Medical oncology patients' preferences with regard to health care: development of a patient-driven questionnaire

BACKGROUND: To improve quality of care for cancer patients, it is important to have an insight on the patient's view on health care and on their specific wishes, needs and preferences, without restriction and without influence of researchers and health care providers. The aim of this study was to develop a questionnaire assessing medical oncology patients' preferences for health care based on their own input. PATIENTS AND METHODS: Items were generated using 10 focus group interviews with 51 cancer patients. A preliminary questionnaire was handed out to 681 patients of seven Dutch departments of medical oncology. Explorative factor analysis was carried out on the 386 returned questionnaires (response 57%). RESULTS: Focus group interviews resulted in a preliminary questionnaire containing 136 items. Explorative factor analysis resulted in a definitive questionnaire containing 123 items (21 scales and eight single items). Patients rated expertise, safety, performance and attitude of physicians and nurses as the most important issues in cancer care. CONCLUSION: This questionnaire may be used to assess preferences of cancer patients and to come to a tailored approach of health care that meets patients' wishes and needs

Determinination of efects of sunn pest on wheat grain by artificial neural networks

Buğday Türkiye için olduğu kadar dünyadaki pek çok ülke için de stratejik bir üründür ve süne zararlısı ise buğday üretiminde temel bir sıkıntıdır. Süne zararlısı, buğdayı bitkisel büyüme, baş verme ve olgunluk dönemlerinde negatif olarak etkiler. Bu etki, buğday danesi üzerinde verim kaybı ve kalitede düşüş olmak üzere iki çeşit hasar meydana getirir. Bu kalite düşüşü de insan beslenmesinde temel gıda maddesi olan buğdaydan üretilen pek çok üründe üretim kayıplarına sebep olmak-tadır. Bu durumu ortadan kaldırabilmek için buğday daneleri işlenmeden önce süne hasarlı olanların hasarlı olmayanlardan ayrılması gerekmektedir. Bu ise Türkiye'de uzmanlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Ancak bu hasar kimi zaman çok be-lirgin ve gözle anlaşılabiliyorken kimi zaman anlaşılamayacak şekilde olabilir. Bu durumda hasarlı buğday danelerini hasar-sızlar arasından gözle tespit edebilmek mümkün olmayabilir. Sunulan çalışmada buğday danesi üzerindeki süne zararlısının oluşturduğu hasarı tespit etmek amacıyla Yapay Sinir Ağlarına (YSA) dayalı otomatik bir görüntü tanıma sistemi sunulmak-tadır.Wheat is a very strategic crop for Turkey as well as many other countries and sunn pest is a major constraint to the production of wheat. Sunn pest negatively affects wheat crops during their vegetative growth, heading and maturity stages. This effect causes two types of damage on wheat grain by leading to wheat yield loss and grain quality decrease. The decrease in the quality leads in turn to production losses in many products which depends on wheat. Wheat crops therefore should be examined before the production processes in order to separate the sunn pest affected ones from non-affected ones. Such a discrimination task in Turkey is performed by experts. However, the damage can sometimes be visible but also sometimes it migth be hard to notice the damage. So, the damaged grains may not be distinguished among undamaged ones with simple eye observation. In this study, an automatic system which uses Artificial Neural Networks (ANN) to determine the wheat grains damaged by sunn pest is propose

Plant Identification Via Leaf Classification Using Color and Biometric Features

Plants that are of great importance for humans and other living things are an integral part of our ecosystem. In today's world, where many plant species are at risk of disappearance, the identification of plants helps to protect and survive all natural life. There are many studies presented in the literature for plant identification. The most popular of these identification methods is leaf based classification. The reason for choosing leaves in this classification is that they are easier to obtain than other biometric components such as flowers available for a short period of time. Various biometric properties of the leaf must be determined for leaf classifications. In traditionally it is time consuming and expensive to perform this process visually by experts. In this article, various leaf biometric features obtained by digital image processing methods are used as the feature extraction step for automatic leaf classification. As the classification algorithms, Naive Bayes, Linear Regression, Multilayer Perceptron, Decision Tree and Random Forest are used. According to the experimental results using the training set as the test set, 100% recognition rate is obtained for Random Forest classification algorithm and 96% recognition rate is obtained in 30-fold cross validation for Linear Regression classification algorithm

Türkiye'de Yıllara Göre Mısır (Zea mays L.) Ekim Alanları İle Verimin Mısır Üretimine Olan Etkileri

Dünya nüfusunu doyuran altı tahıldan biri olan mısır, ekim alanı olarak Dünyada buğdaydan sonra gelen 2. tahıldır. Çok yönlü kullanım alanı, adaptasyon kabiliyeti ve verimliliği ile Dünya’da en fazla üretilen tahıl olmuştur. Dünya'da ve Türkiye’de yetiştirilen mısır çeşitleri at dişi mısır, sert mısır, cin mısır, şeker mısır, kavuzlu mısır, unlu mısır ve mumlu mısır olmak üzere 7 çeşittir. Bunlardan en çok yetiştirilenler ise at dişi mısır ve sert mısırdır. Ülkemizde daha çok hayvan yemi olarak kullanılan at dişi mısır, tane olarak veya silaj şeklinde kullanılmaktadır. 1961 yılından beri mısır ekim alanlarının çok değişmediği ama hibrit çeşitlerin kullanılmasıyla verim artışında belirgin artışlar olduğu bu çalışma ile belirlenmiştir. Mısırdaki verim artışı da mısır üretimini etkilemiştir. Bu çalışmada 1961-2020 yılları arasında mısır ekim alanlarının, mısır üretimi üzerinde bir etkisi olmadığı ama, mısır veriminin mısır üretime etkisinin ise 5.86 milyon ton olduğu görülmüştür. 2001-2020 yılları arasında ise mısır ekim alanının ve verimin mısır üretimine etkilerinin sırasıyla 0.90 ve 2.39 milyon ton olduğu görülmektedir. Bu çalışmada, bu güne gelinirken mısır üretiminde kat edilen aşamalar analiz edilerek geleceğin planlanmasında katkıda bulunmak amaçlanmıştır

The effect of different seed densities on some hybrid maize (zea mays l.) type’s yield in Eskişehir conditions

Çalışmada Orta Anadolu Bölgesi’nin Batı Geçit kuşağını temsil eden Eskişehir’de bazı ticari mısır çeşitlerinin farklı tohum sıklıklarında yetiştirildikleri zaman tarımsal özelliklere olan etkileri incelenmiştir. Mısır çeşitleri olarak ADA_9510, ADA_9516, TTM_815 ve BC_6661 kullanılırken yetiştirilme sıklığı olarak da “70×20”, “70×15”, “60×20”, “60×25” ve “50×30”cm değerleri uygulanmıştır. Eskişehir koşullarında gerçekleştirilen ve tesadüf blokları bölünmüş parseller deseninde ve dört tekerrürlü olarak kurulan denemede mısırlar, damla sulama yöntemi ile sulanmış, gübreleme ise fergitasyon şeklinde uygulanmıştır. Bu çalışmada, seçilen çeşide ve sıklığa bağlı olarak verim ve verim öğelerinin farklı olabildiği görülmüştür. Bir yıllık bu çalışmada da “60×25” cm ile “50×30”cm tohum sıklığı öne çıkmıştır.In this study, the effects of different plant spacing of some commercial maize varieties on agricultural features were investigated in Eskişehir, forming the western transitional zone of Central Anatolia. ADA_9510, ADA_9516, TTM_815 and BC_6661 were used as the varieties while the plants were applied as “70×20”, “70×15”, “60×20”, “60×25” and “50×30”cm. In trials performed in Eskişehir conditions, plantation was performed according to split plots in Randomized Complete Blocks with 4 replications, irrigation was performed with microirrigation and fertilizer application was performed as fertilization. The results showed that yield and yield factors could vary according to the maize variety and plantation density. In the present oneyear study, “60×25”cm and “50×30”cm density appeared to become the prominent spacing value

The Advocate - July 19, 1962

Original title (1951-1987)--The Advocate: official publication of the Archdiocese of Newark (N.J.)

Ram Pompasının Basma Hattındaki Su Debisinin Artırılmasına Yönelik Bir Çalışma

Tarımda sulama, zirai ürün fiyatını artışına neden olan girdi maliyetinden biridir. Sulamada kullanılan pompa sadece ürün maliyetini arttırmasının yanında kullanılan fosil yakıtlar nedeniyle çevre kirliliğine de sebep olur. Birçok ülkede sulamada uygulaması görünen RAM pompası suyun herhangi bir yükseklikten pompaya düşmesi ilkesine göre çalışır. Bir su pompası olan RAM pompa mekanizmasına düşen suyun en az onda birini su düşme yüksekliğinin on katına kadar basabilir ve bu işlemi suyun kendi özgül ağırlığı ve kinetik enerjisinden yararlanarak yapmaktadır. Yani suyu terfi ettirmek için herhangi bir fosil yakıt ve/veya elektrik enerjisi sarf etmemektedir. Böylece bu pompa ile terfi ettirilen su yüksek bir depoda biriktirilebilir istendiği zaman tarım alanları cazibe ve benzeri yöntemler ile sulanabilir. Bu çalışma ile RAM pompası geliştirilerek, basma debisi %16-%20 oranında artırılmış, pompa imalat maliyeti %50 düşürülmüştür. Böylece geliştirilmiş bu RAM pompa ile herhangi bir enerji kullanmadan suyun bulunduğu yerden daha yüksek yerdeki tarım alanlarına daha fazla suyun daha düşük imalat maliyetiyle iletilmesi sağlanmıştır

En Bloc Resection of Supraglottic Carcinomas with Transoral Laser Microsurgery

Objective:Complete en bloc supraglottic tumor excision with transoral laser microsurgery (TLM) can be achieved with good postoperative outcomes. We report surgical feasibility and the postsurgical outcomes of en bloc resection of supraglottic laryngeal squamous cell carcinomas (LSCC) with TLM.Methods:Seventeen patients who underwent TLM for supraglottic laryngeal cancer were included in the study. Demographic and pathological data, clinic and follow-up outcomes of the patients were reviewed and analyzed.Results:Type 1 TLM was performed in three patients, type 2a in one patient, type 3b in 12 patients, and type 4b in one patient. Negative surgical margins were achieved in all of the cases. Re-excision or any adjuvant treatment for positive resection margins was not required in any of the cases. Eight patients received adjuvant radiotherapy due to lymph node metastasis. Mean follow-up time was 33.8±15.7 months (range: 10–65 months). None of the patients had recurrence or distant metastasis.Conclusion:The transoral approach with the use of CO2 laser and microscopy offers complete tumor excision for treating supraglottic LSCC. The three-dimensional structure of the supraglottis can be achieved with adequate exposure. En bloc resection is possible with safe margins

Long-term changes in the thermodynamic structure of the lowermost stratosphere inferred from reanalysis data

The lowermost stratosphere (LMS) plays an important role in stratosphere–troposphere coupling and the Earth's radiation balance. This study investigates the effects of long-term changes in the tropopause and the lower-stratospheric isentropic structure on the mass of the LMS. We compare five modern reanalyses: ERA5, ERA-Interim, MERRA-2, JRA-55 and JRA-3Q. The focus is on changes after 1998, which marks the anticipated beginning of stratospheric ozone recovery. The trend analysis is performed with a dynamic linear regression model (DLM), capable of modeling non-linear trends. According to our study, isentropic pressure in the lower stratosphere (here 380–430 K) shows negative trends in the tropics and positive trends in the extratropics. In the Northern Hemisphere (NH), we find that the extratropical tropopause is rising, accompanied by decreasing pressure at an average rate of −1 hPa per decade. Additionally, our results indicate that the tropical tropopause in the NH has expanded poleward by 0.5° latitude between 1998–2019. In the Southern Hemisphere (SH) extratropics, the lapse rate tropopause shows a downward tendency of up to +2 hPa per decade after 1998, consistent across all reanalyses except JRA-3Q. The tropical tropopause and the cold point is rising, accompanied by decreasing pressure at a rate of ca. −0.5 hPa per decade in all reanalyses. The sign of the tropical tropopause potential temperature trends, however, differs across the reanalyses. This can be attributed to contrasting (absolute) temperature trends in the tropical tropopause region, such as at the 100 hPa pressure level. Consistent with the upward and poleward trend of the NH tropopause, the mass of the LMS decreases by 2 %–3 % for 1998–2019 if a fixed isentrope (380 K) is chosen as the upper LMS boundary. In ERA5, as well as MERRA-2 and ERA-Interim, this mass decline disappears if dynamical upper LMS boundaries are used that take the upward trends of the tropical tropopause into account.</p

SPOR YÖNETİCİSİ ADAYLARININ LİDERLİK YÖNELİMLERİ VE SOSYAL ZEKÂ DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Bu araştırma spor yöneticisi adaylarının liderlik yönelimleri ve sosyal zekâ düzeyleri arasındaki ilişkinin bazı değişkenler açısından incelenmesine yönelik hazırlanmıştır. Araştırma grubunu; 2017-2018 Eğitim-öğretim yılı bahar döneminde sekiz Spor Yöneticiliği Bölümü’nde öğrenim gören 155’i (%40,6) kadın ve 224’ü (%58,6) erkek olmak üzere toplam 379 son sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından hazırlanan “Kişisel Bilgi Formu” ile Silvera ve arkadaşları (2001) tarafından gerçekleştirilen Doğan ve Çetin’in (2009) Türkçe’ye uyarlama yaptığı ''Tromso Sosyal Zekâ Ölçeği '' ve Dereli (2003) tarafından geliştirilen “Liderlik Yönelim Ölçeği” kullanılmıştır. Veri toplama süreci sonucunda elde dilen bulgular bilgisayar ortamına aktarılmış, verilerin çözüm ve yorumlanmasında betimsel istatistikler (frekans, aritmetik ortalama, standart sapma), t-testi, tek faktörlü varyans analizi (One-Way ANOVA) kullanılmış ve Pearson korelasyon katsayısı hesaplanmıştır. Yapılan analizler neticesinde, spor yöneticisi adaylarının liderlik yönelimleri ve sosyal zekâ düzeylerinin; cinsiyet, spor branşı, aktif spor yapma durumu, okula giriş türü durumları arasında anlamlı bir farklılığın olduğu tespit edilmiştir