13 research outputs found

    KIVRIMLI VE KOVUKLU ELYAF MEMBRANLARIN ÜRETİMİ VE KARAKTERİZASYONU

    No full text
    KIVRIMLI VE KOVUKLU ELYAF MEMBRANLARIN ÜRETİMİ VE KARAKTERİZASYON

    Kıvrımlı Kovuklu Elyaf Membranların Üretimi ve Membran Kirlenmesinin Karakterizasyonu

    No full text
    Ultrafiltrasyon işlemi sırasında membranın gözeneklerinden geçemeyen çözünmüş ve asaltı halindeki maddelerin membranın yüzeyinde veya gözeneklerinin içinde birikmesine membran kirlenmesi (membrane fouling) adı verilir. Bu, belli bir ölçüde her ultrafiltrasyon işleminde karşılaşılan bir durumdur ve filtrasyon işleminden mümkün olan en yüksek verimi elde edebilmek için en aza indirgenmesi gerekmektedir. Membran kirlenmesini önlemek için uygulanabilecek yöntemler iki çeşittir. Birinci yöntem membranın yüzeyinin kimyasını membran tarafından geçirilmeyen maddelerin tutunamayacağı şekilde modifiye etmektir. İkinci yöntem ise membran yüzeyindeki sıvı akışını membran yüzeyine yakın bölgelerdeki yüksek derişimli çözeltiyi sürekli olarak karıştıracak (türbülanslı) şekilde düzenlemektir. Bu kapsamda önerilen projede kıvrımlı kanallar içinde akan akışkanlarda, viskoz kuvvetler ile merkezkaç kuvveti arasındaki dengesizlikten oluşan Dean vortekslerinin kullanılması denenecektir. Kovuklu elyaf membranlar sıvı halat kıvrımlanması (liquid rope coiling) mekanizmasından dolayı, belli üretim şartları altında sarmal şeklinde üretilebilmektedir. Bu sayede elyaflar ek bir üretim aşaması gerektirmeden içlerinden sıvı akarken Dean vorteksleri oluşturacak şekilde kıvrımlı üretilecek, bu şekilde üretilen membranların morfoloji, geçirgenlik, seçicilik ve kirlenme performansları incelenerek düz elyaflarla kıyaslanacaktır

    FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ/LİSANSÜSTÜ TEZ PROJESİ

    No full text
    BÜKÜLMÜŞ POLİMERİK İÇİ BOŞ ELYAF MEMBRANLARIN ÜRETİMİ VE KİRLENMEYE ETKİLERİNİN KARAKTERİZASYON

    Salivary Resistin and TNF-? Levels in Different Periodontal Diseases

    No full text
    Objective: Resistin is a cytokine involved in insulin resistance, inflammation and immunity. The relationship of resistin with tumor necrosis factor (TNF)-?, one of the key cytokines of periodontal inflammation, is bidirectional. This study aimed to evaluate salivary resistin and TNF-? levels in different periodontal diseases. Methods and Materials: Saliva samples were collected from 20 generalized aggressive periodontitis (G-AgP), 20 chronic periodontitis (CP), 20 gingivitis patients and 20 periodontally healthy individuals. Probing pocket depth (PD), clinical attachment levels (CAL), papillary bleeding index (PBI) and plaque index were recorded. Salivary resistin and TNF-? levels were analyzed by enzyme-linked immunosorbent assay. Inter-group comparison was performed by the Kruskal-Wallis test and Dunn’s post-hoc test. Results: G-AgP, CP and gingivitis groups exhibited higher salivary resistin and TNF-? levels compared to the periodontally healthy controls, however, this did not reach to statistical significance (p>0.05). Although both periodontitis groups had significantly higher mean PD, CAL and PBI scores compared to gingivitis group (p0.0001), salivary cytokine levels were similar in these groups (p>0.05). Conclusion: Within the limits of the present findings, salivary resistin and TNF-? levels could not differentiate periodontal disease from health. Further investigations with larger sample size are needed to elucidate the potential relationship salivary levels of these cytokines with periodontal inflammation.Amaç: Resistin, insülin direnci, enflamasyon ve immünite ile ilişkili bir sitokindir. Resistinin, periodontal enflamasyonun ana sitokinlerinden biri olan tümör nekroz faktör (TNF)-? ile olan ilişkisi çift yönlüdür. Bu çalışma farklı periodontal hastalıklarda tükürük resistin ve TNF-? seviyelerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Yöntem: Tükürük örnekleri, 20 yaygın agresif periodontitis (Y-AgP), 20 kronik periodontitis (KP), 20 gingivitis hastası ile 20 periodontal sağlıklı bireyden elde edildi. Sondalanan cep derinliği (SCD), klinik ataşman seviyesi (KAS), papil kanama indeksi (PKİ) ve plak indeksi değerleri kaydedildi. Tükürük resistin ve TNF-? seviyeleri enzim bağlı immunosorbent yöntemi ile analiz edildi. Gruplar arası karşılaştırmalar, Kruskal-Wallis testi ve Dunn post-hoc testi ile yapıldı. Bulgular: Y-AgP, KP ve gingivitis gruplarının tükürük resistin ve TNF-? seviyeleri, periodontal sağlıklı bireylerden yüksekti ancak bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0.05). Her iki periodontitis grubunun SCD, KAS ve PKİ ortalama değerleri, gingivitis grubundan anlamlı yüksek olmasına rağmen (p0.0001), sitokinlerin tükürükteki seviyeleri gruplar arasında benzerdi (p>0.05). Sonuç: Bu çalışmanın sınırlamaları dahilinde, tükürük resistin ve TNF-? seviyeleri periodontal hastalığı, periodontal sağlıktan ayıramamıştır. Bu sitokinlerin tükürükteki seviyelerinin periodontal enflamasyon ile olan olası ilişkisini aydınlatmak için daha geniş örneklem büyüklüğüne sahip ileri çalışmalara ihtiyaç vardır

    Food-induced anaphylaxis in early childhood and factors associated with its severity

    No full text
    Background: Several factors that increase the risk of severe food-induced anaphylaxis have been identified. Objective: We aimed to determine the demographic, etiologic, and clinical features of food-induced anaphylaxis in early childhood and also any other factors associated with severe anaphylaxis. Methods:We carried out a medical chart review of anaphylaxis cases from 16 pediatric allergy and immunology centers in Turkey. Results: The data of 227 patients with 266 food-induced anaphylaxis episodes were included in the study. The median (interquartile range) age of the first anaphylaxis episode was 9 months (6-18 months); 160 of these patients were boys (70.5%). The anaphylaxis episodes were mild in 75 cases (28.2%), moderate in 154 cases (57.9%), and severe in 37 cases (13.9%). The most frequent food allergens involved were cow's milk (47.4%), nuts (16.7%), and hen's egg (15.8%). Epinephrine was administered in only 98 (36.8%) of these anaphylaxis episodes. A logistic regression analysis revealed two statistically significant factors that were independently associated with severe anaphylaxis: the presence of angioedema and hoarseness during the anaphylactic episode. Urticaria was observed less frequently in patients who developed hypotension. In addition, confusion and syncope were associated with 25.9- and 44.6-fold increases, respectively, in the risk of concomitant hypotension. Conclusion: Cow's milk, nuts, and hen's egg caused the majority of mild and moderate-to-severe anaphylaxis episodes. The presence of angioedema and hoarseness in any patient who presents with a history of food-induced anaphylaxis should alert clinicians that the reaction may be severe. In addition, the presence of confusion, syncope, or stridor probably indicates concomitant hypotension
    corecore