Medyada realiteye tanıklık ve ötesi

ÖZETMedeniyet demek, insan hayatındaki şiddetin ortadan kalkması, toplumsal ilişkilerin sevgi ve hoşgörü ile örülmesi, kişinin yaşadığı hayatın öznesi olup, paylaşma esaslı bir toplumsal hayat sürmesi demektir. Teknolojinin gelişmesi, kitle iletişim araçlarının çoğalması tek başına insanların mutluluğu için yeterli değildir. Temel insan ilişkileri değişmediği, toplumsal yapı daha gelişkin bir hale gelmediği sürece bu, mümkün değildir. Yarışmacı, tüketim kültürü modern çağda, insanları kendilerinin olmayan bir yaşama yöneltmiştir. Yabancılaşma sonucunda yaşadığı hayatı algılayıp anlamlandıramayan yeni çağ insanı, bu sıkıntılarından bir süreliğine de olsa kurtulabileceği fantazya dünyasına yönelmektedir. Gündelik hayatın mistifiye edilmiş ilişkileri insanda, korku, pasiflik, kendine güvenememe duygularına itmiştir. Bu bilinmezlik, sonucu rahat koltuklarda oturarak bilinebilecek polisiye romanla, aynı tür filmlerde, ucuz yapımlarla karşılanmaktadır. Kitle iletişim araçlarının artması sadece demokratikleşme ve seçme özgürlüğü ile açıklanamayacak kadar kişilerin hayatı üzerinde rol oynamaktadır. Patronla işçinin aynı tv'yi seyretmesi, aynı gazeteyi okuması genel bir tektipleştirme ve edilginleşmeye yol açmaktadır. Hayatın işleyişini, çevrede olup bitenleri anlama, W. Benjamin'in dediği gibi yoğunlaşma, kafayı yormayı gerektirecek entelektüel yönden yüksek yayınlara ilgi ile olur. Tv ise tam tersine modern çağ insanını hassas yerinden vurmuş gibidir. Buralarda sunulan diziler, filmler vs.'den ziyade, aynı zamanda bir yaşam üslubudur. Aynı iletilere tanık olan insan bir süre sonra kapitalist pazar ekonomisinin istediği tüketime dayalı bir hayat üslubunu benimser. Alışveriş boş zamanlarda yapılan bir eylem haline gelir. Yeni dönemde şiddet biçim değiştirmiştir, eskinin despotlarını yerini, Aldous Huxley'in dediği gibi gönüllü razı etme temeline dayalı bir biçim almıştır.ABSTRACT MEDIA'S WITNESS TO REALITY AND MORE...Civilization means, elimination of violence from human life, weaving social relations with love and tolerance, and an individual, who is the subject of the life he lives maintains a social life based on sharing. Development in technology, increase in means of mass communication are not sufficient on their own for human happiness. This is not possible unless basic human relations change and social structure improves. This competitive modem era feeding the consumption culture lead humans to a life which is not of their own. The humans of the new era which fail to comprehend the lives they live as the result of alienation direct themselves to a world of fantasy where they can leave such constraints behind even though for a limited time. Mystified relations of daily life pushed humans into sensations of fear, passivity, loss of self-confidence. This unawareness is compensated by a detective novel, the result of which one can tell easily by sifting in comfortable chairs, by films of the same kind and by similar cheap productions. Increase in means of mass communication plays a crucial role on the life of humans which can not be explained only with democratization and freedom of choice. That the employer and the employee watch the same TV and read the same newspaper leads to a monotony and passivity. An understanding the process of life and what is going on around us can be achieved, as W. Benjamin said, by concentration and by being interested in highly intellectual publications which needs brainstorming. On the contrary, TV seems to hit the modem man at its weakest point. What is presented here is also a style of life rather than serials, films, etc. Humans which are under the influence of the same messages adopts, after a while a life based on consumption as required by capitalist market economy. Shopping becomes an action performed in leisure time. In the new era, violence has transformed and the despots of the former age has been replaced by a model based on voluntary persuasion, as Aldous Huxley said

Antik çağdan günümüze kentsel dokunun oluşturulmasında insan faktörünün değerlendirilmesi, bu bakımdan Efes-İzmir kentlerinin karşılaştırılması ile konuya peyzaj planlama açısından yaklaşım

Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.-213- ÖZET Planlı kentlerin ortaya çıkışından günümüze kent dokuları, çeşitli gelişmeler paralelinde değişimler göstermiştir. Antik çağın basit yapıdaki kentlerinin planlanmasında agora, tapınak gibi önemli yapılar belirleyici rol alırken, büyük nüfus yığ.214- konusunun saptanması, yürütülmesi ve sonuçların ortaya konmasında temel çıkış noktası olmuştur. SOHHARY Town patterns have gone through changes in parallel with various developments since the emergence of first planned cities. Although important buildings such as agoras and temples played a signifcant role on the layout of the simply structured antique cities, many different usages of planning, altogether, have to be examined in order to meet the needs of today's cities, which are facing population growth to a great extent. In this context, systems, through which the most appropriate transactions could be formed, are established to fulfill some basic functions such as, administration, trade, industry, housing, education, and health. These systems are based on decisions concerning field usage and they are seeking solutions to traffic-bound problems of today. Rapid population growth, and random development failing to keep pace with it, leads to problems stemming from the lack of interaction between man and his natural environment. These problems create environmental pressure, called stress, on the city-dwellers as an individual and as a social being. In this situation, the existence of open areas and recreational facilities, where city-dewellers can get rid of their negative energy, or stress, becomes vital. The largest urban centres in Turkey can hardly meet the basic needs of their populations which are beyond their physical capacities. Because there haven't been adequate recreational facilities built, we are faced with inadequate establishments randomly dispersed around an urban area. In modern cities, it is necessary to improve the quality of these facilities which serve both the individual and society and to make them new, capable establishments

The possibility of an ethical life in the global world from Peter Singer's perspective

Bugün küresel bir dünya içerisinde bulunuyoruz. Modern dünyanın bu düzeye geleceğini belki bir çoğumuz hayal edemiyorduk. İnternetin ve teknolojinin gelişimi her alanda dünyadaki insanları, yaşadıkları ülkeleri birbirlerine giderek daha fazla yaklaştırıyor. Kimilerimiz bu gelişmelerin birçok iyi yönünün olduğunu söyleyebilir. Ancak daha önce deneyimlemediğimiz kadar büyük sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu kabul etmek durumundayız. Özellikle tüketim düzeyindeki artışı düşündüğümüzde, doğaya ve diğer canlı türlerine yönelik yıkımlarımız, dünyanın yoksul ve aç insan sayısının giderek artması daha da görünür bir hal aldı. İklim değişikliğiyle birlikte temiz su kaynaklarının giderek yok olması, kuraklığın artması, ürün miktarının azalması gibi nedenlerle açlık-yoksulluk gün geçtikte artmaya devam ediyor. Bu sorunlar karşısında ne yapabiliriz? İnsanlık kısa zamanda büyük sonuçları olacak bu sorunlara bir çıkış bulabilecek mi? Peter Singer gibi filozoflar bu konuda, pasif, umutsuz olmamış aksine, küresel sorunlarımız karşısında, dünyayı daha yaşanılabilir kılabileceğimiz bir etik yaşam geliştirmeye çalışmışlardır. Bu çalışmamızda Singer’ın küresel etik yaşam önerisi ele alınmaktadır.Today we live in a global world. Perhaps most of us could not have imagined that the modern world would reach this level. The development of the internet and technology is bringing the people in the world and the countries they live closer to each other in every field. Some of us can say that these developments have many good aspects. But we must admit that there are bigger problems than we’ve never experienced before. Especially when we consider the increase in consumption, our destruction of nature and other living species, and the increasing number of poor and hungry people in the world became more visible. With climate change, the gradual decrease in clean water resources, increase in drought, decrease in the amount of harvest, etc., hunger-poverty continues to increase day by day. What can we do in the face of these problems? Will humanity be able to find a way out to these problems, which will have great consequences in a short time? Philosophers like Peter Singer have tried to develop an ethical life in which we can make the world more livable in the face of our global problems, rather than being passive and hopeless. In this paper, we will discuss Singer’s proposal for global ethical life

Synthesıs And Characterızatıon Of Sılane Modıfıed Hnt-Pcl Nanocomposıte Materıal

Yürütülen çalışmada biyomedikal alanda kullanımı için polikaprolakton (PCL)-halloysit (HNT) nanokompozit malzemesinin sentezi amaçlanmıştır. Çalışma iki basamakta gerçekleştirilmiştir. İlk aşamada PCL ile HNT'nin arayüz etkileşimini arttırarak, homojen dağılımını sağlamak amacıyla 3-Aminopropyltriethoxysilane (APS), 3-Glycidoxypropyltrimethoxysilane (GPTS) ve 3-Aminopropyl(diethoxy)methylsilane (APDES) grupları ile HNT'nin modifiye işlemi gerçekleştirilmiştir. PCL/HNT, PCL-HNT/APS, PCL-HNT/GPTS ve PCL-HNT/APDES nanokompozit filmleri çözelti dökme yöntemi ile hazırlanmıştır. Sentezlenen nanokompozit filmlere modifiye işleminin etkisi FTIR, XRD, DSC, TGA, DSA ve AFM analizleri ile incelenmiştir. PCL-HNT nanokompozitlerinin kristalinite değeri, HNT'nin APS ve GPTS modifiyesi ile %18-38 arasında azalmıştır. Ayrıca temas açı ölçümleri ile PCL-HNT nanokompozitlerinin hidrofobik karaktere sahip olduğu görülmüştür. XRD analizi sonucunda, APDES modifiyesinde 2θ=10-12° aralığındaki geniş pikin varlığı tabakalaşmış ve yapraklanmış yapının bir arada olduğunu göstermiştir. Bu nedenle HNT/APDES modifiyesi ile PCL matrisinde homojen dağılım sağlanamamış ve mikrokompozit oluşumu meydana gelmiştir. Çalışmanın ikinci aşaması ise elektro eğirme yöntemi ile nanolif eldesi üzerine yürütülmüştür. Çalışmada elektro eğirme yöntemi, diğer yöntemlere göre liflerde yüksek yüzey alanı/hacim oranı, nano boyutta gözeneklilik ve seri üretim imkânı sağladığı için tercih edilmiştir. Elektro eğirme çalışmalarında çözelti ve işlem parametrelerinin lif üzerine etkisi incelenmiştir. %12(wt/v) PCL çözeltisinde %0,5 ve %1(wt/v) HNT ilavesi ile kararlı yapıda nano çaplı lif eldesi 1,5 ml/h, 27 cm ve 25 kV çalışma parametrelerinde sağlanmıştır. Nanolif numuneleri ile yürütülen biyolojik analizlerde, PCL-HNT liflerinde HNT derişimi ile su absorplama ve hidrolitik bozunma karakterlerinin kontrol edilebildiği görülmüştür. Çalışma sonucunda sentezlenen PCL-HNT nanokompozit malzemesinin doku iskelesi, ilaç salım sistemleri, yara örtüleri, ameliyat dikiş ipliği gibi biyomedikal uygulamalarda kullanım avantajı sağlayacağı sonucuna varılmıştır.The main aim of this study is to synthesize the polycaprolactone (PCL)-halloysite (HNT) nanocomposite material for biomedical application. The study was carried out in two steps. In the first stage, in order to provide homogenous distribution by enhancing interaction between PCL and HNT, HNT was modified with silane groups of 3-Aminopropyltriethoxysilane (APS), 3-Glycidoxypropyltrimethoxysilane (GPTS) and 3-Aminopropyl(diethoxy)methylsilane (APDES). Nanocomposite films of PCL/HNT, PCL-HNT/ASP, PCL-HNT/GPTS and PCL-HNT/APDES were prepared by using solvent casting method. The effect of modification on synthesized nanocomposite films was characterized with FTIR, XRD, DSC, TGA, DSA and AFM analyses. The crystallinity of PCL-HNT nanocomposites have decreased between %18-38 by modification of HNT with APS and GPTS. In addition, it was seen to have hydrophobic character of PCL-HNT nanocomposites with contact angle measurements.XRD results show that broad peak at 2θ=10-12° has shown exfoliated and intercalated nanocomposites together in APDES modification. Thus homogeneous distribution in the PCL matrix was not achieved and microcomposite material occurred with the HNT/APDES modification. The second stage of the project was carried out nanofiber synthesis by electrospinning methods. Electrospinnig was preferred because it provides higher surface area/volume ratio in fibers, porosity at nanosize and mass production compared to other methods. The effect of solution and process parameters on nanofiber was investigated in electrospinning studies. Nanofiber was produced with %12(wt/v) PCL solutions with HNT at two concentrations % 0,5 and %1 (wt/v) at 1,5 mL/h, 27 cm and 25 kV in electrospinning process parameters. In the biological analyses with nanofiber samples, it has been seen that water absorption and hydrolytic degradation characteristics can be controlled with the concentration of HNT in PCL-HNT nanofibers. Consequently, this study concluded that synthesized PCL-HNT nanocomposite material will provide advantages in biomedical applications such as tissue scaffold, drug delivery systems, wound dressings and suture