11 research outputs found
Kamu Kurumlarındaki Yöneticilerin Uyguladıkları Yönetim Anlayışlarının Kamu Performans Değerlendirme Sürecine Yansımasına Yönelik Bir Alan Araştırması: TÜİK Örneği
Performans değerlendirmenin en belirgin amacı, kurumdaki çalışanların belirli bir dönem içindeki çalışmalarının ve çabalarının önceden belirlenmiş ölçütlere göre çok yönlü ve sistemli olarak ölçülerek çalışanların gelişme potansiyellerinin açığa çıkartılmasının sağlanmasıdır. Performans değerlendirme, hem süreklilik arzetmesi hem de geri dönüşüm anlayışı içinde uygulanması dolayısı ile bir süreci ifade etmektedir. Bu süreç yürütülürken planlama-uygulama ve geri bildirim aşamaları, birbirini takip eden bir sıra ile uygulanmaktadır. Bu çalışma ile ülkemiz kamu kurumlarında yönetici konumunda bulunan kamu personelinin uyguladıkları yönetim anlayışlarının performans değerlendirme sürecine yaptığı etkileri belirlemek ve bu konudaki görüşler ile beklentileri ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Bu sayede, önümüzdeki süreçte kamu personel yönetiminde uygulanacak bir performans değerlendirme sisteminin en iyi şekilde işlemesi için taşıması gereken nitelikler belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma doğrultusunda, konu kapsamında bulunan yerli ve yabancı literatür incelemesi yapılmış, kamu kurumlarında görevli 761 yönetici konumdaki personel ve diğer personel ile Türkiye İstatistik Kurumu örnekleminde, yöneticilik anlayışları ve performans değerlendirme sürecine ilişkin bir anket çalışması yürütülmüştür. İstatistiksel yöntemler kullanılarak yapılan analizler ile çalışma hipotezlerinin test edilmesi sonucunda, yöneticilerin uyguladıkları yönetim anlayışlarının performans değerlendirme sürecine doğrudan etki ettiği ve süreci şekillendirdiği tespit edilmiştir. Son olarak elde edilen veriler ve sonuçlar kullanılarak, kamu personel yönetiminde uygulanacak performans değerlendirme sistemi ile ilgili niteliksel ve yapısal öneriler sunulmuştur
A novel approach for sustainable supply Chain management with analyzing the effective governance under fuzzy uncertainty
Nowadays, knowledge has become one of the most important tools of power, distributing public services that accept the audience as citizens and not consumers and provide the principle of services without financial worries. Moreover, the urban products have a specific production and distribution channel that should be assessed. In this research, a mathematical framework is proposed for designing the supply chain network of urban products. The main contribution of this research is to incorporate the effect of public service into urban products' supply chain planning. In this regard, a mixed-integer mathematical model is proposed. In this mathematical model, an attempt is made to minimize the costs of the product distribution system by considering the effects of production, maintenance, and distribution. Moreover, fuzzy uncertainty has been applied to adapt the mathematical model to real conditions. The numerical results show that if manufacturers and distributors want to strengthen their institutions and maintain their leadership roles as in the past, they can optimize their distribution network structure to achieve the best possible performance. Moreover, technological advances and innovations in production and distribution systems can create a huge leap in profitability
Managerial proxemia in the public institutions and its impacts on the public personnel’ motivation
Interaction with subordinates being one of the most important part
of the administration activity is a matter that has to be handled carefully for
administrators who wish to indicate that they keep the managerial performance
and efficiency high. If the administrator does not establish and continue an
interaction that operates as trouble-free between himself and his subordinates,
he may be subject to major managerial issues.
Especially as for public institutions, there are many differing factors that
shape the behaviour of the administrators associated with interaction including
the management mentality that is adopted by the administrator, his character and
experience; the service that is provided by the institution, the quality and number
of the subordinates, the corporate culture, the informal groups and the political
impacts. These factors shape the task-based relationship with his subordinates
personally with all the other managerial practices apart from interaction in mind
and position his subordinates at differing conceptual “managerial distances”
according to him depending on his will or as a requirement of the circumstances.
In consequence, the administrator can be personally safe, carry on with the
administration as trouble-free and can act “as special to the situation and person.”
This study, which has been prepared with the purpose of concept
development, tries to reveal the quality and causality of the given managerial
distances within the context of public institutions. To this end, the impacts of
the concept of managerial proxemics” which was developed as an effort to
eliminate the conceptual gap in the field literature on the work motivation of
the civil servants were examined. In order to examine the hypothesis relating
to the fact that there is a linear and strong relationship between the position
of the managerial proxemics field being perceived and the task motivation, a
research was conducted using the method of face to face survey on the personnel
members of public institutions that operate in different service areas as part of
the central and local administration. As a result of the research, the conclusion
derived was that the managerial proxemics fields which were perceived by the
personnel as present had a direct and strong impact on the task motivation
Kamu yönetiminde bir pratiği anlamlandırma: Yönetsel proksemi
Yönetim faaliyetinin en önemli unsurlarından birisi olan astlar ile iletişim, yönetsel performansını ve
etkinliğini yüksek tutmak isteyen göstermek isteyen yöneticiler için üzerinde dikkatle durulması gereken bir
konudur. Yönetici, kendisi ile astları arasında sorunsuz işleyen bir iletişim oluşturmak ve sürdürmez ise
büyük yönetsel sorunlar yaşayabilir.
Özellikle kamu kurumları söz konusu olduğunda, yöneticilerin iletişime yönelik davranışlarını
şekillendiren; yöneticinin benimsediği yönetim anlayışı, karakteri ve tecrübesi; kurumda sunulan hizmet,
astların niteliği ve sayısı, kurum kültürü, informel gruplar, siyasi etkiler gibi farklı birçok etken söz
konusudur. Bu etkenler, iletişimin yanı sıra tüm diğer yönetsel uygulamalar bakımından astları ile olan
görevsel ilişkisini kişi özelinde şekillendirmekte ve astlarını, kendi isteği veya durum gereği olarak
kendisine göre farklı kavramsal “yönetsel mesafelerde” konumlandırmaktadır. Yönetici bu sayede kişisel
olarak güvende olma, yönetimini rahat sürdürme ve “duruma ve kişiye özel” davranabilmektedir.
Kavram geliştirme amaçlı hazırlanan bu çalışma, söz konusu yönetsel mesafelerin niteliğini ve
nedenselliğini ortaya koymaya çalışmaktadır. Bu amaçla, alan literatüründeki konu ile ilgili kavramsal
boşluğu gidermeye yönelik bir gayret olarak “yönetsel proksemi” kavramı geliştirilmiştir. Fiziksel yakınlık
durumu ile iletişimin karakteri arasında bir ilişki olduğunu ileri süren Proksemik Alan Teorisi’nden
esinlenerek geliştirilen bu kavramın, Lider-Üye Etkileşim Teorisi’ni farklı bir bakış açısıyla yorumlamaya
aracılık etmesi ümit edilmektedir
Role of the psychological contract perception of public personnel on task satisfaction
Psychological contract can be defined as the entirety of perceptions that are formed by way of
interpretation of the messages that are transmitted on a mutual basis as relating to the relevant task using any
method of communication outside of the formal hierarchical relationship in between administrators and
personnel members in working life. On the other hand, the task-based pleasure that the personnel member
derives taking into consideration the adjustment of his task for his own objectives and expectations can be
defined with the concept of task satisfaction. Personnel members establish a perception of psychological
contract in the organization in which they work as consciously or unconsciously. When the relevant
perception overlaps with the individual goals and expectations, the personnel member will start to have a
sense of satisfaction relating to the task which he conducts. From this angle, the higher the degree of
overlapping is, the more the degree of satisfaction that will be obtained from the task being conducted.
Moreover, obtainment of task satisfaction will have a clear impact as directly on the manner of conducting of
the task, its efficiency and even its pace. In this sense, it is evaluated that the psychological contract will have
a direct impact on the degree of satisfaction relating to the tasks that they conducted by both private sector
personnel and public sector. The significance of the task satisfaction belonging to the public personnel being
the subject of public service is indeed highly important in order to conduct the public service efficiently and
effectively. Examination of the impact that the perception of the psychological contract will have on the task
satisfaction for which it is possible to say that it is being shaped through the administrative climate in the
organization where he works and the legislative provisions that are in force seems important due to the
functioning of the public service. In order to examine the relevant impact, the survey work as based on the
face to face method has been conducted as part of the work. With the questions that were prepared for the
relevant survey and that were posed to the part of the personnel members of public institutions, endeavor was
made to examine the level of impact of the perception that is formed with the public personnel on their task
satisfaction as part of the psychological contract. From this angle, a face to face survey was applied as
directly on 576 personnel members who possess different qualifications and service areas in total. In
consequence of evaluation of the data which were gathered, it was determined that there is a high linear
relationship in between the character of the perception that relates to the elements constituting the
psychological contract and the level of task satisfaction
The effect of the level of emotional intelligence on civil servants' performance and task motivation: A study in Nevşehir Hacı Bektaş Veli University
Duygusal zeka günümüzde popülerlik kazanması ile birlikte, akademik çevrede araştırma konusu olmuştur. Duygusal zeka, kendini harekete geçirebilme, olumlu ve olumsuz duyguları yönetebilme ve düzenleyebilme, çevresine uyum sağlayabilme, kendini başkasının yerine koyabilme (empati), engelleri aşmada sebat etme gibi tanımıyla insanın hayatını yönlendirmesine yardımcı olmaktadır. Duygusal zekanın, insanın iş hayatında ve özel hayatında vereceği kararlarda, tutum ve davranışlarında sergilediği performansa ve motivasyona etkisi olmaktadır. "Kamu Personelinin Duygusal Zeka Seviyelerinin Çalışan Performansı ve Görev Motivasyonu Düzeylerine Etkisi: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi'nde Bir Araştırma" Bu çalışmamızın amacı, kamu personelinin duygusal zeka seviyelerinin çalışan performansı ve görev motivasyonu düzeylerine etkisini analiz etmektir. Bu çalışma kapsamında üç çeşit değişken bulunmaktadır. Bağımsız değişken duygusal zeka, bağımlı değişkinlerimiz performans ve motivasyondur. Bu doğrultuda önemli bir kamu alanı olan Nevşehir ilindeki Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesinde görev yapan akademik ve idari personeller örneklem olarak seçilmiştir (n=571). Araştırmada veri toplama aracı olarak anket tekniği kullanılmıştır. Duygusal zeka ölçeği olarak Petrides ve Furnham (2001) tarafından geliştirilen Duygusal Zeka Ölçeği-Kısa Formu (DZÖ-KF), Kuvaas (2006) ile Batmaz ve Gürer (2016) motivasyon ölçeği, Goodman ve Svyantek (1999: 261) tarafından geliştirilmiş olan performans ölçeği kullanılmıştır. Anketlerden elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 21,0 paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Katılımcıların duygusal zeka seviyesi ile ilgili soruların cevaplarının analizi için ki-kare testi uygulanmıştır. Ankete katılan katılımcıların duygusal zeka seviyelerinin istatistiksel olarak, anlamlı, olumlu olduğu söylenebilir. Araştırma hipotezlerini oluşturan duygusal zekanın, performansa ve motivasyona etkisini ortaya koymak için regresyon analizi ve ki-kare testi uygulanmıştır. Yapılan analiz sonucunda duygusal zekanın, çalışan performansı ve görev motivasyonuna pozitif yönlü, anlamlı katkısı olduğu görülmektedir. Araştırma sonucunda elde edilen veriler kullanılarak, kamu kurumlarında çalışanların verimliliğini ve etkinliğini artırmak için performans değerlendirmesi ve motivasyon eğitimleri verilebileceği gibi yapısal öneriler sunulmuştur.With its popularity today, emotional intelligence has been the subject of a great deal of academic research. Emotional intelligence helps people to direct their life and is the ability to mobilize oneself, managing and regulating both positive and negative emotions, adapting to an environment, empathy, and perseverance in overcoming obstacles. Emotional intelligence has an impact on the performance and motivation of a person in their decisions, attitudes and behaviours in both business and private life. The aim of this study is to examine the effect of employees` level of emotional intelligence on their performance and task motivation. There are three types of variable within the scope of this study. The independent variable is emotional intelligence, our dependent variables are performance and motivation. To this end, academic and administrative staff working at Nevşehir Hacı Bektaş Veli University in Nevşehir province, were selected as a sample (n=571). A questionnaire was used as a data collection tool for the research. The Emotional Intelligence Scale-Short Form (DCI-SF) developed by Petrides and Furnham (2001) was used, as well as the Kuvaas (2006)-Batmaz and Gürer (2016) motivation scale. The performance scale developed by Goodman and Svyantek (1999; 261) was used. The data obtained from the questionnaires were evaluated using SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 21.0. The chi-square test was applied to analyse the answers to the questions about the emotional intelligence level of the participants. It was found that the emotional intelligence levels of the participants are statistically significant and positive. Regression analysis and a chi-square test were applied to reveal the effect of emotional intelligence on performance and motivation, which constitutes the research hypotheses. As a result of the analysis, it is seen that emotional intelligence has a positive and significant contribution on performance and motivation. By using the data obtained as a result of the research, structural suggestions such as performance evaluation and motivation trainings can be given in order to increase the efficiency and effectiveness of the employees in public institutions
the effect of vısıonary leadershıp applıcatıons on task motıvatıon of publıc personnel: a comparatıve analysıs
Kamu yönetiminin etkin biçimde yürütülebilmesi için kamu yöneticilerinin astlarına ve vatandaşa yönelik davranış biçimlerinin örnek düzeyde, liyakatli ve ileri görüşlü, vizyon sahibi olmaları beklenmektedir. Kurumun yönetsel açıdan yaşayacağı tüm süreçlerde yöneticilerin bu özellikleri doğrudan etkili olmaktadır. Özellikle bilgi ve bilişim teknolojilerinin tüm yönetim aşamalarında etkin olduğu günümüzde, yöneticilerin de gelişim süreçlerini doğru analiz edebilecek ve ona göre doğru stratejiler geliştirebilecek bir vizyoner anlayışa sahip olmaları gerekir. Özellikle kurumsallığın söz konusu olduğunda söz konusu vizyonun yöneticilerden tüm çalışanlara doğru yayılan ve ortaklaşan nitelikte bir etkiye sahip olacağı düşünülebilir. Benzer biçimde kamu kurumlarındaki personelin aidiyet ve bilinç düzeyinin artırılması ve her düzeyde kaliteyi yakalamayı amaç edinmesi de karşılıklı bir sinerjiyi gerekli kılmaktadır. Bu açıdan vizyoner bir liderliğin bütüncül ve kapsayıcı özelliği, kurum vizyonunu ve markalaşmayı beraberinde getirebilir. Dolayısıyla kurum çalışanlarının motivasyonu ve kurum amaçlarının gerçekleşmesinde vizyoner liderliğin etkin rolünün göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Bu çalışma, kuruma yeni bir yön verecek vizyoner liderliğin neyi ifade ettiği veya etmesi gerektiğini, böylesine bir liderlik anlayışının kurum çalışanları üzerinde, onların görev motivasyonuna etkisi bakımından nasıl bir etkiye sahip olacağını ve bu bağlamda kurumun amaç ve hedefleri açısından neden ve ne ölçüde önemli olduğunu, Türkiye (Nevşehir şehri) örneği ile yine örneklem seçilen Hindistan(Yeni Delhi şehri) ve Japonya(Togasaki şehri) ölçeklerinde karşılaştırmalı bir anlayış ile ortaya koymayı amaçlamaktadır. Örneklem şehirlerde yürütülen anket araştırmasında elde edilen veriler SPSS programıyla analiz edilmiş ve vizyoner liderlik uygulamalarının, her üç ülkede de kamu personelinin görev motivasyonuna benzer yüksek oranlarda pozitif yönlü etki ettiği tespit edilmiştir.In order for public administration to be carried out effectively, public administrators are expected to be exemplary, qualified and visionary towards their subordinates and citizens. These characteristics of the managers are directly effective in all the processes that the organization will experience. Especially when information technologies are effective in all management stages, managers should have a visionary understanding that can analyze their development processes correctly and develop right strategies accordingly. In particular, when it comes to institutionalization, it can be thought that this vision will have an effect that is spreading from managers to all employees and has a common effect. Similarly, it is necessary to increase the level of belonging and awareness of the personnel in public institutions and to achieve the quality at all levels, thus making a mutual synergy necessary. In this respect, the holistic and inclusive feature of a visionary leadership can bring corporate vision and branding. Therefore, the effective role of visionary leadership should not be ignored for realization of the objectives of the institution and the motivation of the employees. This study aims to determine what the visionary leadership that will give a new direction to the corporation means, or what it should mean and how it will have an impact on the public institution personnel task motivation and to what extent such a leadership understanding is important in terms of the aims and objectives of the institution by comparing Turkey (Nevsehir city), India (New Delhi city) and Japan (Togasaki city). The data obtained from the surveys conducted in the sample cities were analyzed by SPSS program. As a result of the research, it has been determined that visionary leadership practices have a high positive effect on task motivation of public personnel in all three countries
Importance of visionary leadership for an active administration : An application in public institutions in Hatay
Liderlik, insanlık tarihi kadar eski bir kavram olmakla beraber, bu konudaki çalışmaların sanayi devrimi sonrasında hız kazandığı görülmektedir. Günümüze kadar bu konuda birçok araştırmalar yapılmış, ulaşılan bulgular yorumlanmış ve kavramla ilgili çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Değişen yönetim anlayışları, beraberinde yeni yönetici ve lider tiplemelerini de getirmiştir. Vizyoner liderlik, diğer yönetim tiplemelerinden farklı olarak, son dönemde ortaya çıkan yeni bir anlayıştır. Bu anlayış, liderin, başında olduğu kurumu, proaktif (öngörüsel) ve insancıl bir yaklaşım ile, öngörülen gerçekçi bir hedef doğrultusunda, hizmet verdiği kimselerin (müşteriler, vatandaşlar) beklentilerini temel alarak idare etmesine ve sürekli gelişme içinde tutmasına dayanmaktadır. Devletin günden güne “vatandaş merkezli” bir yapıya büründüğü günümüzde, vizyoner liderliğin kamu yöneticileri tarafından uygulanması daha da zorunlu hale gelmiştir. İşte bu çalışma, Hatay ölçeğinde kamuda görev yapan yöneticilerin liderlik ve vizyoner liderlik konusunda görüş ve yaklaşımlarını ortaya koymayı amaçlamaktadır.Even though the concept of leadership dates back to the early history of humanity, the studies on the subject of leadership increased after the Industrial Revolution. There are many studies, accumulated data, interpretations and theories on the subject. The changing understanding of administration brought about changes in types of leaders and administrators. The visionary leadership, different from other typologies of administration, emerged recently. This understanding of leadership requires the leader of a particular institution to administer and keep up-to-date his or her organization in accordance with the expectations of (citizen-customer) service receivers and based on a visionary and humanist approach. As the public administration increasingly becomes citizen-centered, the application of visionary leadership by public administrations has become more necessary. This study examines the attitudes and opinions of public administrators about leadership and visionary leadership in Hatay province
The effect of visionary leadership applications on task motivation of public personnel: a comparative analysis
Kamu yönetiminin etkin biçimde yürütülebilmesi için kamu yöneticilerinin astlarına ve vatandaşa yönelik davranış biçimlerinin örnek düzeyde, liyakatli ve ileri görüşlü, vizyon sahibi olmaları beklenmektedir. Kurumun yönetsel açıdan yaşayacağı tüm süreçlerde yöneticilerin bu özellikleri doğrudan etkili olmaktadır. Özellikle bilgi ve bilişim teknolojilerinin tüm yönetim aşamalarında etkin olduğu günümüzde, yöneticilerin de gelişim süreçlerini doğru analiz edebilecek ve ona göre doğru stratejiler geliştirebilecek bir vizyoner anlayışa sahip olmaları gerekir. Özellikle kurumsallığın söz konusu olduğunda söz konusu vizyonun yöneticilerden tüm çalışanlara doğru yayılan ve ortaklaşan nitelikte bir etkiye sahip olacağı düşünülebilir. Benzer biçimde kamu kurumlarındaki personelin aidiyet ve bilinç düzeyinin artırılması ve her düzeyde kaliteyi yakalamayı amaç edinmesi de karşılıklı bir sinerjiyi gerekli kılmaktadır. Bu açıdan vizyoner bir liderliğin bütüncül ve kapsayıcı özelliği, kurum vizyonunu ve markalaşmayı beraberinde getirebilir. Dolayısıyla kurum çalışanlarının motivasyonu ve kurum amaçlarının gerçekleşmesinde vizyoner liderliğin etkin rolünün göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Bu çalışma, kuruma yeni bir yön verecek vizyoner liderliğin neyi ifade ettiği veya etmesi gerektiğini, böylesine bir liderlik anlayışının kurum çalışanları üzerinde, onların görev motivasyonuna etkisi bakımından nasıl bir etkiye sahip olacağını ve bu bağlamda kurumun amaç ve hedefleri açısından neden ve ne ölçüde önemli olduğunu, Türkiye (Nevşehir şehri) örneği ile yine örneklem seçilen Hindistan(Yeni Delhi şehri) ve Japonya(Togasaki şehri) ölçeklerinde karşılaştırmalı bir anlayış ile ortaya koymayı amaçlamaktadır. Örneklem şehirlerde yürütülen anket araştırmasında elde edilen veriler SPSS programıyla analiz edilmiş ve vizyoner liderlik uygulamalarının, her üç ülkede de kamu personelinin görev motivasyonuna benzer yüksek oranlarda pozitif yönlü etki ettiği tespit edilmiştir.In order for public administration to be carried out effectively, public administrators are expected to be exemplary, qualified and visionary towards their subordinates and citizens. These characteristics of the managers are directly effective in all the processes that the organization will experience. Especially when information technologies are effective in all management stages, managers should have a visionary understanding that can analyze their development processes correctly and develop right strategies accordingly. In particular, when it comes to institutionalization, it can be thought that this vision will have an effect that is spreading from managers to all employees and has a common effect. Similarly, it is necessary to increase the level of belonging and awareness of the personnel in public institutions and to achieve the quality at all levels, thus making a mutual synergy necessary. In this respect, the holistic and inclusive feature of a visionary leadership can bring corporate vision and branding. Therefore, the effective role of visionary leadership should not be ignored for realization of the objectives of the institution and the motivation of the employees. This study aims to determine what the visionary leadership that will give a new direction to the corporation means, or what it should mean and how it will have an impact on the public institution personnel task motivation and to what extent such a leadership understanding is important in terms of the aims and objectives of the institution by comparing Turkey (Nevsehir city), India (New Delhi city) and Japan (Togasaki city). The data obtained from the surveys conducted in the sample cities were analyzed by SPSS program. As a result of the research, it has been determined that visionary leadership practices have a high positive effect on task motivation of public personnel in all three countries
Determination level of leadership styles on organizational stress level in public institutions: A comparative review during the Covid-19 pandemic period
Liderlik görüşü üzerine geçmişten bugüne kadar birden fazla tanımlama yapılmıştır. Bu tanımlamalarda geçen ortak fikirler ele alınarak birden fazla farklı grubun oluşturduğu topluluklarda, insanları bir amaç etrafında toplamak, fakat onların rızalarını alarak başarma güdülerini ortaya çıkararak onları amaca ulaşmaları açısından yollar çizerek marifetlerinin bütünü sempati uyandıran davranış biçimleri şekliyle tanımlanmaktadır. Kamu yönetimleri gözüyle incelendiğinde, yukarda bahsi geçen tanımlamalar kanun, tüzük ve yönetmeliklerle beraber toplum için uygulanabilirliği, refahı açısından da değerlendirilmesi gereken durumdur. Kurumlarda çalışan personelin, yaptıkları işlerden kaynaklı ve bu işlerin kendi öz benliklerinde meydana getirdiği psikolojik travmaları özetleyen "örgütsel stres" kurumlarda çalışan personelin iş adaptasyonlarını olumlu/olumsuz etkileyerek iş tatminini ve dolayısıyla verimliliği olumlu/olumsuz etkileyen en önemli faktördür. Söz konusu olan bu iki tanımlama kamu kurumlarındaki idarecileri yönetimlerinin en üst düzeyde başarı sağlamaları açısından önemli ölçüde ilişkilendirmektedir. Liderlik ile stres arasındaki bu etkileşim, 2019 yılı son döneminde ortaya çıkan ve kısa sürede dünyayı etkisi altına alan Coronavirüs (Covid – 19) Pandemisi özel sektörle birlikte kamu kurum ve kuruluşlarını büyük ölçüde etkilemiştir. Bu sebepten dolayıdır ki kamu kurumlarının doğrudan ya da dolaylı yollarla meydana getirdiği kamu hizmetlerinin daha da ön plana çıktığı gözlemlenmiştir. Salgın döneminde meydana gelen olumsuzluklardan en çok etkilenen kurumların başında sağlık ve eğitim gelmektedir. Liderlik – Stres ilişkisini pandemi döneminde bu iki kurum üzerinde incelemenin faydası olacağı düşünülmüştür. Bundan dolayıdır ki çalışmaya yön veren anket uygulamaları, Taş, Çelik ve Tomul (2007) tarafından geliştirilen "Liderlik Tarzı Davranış Ölçeği" ve "Kurumsal Stres Ölçeği" Kayseri ili Erciyes Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Kayseri il Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde beş ortaöğretim okulundaki personele online şeklinde uygulanmıştır. Anketlerden elde edilen sonuçların analizleri SPSS 20.0 istatistik programı kullanılarak yapılmıştır. En yüksek ortalama ''Demokratik Liderlik'' tarzında çıkmış araştırma neticesinde uygulanan Liderlik Tarzının ''Demokratik Liderlik'' olduğu sonucuna varılmıştır. Kurumsal stres düzeyi ile alakalı ise orta derecede bir stres düzeyi hakim olduğu görülmüştür.More than one definition has been made on the leadership view from the past to the present. Considering the common ideas in these definitions; In communities formed by more than one different group, the ability to gather people around a goal, but by obtaining their consent, by revealing their motivation to achieve and drawing paths for them to reach the goal and purpose, is defined as the totality of their talents and sympathetic behavior. When examined from the perspective of public administrations, the definitions mentioned above should be evaluated in terms of their applicability and welfare for the society, together with laws, regulations and regulations. "Organizational stress", which summarizes the psychological traumas caused by the work of the personnel working in the institutions and caused by these works in their own selves, is the most important factor affecting the job satisfaction of the personnel working in the institutions positively / negatively by affecting their work adaptations positively / negatively. These two definitions are significantly related in terms of the highest level of success of the administration of the administrators in public institutions. It can be said that the aforementioned relationship has become even more important due to the direct effects on the public service of the negative effects of the Coronavirus (Covid-19) Pandemic, which has started to spread since the end of 2019 and whose impact severity is indisputable throughout the world, reflected in public institutions as well as private institutions. In this respect, it is thought that examining health and education institutions, which can easily be said to be the ones most affected by the aforementioned negativities, will be useful in terms of both seeing the experience levels of public administrators in crisis and stress management and examining the effects of the Pandemic on public employees and public service efficiency. That's why the survey applications that guide the study In the research, the "Leadership Style Behavior Scale" and the "Institutional Stress Scale" developed by Taş, Çelik and Tomul (2007) have five secondary education schools within the body of Kayseri Province Erciyes University Health Application and Research Center and Kayseri Provincial Directorate of National Education. It was applied online to the staff at the school. The analyzes of the results obtained from the questionnaires were made using the SPSS 20.0 statistical program. Democratic Leadership average: 3.9255, Transformational Leadership average: 3.4217 and Democratic Leadership average: 3.4736. The average Institutional Stress Level is 3.0328. Since the highest scoring is in the "Democratic Leadership" style, it was concluded that the Leadership Style applied as a result of the research was "Democratic Leadership"