6 research outputs found
Türk yazarlı İngilizce ders kitaplarının bir değerlendirmesi: “Let’s speak Englısh 7” örneği
It is known that English language coursebooks written by Turkish writers is widely used in Turkey although much research is needed to assess their quality as educational materials. In this research study, opinions of 7th grade students’ and teachers’ on Let’s Speak English 7 were studied through teacher and student questionnaires containing Likert-scale items, and an open-ended item for the teachers. Among 130 participants, 50 were English teachers 80 were seventh grade students studying at a primary level State school. SPSS 13.0 was used to compute frequencies and percentages along with T-tests and One-way ANOVAs to calculate the possible differences in attitudes between different groups, including class, sex, age, experience, and education. The results suggest that both teachers and the students have rather negative feelings about Let’s Speak English 7, the teachers having more negative feelings towards it. The disconcerting problems with Let’s Speak English 7 demonstrated that in order to minimize the negative effects of the coursebook, a series of support materials were needed.Yurdumuzda Türk yazarlı İngilizce ders kitaplarının sıklıkla kullanıldığı bilinmekte ancak bu tip kitapların niteliğini değerlendirmek için yapılacak araştırmalara duyulan gereksinim gittikçe artmaktadır. Bu çalışmada 7. sınıf öğretmen ve öğrencilerin Let’s Speak English 7 ders kitabı hakkındaki görüşleri öğretmen ve öğrencilere uygulanan iki farklı anket aracılığıyla elde edilmiştir. Anketlerde, tutum ve düşünce ölçümünde etkili olduğu bilinen Likert ve açık uçlu sorular kullanılmıştır. Araştırmaya, Ankara ilinin farklı ilçelerindeki ilköğretim okullarında yedinci sınıf İngilizce derslerini veren 50 İngilizce öğretmeniyle, Vildan Nurettin Demirer İlköğretim Okulu’nda öğrenim gören 80 yedinci sınıf öğrencisi katılmıştır. Anket sonuçlarının yüzdelik ve frekans hesaplamaları SPSS programının 13.0 versiyonunda T-testi ve Tek Faktörlü Varyans Analizi (ANOVA) kullanılarak yapılmıştır. Elde edilen verilere öğretmen ve öğrencilerin Let’s Speak English 7 kitabı hakkında olumsuz görüşlere sahip olduğu ve öğretmenlerin kitap hakkındaki görüşlerinin öğrencilerin görüşlerine nazaran daha olumsuz olduğu belirlenmiştir. Bu çalışma sonucunda kitapla ilgili çeşitli problemler belirlenmiştir. Bu amaçla, araştırmanın sonunda Let’s Speak English 7 kitabında tespit edilen sorunları telafi edebilecek etkinlikler önerilmiştir. 
Hormone profiles and their relation with menstrual cycles in patients undergoing hemodialysis
Amaç: Kronik böbrek yetmezliği (KBY) nedeniyle hemodiyalize giren hastaların menstrüel öykü ile birlikte, hormon seviyelerine ve diğer biyokimyasal faktörlerine bakarak, menstrüel bozuklukların altında yatan mekanizmayı araştırmak. Gereç ve yöntem: Çalışmamıza, reprodüktif yaş grubunda, hemodiyalize giren 30 hasta ile 30 sağlıklı kadın alındı. Olguların demografik özellikleri, hormon profilleri, biyokimyasal değerleri ve ultrasonografik olarak ölçülen endometriyal kalınlıkları karşılaştırıldı. Ayrıca hemodiyaliz hastalarının diyaliz programına alınmadan ve alındıktan sonraki detaylı menstrüel ve jinekolojik öyküleri alındı ve menstrüasyon şekillerine göre hormonal, hematolojik ve biyokimyasal değerleri karşılaştırıldı. Bulgular: Hasta ve kontrol grubu arasında yaş, VKİ, gravida, parite, abortus ve küretaj açısından istatiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmedi (p>0,05). Hemodiyaliz grubunda kontrol grubuna göre hemoglobin ve hematokrit değerleri istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulundu (p0,05). Hasta grubunda LH ve prolaktin değerlerinin ortalaması kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksekti (p0,05). Hemodiyaliz sonrası amenore gelişen hastaların LH ve prolaktin değerleri amenore gelişmeyen hastalara göre daha yüksek, FSH, östradiol ve TSH değerleri ise daha düşük olarak saptandı. Fakat bulunan bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0,05). Sonuç: KBY hastalarında görülen menstrüel bozuklukların etyolojisindeki en önemli faktör, bu hastalarda saptanan LH ve prolaktin yüksekliğidir. Hemodiyaliz bu hastaların yaşam sürelerini uzatan ve hipotalamus-hipofiz-over aksının düzelmesini sağlayan başarılı bir tedavidir.Objective: To investigate the etiology of menstrual disorders among patients undergoing hemodialysis due to chronic renal failure by assessing menstrual history, serum hormone levels, and other biochemical factors. Material and methods: Thirty patients undergoing hemodialysis and 30 healthy women at reproductive age were enrolled in our study. Demographic characteristics, hormonal and biochemical data, and sonographically measured endometrial thickness values of the subjects were compared. In addition, the present and the pre-hemodialysis menstrual pattern of the patients undergoing hemodialysis were recorded. The hormonal, hematological, and biochemical data of the patients were compared according to their menstrual patterns. Results: No statistical significance was seen between age, BMI, gravida, parity, abortion, and curettage among groups (p>0.05). Hemoglobin and hematocrit levels were significantly lower in the hemodialysis group than in the control (p0.05). Mean serum LH and prolactin levels were significantly higher in the hemodialysis group compared to the control (p0.05). Serum LH and prolactin levels were higher, and serum FSH, estradiol and TSH levels were lower in patients who developed amenorrhea after hemodialysis treatment when compared to non-amenorrheic subjects. However, these differences were not statistically significant (p>0.05). Discussion: The most important factor in the etiology of menstrual disorders seen in chronic renal failure patients was high serum LH and prolactin levels. Hemodialysis is a successful treatment that extends life expectancy and ameliorates the hypothalamo-pituitary-ovarian axis in chronic renal failure patients
PADE YAKLAŞlMLARI
Yapılan bu çalışmada, bir formal kuvvet serisiyardımıyla bir fonksiyona nasıl yaklaşılabileceğiçalışıldı. Bir fonksiyona yaklaşabilmenin birçokyolları vardır. Pa de ve Pade tipi yaklaşımlarıbunlardan bazılarıdır. B u yaklaşımlar birer rasyonelyaklaşım olduklarından, rasyonel yaklaşımlarınözelliklerini taşırlar. Bu yaklaşım tipinin gösterimi,hesaplanışı ve hatasının bulunması, farklı şekillerdegösterimi ç alışıldı. Enterpotasyon polinomları ilebağlantıları anlatılarak, bu yaklaşırnların tek ve çokdeğişkenli durumları da incelendi
Obez ve obez olmayan postmenopozal hastalarda serum androjen seviyeleri ve endometrial kalınlığın karşılaştırılması
Amaç: Bu çalışmamızda, endometrial kalınlık ve serum androjen seviyelerinin obez ve obez olmayan hastalardaki farklılığı araştırılmıştır. Gereç ve Yöntemler: 32 obez olmayan (BMI5 mm had significant pathology. Conclusion: These results suggest that obesity may be a risk factor for endometrial carcinoma and other pathologies in post-menopausal women through an action on androgen concentrations