85 research outputs found
The effect of corporate governance features on environmental, social and governance (esg) disclosures
Borsa İstanbul’da (BIST) işlem gören 28 firma için kurumsal yönetim özelliklerinin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) açıklamaları üzerindeki etkisini tespit etmeyi amaçlayan bu araştırma, denetim komitelerinin toplantı sayısı, denetim komitesi üye sayısı ve yönetim kurulundaki bağımsız üye sayısının ESG değerlerini nasıl etkilediğine odaklanmaktadır. Araştırmada, 2016-2019 yılları arasında BİST’te işlem gören 28 firmanın verileri kullanılmış ve araştırma sonucunda yönetim kurulundaki bağımsız üye sayısı ile ESG değerleri arasında pozitif bir ilişki olduğu ancak denetim komitelerinin toplantı sayısı ve denetim komitesi üye sayısı açısından ise negatif yönde bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada verilerin tahmininde panel regresyon yöntemi kullanılmıştır.This study, which aims to determine the effect of corporate management features on environmental,
social, and governance (ESG) disclosures for 28 companies being traded in Borsa İstanbul (BIST), focuses on
how the number of audit committee meetings, the number of these committees’ members, and the number of
independent members in the board of directors affect the ESG values. Using the data of 28 companies having
been traded in BIST between 2016-2019, the study concludes that there is a positive relationship between the
number of independent members on the board of directors and ESG values, but there is a negative relationship in
terms of the number of audit committee meetings and the number of audit committee members. The study uses
the panel regression method for the estimation of the data
Catching & Creating: A comparison of the protagonists of Frankenstein and Catcher in the Rye in their shared fear of sexuality and attachment to childhood
How are the attempts to persevere innocence and deny adulthood portrayed by
Holden Caulfield in Catcher in The Rye by J.D. Salinger and Dr. Frankenstein in
Frankenstein by Mary Shelley
Relationship between environmental and financial performance: A survey on bist 30
Bu araştırmanın amacı, BİST 30’da yer alan işletmelerin çevresel
performanslarının finansal performansları üzerindeki etkisini analiz etmektir.
Araştırma, BİST 30’da yer alan 23 işletmenin 2014-2018 yılları
arasında yayımladıkları sürdürülebilirlik raporlarına dayanmaktadır.
Analizde çevresel performans göstergeleri olarak su tüketimi, atık ve
emisyonlara ilişkin verilerden faydalanılmıştır. İşletmelerin finansal performans
göstergeleri olarak özsermaye/aktifler, aktif kârlılığı (ROA) ve
özsermaye kârlılık (ROE) oranları kullanılmıştır. Araştırmada verilerin tahmininde Havuzlanmış Regresyon Modeli çerçevesinde panel regresyon
yöntemi kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre; çevresel performansın
finansal performans üzerinde etkisi olmadığı tespit edilmiştir.
Bununla birlikte, atık ve emisyon miktarının finansal performans üzerinde
pozitif yönde bir etkiye sahip olduğu, su tüketiminin ise finansal performansı
negatif yönde bir etkilediği belirlenmiştir.The purpose of this study is to analyze the impact of environmental
performance of companies included in BIST 30 on their financial performance. The research is based on the sustainability reports published
by 23 companies in BIST 30 between 2014-2018. Data on water consumption, waste and emissions were used as environmental performance
indicators in the analysis. Assets, return on assets (ROA) and return on
equity (ROE) were used as financial performance indicators of companies. In the study, the panel regression method was used in the framework of Pooled Regression Model in the estimation of the data. According to the research findings, it has been determined that environmental performance has no effect on financial performance. However, it
has been determined that the amount of waste and emission have positive
impact on financial performance, while water consumption has negative
Analysis of an ottoman treasury register, the costs book of bucak sanjak dated 1280 h. (1864 h.)
Maliye Nezareti mali birimleri tek çatı altında toplamak amacı ile dokuz farklı mali birim ile
kurulmuştur. Dokuz birimden olan masarifat muhasebesi çalışmanın konusu olarak belirlenmiştir. Bu
konu dahilinde çalışmanın amacı Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinden temin edilen ML.MSF.d. fon
kodlu ve 17488 sıra nolu belgenin muhasebe bilimi bakışı ile tahlil edilmesidir. Çalışma sonucunda
1280 (R.) (1864 M.) senesinin Ağustos, Eylül, Ekim ve kasım aylarına ait Bucak sancağının merkez ve
bazı kazalarının giderleri ve bu giderlerin kaynağına dair bilgilere ulaşılmıştır. Ayrıca belgenin
çözümlenmesi ile muhasebenin temel kavramlarından olan, tam açıklama kavramı, dönemsellik
kavramı, para ile ifade edilebilme kavramı gibi konulara uygun olduğu ortaya çıkmıştır.Ministry of Finance was established on nine different financial units in order to gather the
financial units under a single roof. Costs accounting, which was one of these nine units, was determined
as the subject of this research. In this context, the aim of this study is to analyze the document coded
ML.MSF.d.fon and numbered 17488 obtained from the Ottoman Archives of the Prime Ministry from
the perspective of accounting. As a result of the research, certain financial information was reached
about Bucak Sanjak center and several of its districts concerning the expenses and sources of these
expenses limited to the August, September, and November months of the year 1280 (1864 H.).
Additionally, based on the analysis of the document, it was determined that it was in accordance with
the basic principles of accounting such as full disclosure concept, time period concept, and monetary
unit concept
Endüstri 4.0 çağında muhasebe - finans öğrencilerinin uzaktan öğretim sistemine ilişkin algıları
Bu araştırmada, Endüstri 4.0 çağında Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ve Isparta Uygulamalı Bilimler
Üniversitesi’nde muhasebe - finans yönetimi öğrencilerinin uzaktan öğretim sistemine yönelik algılar ve bu algıların
birbiri ile olan ilişkilerini incelemeyi amaçlamıştır. Araştırma kapsamında ağırlıklı olarak muhasebe ve finans eğitimi
alan 334 öğrenciye online olarak anket veri toplama yöntemi ile soru ve ifadeler yöneltilmesi sonucunda elde edilen
veriler güvenilirlik, faktör ve regresyon analizine tabi tutulmuştur. Güvenilirlik analizi sonrasında oldukça yüksek
güvenilirlikte olan veriler, faktör analizine tabi tutulması sonucunda beş faktöre ayrılmıştır. Bu faktörler ile oluşturulan
hipotezler regresyon analizine tabi tutulmuştur. Araştırma sonucunda araştırma konu ve amaç doğrultusunda oluşturulan
hipotezlerin tamamı kabul edilmiştir. Dolayısı ile öğrencilerin rasyonellik algıları, sistemin bilgi kalitesi ve güvenliği,
operasyonel karar desteği ve yordam etkinliği, sistemin hizmet kalitesi ve sisteme yönelik beklenti etkisi ve inanç
sistematiği tutumunun oluşmasında etkili olduğu ortaya çıkmıştır.This study focuses on the perceptions of accounting-finance management students at Burdur Mehmet Akif Ersoy
University and Isparta University of Applied Sciences regarding the distance education system in the age of Industry 4.0
and the relationships among these perceptions. Within the scope of the study, 334 students predominantly taking
accounting and finance classes were posed questions and statements through online questionnaire data collection
method, and the data obtained were subjected to reliability, factor, and regression analysis. Following the reliability
analysis, the data with very high reliability were subjected to factor analysis and divided into five factors accordingly.
The hypotheses formed with these factors were put through regression analysis. As a result of the study, all of the
hypotheses formed in line with the research topic and objective were confirmed. Hence, the study revealed that students'
perceptions of rationality, information quality and security of the system, operational decision support and procedure
effectiveness have influence over the attitudes of expectation effect towards the system and the service quality of the
system, and the belief systematic
A Research on Reading Habits of Hacettepe University and Bilkent University Students
Okuma alışkanlığı bireysel ve toplumsal gelişme ölçütleri arasında yer almaktadır. Üniversite öğrencileri güçlü okuma alışkanlığına sahip olması beklenen bir gruptur. Bu çalışma, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi'nde öğrenim gören dördüncü sınıf lisans öğrencilerinin kitap okuma alışkanlığı düzeylerini ve bu alışkanlıklarına ilişkin çeşitli özellikleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu çerçevede, bu üniversitelerin ilgili fakültelerindeki toplam 104 öğrenciye, 2008 Aralık ayında anket uygulanmıştır. Araştırma sonucunda her iki üniversite öğrencilerinin de zayıf bir okuma alışkanlığına sahip oldukları anlaşılmıştır. Ayrıca, öğrencilerin düzenli okumadıkları, okuyacakları kitapları daha çok satın aldıkları görülmüştür. Öğrenciler, genelde zaman yetersizliği nedeniyle okuyamamaktadırlar. Kütüphane kullanma öğrencilerin okuma alışkanlığı ile bağlantılı olarak gerçekleştirdikleri bir etkinlik değildir.Personal reading habits reflect both individual development and reading levels within the society as a whole. Accordingly, it might be expected that university students would constitute group with relatively high reading habits. This study was carried out in order to determine the levels of reading habits among fourth year students in the Faculty of Medicine at Hacettepe University and in the Fa- culty of Art, Design and Architecture at Bilkent University, and then to ascertain some additional characteristics of these habits. With this aim, a questionnaire was completed by 104 students from these universities in December 2008. Thus, it was found out that the students from both universities have relatively low levels of reading. Furthermore, students do not read regularly, and they prefer to buy books that they wish to read. Students generally could not read mainly due to in- sufficient time. Use of the library is not related to the students' reading habits
The effect of job ınsecurıty on the ıntentıon of quıttıng jobs: a research on accountıng professıonals
Çalışanlardaki işe bakış açıları genel olarak gelir, kariyer ve iş güvenliği şeklinde algılanmaktadır. İş güvenliği, işletme sahiplerinin ve çalışanların farklı beklentileri, beklenen çalışma koşulları, kariyer fırsatları ve ücret güvencesi olarak ifade edilmektedir. İş güvencesizliği ise çalışanların mevcut işinden hukuki ya da hukuki olmayan değişiklikler sonucunda işini kaybetme kaygısının ortaya çıkması olarak tanımlanmaktadır. İş güvencesizliğinin sonuçlarından biri işten ayrılma niyeti; çalışanın çeşitli sebeplerden dolayı işinden ayrılma isteği olarak ifade edilmektedir. Bu çalışmanın amacı iş güvencesizliği algısının işten ayrılma niyetine etkisini Batı Akdeniz Bölgesi’nde muhasebe meslek mensupları üzerinde saptamaktır. Çalışmada frekans, yüzde, standart sapma, korelasyon ve regresyon analizleri yapılmıştır. Çalışmanın sonucuna göre, iş güvencesizliği algısı arttıkça meslek mensuplarının işten ayrılma niyeti de doğrusal ve pozitif yönde artmaktadır. Diğer bir ifadeyle çalışmaya katılan muhasebe meslek mensuplarının iş güvencesizliği algısı yüksek ise, işten ayrılma niyeti ölçeği de orta değere yaklaşmaktadır. Ayrıca muhasebe meslek mensuplarının, iş güvencesizliği algısı işten ayrılma niyetleri üzerindeki etkisi demografik özelliklere göre de farklılık göstermektedir.The job perspective of employees is generally perceived as income, career, and job security. Job security is defined as different expectations of employers and employees, expected working conditions, career opportunities, and payment security. Job insecurity is defined as the concern of employees to lose their jobs as a result of legal or non-legal changes from their current job. One of the results of job insecurity is defined as the intention to quit the job, in other words, the demand of the employee to quit the job due to various reasons. The aim of this study is to determine the impact of job insecurity on the intentions of quitting jobs concerning the accounting professionals working in the Western Mediterranean region. The study frequency, percentage,standard deviation, correlation and regression analyzes were performed. As the conclusion of the study, it was determined that as the job insecurity perceptions increase, the intentions of the accounting professionals to quit their jobs linearly and positively increase as well. In other words, if the professional accountants' perception of job insecurity is high, the intention to quit is approaching the middle value. It is also found that impact of job insecurity on the intention of employees professional accountants change according to different demographic characteristics
Lyme Arthritis in Primary Care; Case Report
Primary health care is the closest point to the patient. The person who is ill or suspicious of his / her health goes to the family physician, the family health center or the closest health institution. The correct diagnosis and treatment at Primary health care center is of great importance in terms of the cost effectiveness and public health improvement. Lyme arthritis is one of the diseases caused by Borrelio Burgdorferi, spirochete passing through the bite of the hard ticks of Ixodes. Infections may involve the skin, central nervous system, heart, eye and other organs, while in most cases joints are the main site of involvement. A very small percentage of children presenting with arthritis complaints have Lyme arthritis. In Europe, the most common form of arthritis following bacterial infection in children and adolescents is Lyme arthritis. Frequently, joint swelling is accompanied by pain. In this case report, we present a patient with Lyme arthritis who complained of pain, swelling, and inability to walk
- …