7 research outputs found

    Corrosion behavior of hydroxyapatite coated AZ31 and AZ91 Mg alloys by electrostatic spray coating

    Get PDF
    Magnesium and its alloys are excellent implant material candidates with their biodegradable structure and mechanical properties close to human bone. In order to provide the desired strength in implant applications, the corrosion resistance of the materials is expected to be high. In this study, to improve the corrosion resistance of AZ31 and AZ91 magnesium alloys, an electrostatic hydroxyapatite coating process was applied, and optimum conditions were determined. The samples were structurally characterized by scanning electron microscopy/energy dispersive X-ray spectroscopy and stereo microscopy methods, and their corrosion behavior was determined by the weight loss method. As a result of the coating, the corrosion resistance of the samples increased up to 250 %

    A comparative study about hydroxyapatite coated AZ31 and AZ91 Mg alloys

    No full text
    Magnesium alloys are potential candidates for hard tissue replacements due to their structural and mechanical properties close to bone. Unlike conventional metallic implants, the corrosion rate of magnesium is quite high. This will be an advantage if magnesium-based materials are used as biodegradable. In this study, Magnesium-based AZ31 and AZ91 magnesium alloys were coated with hydroxyapatite by plasma spray and electrostatic spray methods and their corrosion rates were compared

    Hanyeri Köyü (Tufanbeyli-Adana) merasının nemli kesiminde farklı azot ve fosfor dozlarının botanik kompozisyon, ot verimi ve ot kalitesine etkileri üzerinde bir araştırma

    No full text
    Bu araştırma, deniz seviyesinden yüksekliği 1940-2020 metre olan Adana ili Tufanbeyli ilçesi Hanyeri köyü merasının nemli kesiminde farklı azot (0, 5, 10, 15 kg/da) ve fosfor dozlarının (0, 4, 8, 12 kg/da) botanik kompozisyon, ot verimi ve kalitesine etkisini saptamak amacıyla yürütülmüştür. Araştırma ile ilgili denemeler, 2000-2003 yılları arasında üç tekrarlamalı tesadüf bloklarında iki faktörlü faktöriyel deneme desenine uygun olarak yürütülmüştür. Deneme parsellerinde, mera kesiminin ağırlığa göre botanik kompozisyonu, ot verimi, ham protein verimi ve otun NDF içeriği incelenmiştir. Üç yıllık araştırma bulguları, fosfor dozlarının mera kesiminde incelenen özellikleri önemli derecede etkilemediğini, azot dozlarının ise incelenen özellikler üzerinde önemli etkide bulunduğunu, ancak bu etkinin yıllara bağlı olarak önemli derecede farklılık gösterdiğini ortaya koymuştur. Üç yıllık ortalamalara göre, 10 kg/da’a kadar artan azot dozu kuru ot veriminde önemli artışa neden olmuş ve kontrol parsellerinde 166.3 kg/da olan ortalama kuru ot verimi, 10 kg/da azot uygulanan parsellerde 386.4 kg/da’a yükselmiştir. Azot dozunun 10 kg/da’a kadar artırılması vejetasyondaki buğdaygillerin mera kesiminin kuru ot verimine katılma oranında önemli artışa neden olmuştur. Azot dozundaki artış vejetasyondaki baklagillerin ot verimine katkısını önemli derecede azaltmıştır. 5 kg/da’ın üzerindeki azot dozları vejetasyondaki diğer familya bitkilerinin kuru ot verimine katılma oranını önemli derecede azaltmıştır. Azot dozlarının ham protein verimine ve otun NDF içeriğine etkisi, kuru ot verimi ile benzerlik göstermiş ve 10 kg/da. kadar artan azot dozları ham protein veriminde ve otun NDF içeriğinde önemli artışa neden olmuştur. Araştırma bulgularına dayanılarak, incelenen mera kesiminde ve benzer ekolojiye sahip meralarda 10 kg/da azot uygulamasının meranın ot ve protein veriminde önemli artışlar sağlayabileceği sonucuna varılmıştır

    Hanyeri Köyü (Tufanbeyli-Adana) merasının yamaç kesiminde azot ve fosfor gübrelemesinin botanik kompozisyon, ot verimi ve ot kalitesine etkileri üzerinde bir araştırma

    No full text
    Bu araştırma, 1940-2020 metre yükseltideki bir dağ merasının yamaç kesiminde azot ve fosfor gübrelemesinin mera kesiminin botanik kompozisyonu, ot verimi ve ot kalitesine etkisini saptamak amacıyla yürütülmüştür. Araştırma ile ilgili denemeler, 2000-2003 yılları arasında Adana ili Tufanbeyli ilçesi Hanyeri köyü merasında üç tekrarlamalı tesadüf blokları deneme desenine uygun olarak yürütülmüştür. Araştırmada, azotun üç farklı dozu (0, 5, 10 kg/da) fosforun iki dozu (0, 5 kg/da) ile beş kombinasyon halinde kombine edilerek incelenmiştir. Deneme parsellerinde, kuru ot verimi, ağırlığa göre botanik kompozisyon, ham protein verimi ve otun NDF içeriği incelenmiştir. Üç yıllık araştırma bulgularına göre, 10 kg/da azot + 5 kg/da fosfor uygulaması kontrol uygulamasına göre kuru ot ve ham protein veriminde önemli derecede artışa neden olmuştur. 5 kg/da azot uygulaması otun NDF içeriğinde kontrol uygulamasına göre önemli derecede artışa neden olmuştur. Araştırmanın birinci yılında, 5 kg/da fosfor uygulaması baklagillerin vejetasyonun verimine katılma oranında artış sağlamıştır. İkinci yılda, vejetasyon süresinin kısa sürmesi nedeniyle gübrelemenin incelenen mera özellikleri üzerine belirgin bir etkisi olmamıştır. Üçüncü yılda, 5 kg/da azot +5 kg/da fosfor uygulaması buğdaygil familyası bitkilerinin vejetasyonun verimine katılma oranını artırmış, diğer familya bitkilerinin katılma oranını ise düşürmüştür. Bu bulgulara göre, ot verimi ve kalitesi ile botanik kompozisyon dikkate alınarak incelenen mera için 10 kg/da azot + 5 kg/da fosfor uygulamasının önerilebileceği sonucuna varılmıştır

    İş Sağlığı ve Güvenliği Meslek Hastalıkları

    No full text
    Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği ile meslek hastalıkları konularında, kapsamlı Türkçe kitap ihtiyacı bulunmaktadır. Bu saptamadan hareketle “İş Sağlığı ve Güvenliği Meslek Hastalıkları” kitabı iki yılı aşkın bir sürede tamamlanmıştır. Mezuniyet öncesi ve sonrası eğitimlere, sertifika eğitimlerine, çalışanların sağlıklı ve güvenlikli ortamda çalışmaları hakkına, saha uygulamalarına, araştırmalara katkı sağlaması amaçlanmıştır. Kaynak kitap ihtiyacı öncelikle, müfredatlarında konuya ilişkin başlıklar bulunan, Tıp, Mühendislik, Hemşirelik, Sağlık Bilimleri ve Fen fakülteleri, ilgili yüksek lisans ve doktora programları, ilgili yüksek okullar olmak üzere yüksek öğretim öğrencileri için geçerli iken aynı zamanda iş yeri hekimleri, iş güvenliği uzmanları, diğer sağlık personeli sertifika eğitimleri, çalışanların yasal olarak zorunlu olan eğitimleri için de söz konusudur.Kitabın, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail TOPUZOĞLU’nun 1980’li yıllarda başlattığı, Prof. Dr. Nazmi BİLİR’in emekli olana kadar 30 yılı aşkın süre ile sürdürdüğü mezuniyet öncesi ve sonrası eğitim, araştırma, uygulama ve yayın çalışmaları ile bu alanlarda öncü rolü olan Hacettepe Üniversitesi’nin yayını olması ayrı bir mutluluk kaynağıdır, kendilerine şükranlarımızı sunarız.Kitap, sayfa dağılımları farklılık gösteren, konu başlıkları itibariyle toplam 79 bölümden oluşmaktadır. Meslek hastalıklarına ilişkin bazı bölümlerde, yazarlar ikinci baskısı yapılmış olan “Yıldız, A.N., Sandal, A. (Ed.). Meslek Hastalıkları İşle İlgili Hastalıklar (Seçilmiş Başlıklarda). Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayını. ISBN: 978-975-491-460-3.” kitabındaki bölümlerini güncelleyerek genişletmişlerdir.Kitabın yazarları başlıca, Hacettepe Üniversitesi öğretim elemanları, Tıp Fakültesi İş ve Meslek Hastalıkları Yan Dal Uzmanlık Eğitimi Programı eğitim kadrosu ile bu kapsamda eğitim almış veya almaya devam eden uzman hekimler, ile T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yönetici ve uzmanlarıdır. Bütün yazarlara katkıları için teşekkür ederiz.Kitabın elektronik kitap olarak yayınlanması, ulaşılabilirliğinin artması, içerik arama ve güncelleme gibi hususlarda kolaylık sağlayacağı kanaatindeyiz. Ayrıca kaynakları metin içinde gösterilmiş olması da ileri incelemeler için katkı sağlayacaktır.Yoğun çalışma sürecinde gösterdikleri anlayış için ailelerimize, Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Basım Yayın ve Tanıtım Koordinatörlüğü ile Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı yetkilileri ve çalışanlarına, kitabı yayına hazırlamada katkı sağlayan Dr. A. Kadir ATLI, Dr. Buhara ÖNAL ve Özge Rojda BENZİL’e teşekkür ederiz.Saygılarımızla,Prof. Dr. Bülent ALTUN (Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı)Prof. Dr. Ali Naci YILDIZ (Editör)Uzm. Dr. Abdulsamet SANDAL (Editör

    The Score for Allergic Rhinitis study in Turkey, 2020

    Get PDF
    International audienceObjective: This study aimed to determine how prevalent allergic rhinitis (AR) is in Turkey and to compare the current prevalence with the figures obtained 10 years earlier.Methods: This study included 9,017 participants. The minimum number of participants required from each center was determined via a stratified sampling technique according to regional demographic characteristics as ascertained from the last census. For each region, both men and women were administered the score for allergic rhinitis (SFAR) questionnaire and a score for each participant was calculated based on the responses supplied.Results: A total of 9,017 individuals (55.3% men and 44.7% women) took part in this study. Of these, 94.4% were urban residents and 5.6% lived in a rural setting. Of the men, 38.5% self-reported as suffering from AR. The corresponding figure in women was 40.5%. The overall prevalence of AR, as deduced on the basis of the SFAR, was found to be 36.7%. Comparing the prevalence in different regions, we found that AR was the least prevalent in the Black Sea region with a frequency of 35.8%. The highest prevalence was in the Mediterranean region, where the prevalence was 37.7%. There was no statistical significance in the apparent differences in prevalence between different geographical regions. Despite this, however, there was a clear increase in the frequency of AR over the preceding decade. This increase was most pronounced in the South-Eastern Anatolian region, where the frequency rose from 21.0% to 36.9%.Conclusion: Our results indicate that there has been a marked increase in the prevalence of AR in every region in Turkey over the last 10 years. This could be related to living conditions in urban environments. Alterations in lifestyle, urban living, air pollution causing impairments in immune defense mechanisms, and other aspects of modern lifestyles may account for the increase in AR in Turkey
    corecore