Hypochlorous Acid - Analytical Methods and Antimicrobial Activity

Hypochlorous acid (HOCl) is produced by the human body’s immune cells to fight infections. It is effective against a broad range of microorganisms. It is non-toxic, non-irritant and non-corrosive at proper usage concentrations. There are some available commercial products that contain HOCl. However, its low storage stability constitutes a major challenge. This review considers the antimicrobial activity of HOCl and its methods of analysis.Keywords: Antimicrobial activity, Hypochlorous acid, Analytical method

Poliamid 6'nın aşınmasında karşı yüzey pürüzlülüğünün etkisi

In this study, effect of counterface roughness on the wear of extruded PA 6 is investigated in dry sliding against stainless steel discs. In a pad on disc wear machine, PA 6 pins were tested against stainless steel discs which had various roughness values. Disc material is AISI 416 C stainless steel (0.15% C, 1.25% Mn, 1% Si, 13% Cr, 0.04% P, 0.03% S). Hardness is 52 HRC. Cylindrical surfaces of discs in 60 mm diameter were used as wearing surfaces. Polymer specimens were produced as cylindrical pins in 10 mm diameter. One of end faces of each pin was formed in the same radius with the discs. In all experiments, normal force and sliding speed is constant. The variable parameter is the surface roughness of the discs. Roughness  of the discs were produced by cylindrical grinding. Four different grinding wheels were used. The grain sizes of wheels were 36, 46, 60 and 120. Grain size, diamond dressing rate, grinding time and circumferential speed of the wheel were varied in order to obtain verious counterface roughness values. Circumferential speed was varied using wheels with different diameters without changing the rotational speed. Very high roughness values (mean of profile deviations  Ra = 3 mm) were generated by using grinding wheels with smallest possible diameters. Very low roughness values (Ra 1 mm) it was investigated whether wear rate increases with the parameter (1+4m2)1/2/s or not. It was seen that wear rates of PA 6 increase with this parameter. According to the results of experiments it was seen that steady state wear rates increase in the range of axial Ra = 0 - 1.5 mm and decrease in the range of 1.5 - 3 mm, generating a maximum for almost Ra = 1.5 mm. It is estimated that the decrease in wear rate is caused by the continuous transfer film formation on the counterface. Coefficient of friction generally decreases with increasing counterface roughness. In our experiments, when counterface roughness increased coefficient of friction decreased slowly. It is estimated that the observed slow decrease was caused by high coefficient of friction and high temperature. Keywords: Wear, polymer, roughness, fatigue, abrasive wear. Polimerlerin metal karşı yüzeyle eş çalışmasında, aşınmayı etkileyen en önemli faktörlerden biri karşı yüzeyin pürüzlülüğüdür. Bu çalışmada ekstrüzyon PA 6'nın, paslanmaz çelikten disklerle kuru sürtünmesinde, karşı yüzey pürüzlülüğünün polimerin aşınmasına etkisi incelenmektedir. Pürüzlülük silindirik taşlamayla oluşturulmuştur. Çok küçük pürüzlülük değerleri ise (profil sapmalarının aritmetik ortalaması Ra £ 0.15 mm) taşlamanın ardından 280-320 numaralı SiC zımpara kağıdı kullanılarak elde edilmiştir. Disklerin eksenel yöndeki Ra değeri yaklaşık olarak 0.08 mm'den 3 mm'ye kadar değişmektedir. PA 6 papuç-disk aşınma cihazında, farklı yüzey pürüzlülüğüne sahip paslanmaz çelikten disklerle (AISI 416 C, 52 HRC) aşınma deneyine tabi tutulmuştur. Disk malzemesinin alaşımı % 0.15 C, % 1.25 Mn, % 1 Si, % 13 Cr, % 0.04 P, % 0.03 S şeklindedir. Disklerin yüzeyinde pürüzlülük ölçümleri yapılarak standart pürüzlülük parametreleri elde edilmiştir. Pürüzlülük profillerinden ortalama tepe yuvarlaklık yarıçapı Rav sayısal analizle hesaplanmıştır. Disk yüzeylerinin optik mikrofotoğrafları çekilmiştir. Deneyler sonucunda, ekstrüzyon PA 6'nın karşı yüzeyde sürekli bir transfer filmi oluşturduğu, eksenel Ra = 0-1.5 mm aralığında aşınma hızının arttığı, 1.5-3 mm aralığında ise aşınma hızının azaldığı görülmüştür. Ayrıca karşı yüzeyin Ra = 0-1 μm aralığında, transfer filmi oluşumu sebebiyle, aşınma hızının Rav ile değişiminin Hollander ve Lancaster'in yorulma aşınması modeline uymadığı tespit edilmiştir. Deney sonuçlarının, eksenel Ra = 1-3 mm aralığında, polimerin kopma mukavemeti, sürtünme katsayısı ile abrazif aşınma hızı arasında bir bağıntı veren abrazif aşınma modeline uyduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Aşınma, polimer, yüzey pürüzlülüğü, yorulma, abraziv aşınma.&nbsp

Bibliyometrik Analiz Yöntemi Üzerinden Yer Seçimi ile İlgili Karar Destek Sistemi Yöntemlerinin İncelenmesi

Günümüz kentleri, Sanayi Devrimin’den bu yana ticaret, sanayi, kültür ve sanat, eğitim gibi aktivitelerin merkezi haline gelmiştir. Bu hızlı gelişim ve dönüşüm ile birlikte birçok planlama sorunu ortaya çıkmakta, bir yandan göç alarak kalabalıklaşıp büyüyen kentler bir yandan da zorlu yaşam alanları haline gelmektedir. Bu sorunların çözümünde kullanılan geleneksel yöntemler, kişisel fikirlere dayandığı ve kullanıcı ya da çevre verilerini sistematik olarak dikkate almadıkları için genellikle anlık olarak sorunları çözmekte, işletmede veya kullanımda kısa ve uzun vadede sorunlara neden olabilmektedir. Diğer taraftan dünya genelinde kullanımı artmakta olan karar destek sistemlerinin, yaşadığımız kentlerin planlanmasında kullanılmalarıyla birlikte, daha analitik ve veri odaklı bir yaklaşım sunularak kentlerde oluşan anlık planlama sorunlarının önüne geçilebildiği görülmektedir. Çalışma kapsamında ele alınan Balıkesir kent merkezinde ki raylı sistem, kentlerde yaşanan bu hızlı gelişim ve dönüşüm ile birlikte günümüzde bir planlama sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Mevcut kent merkezinde bir bariyer etkisi oluşturan raylı sitemin hafif raylı sisteme dönüştürülmesine yönelik 2014-2023 Güney Marmara Bölge Planı kapsamında iki aşamalı olarak bir planlama yapılmıştır. Ancak planlama kapsamında belirlenmiş olan istasyon noktalarının geleneksel yöntemlerle sübjektif kararlara dayalı bir şekilde tespit edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Sunulan bu çalışmada ise böylesi bir dönüşümün planlamasında geleneksel yöntemler yerine karar destek sistemlerinden yararlanılmasının önemine vurgu yapılarak, süreç boyunca özellikle hafif raylı sistemin verimli bir şekilde işlemesi için büyük önem taşıyan istasyon yerlerinin tespiti aşamasında hangi karar destek sistemlerinden yararlanılabileceği sorusuna odaklanılmıştır. Literatürde yer tespiti sorunlarında kullanılan karar destek sistemi yöntemlerini incelemek için, bir bilim dalıyla ilgili çalışmaların mevcut durumunu, yönelimini ve gelişimini ortaya koymakta kullanılan ve verileri sınıflandırarak onları daha iyi analiz etme ve ihtiyaç duyulan doğru, güvenilir ve yeterli bilgiye ulaşma imkanı sağlayan bibliyometrik analiz yönteminden faydalanılmıştır. Bu yöntem ile gerçekleştirilen analizlerde örneklem alanı olarak, yaygın bir kullanımı bulunan ve birçok farklı akademik disiplinde oldukça geniş bir veri içeriği sunan, Web of Science veri tabanı kullanılmıştır. Verilerin analiz edilmesi aşamasında ise ücretsiz erişim imkânı ve kolay bir arayüze sahip VosViewer yazılımından yararlanılmıştır. Gerçekleştirilen analizler sonucunda, yer seçimi ile ilgili uluslar arası literatür içerisinde büyük çoğunlukla GIS tekniklerinin ve çok kriterli karar verme (MCDM) yaklaşımlarının kullanıldığı tespit edilmiştir. Literatürdeki çalışmalar üzerinden yapılan bu tespitlerle, geliştirilecek olan yöntem ile çalışabilecek karar destek sisteminin seçimine katkı sağlanmıştır

Resetting the table: concerns for restaurant operations in MA

The restaurant industry in the state of Massachusetts represents, as of 2018, over 15,000 restaurants (Massachusetts Restaurant Association, n.d.). The nearly $19 billion-dollar industry was nearly brought to a complete halt of operations with the outbreak of COVID-19. While many restaurants pivoted their operations to offer take-out, curbside pick-up, and delivery services only, many operators made the difficult decision to temporarily close their restaurants. It is estimated that of the restaurants that closed, 75% would not re-open (Severson & Yaffe-Bellany, 2020). Effective June 1st, 2020 restaurants in Massachusetts were allowed to operate their establishments with outdoor seating. Then on June 22nd, 2020, the Baker Administration opened step two of phase two, which allowed for indoor dining to occur with a variety of safety measures (Safety Standards and Checklist, 2020). It is estimated that 10% of the workforce in MA is a restaurant related position. With a significant increase in the furlough’s or layoffs to the industry, the MA unemployment surged. The Boston and eastern districts of the state make up the largest volume of restaurants and employees (Massachusetts Restaurant Association, n.d.). The proper re-opening of the restaurant is going to be a key aspect to maintaining positive online reviews and repeat business. However, this new territory of reduced seating to comply with social distancing, the increased frequency of enhanced cleaning protocols, and the personal health and safety of the guests and employees along with wearing facial masks all take on a new realm of concern. These concerns are fresh on the minds of the consumers and the restaurant operators.Published versio

Sanitizer centerpieces: concerns for restaurant operations in MA

The COVID-19 virus arrived as an unidentifiable shock to the restaurant industry. The whole hospitality industry was unexpectedly crippled by an issue that it has never experienced in its prior history. Once operators got over the antecedent trauma, they immediately looked for an opportunity to adjust their operational plan. The response was varied based on their business model. As management expert Leon C. Megginson said, “it is not the strongest of the species that survives, nor the most intelligent, but the one most adaptable and responsive to change.” The operators knew change was inevitable, they had to pivot their operation to adopt the new standards swiftly. They had to look at the operations from scratch (going back to basics). As an immediate response to remain in business, pivots had to be made, including offering or enhancing take-out service, creating curbside delivery and/or home delivery options. Currently, Massachusetts restaurants are open with restrictions, including the number of persons seated inside, CDC recommended cleaning protocols, social distancing guidelines and the requirement to wear a facial mask. Operators have a greater sense of confidence compared to the first couple of months of the COVID-19 pandemic, however, they remain in uncharted waters resulting in a stressful uncertainty for the future. Moreover, conditions and regulations change very fast requiring operators to operate differently every day.Published versio

Are customers in or out? The status of dining in Massachusetts

First author draf

Acute Supramaximal Exercise-Induced Adiponectin Increase in Healthy Volunteers: Involvement of Natriuretic Peptides

Exercise may modulate lipolysis via leading to natriuretic peptide secretion and beta-adrenergic activation. Adiponectin, an adipose-secreted multifunctional signaling protein, may be the missing link between exercise and lipolytic activity. In this study, we aimed to investigate the effects of supramaximal exercise on plasma levels of adiponectin, atrial natriuretic peptide (ANP), and B-type natriuretic peptide (BNP) in healthy humans. Thirty-one healthy young adult volunteers (male/female, 15/16; mean age±SD, 20.7±1.7 years) underwent a 30-second Wingate anaerobic exercise test on a cycle ergometer and venous blood sampling before and after the exercise test. Plasma ANP and BNP levels were assayed by radioimmunoassay, whereas adiponectin levels were assayed by enzyme-linked immunosorbent assay. Systolic and diastolic blood pressures, heart rate, hematocrit levels and blood lactate were also measured before and after exercise. The mean plasma adiponectin level significantly increased following a 30-second anaerobic exercise test compared to resting level (17.45±4.70 vs 31.29±5.16 μg/mL, respectively, p<0.001). The mean plasma ANP and BNP levels remained comparable before and after the 30-second anaerobic exercise. A 30-sec supramaximal exercise session enhanced circulating adiponectin levels in both gender groups, whereas ANP and BNP levels exerted non-significant alterations. We suggest that acute anaerobic exercise may affect secretory function of adipose tissue which seems not related with natriuretic peptide secretion

Imunomodulacija i oksidativni stres u radnika u pjeskarenju traper platna: promjene uzrokovane izloženosti silici

Workers in denim sandblasting are at a high risk of developing silicosis, an occupational lung disease caused by inhaling crystalline silica dust. The development and progress of silicosis is associated with the activation of the immune system and oxidative stress. In the former, interferon-gamma induces both neopterin release and the enzyme indoleamine [2,3]-dioxygenase (IDO) in various cells. The determination of the kynurenine-to-tryptophan ratio and neopterin concentration has proven to be an efficient method to monitor the activation status of IDO and cellular immunity. The present study aimed to investigate whether occupational silica exposure leads to any alterations in neopterin levels, tryptophan degradation, and activities of superoxide dismutase (SOD) and catalase (CAT), agents in the antioxidant defence system. Fifty-five male denim sandblasting workers and twenty-two healthy men as controls were included. Mean neopterin and kynurenine levels, kynurenine-to-tryptophan ratio, and SOD activity were higher in subjects with silicosis compared to non-exposed controls (all, p<0.05). Neopterin levels and kynurenine-totryptophan ratios were positively correlated (p<0.05); however, no correlation was observed between length of employment and the measured parameters. Some of the measured parameters were significantly affected by the severity of the pathology. Our results suggest that silica exposure activates the cellular immune response. The increased neopterin levels and tryptophan degradation confirm the possibility of their use as an indicator of cellular immune response.Radnici u pjeskarenju traper platna izloženi su visokom riziku od silikoze, profesionalne plućne bolesti uzrokovane udisanjem čestica silikatne prašine. Razvoj i progresija silikoze povezani su s aktivacijom imunosnog sustava i oksidativnim stresom. Pri aktivaciji imunosnoga sustava, interferon-gama potiče otpuštanje neopterina i enzima indoleamina [2, 3]-dioksigenaze (IDO) u različitim vrstama stanica. Određivanje omjera kinurenina i triptofana te koncentracije neopterina pokazale su se učinkovitim metodama praćenja aktivacijskoga statusa IDO-a i staničnog imuniteta. Ovaj rad istražuje uzrokuje li profesionalna izloženost silici promjene u razinama neopterina, degradaciji triptofana i aktivnosti superoksid dismutaze (SOD) i katalaze (CAT), agenata u antioksidativnom obrambenom sustavu. U istraživanju je sudjelovalo 55 muških radnika u pjeskarenju traper platna i 22 zdrava muškarca u kontrolnoj skupini. Srednje vrijednosti razina neopterina i kinurenina, omjera kinurenina i triptofana, te aktivnosti SOD-a bile su više u radnika oboljelih od silikoze nego u kontrolnoj skupini (p<0,05). Razina neopterina i omjer kinurenina i triptofana bile su u pozitivnoj korelaciji (p<0,05). Međutim, korelacija nije uočena između mjerenih vrijednosti i radnog staža. Neke od mjerenih vrijednosti bitno su ovisile o težini patologije. Dobiveni rezultati daju naslutiti da izloženost silici uzrokuje aktivaciju staničnog imunosnog odgovora. Povećane razine neopterina i degradacije triptofana potvrđuju mogućnost njihova korištenja kao pokazatelja staničnog imunosnog odgovora