833 research outputs found

    Taramalı electron mikroskobu görüntülerinde mitokondrilerin otomatik olarak bölütlenmesi

    Get PDF
    Many studies have shown that shape of mitochondria indicates the occurrence of diseases. Scanning Electron Microscopy (SEM) enables to obtain image of internal structures of the cell and mitochondria. Automatic segmentation of mitochondria contributes to the decision of diseases by specialists. There is limited study about automatic segmentation of mitochondria in Serial Block-Face Scanning Electron Microscopy (SFBSEM) images. SBFSEM imaging technique provides full automation, well registered images, less time and less effort for data acquisition. Therefore, SBFSEM imaging technique is selected for this study. Recently, deep learning methods have been implemented for image processing of SEM datasets. However, due to requirement of huge datasets, much effort and powerful computers for preparing testing and training data, energy based model is implemented for this study. The algorithms used in this thesis are primarily the algorithms developed by Tasel et al for mitochondria segmentation in TEM images. The method includes preprocessing, ridge detection, energy mapping, curve fitting, snake-based shape extraction, validation and post-processing steps. In this thesis, these algorithms are adapted and refined for SBFSEM images to obtain optimum performance. Evaluations are made by using Dice Similarity Coefficient (DSC), precision, recall and F-Score metrics.Birçok çalışma mitokondri ve kristaların şeklinin hastalıkların oluşumunu belirttiğini göstermektedir. Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM), hücrenin iç yapılarının ve mitokondrilerin görüntülerinin elde edilmesini sağlar. Mitokondrilerin otomatik bölütlenmesi uzmanlar tarafından hastalıkların karar verilmesine katkı sağlar. Seri Blok-Yüz Taramalı Elektron Mikroskobu (SFBSEM) görüntülerinde mitokondrinin otomatik segmentasyonu hakkında sınırlı çalışma vardır. SBFSEM görüntüleme tekniği, tam otomasyon, iyi kaydedilmiş görüntüler, veri elde etmek için daha az zaman ve daha az çaba sağlar. Bu nedenle, bu çalışma için SBFSEM görüntüleme tekniği seçilmiştir. Son zamanlarda, derin ögrenme yöntemleri SEM veri setlerinin görüntü işlemesi için uygulanmaktadır. Ancak, büyük veri setlerinin, fazla çabanın ve test ve eğitim verilerinin hazırlanması için güçlü bilgisayarların gerekliliğinden bu çalışma için enerji tabanlı model uygulanmaktadır. Bu tezde kullanılan algoritmalar öncelikle TEM görüntülerinde mitokondri bölütlenmesi için Taşel ve arkadaşları tarafından geliştirilen algoritmalardır. Yöntem, ön işleme, sırt algılama, enerji haritalama, eğri uyumlandırma, yılan temelli şekil çıkarma, doğrulama ve son işlem adımlarını içerir. Bu tezde, bu algoritmalar optimum performans elde etmek için SBFSEM görüntüleri için uyarlanmış ve yeniden düzenlenmiştir. Değerlendirmeler Dice Benzerlik Katsayısı(DSC), kesinlik, hatırlama ve F-Skoru metrikleri kullanılarak yapılır.M.S. - Master of Scienc

    TURKEY IN 1968 MEXICO CITY OLYMPIC GAMES

    Get PDF
    State of the Republic of Turkey the first time in 1924 in Paris participated in Olympiads, which is the most important of international sport organizations. For sports organization of young Republic of Turkey has been new, Turkish sportsmen couldn’t show any success in these Olympic Games. They gained an experience by participating in such international organization. Later on, Turkey participated in 1928 Amsterdam, 1936 Berlin, 1948 London, 1952 Helsinki, 1956 Melbourne, 1960 Rome and 1964 Tokyo Olympic Games [1]. Turkey participated in 1968 Mexico City Olympic Games with group of 49 people, 29 of which were sportsmen in such branches as athletics, boxing, wrestling and shooting [2]. Due to high altitude of the Mexico in addition to problems came up between the President of Turkish Wrestling Federation of that period and Turkish national wrestlers before 1968 Mexico City Olympic Games, Turkey contented itself with championship of Mahmut Atalay and Ahmet Ayık in freestyle wrestling and with fourth place of İsmail Akçay in athletics marathon branch.   Article visualizations

    SOCIAL CHANGE, ADULT EDUCATION AND SOCIOLOGY

    Get PDF
    Adult education has gained importance recently as a type of education which is different from formal education in terms of learning, teaching and program contents. When examined in the historical process with its content and programs, it is observed that adult education is shaped by the economic, social and political conditions. Contents and programs that change over time also differ among societies in line with their own conditions and needs. The rapid change of adult education's content in accordance with social conditions makes it inevitable to consider adult education from a sociological perspective. Moreover, adult education contents and programs provide important data in order to monitor social change and prior economic and social needs of different eras. On the other hand, determining the planning of adult education, its programs, target audience and educational contents by economic, social and political conditions strengthens the link between adult education and sociology. Especially using the opportunities of sociology in the planning of educational contents, target audience and training will strengthen the effect of adult education. This study aims to look at the the historical background of adult education sociologically and discuss the contribution that sociology's current opportunities can provide adult education. © 2021. All Rights Reserved

    Marketing Security: Crime And Violence As A Marketing Tool)

    Get PDF
    Suçun özellikle şiddet suçlarının artışı istatistiksel olarak yayınlanan raporlardan görülmektedir. Ancak bu olgunun önemli bir toplumsal sorun olarak ortaya çıkışına ait sosyolojik veriler şiddet suçlarına ait rakamların dışında toplumsal yaşamda bireylerin gösterdiği genel davranış biçimleri ve toplumsal taleplerdir. Günümüzde suç ve şiddet eylemlerinin gerek toplumsal bir olgu gerekse önemli bir toplumsal sorun olarak tespit edilmesi yaşanan şiddet eylemlerinin sonucunda bireylerde oluşan korku ve güvensizlik duygusunun ortaya çıkardığı güvenlik temelli yaşam biçimidir. Bu yaşam biçimi ve oluşan talep suç, şiddet ve güvenlik kavramlarına dayanan bir pazarlama ve reklam dilinin oluşmasına yol açmıştır. Bu dilin ürettiği algı bireylerde “kötü dünya sendromu” olarak ortaya çıkmakta ve sürekli bir güvenlik talebi ve arayışına dönüşmektedir. Bu durum öncelikle mekanda bir ayrışmaya yol açma eğilimindedir. Zenginliğin getirdiği mekânsal ayrışma orta sınıflarda güvenlik temelinde mekânsal bir ayrışmaya yol açmaktadır. Güvenli mekan talebinin yanı sıra özel güvenlik talebi, güvenlik kameraları tüketimi, alarm sistemleri, çantalarda taşınan gazlı spreyler… vb. ciddi bir güvenlik arayışının göstergesidir. Bu arayış ve talebin ortaya çıkışında bireylerin birebir şiddet ve suçla karşılaşmalarından çok, duyulan, görülen ya da öğrenilen şiddet eylemlerinden kendilerini koruma amacının yanı sıra şiddet suçlarının kullanılarak yaratılan korku kültürünün bir pazarlama aracı haline gelmesinin ve bu amaçla insanlarda sürekli her an bir saldırı olabileceği duygusu yaratılmasının da etkili olduğu görülmektedir. Bu bildiri suç ve şiddetin bir araç olarak güvenliğin pazarlanmasında kullanılış biçimini incelemektedir.İt is apparent that crime, especially violent crimes has increased according to the recent statistics and reports. But the sociologic data regarding the occurance of this fact as a social problem comprises not only the number of violent crimes but also behavior patters and social demands. Today, crime and violence is seen as a social fact and problem so the feeling of fear and insecurity arises out of the violent acts brings about a life pattern based on security. So, the mentioned life-pattern sparked off a marketing language which is based on crime, violence and security. Their language created the perception of “mean world syndrome” and society is in need of a more secure World. This fact tends to engender a dissociation in the context of space. İn the middle class there is a spatial disintegration based on security. A demand for a secure housing, CCTV, private security services, alarm systems, self-defence sprays an so on. They all indicate a “seeach of security.” İt is clear that the demand for security is not originated from personal experiences of crime and violence. People are in need of protecting themselves against violent acts as a requit of the culture of fear which has become a tool of marketing and advertising. This paper examines the way criminality and violence are used to market security as a means

    EKOLOJİZM VE ELEŞTİRİLERİ: İDEOLOJİLER ÜZERİNDEN BİR MUKAYESE

    Get PDF
    ÖZ:Modern dönem öncesi insanoğlunun doğayla çift yönlü kurduğu ve uyum içerisinde sürdürdüğü alışveriş ilişkisi, doğa üzerinde bir hâkimiyet kurma düşüncesi meydana getirmemiştir. Aydınlanma dönemi ve sonrasında ise sanayi devriminin etkisiyle birlikte modern dönemde insan, aklını ve çıkarlarını önceleyerek doğayla kurduğu çift yönlü ilişkisini terk etmiştir. Kendisini doğadan ayrı bir yerde konumlandırmaya başlayan insan, doğadan yalnızca kendi çıkarları doğrultusunda yararlanma yoluna gitmiştir. Bu durum zamanla ciddi ekolojik problemlere neden olmuş ve insan, çözüm için parçası olduğu doğayla yeniden çift yönlü kuracağı ilişki zeminini aramaya başlamıştır. Ekolojizm, doğadan ayrıştırılmış insan merkezli yaklaşımlara post-modern bir tepki ve bu yaklaşımların sonucu ortaya çıkan ekolojik sorunların çözümü için arayışın bir yansımasıdır. Bu bağlamda çalışmada, ekolojizm ile ilişki korelasyonunun yüksek olduğu düşünülen; liberalizm ve sosyalizm gibi meta-ideolojilerin ve muhafazakârlık, anarşizm ve feminizm gibi temel ideolojilerin karşılaştırılması üzerinden ekolojizm vizyonunun anlaşılması amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda; ekolojizmin ortaya çıkışı, gelişimi ve çevrecilikle ilişkisi irdelenerek açıklanmaktadır. Ekolojizmin; “özgürlük ve eşitlik”, “egemenlik ve siyasal sistem”, “mülkiyet ve üretim ilişkileri” ve “devlet” gibi siyasal alanın temel konularına yaklaşımı ortaya koyularak ve diğer ideolojilerle ilişkisi eleştirel açıdan tartışılmaktadır. Nitel araştırma yöntemlerinden literatür incelemesi yöntemine dayalı olarak hazırlanan çalışmada; ekolojizmin insanı doğanın bir parçası olarak konumlandırma ve doğayla eşitlikçi ilişki kurma çabasının diğer ideolojilerden farklı olarak ekolojizmin kurucu niteliği olduğu düşünülmektedir. Ayrıca ekolojizmin ekosentrik aşırılığının, insanı yalnızca sorunların parçası olarak değerlendirmesine, çözümün parçası olabileceğini görmezden gelmesine ve holistik bir anlayıştan uzaklaşarak eko-körlük yaşamasına neden olduğu sonucuna ulaşılmıştır. ABSTRACT:In the modern era, with the effects of the Age of Enlightenment and afterwards the Industrial Revolution, man has abandoned his bidirectional deal with nature by prioritizing his mind and interests. The human beings, who started to position themselves in a separate place from nature, chose to benefit from nature only for their own interests. Ecologism is a post-modern response to human-centered approaches separated from nature and a reflection of the search for solutions to ecological problems that arise as a result of these approaches. In this context, the emergence and development of ecologism and its relationship with environmentalism along with other fundamental ideologies are explained in this study. The approach of ecologism to the basic issues of the political field such as "freedom and equality", "sovereignty and political system", "property and production relations" and "state" is discussed and its relationship with other ideologies is critically discussed. Based on the literature review method of qualitative research, it is considered that positioning humans as a part of nature and aiming to establish an egalitarian relationship with nature are distinctive features of ecologism compared to other ideologies. In this study, in addition, it has been concluded that the ecocentric excess of ecologism causes to evaluated people only as a part of the problems, to ignore that they can be a part of the solution, and to experience “eco-blindness” by moving away from a holistic understanding

    Zaman-Mekân Sıkışması, Küreselleşen Salgın ve Toplumsal Sonuçları

    Get PDF
    COVİD 19 salgınının sınırları aşan özelliği, küreselleşme sonucunda mekânın giderek anlamını yitirmesinin bir göstergesi ve sonucudur. Hızla küreselleşen bu salgın ise zaman ve mekân sıkışmasınındaha da artmasına, hatta sıfırlanmasına ve yeni davranış biçimlerinin gelişmesine yol açmıştır. Budeğişim, bireyin mekân değiştirmeden ve zaman sınırı olmadan çalışması, ilişkiler kurması, boş zamanını değerlendirmesi, eğitim alması, alış veriş yapması yönündedir. Bu durum salgın öncesindeküreselleşmenin temel nedenlerinden birisi olan ulaşım ve iletişim teknolojilerinde gelişmelerle yönünügöstermekle birlikte, salgın esnasında ivme kazanmış ve yeni bir toplumsal yapının gerekçesini oluşturmuştur. Evde olma bir taraftan hasta olma korkusu ile bilinçli bir eylem olarak ortaya çıkarken diğertaraftan salgının önlenmesinin tıbbi çözümlerinin, toplumsal çözümlerle desteklenmesi olarakyasaklarla ortaya çıkmakta ve toplumsal ilişkilerin farklı bir biçim almasına neden olmaktadır. Buçalışma, salgının küreselleşme nedeniyle hızla yayılmasının yanı sıra salgın ortamının ortaya çıkardığıtoplumsal değişmeyi ve yeni toplumsal ilişkilerin oluşma biçimini zaman-mekân sıkışması kavramıçerçevesinde ele almayı amaçlamaktadır

    Kemal Tahir’in Çorum Üçlemesinde Taşranın Siyaset İle İlişki Kurma Biçimi

    Get PDF
    1950 yılından itibaren yayımlanmaya başlayan Kemal Tahir romanları, geniş ilgi uyandırmasının yanı sıra Türk toplum tarihine ilişkin tartışmalara da önemli katkı sağlamıştır. Özellikle 1960 sonrası yazdığı romanlarında, roman aracılığıyla Türk toplum tarihine ilişkin tarihsel süreci ele almıştır. Köy romanlarında ise Anadolu insanının olay ve olgular karşısında davranışlarını roman üzerinden yakalama çabasındadır. Köy romanları, “Büyük Mal” romanı haricinde, 1960 yılından önce yazılmıştır. “Büyük Mal” romanı ise 1970 yılında yayımlanmıştır. “Çorum Üçlemesi” olarak adlandırılan “Yediçınar Yaylası”, “Körduman” ve “Büyük Mal” romanları, Kemal Tahir’in Çorum Kasabası ve Narlıca Köyü üzerinden taşranın merkezle ilişkisini geniş bir tarihsel süreç içerisinde ele almış olduğu romanlardır. Tanzimat’la başlayıp 1930’yıllara uzanan süreçte taşranın toplumsal yapısı, iktidar ilişkileri, merkez-taşra ilişkisi bu romanların merkezinde yer almaktadır. Özellikle bu üçlemede merkezdeki siyasi değişim ve mücadelelerin taşrada karşılanma biçimi ve taşranın bu mücadeleye bakışı izlenebilmektedir. Diğer taraftan taşradaki güç gruplarının kendi çıkarları doğrultusunda merkezdeki siyasi mücadeleyi kullanmaları da vurgulanmaktadır. Bu çalışma Kemal Tarih’in “Çorum Üçlemesi” olarak adlandırılan romanlarında taşranın merkezi siyaset ile ilişki kurma biçimini ele almayı amaçlamaktadır.

    Bağlanma ve Kişisel Uyum Arasındaki İlişkide Ayrışma Bireyleşmenin Aracılığı

    Get PDF
    In the frame of the developed model, this study aims at testing whether the mediation of separation and/or individuation between the relationship of secure parental attachment and his/ her personal adjustment for a late adolescent is effective or not in Turkish culture. In this study, the developed model was tested in two stages. The theoretically developed model was tested whether(or not)the relations between the theoretically mentioned structures fit the observed data in first stage. As the model statistically fitted the structural equation model, the model test which was done in second stage. In conclusion, the mediation of separation-individuation between the relationship of secure parental attachment and personal adjustment was accepted. It has shown that the mediation of separation-individuation between the relationship of secure maternalpaternal attachment and personal adjustment was shown to be valid in Turkish culture. Some adjustment problems of students can be prevented through conducting studies to materialize their secure parental attachment and separation-individuation in the frame of the psychological counseling and guidance services that are carried out at universities. Bu araştırmada, oluşturulan model çerçevesinde geç ergenin anne ve babaya güvenli bağlanması ile kişisel uyum arasındaki ilişkide ayrışma bireyleşmenin aracılığının Türk kültüründe etkili olup olmadığının incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada oluşturulan model iki aşamada test edilmiştir. Birinci aşamada kuramsal olarak oluşturulan modelin yapıları arasındaki ilişkilerin gözlenen verilere uyup uymadığına bakılmıştır. İkinci aşamada model, istatistiksel açıdanYapısal Eşitlik Modelitest kriterlerini geçtiği için modeltesti yapılmıştır. Sonuç olarak anneye ve babaya bağlanma ve kişisel uyum arasındaki ilişkide ayrışma bireyleşmenin aracılığı kabul edilmiştir. Anneye ve babaya güvenli bağlanma ve kişisel uyum arasındaki ilişkide ayrışma bireyleşmenin aracılığının Türk kültüründe geçerli olduğu görülmüştür. Üniversitelerde yürütülen psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri kapsamında öğrencilerin ebeveynlerine güvenli bağlanmaları ve ayrışma bireyleşmesini sağlayıcı çalışmalar yapılarak onların bazı uyum sorunlarıyla karşılaşmaları önlenebilir

    Investigation of experimental studies based on rational-emotive behavior therapy: A systematic review

    Get PDF
    Bu araştırmanın temel amacı Türkiye’deki akılcı duygusal davranış terapisine dayalı müdahale çalışmalarını incelemektir. Bu kapsamda konu ile ilgili veri tabanları çeşitli anahtar sözcükler ile taranmış ve çalışmaya 32 araştırma dâhil edilmiştir. Araştırma sonuçları akılcı duygusal davranış terapisine dayalı müdahale çalışmalarının son yıllarda artış gösterme eğilimde olduğunu göstermiştir. Akılcı duygusal davranış terapisine dayalı müdahale çalışmalarının daha çok doktora düzeyinde yapıldığı görülmüştür. Çalışmalarda en çok grup psiko-eğitimi çalışmalarının tercih edildiği ve tek denekli vaka çalışmalarının sayıca sınırlı olduğu belirlenmiştir. Katılımcı gruba göre çalışmaların en çok genç yetişkinlik ve çocukluk dönemindeki bireylerle gerçekleştirildiği ve ileri yetişkinlik dönemindeki bireylerle henüz bir çalışmanın gerçekleştirilmediği saptanmıştır. Bağımlı değişkenlere göre 48 farklı konunun ele alındığı ve en çok akılcı olmayan düşünce, duygu, davranış bağımlı değişkenine yer verildiği görülmüştür. Oturum sayısına göre en çok 8 oturumluk programların oluşturulduğu ve oturum sürelerinin en çok 40-60 dakika arasında olduğu belirlenmiştir. Grupların katılımcı sayısına göre çalışmaların en çok 10-19 katılımcı ile gerçekleştirildiği ve müdahale çalışmalarının tamamının etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmaların %68,75’inde izleme ölçümlerinin alındığı ve birinci izlemede en çok 4 haftalık ve 8 haftalık izleme süresinin tercih edildiği belirlenmiştir. Araştırmanın bulguları alanyazın ışığında tartışılmış ve gelecek çalışmalara ilişkin öneriler sunulmuştur.The main purpose of the present study was to examine the trends in rational-emotive behavior therapy-based effectiveness research in Turkey. Databases were investigated with various keywords and 32 studies were included. The results showed that the effectiveness of studies based on rational-emotive behavior therapy tend to increase in recent years. Experimental studies based on rational-emotive behavior therapy are mostly at the level of the doctoral thesis. Group psycho-education programs were most preferred, and singlesubject case studies were limited. There are mostly studies with individuals in young adulthood and childhood, and no study has yet been implemented with individuals in old age. According to the problem dimensions, 48 different subjects were discussed, and the most irrational belief, emotion, and behavior dependent variables were found. The groups were formed as 8 session programs at most, and the groups were determined that the session duration was between 40-60 minutes at most. The studies were carried out with a maximum of 10-19 participants, and all of the studies were reported to be effective. There were follow-up measures in 68.75% of the studies, and a 4-week and 8-week follow-up period was most preferred in the first follow-up. The findings were discussed, and suggestions were presented

    A review of mobile applications in psychological help services

    Get PDF
    21. yüzyıl, internet ve akıllı telefonların insan yaşamını ilgilendiren hemen hemen her alanda hızlı bir şekilde yaygınlaştığı bir dönemi içermektedir. Özellikle, internetin akıllı telefonlarla bütünleştirilmesi iş, oyun ve eğlence, haberleşme ve bilgi edinme, sağlık gibi birçok alanda önemli değişimleri getirmektedir. Akıllı telefonlar için geliştirilen mobil uygulamalar günümüzde birçok alanda geliştirilerek insanların kullanımına açılmaya başlanmıştır. Psikolojik yardım hizmetlerinin de daha etkili ve verimli sunulabilmesi amacıyla son yıllarda mobil uygulamalara olan ilgi artmaktadır. Bu inceleme çalışmasında psikolojik yardım hizmetlerindeki mobil uygulamaların rolüne, kullanım alanlarına ve güncel mobil uygulama örneklerine odaklanılmıştır. Ayrıca, psikolojik yardım hizmetlerindeki mobil uygulamalara ilişkin kanıta dayalı bulgular incelenmiş, mobil uygulamaların potansiyel avantajlarından ve risklerinden söz edilmiştir. Dahası, psikolojik yardım hizmetlerindeki mobil uygulamalar yasal ve etik konular bağlamında ele alınmıştır. Son olarak psikolojik yardım hizmetlerindeki mobil uygulamalara ilişkin geliştirilen standartlar ve değerlendirme kriterleri gözden geçirilmiştir. Alanyazın incelemesi sonucu elde edilen bilgilerden yola çıkılarak ruh sağlığı alanındaki uygulamacı ve araştırmacılara bazı öneriler sunulmuştur
    corecore