43 research outputs found
Long-term prognosis of patients with heart failure: Follow-up results of journey HF-TR study population
Background: Despite advances in therapeutic management of patients with heart failure, there is still an increasing morbidity and mortality all over the world. In this study, we aimed to present the 3-year follow-up outcomes of patients included in the Journey HF-TR study in 2016 that has evaluated the clinical characteristics and management of patients with acute heart failure admitted to the hospital and present a national registry data. Methods: The study was designed retrospectively between November 2016 and December 2019. Patient data included in the previously published Journey HF-TR study were used. Among 1606 patients, 1484 patients were included due to dropout of 122 patients due to inhospital death and due to exclusion of 173 due to incomplete data. The study included 1311 patients. Age, gender, concomitant chronic conditions, precipitating factors, New York Heart Association, and left ventricular ejection fraction factors were adjusted in the Cox regression analysis. Results: During the 3-year follow-up period, the ratio of hospitalization and mortality was 70.5% and 52.1%, respectively. Common causes of mortality were acute decompensation of heart failure and acute coronary syndrome. Angiotensin receptor blockers, beta-blockers, statin, and sacubitril/valsartan were found to reduce mortality. Hospitalization due to acute decompensated heart failure, acute coronary syndrome, lung diseases, oncological diseases, and cerebrovascular diseases was associated with the increased risk of mortality. Implantation of cardiac devices also reduced the mortality. Conclusions: Despite advances in therapeutic management of patients with heart failure, our study demonstrated that the long-term mortality still is high. Much more efforts are needed to improve the inhospital and long-term survival of patients with chronic heart failure
Kanserli ve hemofilili çocuklarda HBV-HCV enfeksiyon prevelansının serolojik ve moleküler yöntemlerle araştırılması
TEZ2076Tez (Uzmanlık) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 1996.Kaynakça (s. 123-129) var.129 s. ; 30 cm.
An important public health problem as yet unsolved in the world and our country: Rabies
Viral, zoonotik bir enfeksiyon hastalığı olan kuduz, başarılı halk sağlığı önlemlerine ve karşılaşma sonrası tedavilere rağmen günümüzde hem endüstrileşmiş ve hem de gelişmekte olan ülkelerde önemini koruyan bir halk sağlığı sorunudur. Enfeksiyonun köpeklerde endemik olduğu Asya ve Afrika ülkelerinde her yıl 55.000 insanın kuduzdan öldüğü tahmin edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu kurbanların %45’inin çocuk olduğunu bildirmektedir. Tüm evcil hayvanların zorunlu olarak aşılandığı endüstrileşmiş ülkelerde kuduz görülme sıklığı, belirgin olarak azalmaya devam etmektedir. Kuduz, genellikle ölümle sonuçlanan akut, ilerleyici bir ensefalittir. Etkenleri, Lyssa virus genusundan Rhabdoviridea ailesinden nörotrop RNA virüsleridir. Virüs tükürükte bulunur, genellikle hayvan ısırığı, nadiren de bütünlüğü bozulmuş mukoza veya derinin tükürük veya diğer enfekte materyalle (nöral doku gibi) kontaminasyonu ile bulaşır. Organ transplantasyonu yapılan hastalarda da (kornea transplantasyonu gibi) kuduz bulaşı tanımlanmıştır. İnsan kuduz olgularının çoğunluğunun fatal seyretmesi ve uygun özgül tedavisinin olmaması nedeniyle hastalıktan korunma çok önemlidir. Etkenle temas sonrası, yara yeri temizliği, hücre kültür aşıları ve insan kuduz immunoglobulini (HRIG) uygulamasından oluşan, karşılaşma sonrası acil profilaktik yaklaşım yaşam kurtarıcı olabilir. Bu yazıda, kuduzun epidemiyolojisi, tanısı, kontrolü ve önlenmesi konusundaki son gelişmeleri gözden geçirmek amaçlanmıştır.Rabies, a fatal viral zoonotic infectious disease, persists in both developed and developing countries worldwide in spite of successful preventive public health measures and postexposure therapies. Each year, an estimated 55.000 people die of rabies in Africa and Asia where infection is endemic in dogs. The World Health Organization (WHO) has indicated that approximately 45% of these victims are children under the age of 15 years. The incidence of rabies has decreased significantly in developed countries, following mandatory vaccination of all domestic animals. Rabies is an acute, progressive, viral encephalitis usually resulting in death. The causative agents are neurotropic RNA viruses of the Rhabdoviridea family, genus Lyssa virus. The virus is present in saliva and is transmitted by bites or, rarely, by contamination of mucosa or skin lesions by saliva or other potentially infectious material (eg, neural tissue). In addition, the transmission of rabies has been described in patients receiving organ transplants (eg, corneal transplant). Prevention of the disease is very important because most human cases of rabies are fatal and no specific therapy is available. Rabies postexposure prophylaxis, which is highly effective if given promptly, includes wound cleansing, immunization with modern cell culture vaccine, and administration of human rabies immunoglobulin (HRIG). The aim of this review is to review the current concept of the epidemiology, diagnosis, prevention, and control of rabies
New approaches in antibiotic therapies in chronic pulmonary diseases
Kronik akciğer hastalıkları, çocukluk çağında hem hasta hem de hekim için önemli sağlık sorunlarından biridir. Tanı yöntemlerindeki gelişmeler sonucu, bu hastalıkların erken dönemde tanımlanması, gelişebilecek komplikasyonların erken tanısı, aşılama yöntemlerinde ilerlemeler ve erken antibiyotik tedavileri sonucu hastaların yaşam sürelerindeki uzama, bu hastalıkları sadece çocukların değil, erişkinlerin de önemli bir sağlık sorunu haline getirilmiştir. Hastalığın prognozunu etkileyen en önemli etmenlerden birisi, üzerine eklenen infeksiyonlardır. Bu yazıda; çocuklarda ve erişkinlerde sık görülen kronik akciğer hastalıklarından olan kistik fibrozis, bronşektazi ve allerjik bronkopulmoner aspergillozda antibiyotik kullanım ilkeleri bu konudaki son gelişmeler eşliğinde tartışılmıştır.Chronic lung diseases are one of the considerable problems in childhood both for physcians and patients. Due to early diagnosis of illness and complications; advances at vaccination methods and antibiotic therapies; life period of patients have been prolonged so not only at childhood but at adults, chronic lung diseases seem to be important healthy problem. One of the most important factors affectting to prognosis of the diseases are concominant infections. This review is an argument of antibiotic usage regimens at cystic fibrosis, bronchiectasis and allergic bronchopulmonary aspergillosis which are the most usual chronic lung diseases seen at childhood and adults
Rotavirus Vaccines
Rotavirus, infantlarda ve küçük çocuklarda ağır gastro- enteritin en sık nedenidir. Dünya genelinde 5 yaş altı ishalli çocuklardaki hastane yatışlarının yaklaşık %40’ında etken rotavirustur. Demokratik virus olarak da bilinen rotavirus, hijyen koşullarından bağımsız olarak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde benzer sıklıkta görülür. Çocukların hemen hepsi 5 yaşına kadar, en az 1 kez rotavirusla enfekte olmaktadır. Ancak rotavirusa bağlı mortalitenin %80’den fazlası gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir. Daha önce geçirilmiş rotavirus enfeksiyonunun sonraki atakları %77 oranında, orta- ağır şiddetteki atakları ise %87 oranında engellediği gösterilmiştir. Bu nedenle yaşamın erken dönemindeki aşılama, çocuğun ilk doğal enfeksiyonuna benzer şekil- de, şiddetli rotavirus enfeksiyon ataklarını ve buna bağlı ölümleri önlemede en etkin yöntemdir. Dünya Sağlık Örgütü monovalan veya pentavalan oral rotavirus aşı- sının ulusal bağışıklama programına alınmasını öner- mektedir. Rotavirus aşısının uygulanması sonrasında rotavirus ilişkili mortalite ve morbiditede önemli azalma görülmüştür. Rotavirus aşı uygulaması, mortalitenin çoğunluğunun görüldüğü gelişmekte olan ülkelerde özellikle önemlidir. (J Pediatr Inf 2015; 9: 166-74)Rotaviruses are the most common cause of severe gastroenteritis in infants and children. Rotaviruses are responsible for approximately 40% of all diarrheal hospitalizations among children under 5 years of age worldwide. Rotavirus, which is known as democratic virus, occurs with similar frequency in both developed and developing countries regardless of the hygiene conditions. Almost all children up to 5 years of age are infected with rotavirus at least once. But the majority of death cases towing to rotaviruses occur in children from resource-poor countries. Many investigators have reported that previous rotavirus infections pro- tect against severe disease associated with reinfec- tion. For this reason, vaccination in the early period of infancy is the most important method for protection against severe rotavirus infections and death. World Health Organization recommends rotavirus vaccina- tion. After the introduction of rotavirus vaccines, sig- nificant reduction has been seen in morbidity and mortality because of rotaviruses. Rotavirus vaccine administration is particularly important in developing countries where majority of death cases are observed. (J Pediatr Inf 2015; 9: 166-74
Respiratory Syncytial Virus Infections Respiratuvar Sinsityal Virus Enfeksiyonları
Respiratuvar sinsityal virus (RSV) infant ve çocuklarda saptanan en sık solunum yolu patojenlerindendir. Çocukların hemen hepsi ilk iki yaşta en az bir kez RSV ile enfekte olurlar. RSV enfeksiyonlarında klinik özellikler hastanın yaşına, altta yatan hastalığına, enfeksiyonun primer veya reenfeksiyon oluşuna göre değişir. RSV çocuklarda genellikle üst solunum yolu enfeksiyonu biçiminde görülse de, %20-30 oranında alt solunum yolu enfeksiyonlarına (bronşiyolit ve/veya pnömoni) da yol açar. Bir yaş altı çocuklarda alt solunum yolu enfeksiyonlarının en sık nedeni RSV'dir. Daha önceden sağlıklı olan çocukların çoğunda bu enfeksiyonlar hafif seyreder. Ancak prematürite, kronik akciğer hastalığı, konjenital kalp hastalığı, primer ya da sekonder immün yetmezlikler ağır RSV enfeksiyonları için risk oluştururlar. Tanı çoğunlukla klinik olarak konabilir. Tanısal testler rutin olarak önerilmez. Alt ve üst solunum yolu enfeksiyonlarında tedavi genellikle destekleyicidir. Ribavirin immun yetmezliği olan olgularda kullanılabilir, ancak rutin olarak önerilmemektedir. RSV için rutin bir aşı bulunmamaktadır. RSV spesifik humanize fare monoklonal antikoru 'palivizumab' özellikle riskli gruplarda RSV profilaksisinde etkin ve güvenilirdir.Respiratory syncytial virus (RSV) is one of the most common respiratory pathogens in infants and young children worldwide. Almost all children are infected at least once by the age of 2 years. The clinical manifestations vary depending on age, health status, and whether the infection is primary or secondary. Most RSV-infected children experience upper respiratory tract symptoms and 20% to 30% develop lower respiratory tract disease (e.g., bronchiolitis and/or pneumonia). RSV is the most common cause of lower respiratory tract infection in children younger than 1 year. Most children who have been previously healthy have mild lower respiratory tract infections. However, prematurity, chronic lung disease, congenital heart disease, and primary or secondary immune deficiencies are risk factors for severe RSV infections. Diagnosis can often be clinical. Diagnostic testing is not routinely recommended. The treatment of upper and lower respiratory tract infections is generally supportive. Ribavirin can be used in patients with immune deficiency but is not routinely recommended. There is not a routine vaccine for RSV. The RSV-specific humanized mouse monoclonal antibody -palivizumab- is particularly safe and effective for prophylaxis in high-risk groups
Assessment of membrane type effects on in vitro performance of topical semi-solid products
In vitrorelease tests have been widely used to assess performance of topical products. Any interaction should not be observed between drug and synthetic membrane, but there is no conclusive information about relationship of membrane type and properties of drug substances. In this study, four types of membranes (regenerated cellulose,cellulose acetate, mixed cellulose ester, silicone) were used to evaluatein vitrorelease of hydrophilic, moderately lipophilic and highly lipophilic drug substances from their topical preparations. The relationship between membrane type and drug characteristics was investigated using Strat-M™ membrane resembling to human skin, and excised porcine skin forin vitropermeation studies. The release data revealed that acceptor/donor groups in drug substance and synthetic membrane could hinder drug release through membrane. Mixed cellulose ester or cellulose acetate membranes should be opted forin vitrorelease studies of drugs consisting of abundant, strong acceptor/donor groups.In vitropermeation data showed that druglipophilicitymight come into prominence for these studies. Strat-M™ membrane could be more useful to estimate permeability of lipophilic molecules rather than hydrophilic ones. The results suggest that molecular structure and lipophilicity of drug could be considered to select synthetic membrane used forin vitrorelease and permeation studies