12 research outputs found

    Psikolojik danışman adaylarının kendini tanıma yolculuğu: Kişilik kuramları

    Get PDF
    Self-awareness is one of the main characteristics of effective counselors. However, there is not a course to help increase the level of self-awareness of counselor candidates in the Guidance and Psychological Counseling (GPC) curriculum in Turkey. The present study aimed to examine the opinions of counselor candidates about the course of personality theories in the GPC undergraduate program in the 4th semester on the contribution of their self-awareness. The phenomenology design was used in this qualitative study. 45 counselor candidates who took the course of personality theories during one semester (14 weeks) participated in the study. A semi-structured interview form consisting of open-ended questions was used to collect the data. As a result of analyzing data with descriptive and content analysis, the themes of the awareness of personality traits, awareness of personality development, self-discovery, situational awareness, predisposition to being a counselor, and categories under these themes emerged. These results indicated that the course of personality theories contributes to the counselor candidates to know themselves better and increase their level of self-awareness. The findings were discussed in light of the relevant literature and recommendations were provided for counselor educators.Öz-farkındalık, etki yaratan psikolojik danışmanların temel özelliklerinden biridir. Ancak Türkiye’deki Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık (RPD) müfredatında psikolojik danışman adaylarının öz-farkındalık düzeyini artırmaya yönelik doğrudan bir ders bulunmamaktadır. Bu araştırmanın amacı, RPD lisans programında 4. yarıyılda bulunan kişilik kuramları dersinin psikolojik danışman adaylarının öz-farkındalıklarına katkısına ilişkin görüşlerini incelemektir. Nitel yöntemle gerçekleştirilen bu araştırmada fenomenoloji deseni kullanılmıştır. Araştırmaya bir dönem boyunca (14 hafta) kişilik kuramları dersini alan 45 psikolojik danışman adayı katılmıştır. Verilerin toplanmasında açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Elde edilen veriler betimsel ve içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Analiz neticesinde kişilik özelliklerine ilişkin farkındalık, kişilik gelişimine ilişkin farkındalık, kendini keşfetme, durumsal farkındalık, psikolojik danışmanlığa yatkınlık temaları ve bu temalar altında kategoriler ortaya çıkmıştır. Bu sonuçlar kişilik kuramları dersinin psikolojik danışman adaylarının kendilerini daha iyi tanımlarına ve öz-farkındalık düzeylerinin artmasına katkı sağladığına işaret etmektedir. Araştırma sonuçları ilgili literatür ışığında tartışılmış ve psikolojik danışman eğitimcileri için öneriler sunulmuştur

    Understanding The Relationship Between Self-Control and Grit: The Mediating Role of Academic Motivation and Attention Control

    Get PDF
    Over the past several decades, the psychological concepts of self-control and grit have gained prominence in the research literature. While these constructs have been studied extensively in isolation, there has been growing interest in understanding the relationship between the two constructs and the factors that mediate this relationship. The current study sought to examine the relationship between self-control and grit in a sample of 1079 undergraduate students (67.9% female) from twelve different state universities. Specifically, this study aimed to examine the mediating role of academic motivation and attention control in this relationship. Correlational analyses revealed that self-control and grit were positively associated with each other, as well as with academic motivation and attention control. Mediation analyses using bootstrapping procedures revealed that academic motivation and attention control partially mediated the relationship between self-control and grit. In other words, higher levels of self-control were associated with higher levels of academic motivation, which was associated with higher levels of grit. Similarly, higher levels of self-control were associated with better attention control, which was associated with higher levels of grit. These findings have important implications for understanding the components that contribute to the development of grit and suggest that interventions aimed at enhancing academic motivation and attention control may promote the development of greater grit in individuals

    Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Eğitim Gördüğü Okullarda Öğretmenlerin Karşılaştığı Sorunlar ve Çözüm Önerileri

    Get PDF
    Sınır komşumuz olan Suriye’de patlak veren iç savaş, sivilleri can güvenliğini sağlamak adına göç etmeye mecbur bırakmıştır. 2011 yılında Türkiye’ye giriş yapmaya başlayan sivillerin sayısı 2017 yılı itibarıyla 3 milyona ulaşmıştır (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği [UNCHR], 2017). Suriyelilerin yanı sıra benzer sebeplerle göç eden Iraklılar da Türkiye topraklarında misafir edilmektedir. Bir kısmı kamplarda barındırılan bu insanların çoğunluğu Türkiye’nin dört bir yanına yerleşmiş durumdadır. Yaşanan bu göç dalgası ülke çapında çeşitli sorunlara yol açmış olup; en önemli sorunlardan biri de çocukların eğitim sorunudur. Bu çocukların, eğitim sorunlarının çözümü için devlet ve sivil toplum kuruluşları harekete geçmiş ve çeşitli çözüm önerileri ortaya koymuştur. Bu kapsamda devlet tarafından çeşitli politikalar uygulanmakta, Suriyeli öğrencilere geçici eğitim merkezlerinde ve Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı okullarda eğitim imkânları sunulmaktadır. Fakat MEB’e bağlı okullarda çalışan öğretmenler çeşitli sorunlar yaşamaktadır. Bu araştırmanın amacı MEB’e bağlı ilkokul ve ortaokullarda eğitim veren öğretmenlerin karşılaştığı sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koymaktır. Nitel araştırma yöntemi ile yürütülen araştırmada farklı branşlarda eğitim veren 17 öğretmenle görüşme yapılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme sorularına verilen yanıtlar transkript edilmiş ve içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırma sonuçlarına göre ortaya çıkan temalar; akademik problemler, dil ve iletişim problemleri, sosyal problemler ve önerilerdir

    Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Eğitim Gördüğü Okullarda Öğretmenlerin Karşılaştığı Sorunlar ve Çözüm Önerileri

    Get PDF
    Sınır komşumuz olan Suriye’de patlak veren iç savaş, sivilleri can güvenliğini sağlamak adına göç etmeye mecbur bırakmıştır. 2011 yılında Türkiye’ye giriş yapmaya başlayan sivillerin sayısı 2017 yılı itibarıyla 3 milyona ulaşmıştır (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği [UNCHR], 2017). Suriyelilerin yanı sıra benzer sebeplerle göç eden Iraklılar da Türkiye topraklarında misafir edilmektedir. Bir kısmı kamplarda barındırılan bu insanların çoğunluğu Türkiye’nin dört bir yanına yerleşmiş durumdadır. Yaşanan bu göç dalgası ülke çapında çeşitli sorunlara yol açmış olup; en önemli sorunlardan biri de çocukların eğitim sorunudur. Bu çocukların, eğitim sorunlarının çözümü için devlet ve sivil toplum kuruluşları harekete geçmiş ve çeşitli çözüm önerileri ortaya koymuştur. Bu kapsamda devlet tarafından çeşitli politikalar uygulanmakta, Suriyeli öğrencilere geçici eğitim merkezlerinde ve Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı okullarda eğitim imkânları sunulmaktadır. Fakat MEB’e bağlı okullarda çalışan öğretmenler çeşitli sorunlar yaşamaktadır. Bu araştırmanın amacı MEB’e bağlı ilkokul ve ortaokullarda eğitim veren öğretmenlerin karşılaştığı sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koymaktır. Nitel araştırma yöntemi ile yürütülen araştırmada farklı branşlarda eğitim veren 17 öğretmenle görüşme yapılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme sorularına verilen yanıtlar transkript edilmiş ve içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırma sonuçlarına göre ortaya çıkan temalar; akademik problemler, dil ve iletişim problemleri, sosyal problemler ve önerilerdir

    Predictive relationship between war post traumatic growth, values and perceived social support

    No full text
    Bu araştırmanın amacı savaş yaşantısı geçiren Suriyeli yetişkinlerin savaş travma sonrası büyüme, değerler ve algılanan sosyal destek düzeyleri arasındaki yordayıcı ilişkileri saptayıp bir model ortaya koymaktır. Araştırma, genel tarama modelinin bir alt türü olan ilişkisel tarama modeline uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu Suriye'den Türkiyeye savaş sebebi ile göç eden, savaşa tanık olan ve şu anda Konya, İstanbul ve Antep illerinde ikamet eden Suriyeliler oluşturmaktadır. Yaşları 18-67 arasında değişen katılımcıların 202'si (%64.5) bayan, 111'i (%35.5) erkektir. Araştırmaya amaçlı örnekleme yöntemi ile dâhil edilen katılımcılara, "Kişisel Bilgi Formu", "Travma Sonrası Büyüme Ölçeği (TSBÖ)", "Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği (ÇBASDÖ)" ve "Değerler Ölçeği" uygulanmıştır. Verilerin analizi sürecinde yüzde ve frekans hesaplamaları için SPSS 18 paket programı, yapısal eşitlik modellemesi için AMOS19 programı kullanılmıştır.Araştırma sonuçlarına göre, travma sonrası büyüme, algılanan sosyal destek ve sahip olunan değerler değişkenleri üzerine kurulan modelde, modele ilişkin tüm yollar iyi düzeyde uyumlu bulunmuştur. Analiz sonuçlarından elde edilen bulgulara göre, savaş yaşantısı geçiren Suriyeli yetişkinlerin sahip olduğu değerler ve algıladıkları sosyal destek düzeyi travma sonrası büyümelerini doğrudan yordarken, sahip olunan değerler de algılanan sosyal destek düzeyini doğrudan yordamaktadır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar ilgili literatür ışığında tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur.The aim of this research is to reveal predictive relationships between post-traumatic growth, values and perceived social support levels of Syrian adults who have had a war experience. This research was carried out in accordance with relational survey model which is a subpattern model of the general survey model. The sample of the research consist of the Syrians who migrated from Syria to Turkey due to the war, witnessed the war, and now reside in the provinces of Konya, Istanbul and Antep. 202 participants (64.5%) were female and 111 (35.5%) were participants aged between 18 and 67 years. "Personal Information Form", "Post Traumatic Growth Scale (PTSD)", "Multidimensional Perceived Social Support Scale" and "Value Scale" were applied to the participants who were included in the survey with purpose sampling method. For the analysis of data, SPSS 18 package program was used for percent and frequency calculations, and AMOS19 program for structural equation modeling. According to the results of the research, in the model based on the variables of post-traumatic growth, perceived social support and owned values, all the modes related paths have been found in good levels of concordance. According to the findings obtained from the analysis results, the values that the Syrian adults who had a war experience have and the level of perceived social support directly predicted postraumatic growth and also the values directly predicted the level of perceived social support. The results obtained from the research were discussed and suggested in the light of the related literature

    Self-discipline in the life of university students: A mixed research in the context of grit, life satisfaction and peace

    No full text
    Doktora TeziBu araştırmanın temel amacı üniversite öğrencilerinin öz-disiplin, azim, yaşam doyumu ve huzur düzeyleri arasındaki ilişkilerin yapısal eşitlik modeli ile belirlenmesi ve üniversite öğrencilerinin yaşamında öz-disiplinin rolünün derinlemesine incelenmesidir. Araştırma karma araştırma desenlerinden açıklayıcı sıralı desen üzerine yapılandırılmıştır. Üç adımda yürütülen araştırmanın ilk adımında yetişkinlere yönelik olarak Öz-Disiplin Ölçeği (ÖDÖ) geliştirilmiş ve ölçeğin psikometrik özellikleri test edilmiştir. İki farklı üniversite öğrencisi örneklemi (sırası ile N = 301, N = 339) üzerinde yapılan geçerlik (açımlayıcı/doğrulayıcı faktör analizi) ve güvenirlik (Cronbach alpha katsayısı, madde toplam korelasyonu ve test-tekrar test) analizleri ölçeğin psikometrik açıdan yeterli bir ölçek olduğunu ortaya koymuştur. İkinci adımda öz-disiplin, azim, yaşam doyumu ve huzur değişkenleri arasındaki ilişkiler üç farklı model kurularak test edilmiştir. Bu adımda araştırmaya 885 üniversite öğrencisi (552 kadın, 333 erkek) katılmıştır (Yaşort. = 20.77, Yaşranjı = 17-54, Yaşss = 3.16). Yapılan model testi sonucunda 2. model tercih edilmiştir. Kurulan modelde dolaylı etkinin anlamlılığını test etmek için bootstrapping yöntemi kullanılmıştır. Modele göre öz-disiplin, azim ve yaşam doyumunu doğrudan yordarken azim ve yaşam doyumu da huzuru doğrudan yordamaktadır. Ayrıca azim ve yaşam doyumu, öz-disiplin ve huzur arasında tam arabulucu role sahiptir. Araştırmanın üçüncü adımında öz-disiplinin üniversite öğrencilerinin yaşamındaki rolünü ve huzurlu/mutlu bir yaşam üzerindeki etkisini derinlemesine incelemek amacıyla nitel araştırma yürütülmüştür. Verilerin toplanmasında aykırı durum örnekleme yöntemi kullanılmış ve araştırmanın ikinci adımına katılan öz-disiplin puanı en yüksek (8 kişi) ve en düşük (8 kişi) olan 16 öğrenci ile görüşmeler yapılmıştır. Öğrencilerin yarı yapılandırılmış görüşme formuna verdiği yanıtlar içerik analizi ve betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Analiz neticesinde huzurlu ve mutlu yaşam algısı, huzurlu ve mutlu yaşama ulaşma yolları, yaşam idealleri, yaşam ideallerine ulaşma yolları, öz-disiplinin günlük yaşamdaki rolü, öz-disiplinin yaşamdaki etkileri ve öz-disiplinin hissettirdikleri temaları ve bu temalar altında kategoriler ortaya çıkmıştır. Tüm bu sonuçlar öz-disiplinin üniversite öğrencilerinin yaşamını pek çok yönden etkilediğine ve huzurlu /mutlu bir yaşam sürmelerine katkıda bulunduğuna işaret etmektedir. Elde edilen sonuçlar ilgili literatür ışığında tartışılmış ve öneriler sunulmuştur.The main purpose of this study was to determine the relationships between the levels of self-discipline, grit, life satisfaction, and peace by using structural equation model and to examine the role of self-discipline in the life of university students. The research was structured on explanatory sequential pattern which is one of the mixed-method studies. This study consisted of following steps: In the first step of the research, the Self-Discipline Scale (SDS) for adults was developed and its psychometric properties were tested. The validity (exploratory/confirmatory factor analysis) and reliability (Cronbach alpha coefficient, item-total correlation, and test-retest) of analyzes conducted on two different university student samples (respectively N = 301, N = 339) which revealed that the scale was psychometrically adequate. In the second step, the relationships between self-discipline, grit, life satisfaction, and peace were tested with three different models. In this step, 885 university students (552 girls, 333 boys) participated in the research (Mage = 20.77, Age range = 17-54, SD = 3.16). As a result of the model test, the second model was preferred. Beside, bootstrapping procedure was used in order to confirm significance of indirect effects. According to this model self-discipline directly predicts grit and life satisfaction as grit and life satisfaction directly predict peace. Also, grit and life satisfaction fully mediated the effect of self-discipline on peace. In the third step of the research, qualitative research was carried out to examine the role of self-discipline in the life of university students and its impact on a peaceful/happy life. In collecting qualitative data, an extreme or deviant case sampling method was used, and interviews were conducted with 16 students who participated in the second step of the research with the highest (8 people) and lowest (8 people) scores of self-discipline level. Students' responses to the semi-structured interview form were analyzed by using content analysis and descriptive analysis method. As a result of the analysis number of themes such as peaceful and happy life perception, ways of reaching to a peaceful and happy life, life goals, ways to achieving life goals, effects of self-discipline in life, the role of self-discipline in daily life, feelings of to be self-disciplined and categories under these themes emerged. All these results indicate that self-discipline implicitly or explicitly affects the life of university students in numerous ways and fundamentally contributes to a peaceful/happy life. The results of the research were discussed and suggestions were given in line with the literature

    A study to measure the perception of alienation to the city on the axis of the concept of alienation: The case of Karaman city center

    No full text
    YÖK Tez No: 703905Bu tez çalışması, kent ve yabancılaşma kavramları ışığında yola çıkarak Karamanda ikamet eden bireylerin yaşadıkları kente yabancılaşma algılarını ölçmeyi hedeflemektedir. Bu doğrultuda yabancılaşma kavramı çeşitli açılardan ele alınmış ve nihayet kentleşme sürecinde bireyler üzerinde bıraktığı etkilere ayrıntılı olarak değinilmiştir. Ayrıca kent kavramı ana hatlarıyla ele alınmakla birlikte modern kentlerin insanlarda yarattığı değişim ve bu değişim sürecinin bir aşamasını oluşturan kentsel yabancılaşmanın izleri anlatılmaya çalışılmıştır. Bilhassa yoğun sanayi faaliyetleri sonrasında ivme kazanan kentleşme süreci bireylerin hayatlarında yüzeysel olmayan hatta köklü sayılabilecek değişikliklere sebep olmuştur. Bu süreç ayrıca kentsel mekânların metalaşması sonucunu doğurmuştur. Bu hızlı süreç kentleri ayrıca rantodaklı bir dönüşüme de itmiştir. Ekonomik bir lokomotif olan kentler baş döndüren bu dönüşümler karşısında bu hıza ayak uyduramamakla birlikte bu hız kentliler ile kurdukları bağa zarar vermiştir. Mesela eskiden beri kent merkezinde bir yaşamı tercih eden bireyler farklı sebeplerle merkezden kent çeperlerine doğru uzaklaşmaya başlamıştır. Bu durum kentin mutenalaştırılması olarak adlandırılmakla beraber bir ayrışma yaratmıştır. Bu durum bilhassa kentli bireylerin kendilerini kente karşı yabancılaşmış hissetmelerine neden olmuştur. Kentin mimarisinde ve planlanmasında göze çarpan yapısal farklılaşmalar kente yepyeni bir deneyim sunmakla birlikte kent, özgünlüğünden uzaklaştırılmış ve benzer politikalar çerçevesinde suni bir şekilde planlanan herhangi bir yerleşim alanına dönüşmüştür. Yaşadıkları kentle yaşam alanları aracılığıyla kurdukları bağın bu yolla köksüzleştirilmesi, kentlilerin adeta bir yabancı gibi hissetmelerine neden olmuştur. İşgücü ihtiyacının artışıyla kente göçeninsanlar büyük umutlarla geldikleri kentte çoğu zaman hayal kırıklığına uğramış, bugün en temel olarak adlandırılan hakları elde etmek için bile zorlu bir mücadele vermiştir. Bu aşamada da Marx'ın ifadesi ile bizzat kendi emeğine, ürettiği ürüne, çevresine ve nihayet kendine yabancılaşmıştır. Çalışmanın alan araştırmasının yer aldığı son bölümde, yabancılaşmanın Karaman'da yaşayan kentli bireyler üzerindeki etkisi analiz edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla da Karaman il merkezine yaşayan, rastgele seçilerek toplamda 412 kişiden oluşan örneklem üzerinde anket çalışması yapılmış ve anket sonuçları SPSS 26 paket programı ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre Karaman'da yaşayan bireylerin kente yabancılaşma algılarının düşük düzeyde olduğusonucuna varılmıştır. Ayrıca yine yapılan analiz neticesinde katılımcıların cinsiyet, medeni durum, yaş, mesleki durum ve gelir seviyelerine göre kente yabancılaşma algıları gruplar arasında anlamlı bir farklılık göstermekle birlikte, eğitim düzeyine göre kente yabancılaşma algılarının ise gruplar arasında anlamlı bir farklılık göstermediği belirlenmiştir.The aim of this study is to measure the citizens who live in the city of Karaman that the sense of alienation to the city in the light of the concepts of the city and alienation. In this direction the notion of alienation has been discussed from different points of view and at the end it has been particularly mentioned the effects on the citizens. Additionaly the concept of urban has been outlined. It has been tried to explain that the modern cities that creates change on the citizens and the signs of this urban alienation. After the intense action of industry, the process of urbanisation especially gained speed that caused radical changes on the citizens. This process also resulted in places of urbanisation to becoming meta. This rapid process also pushed the cities to the changes of rant-oriented. These cities that being economic locomotive in the face of this changes couldn't keep up with to this speed and also this speed damaged to the relationship with the citizens. For example from the old the citizens who have preffered to living in the city centre, due to different reasons began to move away from city centre to urban boundries. This situation has created dissolution that called gentrification of urban. This situation especially caused the citizens to feel alienation to the city. Structural differentiation in the architecture and projection of the city, has been offered to the city a totaly new experiment. The city has been detracted from its originality and also it changed as an ordinary settlement like it planned artifically. When the relationship of citizens being rootless, the citizens felt like foreigner. When the increasing of labour the people who moved to cities with a big hope, generally dissapointed and put up a good fight even to obtain fundamental rights. At this stage with the statement of Marx, the citizen became personally stranger to his labour, the product that he produced, to his neighbourhood, and also to himself. At the end of this study it has been tried to analyse to the impact of the alienation of the citizens who live in Karaman. For this purpose it has been made a survey, consisting of 412 citizens who chose randomly, live in the city centre of Karaman. The conclusion of the survey analysed with the SPSS 26 package. According to the conclusion of the survey, it has concluded that the citizens who live in Karaman their perception of alienation has been rock-bottom. Also in the conclusion of analyse according to gender, marital status, age, job and income level of the participants, the preception of the alienation to the city differed from among groups, unlike according to the level of education hasn't show a significant difference among groups

    Evaluating the Stress State of Steels by Simultaneous X ray Diffraction and Magnetic Barkhausen Noise Measurements during Four point Bending Tests

    No full text
    Almost all manufacturing operations and subsequent treatments induce residual stresses which affect both the succeeding manufacturing steps and the final product performance. Therefore, evaluation of residual stresses has become an important part of materials science and a number of different methods have been developed. The most widely used X-ray diffraction (XRD) method has been proven to give satisfactory results even with the simple sin2Ψ-method. The magnetic Barkhausen noise (MBN) measurement technique, on the other hand, might offer much quicker non-destructive evaluation of residual stresses. However, MBN technique requires a proper calibration for quantitative results, which generally are not as repeatable and reliable as XRD. Almost all of the previous studies’ calibration procedure consisted of collecting MBN data during a simple tension test. Nevertheless, microstructure related differences between the calibration and test samples and inhomogeneous flow specifically at the plastic region affect the validity of this procedure. In this study, simultaneous X-ray diffraction (XRD) and MBN measurements were conducted during a four-point bending test in order to improve the reliability of the calibration. Moreover, this new procedure enables comparing two different techniques for the evaluation of residual stresses. After a proper calibration, the results of MBN technique agree well with XRD based results in the elastic region. With increasing bending stress the average length of 180o domain walls increase, causing a higher MBN activity. In the plastic region the results do not agree well since the increasing defect density during plastic deformation also influences the domain wall motion. The mean free path of domain wall motion decrease as the defect density increases; therefore MBN activity decreases. At the same time XRD peak widths increase due to increased density of defects. For a better correlation for plastically deformed samples the influence of both the density of 180o domain walls and the mean free path of domain wall motion should be considered quantitatively

    Religion and Spirituality in the Life of Individuals with Paraplegia: Spiritual Journey from Trauma to Spiritual Development

    No full text
    İnsanların yaşamında derin izler bırakan travmatik deneyimler olumsuz sonuçlar doğurmasının yanı sıra olgunlaşma, büyüme ve gelişim olarak ifade edebileceğimiz olumlu sonuçlara da yol açabilmektedir. Travma sonrası gelişim olarak ifade edilen bu deneyimin gerçekleşmesinde insanların sahip olduğu dini ve manevi eğilimlerin rolü büyüktür. Aynı zamanda geçirilen travmatik deneyimler kişilerin dini ve manevi yaşantısında değişimlere sebep olabilmektedir. Bu araştırmanın amacı omurilik felci geçiren bireylerin dini ve manevi eğilimlerinin travma sonrası gelişim üzerindeki etkisini ve travmatik yaşantının dini ve manevi yaşantıda meydana getirdiği değişimleri ortaya koymaktır. Nitel bir doğaya sahip olan araştırmada fenomenoloji deseni kullanılmıştır. Veriler görüşme yöntemi ile toplanmış ve omurilik felci olan 15 yetişkinle görüşme yapılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi tekniği ile analiz edilmiştir. Analiz sonucunda ortaya çıkan temalar şunlardır: Travma ile başa çıkma yolları, Allah'a dair tutumlarda değişim, dini pratikler, ahiret ve kader inancında değişim, dini katılım. Araştırma sonuçlarına göre omurilik felçli bireylerden bazıları travma yaşantısı ile başa çıkmak için din ve maneviyattan faydalansa da çoğunluğu yaşadığı durumu kabullenerek başa çıkmıştır. Yaşanan olaydan sonraki süreçte ise felçli kişilerin dini ve manevi yaşantısında pozitif yönde pek çok değişim meydana gelmiş; inandıkları din ve Tanrıyla olan bağları güçlenmiştir. Bu durum bize travmatik deneyimlerin ardından dini ve manevi yaşantıda büyük değişimler meydana gelebileceğini göstermiştir.Traumatic experiences that leave deep traces on people’s lives can lead to negative outcomes, as well as positive outcomes like maturation, growth and development. The experience known as post-traumatic growth is largely to result of one’s religious and spiritual tendencies. At the same time, traumatic experiences can lead to changes in people’s religious and spiritual lives. The aim of this research is to reveal the effects of paraplegic individuals’ religious and spiritual tendencies on their post-traumatic growth and the changes that a traumatic experience causes in one’s religious and spiritual life. The phenomenological design is used in research with a qualitative nature like this. Data were collected through interviews that were performed over 15 adults with spinal cord injuries. The obtained data were analyzed through the technique of content analysis. The themes that emerged from analysis are: ways of dealing with trauma, changes in attitudes towards God, religious practices, changes in belief in fate and an afterlife, religious participation. According to the research results, some individuals with spinal cord injuries benefit from religion and spirituality; a great majority overcome the situation by accepting it in order to cope with the traumatic experience. Many changes take place positively in these paraplegics’ religious and spiritual lives in the aftermath of their traumatic experiences, strengthening their faith in what they believe in and their ties with God. This shows that after a traumatic experience, great changes can occur in one’s religious and spiritual life

    The mediating role of resilience in the relationship between helicopter parenting and several indicators of mental health among emerging adults

    No full text
    MakaleWOS:000922211100001PubMed ID: 36720045Helicopter parenting has received much attention in thelast decade. The growing literature on this phenomenonillustrates the negative consequences of helicopter parenting. The detrimental effects of helicopter parenting onemerging adults may be especially more present incollectivist cultures. Studies carried out with this population have demonstrated that mental health problemsamong this group are more prevalent than those of othergroups. Hence, an understanding of the factors affectingmental health at this age is critical. The deleterious effectsof helicopter parenting on mental health among emergingadults are well‐documented. However, there is a lack ofliterature investigating the mediating role of resiliencebetween helicopter parenting and mental health issues (i.e.,depression, anxiety, and stress). To bridge this gap, wecollected data from 402 emerging adults (M= 21.31,SD = 2.01). Our results revealed that although helicopterparenting was a risk factor for several indicators of mentalhealth among emerging adults, resilience mitigates thepotential detrimental effect of helicopter parenting
    corecore