5 research outputs found

    Different features of lung involvement in Niemann-Pick disease and Gaucher disease

    Get PDF
    SummaryBackgroundNiemann-Pick disease (NPD) and Gaucher disease (GD) are well-known lysosomal storage diseases. Respiratory system involvement is an important cause of morbidity and mortality in patients with NPD and GD.ObjectivesWe tried to assess the clinical, radiological, and histological features of GD and NPD patients with lung involvement.MethodsWe reviewed medical history, physical examination, radiological, and histological data of 10 NPD and 7 GD patients.ResultsThe most common respiratory symptoms were recurrent lung infection and dyspnea. Although lung examination results in 6 NPD patients were normal, they had lung involvement; 3 patients were diagnosed as NPD directly via lung biopsy during investigation of recurrent lung infection or interstitial lung disease. All GD patients but 1 had respiratory system symptoms at the time of diagnosis. Hepatopulmonary syndrome was present in 4 GD patients. A ground-glass pattern and atelectasis were 2 important high-resolution computed tomography features in the NPD and GD patients. Flexible bronchoscopy and bronchoalveolar lavage were used for emergency extraction of bronchial casts in 1 NPD patient.ConclusionsLung involvement in NPD and GD patients should be included in the differential diagnosis of interstitial lung disease. Besides interstitial appearance on HRCT, atelectasis related to bronchial cast and bronchiectasis are other radiological findings in these group of patients. Analysis of bronchoalveolar fluid and lung biopsy provide very important clues for diagnosis. Hepatopulmonary syndrome is an important vascular complication observed in GD patients

    Evaluation of risk factors for hemorrage and short therm prognosis in thorombolytic theraphy

    No full text
    İnme, dünyada yetişkin popülasyondaki nörolojik özürlülüğünen önde gelen nedenlerinden biridir. 2010 yılında dünya çapında 16.9 milyon kişide inme(%69’u düşük ve orta gelirli ülkelerde) geliştiği ve bunların üçte birinden fazlasının (5.9 milyon inme ölümü, %71’i düşük ve orta gelirli ülkeler) ölümle sonuçlandığı bildirilmiştir. Rekombinant doku tipi plazminojen aktivatörü akut inme tedavisinde kullanılan bir plazminojen aktivatörü analoğudur. Bu çalışmada akut iskemik inmeli hastalarda iv tromboliz ile tedavi sonrasında erken dönem prognozu ve semptomatik intraserebral kanama (sİSK) gelişimini etkileyen risk faktörlerini incelemek amaçlanmıştır. Geriye dönük olarak hasta dosyalarını incelemek suretiyle uygulanan çalışmamıza Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisine 02.06.2008 - 01.06.2016 tarihleri arasında akut iskemik inme tablosuyla başvuran 18-80 yaş arası 105 olgu dahil edilmiştir. Trombolitik tedavi için endikasyon oluşturan hastaların trombolitik tedavileri uygulanmış, Nöroloji kliniğine yatırılarak takip ve tedavileri yapılmıştır. IV tPA uygulanan hastaların 34’ünde (%32.4) İSK gelişmiştir. Bu hastaların da 14’ü (%41.2) semptomatiktir. Tedavi sonrası hastaların 6’sı (%5.7) ölmüştür. sİSK gelişen hastalarda mortalite oranı daha yüksek bulunmuştur. Başvuru esnasındaki NIHSS puanı düşük olan hastalarda sağkalım oranları NIHSS puanları yüksek olan hastalardan daha yüksek bulunmuştur. Başvuru sırasındaki NIHSS puanı düşük olan hastalarda İSK oranları NIHSS puanları yüksek olan hastalardan daha düşük bulunmuştur. Diğer değişkenler ile İSK varlığı arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Sigara, alkol içme alışkanlığı ve hipertansiyonu olanlarda sİSK oranları bu risk faktörleri olmayanlardan anlamlı derecede yüksek saptanmıştır. IV tPA tedavisi sonrasında NIHSS puan değişimleri İSK gelişenlerde gelişmeyen hastalardan, sİSK hastalarında asemptomatik İSK hastalarından daha yüksek bulunmuştur. Sonuç olarak, NIHSS skorunun inme geçiren hastaların prognozunda ve sİSK kanama gelişimini öngörmede önemli bir prediktör faktör olduğu ve NIHSS yüksek hastaların mortalite riskinin yüksek olduğu ve yakın takip gerektirdiği anlaşılmıştır. Çalışmaya dahil edilen hastaların tümü ve sağ kalan olgular üzerinde ayrı ayrı yapılan analizlerde sigara ve alkol alışkanlığı, kronik hastalık öyküsü ile İSK veya sİSK kanama arasında anlamlı bir ilişki elde edilememiştir. Ancak kronik sigara ve/veya alkol kullanımı ve hipertansiyon öyküsü varlığının sİSK açısından bir risk faktörü olarak belirlenmiştir.abstractStroke is one of the most prevalent neurological disabilities worldwide in the adult population. There were 16.9 million stroke cases worldwide (69% in low- and middle-income countries) and more than one in three has been concluded by deaths (5.9 million stroke deaths, 71% low and middle income countries).The recombinant tissue-type plasminogen activator is a plasminogen activator used in the treatment of acute stroke.In this study, we aimed to investigate the risk factors affecting the development of early prognosis and symptomatic intracerebral hemorrhage (sICH) after iv thrombolysis in acute ischemic stroke patients. This retrospective study was conducted using data from 105 patients with acute ischemic stroke between the ages of 18 and 80 who were admitted to the Medical Faculty of Trakya University.Patients who were admitted to acute ischemic stroke table in emergency department and who were treated in the neurology clinic by thrombolytic therapy were included in the study. ICH developed in 34 of the treated patients (32.4%). Fourteen of these patients (41.2%) were symptomatic. Six of the patients (5.7%) died after treatment.The mortality rate was found to be higher in SICH (+) patients.Survival rates in patients with low NIHSS score at admission were higher than patients with high NIHSS scores. There was no difference between other research variables and ICH presence.Symptomatic ICH (SICH) ratios were found to be higher in patients with smoking and alcohol use and patients with hypertension than those without these characteristics in patients. Post treatment period NIHSS score changes were found to be higher in patients with ICH than in patients with asymptomatic ICH, in symptomatic ICH patients. In conclusion, it is understood that NIHSS score is an important predictor factor for the prognosis of stroke patients and foreseeing the development of sICH, and NIHSS high mortality risk is high and close follow-up is required. In analyzes performed separately on all patients included in the study and on survivors, no significant relationship between smoking, alcohol and chronic disease history and ICH or sICH was obtained. However, the presence of chronic smoking and alcohol use and a history of hypertension has been identified as a risk factor for sICH

    Level of plant recognition in immediate vicinity of science teacher candidates

    No full text
    Bu çalışma Fen Bilgisi programında öğrenim gören öğretmen adaylarının yakın çevrelerindeki bitkilerini tanıma düzeyleri ve biyolojik çeşitlilik hakkında farkındalıklarını belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Nitel bulguları nicel bulgularla destekleyen, fen alanı araştırmalarda da sıkça kullanılan karma araştırma yöntemi ve iki değişken arasındaki farklılığa bakılan karşılaştırmalı durum çalışması seçilmiştir. Araştırma belli bir amaç doğrultusunda yürütüldüğü için amaçlı örneklem yöntemiyle çevreyle ilgili ders alan ve almayan öğretmen adayları seçilmiştir. Araştırma çevreyle ilgili ders almayan 1. ve 2. sınıf öğretmen adayları ve çevreyle ilgili ders alan 3. ve 4. sınıf öğretmen adaylarıyla yürütülmüştür. Araştırmanın bulgularında kızlarla erkekler arasında anlamlı bir fark görüldüğü ve sınıf düzeyleri arttıkça yakın çevrelerindeki bitkileri tanıdıkları ve bitkilerin önemini de kavradıkları tespit edilmiştir. Öğretmen adayları çevreyle ilgili bilgi edindikleri yer internet iken; sınıf düzeyi arttıkça diğer yayın ve yayım organlarına başvurdukları görülmektedir. Çevre bilimi, evrim gibi dersleri alan öğretmen adaylarının bu dersleri almayan öğretmen adaylarına göre biyolojik çeşitlilik hakkında daha bilinçli oldukları ve 4. sınıfların staj yapmalarından dolayı kendilerini bir öğretmen gibi hissettikleri ve öğrencilerin düzeyine uygun projeler geliştirdikleri sonucu çıkmıştır. 4. Sınıf öğretmen adaylarının alt kademedeki öğretmen adaylarına kıyasla çevre farkındalığı yüksek olmasına rağmen öğretmen adaylarının tümü biyolojik çeşitlilik kavramını tür çeşitliliğiyle karıştırmışlardır. Bu durum öğrencilerin çevre ile ilgili aldıkları derslerin olumlu yönde etki ettiğini ama yeterli olmadığı sonucunu göstermektedir.This study has been conducted to determine the awareness about biological variety and the limitation of knowledge about plant recognition of science teacher candidates. Combined research method, which supports qualitative findings with quantitative findings while being widely used in scientific researchers and comparative state study which focuses on the differences between two changeable have been chosen. Because the research is conducted for a specific purpose, teacher candidates who take lessons about the environment and those who do not have been chosen with purposeful sampling method. The research has been conducted with 1st and 2st-year teacher candidates who do not get lectures on nature and 3rd and 4thyear candidates who do. The findings suggest that there is a significant difference between male and female participants and that they realize more about the plants and their importance as their Education proceeds. Another finding is that students who get lessons like “nature science” or “evolution” are better informed, moreover they feel more teacher-like because of their internship programme in the final year and therefore produce more age-appropriate projects for their students. Teacher candidates that study at their 4th year have higher environmental awareness in comparison to lower grades but all candidates confused bio-diversity with kind-diversity, which made clear that the curriculum had a positive impact but not enough
    corecore