98 research outputs found

    THE EFFECT OF 4-WEEKLY LOW INTENSITY PHYSICAL ACTIVITY PROGRAM IN THYROID HORMONE LEVELS IN OBESE AND OVERWEIGHT CHILDREN

    Get PDF
    The aim of this study is to examine the effect of 4 weeks of low intensity physical activity program on thyroid hormone levels in obese and overweight boys. A total of 27 boys in the 12-14 age range; obese group 12 and overweight group 15 were divided into two groups. Children who participated in the study during the 4 weeks 3 days a week, games and sporting selected time period of 60 minutes a day walking program applied increasingly. TSH, T3 and T4 levels were determined in blood samples taken at rest 1 day before and one day after the 4 week training program. In the statistical analysis of the data obtained in the study, SPSS package program SPSS 22.0 statistical program (SPSS Inc., Chicago, Illinois, ABD)  was used. Paired Samples T tests were used to analyze the difference between the Independent Samples T and the pre-test and post-test of the groups in the comparison of the binary groups. At the end of the study, body weight and T3 values of obese subjects (n = 12) and body weight, BMI and T3 values of overweight group were found to be significantly different between pre-test and post-test (p <0.05). In the analysis of pre-test and post-test differences of measured characteristics of obese and overweight subjects, no significant difference was found (p>0,05). As a result; of obese and overweight boys in the 12-14 age range in the 4-week low intensity physical activity program it can be said to cause changes in thyroid hormone levels.  Article visualizations

    Grinding mechanism of sepiolite for high viscosity industrial applications

    Get PDF
    Bu çalışmada yaş ve kuru olarak uygulanan farklı öğütme tekniklerinin sepiyolit liflerini serbestleştirmedeki etkinliği boyut kontrolu ile birlikte araştırılmıştır. Katı konsantrasyonu, karıştırmanın şiddeti-süresi ve öğütme şeklinin sepiyolitin reolojik özellikleri üzerinde onemli etkisinin olduğu görülmüştür. Kuru öğütme işlemlerinin öğütme süresindeki artışla beraber sepiyolitin yapısına zarar verdiği ve 2 saatlik öğütme süresinden sonra tekrar floklaşmadan dolayı tane boyutunun irileştiği ve lifsi yapısının kaybolduğu, yerini şekilsiz kürelerin aldığı görülmüştür. Yaş öğütmede ise sepiyolitin lifsi yapısının korunduğu tespit edilmiştir. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde zeta potansiyel, yüzey alanı ve SEM (taramalı elektro mikroskop) görüntülerinden faydalanılmıştır.  Anahtar Kelimeler: Sepiyolit, öğütme, viskozite.Clay minerals have a wide range of industrial applications including thickeners and flow regulators which are known as rheological additives. For this purpose, bentonite type layered smectite group clays and needle structured sepiolite and attapulgite type clays are used. The mechanisms of gelling for both clays are different due to their unique structures. The rheological properties of these suspensions depend on such parameters as concentration, the intensity of agitation and pH. These properties make sepiolite suspensions very useful thixotropic materials and thickeners. In this study, the effect of mode of grinding, dry and wet on disintegration of sepiolite fibers was investigated under controlled particle size. Physical parameters are shown to impart a pronounced effect on the viscosity of sepiolite; the viscosity increases with increasing the energy of agitation, but increase in viscosity against solids concentration is not linear but polynomial. The results were interpreted with zeta potential, surface area measurements and SEM photographs. It is shown that the mode of grinding has a significant effect on the rheological properties of sepiolite. Dry grinding process adversely affects the structure of sepiolite and after 2 hours of grinding, the grain size is enlarged due to agglomeration of fibers into spheres. In wet grinding, the fiber structure of sepiolite was preserved along with a plausible size reduction. These results were also corroborated with zeta potential results.  Keywords: Sepiolite, grinding, viscosity

    Din Psikolojisinde Nefs Kavramı ve Gelişim Aşamaları

    No full text
    İnsanlar inandıkları dini farklı derinlik ve genişlikte ve farklı entelekt&uuml;el ve duygusal tonlarda yaşarlar. Bu anlamda subjektif din, bireye &ouml;zg&uuml;d&uuml;r ve derin bir karaktere sahiptir. İslami gelenekte bu durum nefs kavramı ile tanımlanmaktadır. Arap&ccedil;ada n-f-s k&ouml;k&uuml;nden t&uuml;reyen nefs, s&ouml;zl&uuml;kte ruh, can, akıl, şahıs, bir şeyin varlığı, zatı, i&ccedil;i, hakikati, cevheri, istek ve arzu manalarıyla karşılık gelir ve genel anlamda ruh ve beden b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;ne sahip olan insanın bizzat kendisidir. Aynı zamanda da bu b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n arzularını teşkil eden bir mek&acirc;n konumundadır. Bu anlamda nefs, manevi hayatın kaynağı ve b&uuml;t&uuml;n&uuml; niteliğinde olan nefs, fiillerin, ilişkilerin merkezidir. İslam dini ve onun bireysel dini yaşantı kolunu oluşturan tasavvuf, insanı hem bedeni hem de manevi a&ccedil;ıdan geliştirmeyi kendisine gaye edindikleri i&ccedil;in insan ile yaratıcısı arasındaki engelleri kaldırmayı, işlenilen g&uuml;nah ve manevi kirlerden dolayı selim sıfatını kaybetmiş olan kalbi yeniden kalb-i selim haline getirmeyi ama&ccedil;lamaktadır. Manevi arınma ve yaratıcı ile iletişim kurulabilmesi i&ccedil;in nefsin yedi basamaklı bir gelişim s&uuml;recini tamamlaması gerekmektedir. Bu basamaklar ise Nefs-i Emmare, Nefs-i Levvame, Nefs-i M&uuml;lhime, Nefs-i Mutmainne, Nefs-i Raziye, Nefs-i Marziye ve Nefs-i Kamile&#39;dir. Her bir basamakta nefs, d&uuml;nyevi ve manevi bağlılıklarından uzaklaşmakta ve yaratılışının &ouml;z&uuml;nde olduğu gibi saf hale d&ouml;nmektedir. Bu anlamda nefs bir potansiyel olarak değerlendirilebilir. Eğer nefs saflaştırılmaz ya da kontrol altında tutulmazsa k&ouml;t&uuml;l&uuml;ğe meyletmek gibi bir &ouml;zelliğe sahiptir. Bu durum, din psikolojisi a&ccedil;ısından olduk&ccedil;a &ouml;nemli isimlerden biri olan Freud&#39;un insanı cinsellik d&uuml;şk&uuml;n&uuml; ve saldırgan bir varlık olarak tanımlaması ile tutarlı bir durumdur. Ancak Freud&#39;un insana dair yaptığı a&ccedil;ıklamalarda nefs-i emmare ve nefs-i levvame&#39;ye kadar olan basamakları g&ouml;rebildiği &uuml;zerindeki basamakları ise g&ouml;zden ka&ccedil;ırdığı a&ccedil;ıktır. Bu &ccedil;alışmada bir&ccedil;ok g&uuml;&ccedil; ve yetiye sahip olan nefsin gelişimi, insanın bu gelişim esnasında nasıl bir psikolojik s&uuml;re&ccedil; yaşadığı modern psikolojinin a&ccedil;ıklamaları bağlamında incelenmiştir.</p
    corecore