11 research outputs found

    Biomimetic dental implants; design, production, in vivo and in vitro results

    No full text
    Dental implantlar ve eklemeli üretim tekniklerinin son dönemde popülaritesi giderek artmıştır. Karmaşık geometrilerin, eklemeli üretim teknikleri ile elde edilmesi, kompleks makro ve mikro geometrilere sahip medikal ürünlerin de bu yolla üretilmesi fikrinin doğmasına neden olmuştur. Dental implantların kemik ile temas eden yüzeylerinde, hem yüzey alanının arttırılıp daha güçlü bir osseointegrasyon elde etmek hem de tarafımızca tasarlanmış yüzey gözenekliliği eklemeli üretim sayesinde elde ederek, titanyumun elastik modülüsünün doğal kemiğe yaklaştırılması ve biyomimetik bir yüzey elde etmek amacıyla bu proje hayata geçirilmiştir. Bu amaçla, 2 adet farklı yüzey özelliğine sahip dental implant eklemeli üretim tekniği ile üretilmiştir. Bu implantlar, konvansiyonel ticari bir dental implant ile hem invivo hem de invitro şartlarda karşılaştırılmıştır. Ayrıntılı bir tasarım ve üretim sürecinden sonra, invitro şartlarda, hücre kültürü testleri ve biyomekanik testler uygulanırken, invivo olarak hayvan çalışması, mikro BT analizi ve histomorfometrik çalışmalar yapılmıştır. Yeni tasarımı yapılan implantlarda gyroid tipde gözeneklilik tercih edilmiştir. Üretimi yapılan implantlarda tüm yüzeyde ve orta üçlü kısmında gözeneklilik tasarlanmış ve üretilmiştir. Tasarlanan yeni implantların, aynı boyutta ticari implanta göre yüzey alanının ve hacminin sırası ile % 44-% 60 oranında arttığı tespit edilmiştir. Bu tipte gözenekliliğin, hücre kültürü düzeyinde, artmış osteojenik aktiviteye neden olduğu tespit edilmiştir. Biyomekanik testlerde en az konvansiyonel implant kadar dayanım gösteren gözenekli implantlar bazı parametrelerde daha performanslı sonuç vermişlerdir. İnvivo şartlarda, hayvan deneyleri başarı bir şekilde tamamlanmış ve tüm implantlarda osseointegrasyon sağlanmıştır. Bu durum invivo mikro-BT ve histomorfometri analizleri ile gösterilmiştir. Sonuç olarak, piyasada hali hazırda satılmakta olan dental implant ile hem mekanik hem de biyolojik olarak eşdeğere yakın iken özellikle hücre kültürü ve bazı mekanik testlerde ise daha üstün sonuçlar veren gözenekli dental implant tasarımları ileriye dönük ümit vaat etmektedir.Recently, the popularity of dental implants and additive manufacturing techniques has increased. Obtaining complex geometries with additive manufacturing techniques has led to the idea of producing medical products with complex macro and micro geometries in this way. This project has been implemented in order to both increase the surface area and obtain a stronger osseointegration on the surfaces of dental implants in contact with the bone, as well as to obtain the surface porosity designed by us, to bring the elastic modulus of titanium closer to the natural bone and to obtain a biomimetic surface. For this purpose, dental implants with 2 different surface properties were produced with the additive manufacturing technique. These implants were compared with a conventional commercial dental implant both in vivo and in vitro analysis. After a detailed design and production process, in vitro animal studies, micro CT analysis and histomorphometric studies were performed while cell culture tests and biomechanical tests were applied. Gyroid type porosity is preferred in newly designed implants. Porosity is designed and produced on the entire surface and middle third part of the manufactured implants. It has been determined that the surface area and volume of the newly designed implants have increased by 44 % - 60 %, respectively, compared to the commercial implant of the same size. This type of porosity has been found to cause increased osteogenic activity at the cell culture level. In biomechanical tests, porous implants, which showed at least as much strength as conventional implants, gave better performance in some parameters. In vivo conditions, animal experiments were successfully completed and osseointegration was achieved in all implants. This was demonstrated by in vivo micro-CT and histomorphometry analyses. As a result, porous dental implant designs are promising for the future, while they are close to the dental implant currently sold in the market, both mechanically and biologically, while providing superior results especially in cell culture and some mechanical tests

    COVID-19 PANDEMİSİ SÜRECİNDE BİLİNÇLENDİRME FAALİYETLERİNİN AKTİF GÜNLÜK YAŞAMDA YORUMLAMA VE DAVRANIŞ ŞEKİLLERİ ÜZERİNE ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI

    No full text
    Amaç: Ülkemizde COVID-19 pandemisinde; inkübasyon periyodu, başlangıç semptomları ve izolasyon sürecine yönelik yaygın ve kapsamlı bilinçlendirme çalışmaları yürütülmektedir. Çalışmanın amacı; pandemi sürecinde edinilen bilgilerin hastalarımız ve yakınları tarafından yorumlanma ve davranışa dönüşme oranının araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler: Anket, COVID-19 pandemisi boyunca diş hastanesine başvuran 292 gönüllü hasta ve yakınlarına yüz yüze uygulandı. Veriler tek değişkenli ve çok değişkenli regresyon analizleri ile değerlendirildi. Anket değişkenleri, demografik veriler, komorbiditeler, koronavirüs enfeksiyonu durumunda hastalık şiddetinin tahmini, yakınında koronavirüs enfeksiyonunun varlığı ve inkübasyon dönemi, semptomların başlangıcı ve izolasyon dönemine yönelik somut klinik senaryoları içermekteydi. Bulgular: Katılımcıların % 85,6’sı inkübasyon periyodunu yanlış yorumladığı ve semptomlar ortaya çıktığında % 68,1’ inin hastaneye başvurmaktan kaçındığı görüldü. İzolasyon sürecinde ise katılımcıların çoğunluğunun doğru davranış sergilediği (% 60,6), önemli bir kesimin ise hekime telefonla danışma ihtiyacı duyduğu (% 23,6) görüldü. İleri yaş, eğitim seviyesi düşük ve komorbid katılımcıların doğru yorum ve davranış oranı genel olarak düşüktü. COVID-19 pozitif yakını olanlar inkübasyon dönemini daha doğru yorumlasa da semptom varlığında hastaneye başvurmaktan kaçındıkları görüldü. Sonuç: Yoğun bilgilendirmelere rağmen toplumun büyük çoğunluğunun inkübasyon dönemini yanlış yorumladığı ve semptom varlığında hastaneye başvurmaktan kaçındığı açıkça görülmüştür. Yakınında COVID-19’a şahit olma durumu ise beklenen şekilde bilgi düzeyi ve davranış değişikliği oluşturmamıştır. Toplumun bilinç ve doğru davranış düzeyinin artırılması amacıyla düzenlenecek bilgilendirme faaliyetlerinde hedef kitleye ileri yaş, komorbiditesi olan ve eğitim düzeyi düşük bireylerin dahil edilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir

    Allozyme variation in rattus rattus (rodentia: muridae) in Turkey, with particular emphasis on the taxonomy

    No full text
    The Turkish black rat “Rattus rattus” shows variation in coat colour corresponding to the occurrence of three subspecies with intermediate colour stages: Rattus rattus rattus, Rattus r. alexandrinus and Rattus r. frugivorus. Turkish black rat populations were divided geographically into six sub-populations: Rr1= Northwest Anatolia, Rr2= Central Anatolia, Rr3= Eastern Mediterranean, Rr4= Western Mediterranean, Rr5= Turkish Thrace, and Rr6= Black Sea region. Genetic variation was assessed using twenty two isoenzyme systems. Seven of twenty-two loci (Pgm-1, Hk, Me-M, G3pdh, Gpdh-1, Gpi, Fum-1) were found to be polymorphic. The mean value of FST is found to be 0.073, indicating 7.3 % genetic variation among groups and suggesting the existence of a moderate differentiation between sub-populations of the Turkish black rat. Overall mean heterozygosity (Ho= direct count) for sub-populations was Ho= 0.020, ranging from 0.008 to 0.031. Nei’s measure of genetic distance showed that Rr2 and Rr6 were the most identical and sub-populations Rr1 and Rr5 had diverged the most. © 2008 Taylor & Francis Group, LLC
    corecore