13 research outputs found
Seismic Behavior of Welded Precast Panel Connections
The behavior of connection between precast panels is important as it controls the failure
mode of the shear wall. Therefore, it is aimed to test the behavior of different type of precast
panel connections in this study. One monolithic reference model and two precast panel models
having different horizontal connection details were produced. The behavior of connections was
tested under reversed-cyclic lateral loads. It was concluded that welded connections can be
designed in high and normal ductility levels
Prefabrik dış güçlendirme perdelerinin bağlantı detaylarının deneysel olarak incelenmesi [Doctoral Thesis]
Mevcut yapıların deprem güvenliklerinin belirlenmesi ve yetersiz olanlarının uygun şekilde güçlendirilmesi ülkemiz için önemli bir konudur. Güçlendirilmesi gerekli yapı stokunun çok fazla olması, zaman ve ekonomik kaynakların kısıtlı olması araştırmacıları mevcut yöntemleri geliştirme ve uygulanması kolay, hızlı ve ekonomik yeni güçlendirme yöntemlerinin belirlenmesi doğrultusunda çalışmalar yapmaya yönlendirmiştir.Bugüne kadar yapılan pek çok güçlendirme uygulamasında, mutlaka bina içerisinde de çalışma yapmak zorunda kalınmıştır. Bu da binanın kullanımını aksatmış ve ilave ekonomik maliyetler oluşturmuştur. Pek çok bina için kullanımın aksamaması hayati derecede öneme sahiptir. Bina içerisinden yapılan güçlendirme uygulamaları, zor, zaman alıcı ve pahalı uygulamalardır. Bu zorlukları aşmak üzere PAÜ Deprem ve Yapı Teknolojileri Laboratuarında dış perde ile güçlendirme yöntemine yönelik çalışmalar 2004 yılından bu yana sürdürülmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda dış perdelerin hem hasarlı hem de hasarsız yapılarda başarılı sonuçlar verdiği ve dış perde uygulaması ile yapı kapasitesi ve rijitliğinin artırılabildiği gösterilmiştir. Yapıya sonradan ilave edilen dış perde ile dış perdenin bağlandığı mevcut yapı elemanlarının monolitik şekilde çalışabildiği deneysel olarak gösterilmiştir.Yapı dışından, yerinde dökme veya ön üretimli dış perdeler ile güçlendirilmesi konusunda yapılan çalışmalarda güçlendirme perdeleri tek parça halinde üretilmiş ve mevcut yapı kolon ve kirişleri ile bağlantısı ankrajlarla sağlanarak yerinde uygulanmıştır. Dış-Perde ile yapı bağlantısı konusunda önemli bir mesafe alınmıştır. Ancak, perdelerin prefabrik üretilmesi durumunda özellikle geniş ve uzun prefabrik perdelerin üretimi, taşınması ve montajında da ciddi zorluklar yaşanabilecektir. Bu sebeple dış-perdelerin panellerden oluşturularak çeşitli şekillerde bağlantılarının sağlanmasına yönelik bir deneysel program tasarlanmıştır.Bu çalışma kapsamında, güçlendirme perdeleri arasında yatay ve düşeyde farklı bağlantı detayları oluşturulmuş ve bu bağlantı detaylarının davranışı deneysel olarak incelenmiştir. Gerçekleştirilen deneysel çalışmalar sonucunda dayanım, davranış ve imalat kolaylığı açısından en uygun bağlantı tipleri belirlenmiştir. Bu hedefe ulaşmak için 6 farklı bağlantı detayı geliştirilmiş olup her farklı tip için deney modelleri oluşturulmuş ve tekrarlı-tersinir yatay yükler altında test edilmiştir. Yapılan çalışmalarda çelik uç bölgeli panellerin hem yatay hem de düşey bağlantılarının başarılı bir performans sergilediği ancak epoksi ankraj birleşimli yatay bağlantıların istenen performansı gösteremediği görülmüştür.Determining earthquake safety of existing structures and strengthening the insufficient ones in a convenient way are very important for our country. Since structure stocks that needed to be strengthened are too many but time and economical sources are limited the researchers want to improve the existing methods or to determine new strengthening methods that are easy, fast and economic to be applied.In many strengthening applications made till now working inside the building is necessary. This hinders the using the building and causes additional economic costs. This is very important problem for most of the buildings. Strengthening applications made inside the building are hard, expensive and need much time. The studies about strengthening by outer shear walls are being made at PAU Earthquake and Structural Technologies Lab. Since 2004 to overcome such difficulties. It is shown from the study results that the outer shear walls give succesful results at both damaged and undamaged strucutres and that the capacity and the stiffness of the structure can be increased by outer shear wall application. It also shown that outer shear wall applied later can work monolitik with the existing structural member that the outer shear wall connected.In the studies made for the strengthening by exterior shear walls, cast in-situ or precast, the strengthening shear walls are produced as one piece and fixed to the beams and columns of the existing structure by anchorage systems. A considerable imrovement has been achieved about the connection of the exterior shear wall with the structure. But, in case of producing the shear walls precast, serious diffuculties would be observed in the production, transportation and erection , especially for long and wide shear walls. For his reason, an experimental programme has been designed to test various connection types used for forming the exterior shear walls from smaller panels.In this study, various connection details between the strengthening shear walls vertically and horizantally have been desinged and the behaviour af these connections has been investigated experimentally. As a result of the experimental studies, most suitable connection types have been determined from the point of strength, behaviour and production. For his purpose, 6 different connection types have been designed and experimental models for each type have been produced and tested under lateral repeated reversal loadings. As a result, it is observed that the performance of the connection of the panels with stell end region was succesfull but the performance of the lateral connections with epoxy anchorage systems was not succesful
Mevcut binaların deprem açısından incelenmesi
SUMMARY An important part of Turkey is in the earthquake zone. In the last tree years, 13 march 1992 Erzincan and 1 October 1995 Dinar earthquakes have occurred. Some important economical and vital loses after these earthquakes showed that the buildings had not been built according to the related standards. Many masonry and reinforced concrete buildings in Dinar were damaged by the earthquake of 6th Richter magnitude. In this study.. earthquake resistance of.existent structures is researhed. Additionally, earthquake characteristics of Denizli are studied. Structures which are damaged in 13 March 1992 Erzincan and 1 October 1 995 Dinar earthquakes are examined and couses of failure are investigated. The procedure for determination of earthquake resistance of existent structures is studied. Some selected structures are examined. Compression resistance of concrete and compatibility of structural design are taken into account. As a result, propositions are listed by evaluating obtained conclusions. XIVBüyük bir bölümü deprem kuşağında olan ülkemiz son üç yılda Erzincan ve Dinar depremlerini yaşadı. Bunun sonunda önemli düzeyde ekonomik kaybın ve can kaybının olduğu deprem bölgelerindeki yapıların, depreme dayanıklı olarak inşaa edilmediği gerçeği ortaya çıktı. Bir afet sonrasında hizmet görecek olan kamu binalarının da hasar görmesi, bu binalar ile ilgili ön araştırmanın gerekli olduğu sonucunu doğurmuştur. Halk arasında sembol bina olarak bilinen kamu binalarının deprem davranışının ne olacağının bilinmesi önem arz etmektedir. Bu çalışmada, mevcut binaların deprem dayanımlarının araştırılması yapılmıştır. Ayrıca Denizli ilinin depremselliği ele alınmıştır. 13 Mart 1992 Erzincan ve 1 Ekim 1995 Dinar depremlerinde hasar gören binalar ve hasar nedenleri üzerinde durulmuştur. Mevcut binaların deprem dayanımlarının tespitinde izlenecek yol ele alınmıştır. Tespit edilen bazı binalar incelenmiştir. İncelemede beton basınç dayanımları ve taşıyıcı sistemin uygunluğu ele alınmıştır. Sonuçta, elde edilen değerler yorumlanarak öneriler getirilmiştir. XII
Digital ulcer as a rare complication of systemic lupus erythematosus: A case report
The two most common rheumatological diseases which accompany Raynauds phenomenon are systemic sclerosis and systemic lupus erythematosus (SLE). Digital gangrene formation has no definitive etiology and pathogenesis, and Raynauds phenomenon often accompanies the necrotic lesions associated with this skin condition. Macrovascular involvement is commonly found in systemic sclerosis, but is very rare in patients with SLE. In our case, we identified ulnar artery involvement in the absence of any other risk factors associated with digital gangrene formation. Raynauds phenomenon is fairly common in SLE, but digital ulcers are seldomly seen. The most common cause of digital gangrene in SLE is antiphospholipid antibody syndrome (AAS). The risk factors for digital ulcers include duration of lupus, male gender, atherosclerosis, vasculitis, and AAS. Herein, we present a case with long-standing SLE who also had digital ulcers
Comparison of Efficacy of Shock Wave Lithotripsy in Different Age Groups
Objective: Shock wave lithotripsy (SWL) is a safe and effective treatment for renal stones. The success rate of SWL has been shown to be lower in the elderly populations. However, in these previous studies, the SWL devices and techniques were not compatible with the current devices and techniques. In this study, it was aimed to compare the success rates of SWL in different age groups and evaluate the effect of age on SWL outcomes.
Materials and Methods: Data of 472 patients who have undergone SWL was evaluated. The patients were grouped into 3 age categories: 18-40 (n=159), 41-64 (n=180), and ≥65 (n=133) years. Data regarding stone location, stone size, number of SWL sessions, and success rates were recorded. The groups were compared for success rates. Additionally, logistic regression analysis was performed to evaluate the effect of age on success rates of SWL treatment.
Results: The success rates in patients in age categories 18-40 years, 41-64 years and ≥65 years were 75.4%, 75.6% and 69.1%, respectively (p=0.37). In the logistic regression analysis, age was not found to be associated with success rates. In the multivariate analysis, greater stone size [odds ratio (OR): 1.59, 95% confidence interval (CI): 1.10-4.24, p=0.04] and lower pole location (OR: 1.65, 95% CI: 1.110-5.327, p=0.04) were found to be associated with lower success rates.
Conclusion: There were no significant differences in the rate of success of SWL treatment in different age groups. In patients over 65 years of age, SWL treatment should not be avoided with the assumption of lower success rates
Chronic manipulation of arcuate kisspeptin neurons in a(1-42) induced mouse model of alzheimer's disease
3rd International Congress of the Turkish-Neuroendocrinology-Society -- JUN 29-JUL 01, 2018 -- Malatya, TURKEYWOS: 000445952400024…Turkish Neuroendocrinol SocietyTUBITAK [115S327]This study was supported by TUBITAK (Project # 115S327)
Effects of chronic modulation of kiss1 neurons on catecholamine levels in experimental alzheimer disease's model
WOS: 000453220100017…TUBITAK [115S327]This study was supported by TUBITAK (Project # 115S327