31 research outputs found

    UČINCI STRUKTURNIH REFORMI NA GOSPODARSKI RAST: DOKAZI IZ ODABRANIH ZEMALJA UNUTAR PROGRAMA KOJI PODRŽAVA MMF

    Get PDF
    This study investigates the effects of structural reforms in fiscal, financial, trade, and real sectors on economic growth for 56 countries within the IMF-Supported Program over the 2002-19 period. Using a novel data- base (IMF Monitoring of Fund Arrangements-MONA), it constructs newstructural reform indexes for each sector employing the Z-score approach. The present study highlights that all structural reforms except for real sec- tor reforms in all models, constructed based on the extended Cobb-Douglas production function, have a positive and statistically significant impact on economic growth. The robustness of the models is confirmed by using two different structural reform indexes for each sector and two different estimators considering cross-sectional dependence. Empirical findings point to the structural reforms being potentially key factors that provide strong long-term growth performance for countries. Hence, along with the relevant traditional policies and sufficiently developed institutions, policymakers should extend the structural reforms to lift potential growth and provide lasting economic recovery.U radu se istražuju učinci strukturnih reformi u fiskalnom, financijskom, trgovinskom i realnom sektoru na gospodarski rast za 56 zemalja unutar programa koji podržava MMF, za razdoblje od 2002. do 2019. godine. Koristeći novu bazu podataka (MMF-ovo praćenje aranžmana fondova – MONA, engl. IMF Monitoring of Fund Arrangements), konstruiraju se novi indeksi strukturnih reformi za svaki sektor koristeći pristup Z-score-a. Ovaj rad ističe da sve strukturne reforme, osim reformi realnog sektora, u svim modelima konstruiranim na temelju proširene Cobb-Douglasove proizvodne funkcije, imaju pozitivan i statistički značajan utjecaj na gospodarski rast. Robusnost modela potvrđena je uporabom dva različita indeksa strukturnih reformi za svaki sektor i dva razli- čita procjenitelja uzimajući u obzir prosječnu ovisnost. Empirijski nalazi ukazuju na to da su struk- turne reforme potencijalno ključni čimbenici koji osiguravaju snažan dugoročni rast za zemlje. Stoga bi, uz relevantne tradicionalne politike i dovoljno (dostatno) razvijene institucije, kreatori politika trebali proširiti strukturne reforme kako bi podigli potencijalni rast i osigurali trajni gospodarski oporavak

    A Qualitative Study: Evaluation of Formation Education by Teacher Candidates, Mentor Teachers and Coordinators: An Example of Karabuk University/Turkey

    Get PDF
    The aim of this study was to learn the opinion of the teacher candidates who study pedagogical formation in Karabuk University in 2016-2017 teaching session, as well as mentor teachers and coordinators who lead them during the teaching practices at schools. This research study is mainly based on qualitative techniques. Working group of this study is composed of 155 teacher candidates, 56 mentor teachers and 16 coordinators. Three open-ended questions were given to the teacher candidates, mentors and coordinators for collection of data. The data were evaluated as in the mean of content analysis. According to the findings, teacher candidates expressed that “mentor teachers and coordinators at schools of implementation had a positive and supportive attitude towards them” while some of the candidates were expressing that “mentor teachers are not supportive.” Mentor teachers and coordinators found teacher candidates’ attitudes positive and refined. Mentor teachers and coordinators mentioned negative references about teacher candidates. They said that teacher candidates didn’t use proper teaching methods, techniques and materials when the teacher candidates are teaching, and failed to manage and maintain classroom atmosphere and the intended lesson time. It is considerable that teacher candidates had also mentioned that “they were doing the same mistakes what their coordinators and teachers determined.” As a result, teaching practice schedules should be well arranged in the way of cooperation between the University and the National Ministry of education, which was suggested to the authorities in the Turkish Higher Education Board

    POVEZANOST IZMEĐU NEIZVJESNOSTI I TOKOVA IZRAVNIH STRANIH ULAGANJA U ZEMLJAMA ČLANICAMA G20

    Get PDF
    The main objective of this study is to examine the link between global economic, political, and geopolitical uncertainties and FDI flows to G20 member countries over the 1996-2018 period. Unlike most of the previous studies, this study employs reasonable uncertainty indexes, namely, the Economic Policy Uncertainty (EPU) index, the World Uncertainty Index (WUI) for economic/political uncertainty rather than the volatility or election indicators. The study also uses the Geopolitical Risk index as a proxy for geopolitical uncertainty, and thereby it not only focuses on economic/ political uncertainty but also considers the geopolitical uncertainty to provide a more comprehensive picture of uncertainty. Findings obtained from the panel data analysis indicate that heightened uncertainty in the global economic/political and geopolitical environment deters FDI flows to G20 member countries. It is also found that there is a unilateral causality running from uncertainty to FDI inflows. Considering these empirical findings, policymakers in G20 economies should provide a stable economic/political and geopolitical environment to attach FDI inflows, which have a key role in stimulating economic growth and development.Glavni cilj ovog istraživanja je ispitati vezu između globalnih ekonomskih, političkih i geopolitičkih neizvjesnosti i tokova izravnih stranih ulaganja u zemljama članicama G20 u razdoblju od 1996. do 2018. godine. Za razliku od većine prethodnih istraživanja, ovo istraživanje koristi razumne indekse nesigurnosti, to jest, indeks nesigurnosti ekonomske politike (EPU) te indeks svjetske nesigurnosti (WUI) za ekonomsku/političku nesigurnost, umjesto pokazatelja volatilnosti ili izbora. Istraživanje se također koristi indeksom geopolitičkog rizika kao zamjenom za geopolitičku neizvjesnost, i stoga se ne usredotočuje samo na ekonomsku/političku neizvjesnost, već također uzima u obzir geopolitičku neizvjesnost kako bi se pružila sveobuhvatniju sliku neizvjesnosti. Nalazi dobiveni analizom panel podataka pokazuju da povećana neizvjesnost u globalnom ekonomskom/ političkom i geopolitičkom okruženju odvraća tokove izravnih stranih ulaganja u zemlje članice G20. Također je utvrđeno da postoji jednostrana uzročnost koja se proteže od neizvjesnosti do priljeva izravnih stranih ulaganja. Uzimajući u obzir ove empirijske nalaze, kreatori politika u gospodarstvima zemalja G20 trebali bi osigurati stabilno ekonomsko/političko i geopolitičko okruženje za privlačenje priljeva izravnih stranih ulaganja, koja imaju ključnu ulogu u poticanju gospodarskog rasta i razvoja

    TASARRUF-YATIRIM VE SERMAYE HAREKETLİLİĞİNİN ANALİZİ: YÜKSELEN PİYASA EKONOMİLERİ ÜZERİNDE BİR UYGULAMA (1992-2014)

    Get PDF
    Ülkelerin sürdürülebilir bir ekonomik büyüme ivmesini yakalayabilmeleri üzerinde yurtiçi tasarruflar ile yurtiçi yatırımlar arasındaki ilişkilerin varlığı/nasıllığı son derece belirleyici bir rol oynamaktadır. Nitekim ekonomik büyüme verimlilik artışlarından bağımsız olarak yatırımlarla gerçekleşmekte, yatırımlar ise ancak tasarruflarla karşılanabilmektedir. Bu noktada, yurtiçi tasarrufların yurtiçi yatırımları karşılama oranının ya da yurtiçi yatırımların yabancı tasarruflara olan bağımlılığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda çalışmada, yurtiçi tasarruflar ile yurtiçi yatırımlar arasındaki ilişkilerin uluslararası arenada BRICS, MINT ve Kırılgan Beşli olarak lanse edilen yükselen piyasa ekonomilerinde Feldstein-Horioka Hipotezi çerçevesinde, 1992-2014 dönemine ait verilerle ve yatay kesit bağımlılığını dikkate alan yeni nesil panel veri analizi metodolojisi ile incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma sonucunda, tanımlanan ülke gruplarında yurtiçi tasarrufların yurtiçi yatırımları karşılama oranlarının, yani sermaye hareketliliğinin derecesinin ülke gruplarına göre önemli ölçüde değiştiği belirlenmiştir. Bununla birlikte, çalışmada BRICS, MINT ve Kırılgan Beşli ülke grupları üzerinde Feldstein-Horioka Hipotezinin geçerli olmadığı, aksine bu ülkelerde Feldstein-Horioka Paradoksunun nispeten sürmekte olduğu sonucuna ulaşılmıştır

    Tasarruf-Yatırım İlişkisi: Feldstein-Horioka Hipotezinin OECD Ülkeleri Açısından Değerlendirilmesi (1980-2013)

    Get PDF
    Ekonomik büyüme verimlilik artışlarından bağımsız olarak yatırımlarla gerçekleşmekte, yatırımlar ise ancak tasarruflarla karşılanabilmektedir. Bu noktada, yurtiçi tasarrufların yurtiçi yatırımları karşılama oranının ya da yurtiçi yatırımların yabancı tasarruflara olan bağımlılığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda çalışmada, yurtiçi tasarruflar ile yurtiçi yatırımlar arasındaki ilişkiler tasarruf-yatırım dengelerine göre gruplandırılan 28 OECD üyesi ülkede Feldstein-Horioka Hipotezi çerçevesinde, 1980-2013 dönemine ait verilerle ve yatay kesit bağımlılığını dikkate alan yeni nesil panel veri analizi metodolojisi ile incelenmiştir. Çalışma sonucunda, tanımlanan ülke gruplarında yurtiçi tasarrufların yurtiçi yatırımları karşılama oranlarının yani sermaye hareketliliğinin derecesinin ülkelerin tasarruf-yatırım dengelerine göre önemli ölçüde değiştiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte, çalışmada tasarruf fazlası veren ülkelerde Feldstein-Horioka Hipotezinin geçerli olduğu aksine tasarruf açığı veren ülkelerde ise Feldstein-Horioka Paradoksunun nispeten sürmekte olduğu sonucuna ulaşılmıştı

    Okulöncesi Dönemde Anlatı Tiyatrosu ile Alıcı Dil Gelişimi

    Get PDF
    Bu araştırmanın amacı, okulöncesi etkinliklerinde anlatı tiyatrosunun alıcı dil gelişimine etkisini incelemektir. Gerçek deneme modeli ön test - son test kontrol gruplu modelin kullanıldığı araştırmanın çalışma grubunu 2012-2013 eğitim-öğretim yılı Ankara ili, Yenimahalle ilçesi okulöncesi bir eğitim kurumundaki 42-66 aylık 8 kız ve 10 erkek toplam 18 öğrenci oluşturmaktadır. Yansız olarak atanan 9’ar kişilik iki gruptan birine deney grubu olarak, oluşturulan anlatı tiyatrosu eğitimi etkinlikleri uygulanırken diğer gruba kontrol grubu olarak klasik anlatım yöntemi olarak hikâye anlatımının kullanıldığı etkinlikler uygulanmıştır. Araştırmanın ön test ve son test puanlaması alıcı dil düzeyini belirleyen “Peabody Resim Kelime Testi” ile yapılmış ve test sonuçları SPSS 13.00 paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Ayrıca bu puanlamaları desteklemek amacı ile tasarlanan standart gözlem formları kullanılmıştır. Uygulamalardan elde edilen sonuçlara göre deney ve kontrol gruplarının son test toplam puanları arasında anlamlı bir fark olduğu ve bu farkın anlatı tiyatrosu yönteminin uygulandığı deney grubu lehine olduğu görülmüştür. Gözlem formlarından elde edilen veriler bu sonucu destekler niteliktedir. Bu sonuç dikkate alındığında, anlatı tiyatrosu yöntemi öğrencilerin, alıcı dil gelişimi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu bakımdan eğer ulaşılmak istenen kazanım dil gelişimini özellikle de sözcük dağarcığını geliştirme yönünden alıcı dil gelişimini amaçlıyorsa anlatı tiyatrosu kullanabileceğimiz en iyi yöntemlerin başında gelmektedir

    Toplam elektrik üretimi ve ekonomik büyüme ilişkisi: Türkiye örneği (1980-2010)

    Get PDF
    Elektrik tüketiminin birçok ülkede ekonomik faaliyetlerle doğrudan ilişkili olduğu bilinmektedir. Elektrik talebindeki artışın nedenleri genellikle daha yüksek yaşam standartları ve sanayileşmedir. Gelişmekte olan diğer ülkelerdeki gibi Türkiye’de de enerji ve elektrik enerjisi talebi, sosyal ve ekonomik gelişmeler ile ülke nüfusundaki artıştan dolayı çok hızlı bir şekilde artmaktadır. Bu nedenle artan elektrik talebini karşılamak ve elektriğin arz yetersizliğini gidermek için Türkiye’de elektrik enerjisine yönelik yatırımların süreklilik arz etmesi gerektiği söylenebilir. Bu çalışmada 1980-2010 dönemi için Vektör Hata Düzeltme Modeli (VECM) kullanılarak, Türkiye’de elektrik enerjisi üretimi ve ekonomik büyüme arasında sistematik bir ilişki olup olmadığının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu nedenle ilk aşamada elektrik üretimi ve GSYİH arasındaki Ko-entegrasyon derecesi incelenerek, değişkenlerin birinci dereceden eş-bütünleşik olduğu belirlenmiştir. İkinci aşamada elektrik üretimi ve GSYİH arasındaki uzun dönemli ilişki araştırılmıştır. Üçüncü aşamada uzun dönemli ilişki tahmin edilmiş ve Vektör Hata Düzeltme Modeli kullanılarak en nihayetinde nedensellik sınaması yapılmıştır. Elde edilen bulgularda toplam elektrik üretimi ile GSYİH arasında uzun dönemde tek yönlü bir nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Diğer bir ifadeyle herhangi bir geri bildirim etkisi olmaksızın ekonomik büyümeden toplam elektrik üretimine doğru işleyen tek yönlü bir nedensellik olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla Türkiye’de ekonomik büyümenin daha fazla elektrik üretimini teşvik edeceği ileri sürülebilir

    Ekonomik büyümede inşaat sektörünün rolü: Türkiye örneği (1987-2010)

    Get PDF
    Toplam inşaat yatırımları ve ekonomik büyüme arasında yakın bir ilişki olduğu genellikle kabul edilmektedir. İnşaat sektörü, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için ekonomik büyümede çok önemli bir rol oynamaktadır. Bu konu şimdiye kadar birçok araştırmacı tarafından incelenmiş ve inşaat sektörünün ekonomik büyüme ile yakın bir şekilde ilişkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Türkiye nin 1987-2010 dönemi verileri kullanılarak yapılan bu çalışmada, kamu ve özel sektör inşaat yatırımları ile ekonomik büyüme arasında sistematik bir ilişki olup olmadığının incelenmesi amaçlanmıştır. Granger Nedensellik testinin kullanıldığı bu çalışmanın sonucunda, hem kamu kesimi inşaat yatırımlarından GSYİH ye doğru hem de GSYİH ile kamu kesimi inşaat yatırımlarından özel sektör inşaat yatırımlarına doğru işleyen tek yönlü bir nedensellik ilişkisi olduğu belirlenmiştir. Bu bulgular ışığında, Türkiye de yapılan inşaat yatırımlarının ekonomik büyüme üzerinde etkili olduğu gibi ekonomik büyümenin de inşaat harcamaları üzerinde etkili olduğu söylenebilir
    corecore