11 research outputs found

    THE INFLUENCE OF THE DOMINANT ORGANIZATIONAL CULTURE ON ORGANIZATIONAL IDENTIFICATION

    Get PDF
    Örgüt kültürü örgütsel özdeşleşme üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu nedenle bu çalışmada örgüt kültürünün örgütsel özdeşleşme üzerindeki etkisi incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini Zonguldak ilinde enerji sektöründe faaliyet gösteren kurumsallaşmış özel bir şirkette çalışan 109 personel oluşturmaktadır. Araştırmadan elde edilen veriler korelasyon ve regresyon analizine tabii tutulmuştur. Regresyon analizi sonucunda bağımlı değişken örgütsel özdeşleşme ile bağımsız değişken kurum kültürü arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. İlişkinin yönünü ve şiddetini belirlemek amacıyla yapılan korelasyon analizi sonucunda ise bu iki değişken arasında orta seviyede (0,588) ve pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Bağımlı değişken olan örgütsel özdeşleşmenin sadece yaş ve çalışma pozisyonu demografik değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilirken, bağımsız değişken olan kurum kültürünün ise yalnızca cinsiyet ve çalışma pozisyonu demografik değişkenine göre anlamlı bir fark gösterdiği tespit edilmiştir.Organizational culture has an important influence on organizational identification. Therefore, in this study the effect of organizational culture on organizational identification has been examined. The sample of the study is composed of 109 personnel working in a private institution active in the energy sector in Zonguldak. The data obtained from the study were subjected to correlation and regression analysis. As a result of regression analysis, it was determined that there is a significant relationship between dependent variable organizational identification and independent variable organizational culture. As a result of the correlation analysis conducted to determine the direction and severity of the relationship, it was determined that there was a significant correlation between these two variables in the middle level (0.588) and the positive direction. It was determined that the dependent variable, organizational identification, showed a significant difference only in terms of age and working position demographic variables, whereas the independent variable, organizational culture, showed a significant difference only in terms of gender and working position

    The Effect of Organizational Ostracism on the Development of Cynicism in Employees

    No full text
    anemonThepurpose of this study is to determine whether there is a meaningfulrelationship between the ostracism that the employees perceive in theorganizational atmosphere and the level of cynicism they have developed and ifthere is a meaningful relationship, to determine the level of influence oforganizational ostracism on cynicism and whether the perception oforganizational ostracism differs according to the demographic factors. Based onthis purpose, data was collected from a total of 272 individuals working in thepublic and private sector in Ankara and Zonguldak provinces by survey. As aresult of the analyses, a significant and positive relationship was foundbetween organizational cynicism and perceived ostracism in the organizationalatmosphere and it was determined that 32.7% of the change in the cynicism levelof employees was explained by the change the perception of organizationalostracism. According to simple linear regression analysis results, it wasdetermined that the 1-unit increase in organizational ostracism caused anincrease of 0.762 units on organizational cynicism.   Buaraştırmanın amacı; çalışanların örgüt atmosferinde algıladığı dışlanma ilegeliştirdikleri sinizm düzeyi arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığınısaptamak, eğer anlamlı bir ilişki var ise örgütsel dışlanmanın sinizm üzerindeetki düzeyini saptamak ve örgütsel dışlanma algısının demografik faktörleregöre farklılık gösterip göstermediğini incelemektir. Bu amaca bağlı olarak, Ankara ve Zonguldak illerinde özel sektörde ve kamu sektöründe çalışan toplam272 kişiden anket yöntemiyle veri elde edilmiştir. Gerçekleştirilen analizlersonucunda; örgüt atmosferinde algılanan dışlanma ile örgütsel sinizm arasındapozitif yönde anlamlı bir ilişki saptanmış, çalışanların sinizm düzeyindekideğişimin %32, 7’sini örgütsel dışlanma algısındaki değişimin açıkladığıbelirlenmiştir. Basit doğrusal regresyon analizi sonucuna göre; örgütseldışlanmadaki 1 birimlik artışın örgütsel sinizm üzerinde 0.762 birimlik birartışa neden olduğu saptanmıştır.41886

    Konut kooperatiflerinde güven ilişkisine yönelik model önerileri ve bir araştırma

    No full text
    Anahtar Kelimeler : Konut Yapı Kooperatifleri, Örgütsel Güven, Güven İlişkisi. KONUT YAPI KOOPERATİFLERİNDE GÜVEN İLİŞKİSİNE YÖNELİK MODEL ÖNERİLERİ VE BİR ARAŞTIRMA İhtiyaçlarını karşılamakta güçlük çeken bireyler ekonomilerini ortak amaçlar için birleştirerek grup ekonomisini oluşturur. Oluşturulan grup ekonomisi de kooperatif grupların temel yaşam kaynağını oluşturur. Kooperatiflerdeki bu yapı çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz çalışmamızda konut yapı kooperatiflerinde güven ilişkisi bir araştırma ile analiz edilmeye çalışılmış ve güven ilişkisine yönelik model önerileri alt başlıklarla incelenmiştir. Çalışmamız esas itibariyle beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kooperatifçiliğin tanımı, ilkeleri, türleri, örgüt yapısı ve yönetimi anlatılmıştır. İkinci bölümde araştırma konumuz olan konut yapı kooperatiflerinin tanımı, önemi, kuruluş işlemleri, tasfiye işlemleri, bağlı bulundukları üst kuruluşlar ve yasal olarak tabi oldukları vergiler sınıflandırılarak anlatılmıştır. Üçüncü bölümde araştırmamızın temelini oluşturan güven kavramı ve bireylerin güven ihtiyacı açıklanmış, örgütlerde güven alt başlıklarıyla incelenmiştir. Dördüncü bölümde konut yapı kooperatiflerinde güven ilişkisine yönelik bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmada Likert ölçeği kullanılarak hazırlanan anketler, konut yapı kooperatifi ortağı sıfatı taşıyan 379 kişi üzerinde uygulanmış ve araştırma sonuçları SPSS programıyla analiz edilmiştir. Çalışmamızın son bölümünde ise araştırma sonucunda elde edilen bulgulardan yola çıkılarak güven düzeyini arttırıcı ve konut yapı kooperatiflerinin gelişmesini destekleyici model önerileri sunulmuştur. Keywords : Housing Cooperatives, Organizational Trust, Trust Relationship. ABSTRACT MODEL SUGGESTIONS ORIENTED FOR TRUST CORRELATION IN HOUSING COOPERATIVES AND A RESEARCH People who experience difficulty in meeting their need generate group economy by combining their economies for mutual aims. The generated group economy forms the source of basic life of cooperative groups. In the study, which is about this formation in cooperatives, the trust relationship in housing cooperatives was attempted to analyze, and the subheads of model suggestions about trust relationship were examined. The study is formed from five basic units. In first category, the definition, principles, types, organizational structure and management of cooperative system were explained. In second category, the definition, importance, enterprise operations, liquidation proceedings, higher organization to which they are affiliated and taxes to which they are legally liable of housing cooperatives, which is the topic of the study, were expressed by classifying. In third category, the concept of trust, which forms the basis of the study, and people’s need for trust were stated. Moreover, trust in organizations was examined with the subheads. In fourth category, a study about the trust relationship in housing cooperatives was carried out. In this study, the surveys prepared by using Likert scale were performed on 379 people who hold the characteristic of housing cooperative partner, and the results of the research were analyzed by using SPSS program. In final category of this study, model suggestions, which increase the trust levels and promote the development of housing cooperatives, were offered by using the findings obtained from the study

    Örgütsel Dışlanmanın Çalışanlarda Sinizm Gelişimine Etkisi

    No full text
    anemonThepurpose of this study is to determine whether there is a meaningfulrelationship between the ostracism that the employees perceive in theorganizational atmosphere and the level of cynicism they have developed and ifthere is a meaningful relationship, to determine the level of influence oforganizational ostracism on cynicism and whether the perception oforganizational ostracism differs according to the demographic factors. Based onthis purpose, data was collected from a total of 272 individuals working in thepublic and private sector in Ankara and Zonguldak provinces by survey. As aresult of the analyses, a significant and positive relationship was foundbetween organizational cynicism and perceived ostracism in the organizationalatmosphere and it was determined that 32.7% of the change in the cynicism levelof employees was explained by the change the perception of organizationalostracism. According to simple linear regression analysis results, it wasdetermined that the 1-unit increase in organizational ostracism caused anincrease of 0.762 units on organizational cynicism.   Buaraştırmanın amacı; çalışanların örgüt atmosferinde algıladığı dışlanma ilegeliştirdikleri sinizm düzeyi arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığınısaptamak, eğer anlamlı bir ilişki var ise örgütsel dışlanmanın sinizm üzerindeetki düzeyini saptamak ve örgütsel dışlanma algısının demografik faktörleregöre farklılık gösterip göstermediğini incelemektir. Bu amaca bağlı olarak, Ankara ve Zonguldak illerinde özel sektörde ve kamu sektöründe çalışan toplam272 kişiden anket yöntemiyle veri elde edilmiştir. Gerçekleştirilen analizlersonucunda; örgüt atmosferinde algılanan dışlanma ile örgütsel sinizm arasındapozitif yönde anlamlı bir ilişki saptanmış, çalışanların sinizm düzeyindekideğişimin %32, 7’sini örgütsel dışlanma algısındaki değişimin açıkladığıbelirlenmiştir. Basit doğrusal regresyon analizi sonucuna göre; örgütseldışlanmadaki 1 birimlik artışın örgütsel sinizm üzerinde 0.762 birimlik birartışa neden olduğu saptanmıştır.41886

    Konut kooperatiflerinde güven ilişkisine yönelik model önerileri ve bir araştırma

    No full text
    Anahtar Kelimeler : Konut Yapı Kooperatifleri, Örgütsel Güven, Güven İlişkisi.ÖZETKONUT YAPI KOOPERATİFLERİNDE GÜVEN İLİŞKİSİNE YÖNELİK MODEL ÖNERİLERİ VE BİR ARAŞTIRMAİhtiyaçlarını karşılamakta güçlük çeken bireyler ekonomilerini ortak amaçlar için birleştirerek grup ekonomisini oluşturur. Oluşturulan grup ekonomisi de kooperatif grupların temel yaşam kaynağını oluşturur. Kooperatiflerdeki bu yapı çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz çalışmamızda konut yapı kooperatiflerinde güven ilişkisi bir araştırma ile analiz edilmeye çalışılmış ve güven ilişkisine yönelik model önerileri alt başlıklarla incelenmiştir.Çalışmamız esas itibariyle beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kooperatifçiliğin tanımı, ilkeleri, türleri, örgüt yapısı ve yönetimi anlatılmıştır. İkinci bölümde araştırma konumuz olan konut yapı kooperatiflerinin tanımı, önemi, kuruluş işlemleri, tasfiye işlemleri, bağlı bulundukları üst kuruluşlar ve yasal olarak tabi oldukları vergiler sınıflandırılarak anlatılmıştır. Üçüncü bölümde araştırmamızın temelini oluşturan güven kavramı ve bireylerin güven ihtiyacı açıklanmış, örgütlerde güven alt başlıklarıyla incelenmiştir. Dördüncü bölümde konut yapı kooperatiflerinde güven ilişkisine yönelik bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmada Likert ölçeği kullanılarak hazırlanan anketler, konut yapı kooperatifi ortağı sıfatı taşıyan 379 kişi üzerinde uygulanmış ve araştırma sonuçları SPSS programıyla analiz edilmiştir. Çalışmamızın son bölümünde ise araştırma sonucunda elde edilen bulgulardan yola çıkılarak güven düzeyini arttırıcı ve konut yapı kooperatiflerinin gelişmesini destekleyici model önerileri sunulmuştur. Keywords : Housing Cooperatives, Organizational Trust, Trust Relationship.ABSTRACTMODEL SUGGESTIONS ORIENTED FOR TRUST CORRELATION IN HOUSING COOPERATIVES AND A RESEARCH People who experience difficulty in meeting their need generate group economy by combining their economies for mutual aims. The generated group economy forms the source of basic life of cooperative groups. In the study, which is about this formation in cooperatives, the trust relationship in housing cooperatives was attempted to analyze, and the subheads of model suggestions about trust relationship were examined. The study is formed from five basic units. In first category, the definition, principles, types, organizational structure and management of cooperative system were explained. In second category, the definition, importance, enterprise operations, liquidation proceedings, higher organization to which they are affiliated and taxes to which they are legally liable of housing cooperatives, which is the topic of the study, were expressed by classifying. In third category, the concept of trust, which forms the basis of the study, and people’s need for trust were stated. Moreover, trust in organizations was examined with the subheads. In fourth category, a study about the trust relationship in housing cooperatives was carried out. In this study, the surveys prepared by using Likert scale were performed on 379 people who hold the characteristic of housing cooperative partner, and the results of the research were analyzed by using SPSS program.In final category of this study, model suggestions, which increase the trust levels and promote the development of housing cooperatives, were offered by using the findings obtained from the study

    Ecosystem and primary production interactions in three contrasting sites in thenorthern levantine basın

    No full text
    To determine the effects of different nutrient dynamics in the Levatine Basin a 1-D multi component lower trophic ecosystem model is used and the carrying capacity and regulatory mechanisms of the nutrients on upper trophic levels at three contrasting marine sites in the Northeastern Mediterranean is assessed. Offshore waters of Mersin Bay, coastal sites of Erdemli and Rhodes Gyre is chosen as they represent distinctive characteristics in terms of nutrients dynamics. Model results suggest distinct mechanisms that drives the phytoplankton blooms in each region, for example in Rhodes Gyre highest productivity observed during late February, whereas the strongest bloom was during spring at Erdemli coasts. Offshore waters of Mersin Bay has the lowest productivity throughout the year with minor changes during winter and spring seasons

    Kuzey Levant Denizi’ndeki 3 farklı ekosisteme ait chl-a dinamiklerinin değerlendirilmesi

    No full text
    Akdeniz, düşük besin tuzu ve düşük klorofil (LNLC) derişimleriyle dünya denizleri arasındaki en oligotrofik su kütlelerinden biri olarak bilinmektedir. Ancak in-situ ve uydu üzerinden elde edilen sonuçlara dayanarak kıyısal alanlarda ve siklonik girdapların merkezlerinde belirgin klorofil artışları gözlemlenmektedir. Bu artışın sebebi olan besin tuzu girdisi, kıyısal alanlarda insansal etkiler ve nehir girdileri tarafından, siklonik bölgelerde ise dip sularından ışıklı tabakaya taşınma yoluyla sağlanmaktadır. Artan besin tuzu, alt trofik seviyelerdeki organizmaların çoğalmasına ve chl-a derişiminin yükselmesine sebep olmaktadır. Erdemli kıyıları, kıyısal besin tuzu aktarımına, Rodos Baseninde bulunan siklonik girdap ise yukarı taşıma sistemiyle besin tuzların dip tabakalarından biyojenik tabakaya aktarımına iyi bir örnek olarak görülmektedir. Mersin Körfezi açık suları ise Levant Baseninin oligotrofik doğasını tam olarak yansıtabilmektedir. Bahsedilen farklı besin tuzu kaynaklarının chl-a içerikleri üzerindeki etkilerini gözlemlemek ve karşılaştırmak için, SALİHOĞLU, B. et al 2009 (NAGEM) tarafından geliştirilen tek boyutlu çok değişkenli alt trofik seviye ekosistem modeli bu denizel ortamların spesifik koşullarına uyarlanmıştır. Modele, hücre büyüklüğü ~0.9m olan siyanobakteriler, ~2.5m olan ototrofik ökaryotlar ve ~15m olan diatomlar olmak üzere 5 farklı algal grup dahil edilmiştir. Model girdisi ve model doğrulama kısımlarında kullanılmak üzere ~26 yıllık data üzerinde klimatoloji analizi yapılmıştır. Erdemli kıyı sularındaki 3 istasyona 2 haftada bir yapılan seferlerle toplanan Erdemli Zaman Serisi (ETS), Mersin Körfezi açıklarından ve Rodos Baseninden çeşitli projelerle toplanan veri ODTU-DBE veri envanterinden edinilmiş ve kullanılmıştır. Rodos basenindeki özellikle Ocak ve Şubat aylarındaki veri, çetin hava koşulları dolayısıyla epey seyrektir. Bu bölge için ilave CTD verisi CORIOLIS (http://www.coriolis.eu.org)veri tabanından edinilmiştir. Model sonuçlarıyla elimizdeki veri karşılaştırıldığında kullandığımız modelin kimyasal parametreler ve chl-a değerlerini doğru bir şekilde tahmin ettiği görülmektedir. Chl-a tahminleri, kış karışımının, buradaki canlıların üremesi üzerindeki en büyük etkiye sahip olduğu ve chl-a derişiminde belirgin bir yükselmeye sebep olduğu gözlenmektedir. Şubat ayı sonlarında başlayan aşırı chl-a artışı bütün bölgelerde görülürken, ~0.4 ug/L derişim seviyesine kadar ulaşan değerlerle en yoğun olarak Rodos Baseninde gözlenmektedir. Mayıs ayında ETS istasyonundaki nehir girdilerinin hacimsel olarak artmasıyla birlikte chl-a derişimindeki belirgin yükselme, nehir girdileri ve insan kökenli etkilerin bu bölgedeki chl-a derişimi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu düşündürmektedir. Yıl boyunca besin tuzu açısından zengin dip sularının yüzeye doğru taşınması sebebiyle, Rodos bölgesindeki derin klorofil maksimumu (DCM) diğer bölgelere göre daha sığdır. Mersin körfezindeki chl-a derişimleri, beklenildiği üzere yıl boyunca bu bölgeler arasındaki en düşük değerlerde seyretmektedir

    Bölgesel Yönetim Planları için Akdeniz'e Özgü Geliştirilecek Göstergeler ile Denizel Çevre Hedeflerinin Belirlenmesi

    No full text
    Avrupa Birligi üyesi devletler, Avrupa?yı çevreleyen denizlerde 2020 yılına kadar Iyi Çevresel Durum (GES) statüsünü erismek hedefi ile 2008 yılında Avrupa Komisyon?u (EC) kararı ile Deniz Strateji Çerçeve Direktifi (MSFD - 2008/56/EC) yürürlüge sokmustur. Direktif dogrultusunda, üye ülkeler direktif gerekliliklerini planlanan süre içerisinde gerçeklestirmek ve kendi bölgeleri için IÇD?a ulasılması amaçlanmaktadır. Türkiye, bir yandan Avrupa Birligi kuralları ile uyum saglamaya çalısırken, diger yandan 2020 yılına kadar kendi denizleri için IÇD?a erismeyi hedeflemektedir. DSÇD kapsamında, IÇD statüsüne ulasılması sürecinde takip edilmek üzere 11 tanımlayıcı belirtilmistir (2008/56/EC - Annex I). Gerçeklestirilmis olan proje kapsamında degerlendirmeye alınan üç ayrı çalısma bölgesi (Gulf of Lions / Fransa, Gulf of Saronikos / Yunanistan ve Kilikya Baseni/Türkiye) için, çalısma alanlarında var olan bilgi eksikliginin giderilmesi amacı ile bes tanımlayıcı üzerine odaklanılmıstır. Seçilen bes tanımlayıcı; D3. Ticari öneme sahip deniz ürünlerinin stoklarının saglıklı durumda olması, D7. Deniz tabanın bütünlügünün bozulmamıs olması, D8. Ortamda bulunan kirleticilerin, kirlilik olustura bilecek seviyedeler ulasmaması, D9. Insan tüketimi için tercih edilen deniz ürünlerinde bulunan kirletici seviyelerinin risk olusturacak limitlere ulasmaması ve D10. Denizel atıkların deniz ve sahil bölgelerinde çevresel sorunlar olusturmayacak düzeyde olması seklinde sıralanabilir. Projenin amaçları; ? Çalısma alanı olarak belirlenmis olan bölgelerde seçilmis tanımlayıcılar için IÇD?a ulasılması hedefinde günümüzdeki durumun tespiti, ? IÇD?un saglanabilmesine engel teskil edebilecek nitelikteki eksikliklerin tespiti, bölgesel olarak GES hedeflerinin belirlenmesi ve bu hedeflere ulasılması yolunda yöntemler önerilmesi, ? Önerilen yöntemlerin kullanımı ile bölgeler için temel verinin elde edilmesi ve ? Çalısma alanları için belirlenen iyi çevresel durum hedeflerinin yönetim önlemleri ile iliskilendirilmesi seklinde sıralanmaktadır. Ayrıca belirtilen hedeflerin yanında proje sayesinde proje çatısı altında katılımcı ülkelerin bilim insanları arasındaki uluslararası isbirligini ve etkilesimleri pekistirilmistir.European Union adopted the “Marine Strategy Framework Directive” (2008/56/EC, MSFD) in 2008, as the environmental component of Europe's Integrated Maritime Policy. The Directive has the objective to protect the marine environment across Europe and engages Member States to take the necessary measures to achieve or maintain “Good Environmental Status” (GES) of marine waters by 2020. Good environmental status shall be determined at the level of the marine region or subregion as referred to in Article 4, on the basis of the qualitative descriptors in 2008/56/EC Annex I. While Turkey is trying to comply with European Union legislations, also aims to achieve GES for its marine environment waters until 2020. The 5 MSFD Descriptors pertinent to fisheries (D3), hydrologic environmental parameters (D7), pollution effects of contaminants (D8), contaminants in fish and other seafood (D9), and marine litter (D10) were selected to be the main focus of the MERMAID Project in the Gulf of Lions, Saronikos gulf and the Cilician basin case study areas. The aims of the project; İdentify the existing gaps in the knowledge of the processes through which human activities impact the marine ecosystems in the selected study areas through achieving GES; Define the main threats and gaps related to the selected descriptors in the study areas and defining the direction of efforts to achieve GES Linking good environmental targets and management measures within the MFSD for the study areas One other outcome of the project is the environment created for the coloration between scientists. International cooperation and interaction between the participating countries to the projects have been strengthened through the project process

    Erdemli Zaman Serisi Deniz Araştırmaları 2017

    No full text
    Denizel ortam önemli bir ekonomik kaynak olmasının yanı sıra su, karbon ve ısı döngüsünün bölgesel ve küresel iklim değişimleri belirlenmesinde önemli bir role sahiptir. Kaynakların aşırı kullanımı, kirlilik ve iklim değişikliği gibi etkenlerin denizel ortamlarda meydana getirdiği değişimlerin düzenli ve uzun süreli gözlemlenmesi, bu gözlemleri destekleyecek sayısal modeller ile öngörü yapılması bilimsel açıdan önemli olduğu kadar denizle doğrudan yada dolaylı olarak ilişkili tüm sosyo-ekonomik alanlar içinde önem arz etmektedir. Doğu Akdeniz’de yaklaşık 25 yıldır sürdürülen çalışmalar, özellikle yaz kış tabakalaşmalarında önemli değişimler olduğunu ve tabaklaşma döneminin uzadığını göstermektedir. Şüphesiz fiziksel ortamdaki bu ciddi değişikliğin kısa ve uzun dönemde deniz canlılarını ve tüm sistem dinamiklerini etkileyecektir. Bu değişimlerin gözlenmesi ve ileride hem iklim değişikliği hem de sistemin nasıl evrileceğini anlamak ve gerekli tedbirleri almak için zaman serisi çalışması tek yöntemdir. Erdemli Zaman Serisi çalışması kapsamında toplanacak ve üretilecek veriler bir çok analize ve son ürün olarak da model çalışmalarına temel girdi sağlayacaktır. Sonuç olarak, bu çalışma kapsamında yapılacak çalışmalar, ileride yapılacak ileri analizler ve modeller için temel girdi sağlayacaktır. Bunun yanında gerek tür çeşitliliğindeki değişimler ve mevsimlere bağlı olan bir çok canlının (balık ve diğer deniz ürünleri dahil), üreme dönemlerinde sapmalar gözlenecektir
    corecore