9 research outputs found

    Fare Embriyosu Nefron Gelişiminde Bazal Membrane Ekstrasellüler Matriks Protein Dağılımı

    No full text
    Çalışmamızda, fötal fare böbreği metanefrik gelişimde laminin, kollagen tip IV, nidogen ve fibronektin dağılımını imunohistokimyasal olarak inceledik. Tübül, glomerul ve mesangial matriks bazal membran boyanma yoğunluğu, fötal böbreğin pre- kapiller, olgunlaşmamış glomerül ve olgunlaşmış glomerül safhalarında karşılaştırıldı. Matriks proteinlerinin hepsi pre-kapiller safhada koyu boyandı. Olgunlaşmamış glomerül safhasında, fibronektin kuvvetli boyanırken diğer proteinlerin boyanma yoğunluğu azaldı. Olgunlaşmış glomerül safhasında ise fibronektin hariç diğer proteinlerin boyanma yoğunluğu olgunlaşmamış glomerül safhası ile benzerdi. İncelenen tüm safhalarda en yoğun immunreaksiyon nidogen ve fibronektinde bulundu. Genellikle, laminin hariç olgunlaşma boyunca tüm glikoproteinlerin boyanma yoğunluğu benzerdi. Bu, hücreler arası madde proteinlerinin böbrek gelişiminde önemli bir rol oynadığını düşündürmektedir. Muhtemelen bu moleküller arasındaki etkileşimler, normal bir nefron gelişiminde göç, çoğalma ve farklılaşma gibi hücre davranışlarında oldukça önemlidirIn this study, we investigated the distribution of laminin, collagen type IV, nidogen and fibronectine during metanephric development in fetal mouse kidney by immunohistochemistry. Stain density of basement membranes of tubules, glomerules and mesangial matrix were compared in pre-capillary, immature glomerular and mature glomerular stages of fetal kidney. All the matrix proteins were strongly stained in precapillary stage. In immature glomerular stage, a strong staining was observed for fibronectin. Staining intensity was slightly decreased for the other proteins in this stage. In mature glomerular stage, diminished staining for all proteins was observed similar to the previous stage, except fibronectin. The strongest immunoreactions were found for fibronectin and nidogen in all investigated stages. In general, there was a similar staining intensity for all glycoproteins during maturation except for laminin. It was thought that the distribution of extracellular matrix molecules plays an important role for the kidney development. Interactions amoung these molecules probably crucial on cell behavior like migration, proliferation and differentiation in normal development of the nephro

    BALB/c tipi farelerde metanefroz gelişirken farklılaşan hücrelerin ışık-elektron mikroskobu ile morfolojilerinin ve glikozaminoglikanların belirlenmesi

    No full text
    Bu çalışmada, BALB/c tipi fare embriyoları ( yaklaşık 12, 14, 16, 18, 20 günlük) ve yeni doğan bireylerden elde edilen metanefroz tip böbrekte nefron gelişim safhalarında jukstaglomerurlar sistem ince yapısı ile bazal tabaka ve hücreler arası matriks materyali olan Glikozaminoglikan ( GAG ) çeşitlerinin dağılışı araştırılmıştır. Alınan doku örneklerinde genel gelişim safhalarının yapısı toluidin mavisi ve hemotoksilen-eosin ile boyanmış örneklerde çalışılmıştır. GAG çeşitleri MgCI2 Kritik Elektrolit Konsantrasyonunda hazırlanmış alcian blue 8GX ve periodik asid-Schif ile histokimyasal olarak ışık mikroskobu düzeyinde gösterilmiştir. Sitolojik yapı ise uranil asetat-kurşun sitrat ile boyanmış epon kesitlerde elektron mikroskobu ile incelenmiştir. İncelenen embriyonik dönemlere ve yeni doğana ait doku örneklerinde olgunlaşmış glomarül safhası hariç böbreğin nefron gelişim safhaları böbreğin kapsül altı bölgesinde sürekli olarak gözlenmektedir. Distal tübülün makula densa hücrelerine farklılaşacağı bölge, gelişen glomerülün damar kutbuna ilk defa yaklaşık 14. günde yaklaşmaktadır. Yaklaşık 18. günden itibaren böbrekte korteks ve medulla ayırımı ile birlikte olgunlaşmış glomerül de ayırt edilmektedir. Gelişme sırasında en az morfolojik değişikliğe uğrayan hücreler parietal tabaka, en fazla değişiklik geçirenler ise podositlerin gelişeceği visceral tabaka hücreleridir. Olgun granülde makula densa hücreleri iyi gelişmiş granüllü endoplazmik retikulum, Golgi kompleksi ile salgı oluşturan hücrelerin morfolojik özelliklerine sahiptir ve embriyonik dönemin yaklaşık 14. gününden itibaren salgı oluşturacak yapısal özelliğe sahip hücreler ayırt edilmektedir. Jukstaglomerular sistemin diğer hücreleri olan Junkstaglomerular Hücreler ile Lakis Hücreleri gelişmenin olgunlaşma safhasına yakın, damar gelişim safhasından itibaren ayırt edilmeye başlarlar. Junkstaglomerular hücrelerde karakteristik renin salgı granülleri ancak olgunlaşmış glomerül safhasında görülür. GAG çeşitlarinin belirlendiği AB ile en koyu boyanan bölgeler bazal tabakalardır ve baskın olan GAG çeşidi hyalüronik asittir. Uyarılmanın devam ettiği kapsül altı bölgelerinde hyalüronik asit, hareketin az olduğu bölgelerde ise kondroitin sülfat ile dermatan sülfat miktarı fazladır. Gelişim ilerledikçe de sülfatlanmış bazal tabakalarda az da olsa heparin, heparan sülfat ve keratan sülfatın varlığı belirlenebilmektedir

    Embriyonik materyalde glikoza-minoglikanların belirlenmesi

    No full text
    Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.26 SUMMARY The material used in this work embryos, Mus musculus, of -11 days age. Distributions of GAGs stained in AB at pH 2,5 and 1 without MgCl2 and at pH 5.8 with different MgCl2 ion concentrations (respectively 0.025 M, 0.06 M, 0.3 M, 0.65 M and 0.9 M) were observed with light microscope. In generally, GAGs stained at pH 2.5 -showed darker and brillant staining characteristics. Similarly GAGs which were also stained at pH 5.8 with 0.025 M or 0.06 M MgCl2 ion concentrations showed the same staining characteristics with that ones stained at pH 2.5. However, GAGs which were stained at pH 1 were lighter and not as dark as the others mentioned above. GAGs which were stained at pH 5.8 with 0.3 M MgCl2 ion concentrations had the same staining properties with that ones stained at pH 1. The blue color of the GAGs stained at pH 5.8 with 0.65 M and 0.9 M MgCl2 ion concentrations were lighter than the others. As the result of AB staining, in the regions originated from the ectoderm such as brain, spinal cord and nose, except the region of eye, it was observed that HA (Hyaluronic Acid), Ch-S (Chondroithin sulfate) and DS (Dermatan Sulfate) were in high amount whilst HP (Heparin), HS (Heparan Sulfate) and KS (Keratan Sulfate) were vaguely. However, in the region of eye only Ch-S, HA and DS was observed. In the Oesophagus, bronchus and bronchiolles originated from endoderm and in the vascular structure originated from mesoderm only HA, Ch-S and DS were found. In all around of the mesenchimal cells and in the cartilage tissue differentiated from the mesenchim only HA, Ch-S and DS were found.25 ÖZET Çalışma materyali olarak gelişen (-11 günlük) Albino fare (Mus muBCulus) embriyoları kullanılmıştır. AB (Alcian-Blue 8 GX) boyama yöntemiyle ile pH 2.5 ve 1 ile, pH 5.8 de 0.025 M, z. 0.06 M, 0.3 M, 0.65 M ve 0.9 M MgCl2 iyon konsantrasyonunda it 3 GAG (Glikozaminoglikan) ' ların dağılışı ışık mikroskobuyla incelenmiştir. Genel olarak pH 2, 5 ' ta yapılan boyamalarda GAG 'lar daha koyu canlı bir boyanma özelliği göstermiştir. pH 5. 8 ' de 0.025 M ve 0.06 M MgCİ2 iyon konsantrasyonunda yapılan boyamada pH 2. 5 ' la aynı özelliğe sahiptir pH l'deki boyamalar biraz daha soluk renklidir. pH 5, 8' de 0.3 M MgCl2 iyon konsantrasyonu da pH l'e benzerlik göstermektedir. 0.65 M ve 0.9 M MgCİ2 iyon konsantrasyonunda ise mavi renk belirgin değildir. AB boyama sonucunda göz bölgesi hariç ektodermal or j inli beyin, omurilik ve burun bölgesinde ağırlıklı olarak Hiyalüronik Asid, Kondroitin Sülfat ve Dermatan Sülfat, az miktarda ise Heparin, Heparan Sülfat ve Keratan Sülfat gözlenmiştir. Göz bölgesinde ise Ch-S, HA ve DS bulunmuştur. Endodermal or j inli özofagus, ana bronş ve bronşlar ile mezodermal orjinli damarlarda Hiyalüronik Asid, Kondroitin Sülfat ve Dermatan Sülfat vardır. Mezenşim hücreleri etrafında ve mezenşimden farklılaşan kıkırdak dokusunda da yalnızca Hiyalüronik Asid, Kondroitin Sülfat ve Dermatan Sülfat 'a rastlanmıştı

    Morphological and histochemical investigations of esophagogastric tract of a lizard, Laudakia stellio (Agamidae, Linnaeus 1758)

    No full text
    Histological structures of esophagus and stomach tissue samples of Lacerta stellio have been studied, and glycosaminoglycan (GAG) distribution has been histochemically determined. Histologically, esophagus and stomach of L. stellio are composed of four layers: mucosa, submucosa, muscularis mucosae and serosa. Mucosa of esophagus is covered by simple columnar ciliated epithelium with many mucous secreting goblet cells and contains branched tubular glands.Stomach of L. stellio is composed of fundus (oral and aboral) and pylorus regions. Mucosa is covered by columnar epithelium. Fundic glands are branched tubular glands while pyloric glands are usually simple tubular glands. In both regions of the stomach, glands are subdivided into three areas as base, neck and isthmus. Both in the esophagus and stomach, muscular layer is in the form of smooth muscle having inner circular and outer longitudinal layers.According to the results obtained by Alcian Blue (pH 5.8)/Periodic Acid Schiff staining, stomach is similar to esophagus in that neutral mucins and hyaluronic acid (HA) are dominant in isthmus and neck regions of gland tissue of stomach. In the base of the stomach, only neutral mucins have been observed. HA has been observed to be dominant in all other regions of both stomach and esophagus, along with some but not much sulphated GAGs

    The Effects of Lacosamide in the Early Stages of Neural Tube Development in Chick Embryos

    No full text
    Antiepileptic drugs (AED) are teratogens that confer a risk of various congenital malformations including neural tube defects. Lacosamide (LCM) is a novel third-generation AED and its effects on neural tube (NT) development remain unclear. Thus, the aim of the present study was to investigate the effects of LCM in the early stages of NT development in the chicken embryo. Three different doses of LCM were applied under the embryonic disks of chicken embryos after they were incubated for 30 hours. Incubation was continued for an additional 80 hours and then all embryos were obtained for routine histology. In the LCM-treated groups, there was occlusion in the middle and ventral levels of the cavity. In the group treated with 1.60 mg of LCM, the NT cavity was closed, the notochord exhibited deterioration, and cellular association appeared abnormal. In the groups treated with 0.12 and 0.5 mg of LCM, the ectoderm layer surrounding the embryo was hypertrophic and the number of pyknotic cells increased in a dose-dependent manner. Thus, different doses of LCM had different effects. The results of this study demonstrated that LCM causes histopathological alterations during the neurulation stage that might ultimately result in the development of congenital defects and/or malformations

    Alkolün tavuk embriyolarında sekonder nörilasyon üzerine etkileri

    No full text
    Amaç: Alkol, zararları iyi bilinmesine rağmen, tüketilmeye devam edilmektedir. Alkol tüketiminin en yaygın hasarlarından biri kraniofasial anomaliler, kardiyak anomaliler ve nöral tüp kusurlarıyla karakterize fetal alkol sendromudur. Bu nedenle, alkole bağlı toksisitenin altında yatan, zaman ve doza bağlı olarak ortaya çıkan moleküler mekanizmaları anlamak çok önemlidir. Alkolün etkilerini anlamak için, yapılan çalışmaların çoğu erken nörilasyon üzerine yapılmıştır. Ancak, geç nörilasyon üzerindeki etkileri halen bilinmemektedir. Bu nedenle bu çalışmada, civciv embriyolarında alkolün sekonder nörilasyon üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Yöntem: Leghorn cinsi embriyonik tavuk yumurtalarını kullanıldı. Kuluçka işleminin 50. saatinde, 100 uL %50 etanol çözeltisi enjekte edildi. Alkole maruz kalma süresine bağlı olarak, E3, E7 ve E10 günlerinde değişik derecelerde patolojik bozukluk belirlendi. Bulgular: Gelişim geriliği, yapısal anomaliler, kalp ve yüzdeki morfolojik anomaliler ve özellikle iki spinal kord boşluğunun varlığı saptandı. Buna ek olarak, nöral tüpün kapanmasında gecikmeler, hücresel deformasyonlar ve notokordun oluşumunda anomaliler belirlendi. ENOS, iNOS ve TUNEL düzeyleri artarken, laminin önemli ölçüde azaldığı görüldü. Sonuç: Bu çalışmada geç gelişme döneminde alkolün yol açtığı morfolojik ve histopatolojik değişiklikler gözlendi. Alkolden kaynaklanan oksidatif stres düzeyindeki artışa matriks kompozisyonundaki değişiklikler eşlik etti. Hücre davranışını etkileyen bu mekanizmaların daha iyi anlaşılması önemli olup, alkolün zararlı etkilerinin öğrenilmesine izin verecektir.Objective: Alcohol continues to be consumed even though its harmful effecs are well established. One of the most common damage of alcohol consumption is fetal alcohol syndrome, characterized by craniofacial anomalies, cardiac anomalies and neural tube defects. Therefore, understanding the molecular mechanisms underlying the alcohol-induced toxicity that occur with time and dose dependent manner is very important. , Most of the studies in order to understand the effects of alcohol have been carried out on early neurulation, however its effects on late neurulation are still unknown. Therefore in this study, effects of alcohol on secondary neurulation were investigated in chick embryos.Methods: Leghorn breed of embryonic chicken eggs were used. At 50 h of incubation, 100 ?L 50% ethanol solution was injected. Depending on the period of exposure to alcohol, varying degrees of pathological disorders were detected in E3, E7 and E10 days. Results: Developmental delay, structural abnormalities, morphological abnormalities in the heart and face and especially presence of two spinal cord cavities were found. In addition, we also detected delays in the closure of the neural tube, cellular deformities and the structural abnormalities in notochord. While eNOS, iNOS, and TUNEL levels increased, while laminin levels decreased.Conclusion: In this study during late development, significant alcohol-induced morphological and histopathological changes were observed. We also determined Increased level of oxidative stress caused by alcohol was accompanied with the changes in matrix composition. Better understanding of these mechanisms which affect the cell behavior is important and will allow learning of harmful effects of alcohol
    corecore