6 research outputs found
Göğüs cerrahisi hasta popülasyonunda osteoporoz sıklığı: Toraks bilgisayarlı tomografi tetkiklerinden fırsatçı değerlendirme
Aim: To investigate the frequency of osteoporosis in thoracic surgery patients and highlight the clinical significance for physicians. Methods: Thoracic computed tomographies (CT) of 306 patients were examined for medullary density of the T12 vertebra. Men and women, as well as those under 70 and over 70, were compared in terms of Hounsfield units (HU). To evaluate the diagnostic performance of the age parameter in predicting osteoporosis, receiver operating characteristic (ROC) analysis, and logistic regression analysis were used. The rib cortical defects identified in this study group and their causes were explained. Results: HUs of 51 subjects (or 16.7%) were less than 110 (osteoporosis); 177 people (57.8%) were higher than 160 (normal). HU values ranged from 111 to 159 (borderline) for 78 individuals (25.5%). There was no significant difference between males and females. It was discovered that the difference between the population under 70 and the population over 70 was statistically significant (p<0.001). For predicting osteoporosis, the age exhibited an area under the curve of 0.857 (CI 0.806-0.908). The threshold value was 57 for women and 55 for men. Osteoporosis was shown to be accurately predicted by age with a 95.7 percent accuracy rate (p<0.001). Six patients were determined to have rib cortical defects seen on CT scans during the evaluation for osteoporosis, and two more patients had fractures noted during surgery. Conclusion: Within the 306 patients, only 57.8% had bone density within the normal range. The age parameter is valuable with high accuracy (95%) in predicting osteoporosis. The presence of osteoporosis over the age of 57 in women and over 55 in men should be evaluated and measures should be taken to protect the bones during the operation and postoperative care.Amaç: Göğüs cerrahisi hastalarında osteoporoz sıklığını araştırmak ve doktorlar için klinik önemini vurgulamak. Yöntemler: 306 hastanın toraks bilgisayarlı tomografileri (BT) T12 vertebra medüller yoğunluğu (Hounsfield unit-HU) açısından incelendi. Erkekler ve kadınlar; “70 yaş altı” ve “70 yaş ve üzeri” gruplar karşılaştırıldı. Yaş parametresinin osteoporozu öngörmedeki tanısal performansını değerlendirmek için alıcı işlem karakteristikleri (receiver operating characteristic-ROC) analizi ve lojistik regresyon analizi kullanıldı. Bu çalışma grubunda tespit edilen kosta kortikal defektleri ve nedenleri açıklandı. Bulgular: 51 hastanın (veya %16,7) HU’ları 110’un altında idi (osteoporoz); 177’sinin (%57,8) 160’ın üzerindeydi (normal). 78 kişi (%25,5) için HU değerleri 111 ila 159 (sınır) arasında değişmekte idi. Erkekler ve kadınlar arasında anlamlı bir fark yoktu. 70 yaş altı nüfus ile 70 yaş üstü nüfus arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlendi (p<0,001). Osteoporozu tahmin etmek için yaş, 0.857’lik bir eğri altında kalan alan (CI 0.806-0.908) sergiledi. Osteoporozun yüzde 95,7 doğruluk oranıyla (p<0,001) yaşa göre doğru bir şekilde öngörüldüğü gösterildi. Kadınlarda eşik değer 57, erkeklerde 55 idi. 6 kişide BT taramalarında kosta korteks defektleri görülürken 2 hastada ise ameliyat sırasında kırık meydana geldi. Sonuç: Bu popülasyonun yalnızca %57,8’i normal aralıkta kemik yoğunluğuna sahipti. Yaş, osteoporozu öngörmede yüksek doğruluk ile değerli bir parametre olabilir. Kadınlarda 57, erkeklerde 55 yaş üstü osteoporoz varlığı değerlendirilmeli, operasyon ve postoperatif bakım sırasında kemikleri korumaya yönelik önlemler alınmalıdır
Erişkin akciğer nakli alıcılarında hava yolu komplikasyonlarının ameliyat öncesi risk faktörleri: Sistematik derleme ve meta-analiz
Background: In this systematic review and meta-analysis, we aimed to identify recipient-related preoperative risk factors for airway complications following lung transplantation in adults. Methods: Articles published between November 1995 and February 2023 were searched by a thorough exploration of databases. Studies that addressed recipient-related risk factors for airway complications following adult lung transplantation, such as cohorts, case-control, or cross-sectional studies, were included. Fixed-effects or random-effects models were used to calculate the odds ratios (ORs) or mean differences (MDs) with 95% confidence interval (CI). Results: Twenty-one studies including a total of 38,321 recipients fulfilled the inclusion criteria. Based on the pooled analyses, taller height (MD=5.98, 95% CI: 5.69-6.27, I2 = 57.32%), intraoperative mechanical ventilation (OR=1.83, 95% CI: 1.41-2.38, I2=0%), male sex (OR=1.52, 95% CI: 1.33-1.74, I2=15.91%), preoperative extracorporeal membrane oxygenation (OR=1.58, 95% CI: 1.1-2.26, I2 =41.47 %), and preoperative steroid use (OR=1.21, 95% CI: 1.04-1.41, I2 = 0%) elevated the risk of airway complications following lung transplantation. Conclusion: Taller height, intraoperative mechanical ventilation, male sex, preoperative extracorporeal membrane oxygenation, and preoperative steroid use can increase the risk of airway complications after lung transplantation. Identifying high-risk recipients or riskless situations can support the advancement of selective treatments or prevent the unnecessary avoidance of certain interventions.Amaç: Bu sistematik derleme ve meta-analizde, erişkinlerde akciğer nakli sonrasında hava yolu komplikasyonlarının alıcı ile ilişkili ameliyat öncesi risk faktörleri belirlendi. Çalışma planı: Kasım 1995 - Şubat 2023 tarihleri arasında yayımlanan makaleler kapsamlı bir veri tabanı araştırması ile tarandı. Kohortlar, vaka kontrol veya kesitsel çalışmalar gibi erişkin akciğer naklini takiben hava yolu komplikasyonları için alıcı ile ilişkili risk faktörlerini değerlendiren çalışmalar dahil edildi. %95 güven aralığı (CI) ile birlikte olasılık oranlarını (OR) veya ortalama farklarını (MD) hesaplamak için sabit etki veya rastgele etki modelleri kullanıldı. Bulgular: Toplam 38.321 alıcının yer aldığı 21 çalışma dahil edilme kriterlerini karşıladı. Birleştirilmiş analizlere göre uzun boy (MD=5.98, %95 CI: 5.69-6.27, I2=%57.32), ameliyat sırası mekanik ventilasyon (OR=1.83, %95 CI: 1.41-2.38, I2 =%0), erkek cinsiyeti (OR=1.52, %95 CI: 1.33-1.74, I2 =%15.91), ameliyat öncesi ekstrakorporal membran oksijenizasyonu (OR=1.58, %95 CI: 1.1-2.26, I2=%41.47) ve ameliyat öncesi steroid kullanımı (OR=1.21, %95 CI: 1.04-1.41, I2=%0) akciğer nakli sonrası hava yolu komplikasyon riskini artırdı. Sonuç: Uzun boy, ameliyat sırası mekanik ventilasyon, erkek cinsiyeti, ameliyat öncesi ekstrakorporal membran oksijenizasyonu ve ameliyat öncesi steroid kullanımı akciğer nakli sonrası hava yolu komplikasyon riskini artırabilir. Yüksek riskli alıcıları veya hava yolu komplikasyon riskini artırmayan durumları belirlemek, selektif tedavilerin seçimini destekleyebilir veya belirli girişimlerden gereksiz yere kaçınmayı önleyebilir
Choroidovitreal neovascularization following laser-induced chorioretinal venous anastomosis
WOS: 000088656400025There has been a great deal of interest in the use of the argon laser to produce chorioretinal venous anastomoses in the treatment of vision-threatening macular edema following central retinal vein occlusion. Complications associated with this procedure include: choroidal neovascularization, vitreous hemorrhage, preretinal fibrosis and fraction retinal detachment and choroidovitreal neovascularization. We report a case of choroidovitreal neovascularization following laser-induced chorioretinal venous anastomosis formation in a patient with central retinal vein occlusion
Results of treatment of familial exudative vitreoretinopathy
WOS: 000089793700013This article presents a study of 30 eyes in 15 patients with familial exudative vitreoretinopathy, All the patients were followed for I to 4 years, and 18 eyes received some form of treatment during this period of time, including retinal detachment surgery with pars plana vitrectomy, cryoretinopexy, and laser therapy This study shows that the prognosis for survival of these eyes, despite careful observation and treatment remains guarded
Complicated Acute Appendicitis Presenting as a Necrotizing Fasciitis of the Abdominal Wall: A Case Report
Early recognition and diagnosis of necrotizing fasciitis is crucial as it is a life-threatening condition. Prompt intervention, including surgical debridement and broad-spectrum antibiotics, is essential to prevent further tissue destruction and systemic spread of infection, improving patient outcomes. The case described a 50-year-old man presenting with abdominal pain and a rapidly deteriorating condition. He was diagnosed with necrotizing fasciitis, specifically resulting from a perforated appendix. Necrotizing fasciitis is a rare, serious soft tissue infection that requires immediate intervention to prevent tissue destruction and systemic spread of infection. Prompt surgical debridement and broad-spectrum antibiotics are crucial for patient management. Early recognition and diagnosis of necrotizing fasciitis are vital for improving patient outcomes. </p