183 research outputs found
Spontaneous common bile duct perforation due to chronic pancreatitis, presenting as a huge cystic retroperitoneal mass: a case report
Spontaneous perforation of the bile duct, is a disease in which spontaneous perforation occurs in the wall of the extrahepatic or intrahepatic duct without any traumatic or iatrogenic injury and more often described in neonates. In this report, we present a 38-year-old female patient who underwent surgery due to an intraabdominal cystic mass. The diagnosis of spontaneous rupture of the common bile duct and huge retroperitoneal biloma was made by intraoperative abdominal exploration. The biloma was drained, ruptured portion of the common bile duct was primarily repaired over a T-tube
(In)securitising post-Soviet Space through security policies: Russian and the western concerns on the colour revolutions in Ukraine and Georgia
This article mainly elaborates the relations between Russia and the West during and after the Cold War. Both sides saw each other as a security threat during the Cold War. After 1990s when the Soviet Union collapsed, this antagonistic relation ended for a short period. Once Vladimir Putin came to power, Russia once again revealed security concerns in the post-Soviet space. The iconic symbol of this concern was the Colour Revolutions in Georgia and Ukraine. The Kremlin saw the Revolutions as a Western threat to Russia's identity formation in the region. On the other hand, the West saw the Revolutions as a call for democratic liberation for the peoples of the region. Hence, this study looks deeply into both sides of concerns about the Revolutions through the concepts of identity politics and security concerns
Colonic perforation during barium enema in a patient without known colonic disease: a case report
The barium enema is a safe and accurate diagnostic study of the colon but, in rare cases, causes complications, such as colonic perforation. A colon weakened by iatrogenic trauma due to the enema tip and/or retention balloon, or by disease is more likely to perforate during an enema than is a normal healthy bowel. Rarely the colon may burst due to excessive transmural pressure alone. We report a case of colonic perforation during barium enema in a 72-year-old female patient, due to excessive barium applied into the rectum
Gerekçeleri ve Kıymeti Açısından Arap Belâgatinde Îcâzlı Anlatım
Kelâmın muktezâ-i hâle uygun olması ve zikredilen lafızlar ile mananın birbirine denk olması sözün beliğ olmasının bir gereğidir. Söz bazen muhatabın anlamasını kolaylaştırmak bazen de sözü zihne iyice yerleştirmek gibi sebeplerle uzatılabilmekte ve birçok lafızla daha az anlam ifade edilebilmektedir. Bazen de muhatabın durumu göz önünde bulundurularak etkili bir konuşma yapmak, muhatabı düşünmeye ve araştırmaya sevketmek gibi gayelerle söz kısa bir şekilde ifade edilebilmektedir. Dolayısıyla az sayıda lafız ile birçok mana elde edebilmek için îcâzlı bir anlatıma gidilebilmektedir. Bir sıkıntıyı arz, özür beyanı, taziye, korkutma, tehdit, teşekkür ve istirham yazılarda kendini gösteren îcâzlı anlatım edebî ve kutsal metinlerde de sıklıkla kullanılmıştır. Bu anlatım tarzı bazen cümlenin bazı unsurlarının cümleden çıkarılması yoluyla bazen de hazif yapılmadan elde edilebilmektedir. Kısa ve etkili olduğu için tercih edilen îcâzlı anlatımda vecîz ifadenin kast edilen manayı ifade etmekten yoksun olmaması, tam ve anlaşılır olması, güzel bir beyana sahip olması ve zikredilen lafızda hazfedilmiş olana yönelik bir delilin bulunması şart koşulmuştur. Bir karineye dayalı olarak hazif yapıldığında sözde bir kapalılık olmayacağı için hazif sözün kıymetine zarar vermez, aksine sözü muhatap nezdinde daha etkili hale getirip kalıcı olmasını sağlar. Makamın darlığı, muhatabın meseleye kolayca intibakının sağlanması, sözün ezberinin kolaylaştırılması, muhatap dışındakilerden durumun gizlenmesi, az lafızla çok mananın elde edilmesi, kıymeti ve önemi fazla olana dikkat çekilmesi veya ihtisâr gibi sebeple îcazlı anlatıma gidilebilmektedir. İbareyi yoğun hale getirmesi, güzelleştirip tatlılık vermesi, muhatabın his ve düşünce dünyasını harekete geçirmesi, dikkati asıl önemli olan noktaya çekmesi, bazı hususları dile getirmeden bunların anlaşılmasını muhatabın yorumuna bırakarak ifadelerde anlamsal genişlik meydana getirmesi ve bütün bunların yanı sıra lafza görsel bir güzellik katması îcazlı ifadelerin büyük bir kıymete sahip olduğunu göstermektedir. Bu sebeple itnâb, müsavât ve îcazlı anlatımlardan her birisi yerine göre bir değere sahipken insanlar üzerindeki inkâr edilemez etkisinden dolayı bunlardan en kıymetlisinin îcâzlı anlatım olduğu söylenebilir. Îcâzlı anlatımı bütün yönleriyle ele aldığımız bu çalışmayla Kur’ân âyetleri örnekliğinde mesele derinlemesine araştırılarak îcâzın farklı türleri, îcâzlı anlatımın sebepleri, şartları ve kıymetinin ortaya koyulması amaçlanmaktadır
(In)securitising post-Soviet Space through Security Policies: Russian and the Western Concerns on the Colour Revolutions in Ukraine and Georgia
This article mainly elaborates the relations between Russia and the West during and after the Cold War. Both sides saw each other as a security threat during the Cold War. After 1990s when the Soviet Union collapsed, this antagonistic relation ended for a short period. Once Vladimir Putin came to power, Russia once again revealed security concerns in the post-Soviet space. The iconic symbol of this concern was the Colour Revolutions in Georgia and Ukraine. The Kremlin saw the Revolutions as a Western threat to Russia’s identity formation in the region. On the other hand, the West saw the Revolutions as a call for democratic liberation for the peoples of the region. Hence, this study looks deeply into both sides of concerns about the Revolutions through the concepts of identity politics and security concerns
Spor ve milliyetçilik etkileşimi: ulusal kimlik oluşturmada sporun yeri ve önemi
The aim of his study, developing nation and national state, legitimation of imperialist policies, developing national independent struggle, searching the interaction of sport and nationalism as a politic and ideologic action effecting in socia-cultural and politic area and also determinig the place and importance of sport. As a result; the role of sport according to nationalism are; developing states, creating national identity and national rivalry, nationalism that needs politics being a factor in sport competations, sports’ effects in creating social classes and national identities by active and aggressive, powerful masculinity myth incarnation, sports’ being an area of creating people as “ us” and also passing beyond the little inner parts and displacing of itself, having success in sport, reinforce patriotism by defining national sport concepts, national awareness of international sport, establishing national consciousness, pride and unity, also thinking sport as an instrument of national unity through the miscellaneous groups. Bu çalışmanın amacı; ulusu ve ulus-devleti kurma, emperyalist politikaları meşrulaştırma, emperyalizme karşı ulusal bağımsızlık mücadelesini geliştirme gibi pek çok amaç için kullanılan, hem sosyo-kültürel hem de siyasal alanda etkisi halen devam eden bir ideoloji ve siyasal hareket olan milliyetçilik ve spor etkileşimini inceleyerek, ulusal kimlik oluşturmada sporun yeri ve önemini belirlemektir.Sonuç olarak; sporun milliyetçiliğe dair rolünü; Devletlerin gelişiminde, uluslar arası spor müsabakaları ulusal kimlik ve milli rekabetin inşasından olmak üzere ikili bir görev yüklenmesi, politikanın ihtiyaç duyduğu milliyetçiliğin, spor müsabakalarında bir faktör olması, sporun top­lumsal sınıfların “yapılışında”, millî kimliklerin kuruluşunda etkin ve saldır­gan, güçlü erkeklik mitinin cisimleş­mesine yol açan etkinlik olması, Sporun “var olabilecek ‘küçük’ iç bölün­meleri aşarak ve yerinden ederek, milletin ‘biz’ olarak kurulmasını sağlayan bir alan olması, kalabalıkların sportif başarıları tattıkça, ulusal spor kavramları ile kendisini tanımlamasıyla vatanseverliği pekiştirmesi, uluslar arası sporun, ulusal farkındalığı kimliği canlandırması ve sporda ferdi ve takım başarısıyla milli bilinç, gurur ve birlik duygusu canlandırabilmesi, ayrıca sporun muhtelif topluluklar arasında milli birliğin inkişafında bir enstrüman olarak görülmesi şeklinde özetleyebiliriz
Comparison of the prophylactic use of ibandronate and its use in early-stage osteonecrosis in rats with steroid-induced osteonecrosis of the femoral head
Objectives: The aim of this study was to investigate the effects of ibandronate before and after the onset of osteonecrosis in rats with steroid-induced osteonecrosis of the femoral head.Materials and methods: A total of 24 female Sprague-Dawley rats were used in this study. Three groups were formed with eight rats in each group. The first group was the prophylactic group that received ibandronate treatment before and after the onset of osteonecrosis (Group PT). The second group received ibandronate treatment three weeks after the development of osteonecrosis (Group TAO). The third group was the control group in which osteonecrosis was created, but only normal saline (NS) was given. At the end of the study, all rats were sacrificed, and their right femoral heads were removed, fixed with formalin, and sent for micro-computed tomography. Hematoxylin-eosin (H & E) and immunohistochemical examinations of the right femoral head sections were performed.Results: In the PT group, the trabecular thickness was significantly higher compared to those of the TAO and control groups (p<0.05). The trabecular thickness did not significantly differ between the TAO and control groups. The trabecular bone pattern factor was significantly higher in the PT group compared to the control and TAO groups (p<0.05); however, it showed no significant difference between the TAO and control groups. The incidence of type 2 osteonecrosis in the PT and TAO groups was significantly lower than that in the control group (p<0.05). The incidence of tissue-non-specific alkaline phosphatase (TNAPase) immunoreactivity of osteoblast positivity was significantly higher in the PT and TAO groups compared to the control group (p<0.05), whereas the incidence of TRAPase immunoreactivity of osteoclastic positivity was significantly lower in the PT and TAO groups compared to the control group (p<0.05).Conclusion: Intravenous administration of ibandronate before the onset of the disease was more effective in the treatment of osteonecrosis in rats with steroid-induced osteonecrosis of the femoral head
- …