational culture, organizations should consider the cultural expectations.Örgüt kültürü, örgütü oluşturan unsurların etkileşimiyle oluşmakta, kurumsal performansa yön vermektedir. Personel ise kültürün oluşturulması ve aktarılması süreçlerinde rol oynamaktadır. Kültürün aktarılabilir özelliği uygun örgüt kültürüne sahip olunduğunda olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Bu nedenle mevcut örgüt kültürünün yeni çalışanların beklentisiyle uyumu kurum ve çalışan açısından önemlidir. Bu araştırma kapsamında Ankara’daki Bilgi ve Belge Yönetimi (BBY) Bölümlerinde eğitim gören 4. sınıf öğrencilerinin iş yeri örgüt kültürü beklentilerinin saptanması amaçlanmıştır. Katılımcıların nasıl bir örgüt kültürüne dâhil olmak istedikleri, kuruma bakış açılarını olumsuz etkileyecek unsurların ve çalışmak istedikleri kurumların özelliklerinin neler olduğu sorularına yanıt aranmıştır. Araştırmada betimleme yöntemi kullanılmış ve anket tekniğinden yararlanılmıştır. 101 katılımcıya anket uygulanmıştır. Araştırma sonucunda katılımcıların iş hayatında dâhil olmak istedikleri örgüt kültürünün ağırlıklı olarak iş birliği ve yaratıcı kültür karışımı bir kültür olduğu ortaya çıkarılmıştır. Yenilikçi düşüncelerin dikkate alınmaması, iş yükü dağılımında dengesizlik gibi uygulamalar katılımcıların kuruma bakışını yüksek düzeyde olumsuz etkilemektedir. Katılımcıların, yenilik isteği ve vizyonu olan, eğitim ve gelişime açık kurumlarda potansiyellerini daha iyi yansıtma niyetinde oldukları saptanmıştır. Kurumlarda mevcut kültür ile hedeflenen kültür uyumu göz ardı edilmemelidir. Katılımcılarda örgüt kültürüne karşı algı ve farkındalık yaratılmalı, kurumlar ise kültürel beklentileri dikkate almalıdır
Sürdürülebilirlik ve Kütüphanecilik Bağlamında Yeşil Kütüphaneler
Libraries are institutions that provide access to information and support societal development. Today, the functions of libraries extend beyond simply providing access to information and encompass long-term contributions to society within the framework of sustainability. This study, which explores libraries in the context of sustainability, examines the development, significance, and application of green libraries. The study highlights the distinction between the concepts of green buildings and green libraries, within the scope of library science. The research demonstrates that green libraries are more than just buildings and requires a comprehensive approach. Two examples of green libraries are selected and analyzed: one awarded the International Federation of Library Associations and Institutions (IFLA) Green Library Award, and the other certified with the Leadership in Energy and Environmental Design (LEED) green building certification. The research employs qualitative methods, including documentary review and observation techniques, to conduct an in-depth literature review and accelerate the process of spatial needs analysis and solution development. The observation process was carried out using a complete observation role. As a result, green libraries require not only new skills and knowledge but also new attitudes. In this context, the research proposes suggestions focused on the components of green libraries to emphasize that they are more than just a building.Kütüphaneler, bilgiye erişim sağlayan ve toplumsal gelişimi destekleyen hizmet kurumlarıdır. Günümüzde kütüphanelerin işlevleri, sadece bilgiye erişimle sınırlı kalmayıp, sürdürülebilirlik anlayışı çerçevesinde topluma uzun vadeli katkılar sağlamayı da kapsamaktadır. Sürdürülebilirlik bağlamında ele alınan bu çalışmada, yeşil kütüphanelerin gelişimi, önemi ve uygulama alanları incelenmektedir. Konu kütüphanecilik kapsamında değerlendirilerek çalışmada yeşil bina ve yeşil kütüphane kavramlarının farklı olduğuna dikkat çekilmektedir. Çalışma, yeşil kütüphanelerin bir binadan daha fazlası olduğunu ve konunun kapsamlı ele alınması gerektiğini göstermek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yeşil kütüphane olarak ifade edilen kütüphanelerden biri Uluslararası Kütüphane Dernekleri ve Kuruluşları Federasyonu (IFLA) yeşil kütüphane ödülü alan diğeri Enerji ve Çevresel Tasarımda Liderlik (LEED) yeşil bina sertifikasına sahip olan iki örnek seçilmiş ve incelenmiştir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden belgesel tarama yöntemi kullanılarak ayrıntılı bir literatür taraması yapılmış ve mekânsal ihtiyaçların analizi, tespiti ve çözüm sürecinin hızlandırılması amacıyla gözlem veri toplama tekniği kullanılmıştır. Gözlem süreci, tam gözlem rolü esas alınarak gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak, yeşil kütüphaneler yeni beceriler ve yeni bilgileri içerisinde barındırmakla beraber yeni tutumları da gerektirmektedir. Bu bağlamda yeşil kütüphanelerin sadece bir binayı ifade etmediğine dikkat çekmek adına araştırma kapsamında yeşil kütüphane bileşenleri odaklı öneriler geliştirilmiştir
Türkiye’de Bilgi ve Belge Yönetimi Araştırmacılarının İnterdisipliner Yayın Kalıpları: Disiplin Sınırlarını Aşmak
Bu çalışmada, Türkiye’deki Bilgi ve Belge Yönetimi (BBY) araştırmacılarının interdisipliner yayın örüntüleri incelenerek, akademik yayın eğilimlerinin alandaki küresel eğilimlerle uyumlu olup olmadığı belirlenmeye çalışılmıştır. Veri odaklı ve tekrarlanabilir bir araştırma metodolojisi benimsenmiştir. Türkiye’deki 13 aktif üniversiteden 100 BBY araştırmacısının dergi makaleleri YÖK Akademik veri tabanından derlenmiştir. Ayrıca yayınlar, TR Dizin veri tabanından elde edilen ilgili dergiler kullanılarak analiz edilmiştir. Anlamsal ilişkileri belirlemek için Word2Vec, görselleştirme için UMAP ve araştırmacıların interdisipliner eğilimlerini niceliksel olarak ifade etmek için Dönme Yarıçapı (ROG) hesaplanmıştır. Demografik değişkenlere dayalı farklılıkları değerlendirmek için t-testleri ve ANOVA uygulanmıştır. Bulgular, Türkiye’deki BBY araştırmacılarının ortalama ROG değerinin 7,23 olduğunu ve interdisipliner sınırları aşma yönünde genel bir eğilim olduğunu ortaya koymaktadır. Akademik unvan, cinsiyet veya kuruma dayalı olarak interdisipliner eğilimlerde anlamlı bir fark bulunamamıştır. Çalışma, BBY alanının disiplinler arası doğasının anlaşılmasını derinleştirerek, gelişmiş veri analizi yöntemleri aracılığıyla metodolojik yenilikler sunar ve benzersiz bir veri seti oluşturarak literatüre katkıda bulunmaktadır. Gelecekteki araştırmalar, daha kapsamlı veri setleri kullanarak ve uluslararası karşılaştırmalı analizler yürüterek BBY alanındaki interdisipliner eğilimleri araştırılması önerilmektedir.This study examines the interdisciplinary publication patterns of Information and Document Management (IDM) / Information and Records Management researchers in Turkey, determining whether their academic publishing trends align with global tendencies in the field. A data-driven and reproducible research methodology was adopted. Journal articles of 100 IDM researchers from 13 active universities in Turkey were compiled from the YÖK Academic database. Additionally, the publications were analyzed using respective journals obtained from the TR Dizin database. Word2Vec was utilized to identify semantic relationships, UMAP was used for visualization, and the Radius of Gyration (ROG) was computed to express researchers’ interdisciplinary tendencies quantitatively. T-tests and ANOVA were applied to assess differences based on demographic variables. The findings reveal that the average ROG value of IDM researchers in Turkey is 7.23, indicating a general tendency to transcend disciplinary boundaries. No significant differences in interdisciplinary tendencies were found based on academic rank, gender, or institution. The study deepens the understanding of the interdisciplinary nature of the IDM field, introduces methodological innovations through advanced data analysis methods, and contributes to the literature by creating a unique dataset. Future research should explore interdisciplinary tendencies in the IDM field by utilizing more extensive datasets and conducting international comparative analyses
Gönüllü Kütüphanecilerin Deprem Bölgesindeki Gözlem ve Deneyimleri Üzerinden Psikolojik İlk Yardım Yetkinliğinin Önemi ve Gerekliliği
It is possible for individuals to get out of the effects of psychological trauma, which occurs as a result of being negatively affected by the events they have experienced, and to regain normal conditions through planned methods. One of these methods is psychological first aid. The aim of this study is to reveal the importance of librarians having psychological first aid skills through the selected sample and to offer solutions by addressing the problems in this regard. The findings of the study are based on the evaluation of the observations and experiences of volunteer librarians who went to the earthquake zone and provided library services after the disaster centered in Kahramanmaraş on February 6, 2023. Within the scope of the research, a semi-structured questionnaire was used in face-to-face interviews with nine librarians. The data were analyzed using descriptive content analysis. The findings show that librarians provide both basic librarianship services and services in various themes depending on the expectations and needs of the people in the earthquake zone, children in the earthquake zone are more interested in games and recreational activities in the mobile library, and adults need people with whom they can share their feelings and thoughts. Based on the observations and experiences of librarians in the earthquake zone, the study concluded that librarians should receive psychological first aid training and improve their knowledge and skills in this area. As a result of the evaluation, it was suggested that librarians and expert psychologists should work together to create materials for library-based psychological first aid training. What makes this research unique and different from the studies on psychological first aid in the information science literature is that it was planned by putting librarians at the center and the results were obtained with an evidence-based approach based on the real experiences of librarians. It is thought that this research will fill an important gap in the national literature since there is no evidence-based scientific publication that deals with psychological first aid and librarians together.Bireylerin, yaşadıkları olaylardan olumsuz yönde etkilenmelerinin sonucunda oluşan psikolojik travmanın etkisinden çıkarak normal şartlara kavuşması, planlanmış yöntemlerle olanaklıdır. Bu yöntemler arasında sıklıkla tercih edilenlerden biri de psikolojik ilk yardımdır. Bu çalışmanın amacı, seçili örneklem üzerinden kütüphanecilerin psikolojik ilk yardım becerilerine sahip olmalarının önemini ortaya koymak ve bu konudaki sorunları ele alarak çözüm önerileri sunmaktır. Araştırmanın bulguları 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen afetin ardından deprem bölgesine giderek kütüphane hizmeti sunan gönüllü kütüphanecilerin gözem ve deneyimlerinin değerlendirilmesine dayanmaktadır. Araştırma kapsamında dokuz kütüphaneciyle yüz yüze yapılan görüşmelerde yarı yapılandırılmış soru seti kullanılmıştır. El edilen veriler betimsel içerik analizi yöntemi kullanılarak çözümlenmiştir. Bulgular, kütüphanecilerin deprem bölgesinde hem temel kütüphanecilik hizmetleri hem de bölgedeki halkın beklentilerine ve ihtiyaçlarına bağlı olarak çeşitli temalarda hizmetler sunduğunu, deprem bölgesindeki çocukların gezici kütüphanede oyun ve eğlence amaçlı etkinliklerle daha fazla ilgilendiklerini, yetişkinlerin ise duygularını ve düşüncelerini paylaşabilecekleri kişilere ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. Araştırmada, kütüphanecilerin deprem bölgesindeki gözlem ve deneyimlerine dayanarak psikolojik ilk yardım eğitimi almaları ve bu konudaki bilgi ve becerilerini geliştirmeleri gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Değerlendirme sonucunda, kütüphanecilerin ve uzman psikologların birlikte çalışarak kütüphane temelli psikolojik ilk yardım eğitimi için materyaller oluşturmaları gerektiği önerisinde bulunulmuştur. Bu araştırmayı bilgibilim literatüründe yer alan psikolojik ilk yardım konulu çalışmalardan ayıran ve özgün kılan yan, kütüphanecileri merkeze alarak planlanması ve sonuçların kütüphanecilerin gerçek deneyimleri üzerinden kanıta dayalı bir yaklaşımla elde edilmiş olmasıdır. Yapılan araştırmanın, ulusal literatürde psikolojik ilk yardım ve kütüphanecileri birlikte ele alan kanıta dayalı bilimsel bir yayına ulaşılamadığından önemli bir boşluğu dolduracağı düşünülmektedir