32 research outputs found

    Evaluation of potential drug-drug interactions and polypharmacy in hospitalized COVID-19 patients

    Get PDF
    Background: Drugs that are used in COVID-19 infection, may interact with each other, as well as with the drugs for comorbidities, used concomitantly with COVID-19 treatment. Objectives: It is quite important to calculate and present the patients’ exposure to clinically important potential drug-drug interactions (pDDIs). We aimed to investigate the pDDIs and the burden of polypharmacy in COVID-19. Methods: The medical records of 126 consecutive inpatients with COVID-19 treatment were retrospectively analyzed. The Lexi-interact database was used to investigate pDDIs. Results: According to the Lexi-interact database, 605 pDDIs were detected. Of these pDDIs, 23 (3.8%) were A risk category interaction, 186 (30.7%) were B risk category interaction, 339 (56%) were C risk category interaction, 54 (8.9%) were D risk category interaction, and 3 (0.5%) were X risk category interaction. Sixty-five-point five percent of pDDIs (n=396) were clinically important pDDIs (C, D, and X categories), and 69 patients (54.8%) had at least one clinically important pDDIs. The most interacting drug was hydroxychloroquine (n=171, 28.3%). Hydroxychloroquine was also the most interacting drug in the C risk category (n=101, 29.8%) and had 19 pDDIs with metformin, 16 pDDIs with beta-blockers, 13 pDDIs with acetylsalicylic acid, and 10 pDDIs with insulin in the C risk category. Enoxaparin was the most interacting drug (n=25, 46.3%) in the D risk category and most of them were with acetylsalicylic acid (n=12). The most common possible clinical manifestations of pDDIs were QT prolongation, hypoglycemia, and hemorrhage. One hundred and eighteen patients (93.6%) used five or more drugs daily. There was a significant positive correlation between the number of drugs prescribed to patients and the number of clinically important pDDIs (r=0.80, p<0.001). Conclusions: Clinically important pDDIs are common among COVID-19 patients and the majority of pDDIs require monitoring of therapy. COVID-19 patients should be closely observed for QT prolongation, hypoglycemia, and hemorrhage due to pDDIs during treatment. Keywords: COVID-19; drug interactions; polypharmacy

    Atipik Nörolojik Bulgular ile Seyreden Nadir Bir Hastalık: Fahr Hastalığı

    No full text
    FAHR hastalığı (bilateral striopallidodentat kalsinoz) serebellum, talamus vebazal ganglionlarda kalsiyum ve fosfor metabolizma bozukluğu sonucu oluşankalsinozla seyreden, nörodejeneratif bozukluklarla karakterize nadir birhastalıktır. Beyin tomografisi ile parankimada kalsiyum ve çeşitli minerallerinbirikimi gösterilebilir. Bu hastalığın etyolojisi kesin olarak bilinmemekle beraberkalsiyum metabolizma bozuklukları, toksinler, enfeksiyonlar, genetik faktörler,hipoparatiroidizm ve psödohipoparatiroidizm, nedenler arasında gösterilmiştir.Bu yazımızda acil servise aynı nörolojik semptomlarla başvuran, farklı etyolojiknedenlere bağlı hipoparatiroidi ve buna ikincil oluştuğu düşünülen FAHRhastalığı tanısı konulan üç hastamızı sunmayı amaçladık. Olgularımızda beyintomografisinde bilateral kaudat nukleus ve serebellum kalsifikasyonusaptanmıştır. Ani başlangıçlı nöropsikiyatrik semptomlar tarif eden, kalsiyummetabolizma bozukluğu olan ve sebebi bulunamayan nörolojik semptomlargelişen hastalarda ayırıcı tanıda FAHR hastalığı mutlaka akla gelmelidir.Anahtar kelimeler: FAHR hastalığı, hipokalsemi, hiperkalsemi, hipoparatroidiFahr’s disease (bilateral striopallidodentate calcinosis) is a rare diseasecharacterized by neurodegenerative disorders and accompanied by calcinosis incerebellum, thalamus and basal ganglia which is caused by calcium andphosphorus metabolism disorders. The accumulation of calcium and variousminerals in parenchyma can be shown by cranial tomography. Although theetiology of this disease is not known for certain, disorders of calciummetabolism, toxins, infections, genetic factors, hypoparathyroidism, andpseudohypoparathyroidism have been shown among the causes. In this articlewe presentedthree patients who have admitted to the emergency department with the sameneurological symptoms, and diagnosed with Fahr’s disease that is consideredsecondary to hypoparathyroidism due to different etiologic factors. Bilateralcaudate nucleus and cerebellar calcifications have been determined in computedcerebral topographies of our cases. Fahr’s disease must be considered in thedifferential diagnosis of patients who have sudden onset neuropsychiatricsymptoms, calcium metabolism disorders and/or developunexplainedneurological symptoms that reason cannot be found.Key Words: Fahr Disease, Hypocalcemia, Hypercalcemia, hypoparathyroidism</p

    Hipertansiyona Multidisipliner Yaklaşım

    No full text
    Hipertansiyon(HT), arteryal kan basıncının normal sınırların üzerinde olması olarak tanımlanmaktadır. Tekrarlayan klinik ölçümlerde sistolik kan basıncının 140 mmHg ve üzerinde, diastolik kan basıncının 90 mmHg ve üzerinde tespit edilmesi halinde HT tanısı konulur. Toplumlarda farklı sıklıkta HT tespit edilmektedir. 25 yaş üzerindeki popülasyonda Avrupa’da %15-30, Amerika’da %30-40, Asya’da %7-15 oranında görülmektedir.Ülkemizde yapılmış en kapsamlı çalışmalardan biri olan TEKHARF çalışmasında erişkin popülasyonda %33.7 oranında HT tespit edilmiştir ve yaş ilerledikçe sıklığın arttığı vurgulanmıştır. Başka bir çalışma olan PATENT çalışmasında tüm erişkinlerde %31.8, erkeklerde %27.7, kadınlarda %36.1 sıklıkla HT tespit edilmiştir. Ayrıca HT’u olan bireylerin yalnızca %40.7’sinin hastalığının farkında olduğu, bunların %31.1’inin ilaç kullandığı ve ilaç kullananların %20.7’sinin kan basıncının kontrol altında olduğu rapor edilmiştir.İleri yaşlarda prevelansı artan HT’da erken tanı ve etkin tedavi kritik önem taşımaktadır. Yüksek damar içi basınç uzun dönemde kardiyovasküler hastalıklara ve kronik böbrek hastalığına neden olması kaçınılmazdır.</p

    SGLT-2 İNHİBİTÖRLERİNE SEKONDER GELİŞEN DİYABETİK KETOASİDOZ; OLGU SUNUMU İLE BİRLİKTE DEĞERLENDİRME

    No full text
    SGLT2 inhibitörleri(SGLT2-İ)böbrekte proksimal tubulde glukoz geri emilimini inhibe ederek etki gösterenoral antidiyabetik ilaç grubudur. Hiperglisemiyi düzeltici etkisi insülindenbağımsızdır ve hipoglisemi riski neredeyse yoktur. Başlıca yan etkileriarasında genitoüriner sistem infeksiyon risk artışı, poliüri, sıvı kaybı,hipotansiyon, baş dönmesi, LDL-kolesterol ve serum kreatinin düzeylerini birmiktar yükseltmesi gibi durumlar bulunur. Ayrıca SGLT2-İ kullanan diyabetlihastalarda kan glukoz seviyesi yükselmeden diyabetik ketoasidoz(DKA)gelişebilmektedir. Bu olgumuzda SGLT2-İ olan empagliflozin kullanımına bağlıgelişen öglisemik DKA vakasının tanı ve tedavi sürecini sunmayı amaçladık.</p
    corecore