12 research outputs found

    Küçükçekmece Lagünü'nde (İstanbul) "Küçük Buzul Çağı" ve "Orta Çağ Ilık Dönemi" çökel kayıtları

    Get PDF
    This study focuses on the sedimentary records of climatic changes in the Küçükçekmece Lagoon over the last 1300 a. The main objective of the study is to investigate the envirenmental conditions in Istanbul during the Little Ice Age (LIA, 600-100 a BP) and Medieval Warm Period (MWP, 1000-600 a BP), which occurred in Europe during the last millenia. The Küçükçekmece Lagoon is situated on the northern shoreline of the Sea of Marmara, west of İstanbul. It has a surface area of 15 km2, maximum depth of 20 m and water volume of 145x106m3. The lagoon is connected to Sea of Marmara via a 2 km long natural narrow channel. The main freshwater input is mainly from small sterams and groundwater springs (Altun el al., 2009). The Little Ice Age was a period of mountain glacier expansion during 16th–mid 19th century period during which European climate was strongly impacted (Bradley and Jones, 1993; Jones et al., 1998; Mann et al., 1998, 1999; Mann, 2002). This period begins with a trend towards enhanced glacial conditions in Europe following the warm conditions of the so-called MWP. The LIA terminated with a dramatic retreat of the Alpine glaciers during the 20th century. During this period the temperature was 0.5-0.7ºC lower than 1950’s avarage. The previous Holocene climate studies in Turkey are rare and mostly confined to the Black Sea and Central Anatolia regions (e.g., Jones et al. 2006; Fleitmann et al, 2009; Kuzucuoğlu et al, 2011). In view of the variability of the present-day climate of Turkey mainly because of its geographic location and topography, and scarcity of data in NW Turkey, the recovery of late Holocene climate records from Küçükçekmece Lagoon (İstanbul) is very important. For this prupose we collected one short interface core (0.6 m) and one 4.5 m long piston core from the Küçükçekmece lagoon. The cores were analyzed for physical properties (magnetic susceptibilty: MS, gamma density, and resistivity) at 5 mm resolution using Multi Sensor Core Logger (MSCL), and multi-elemental analyis at 0.2 mm resolution using XRF (X-Ray Fluoresance) core scanner. The cores were then sampled at 50 mm intervals for total inorganic carbon (TIC), total organic carbon (TOC), and micropaleontological (ostracoda and benthic foraminifera) analysis. The micropaleontological analysis was made in the sand size fraction under binocular microscope. The ostracoda and benthic foraminifera individuals are identified. Suitable species of ostracoda (Loxoconcha sp.) and benthic foraminifera (Ammonia sp.) were picked and analyzed for the stable oxygen and carbon isotope analysis. Four samples were dated using AMS 14C analysis. The ages were calibrated to calendar year by CALIB 6.0 software using INTCAL 9.0 and MARINE 9.0 options. The short and long cores were correlated using the MS profiles and a continuous composite section was constituted. The lithology of the composite core section in general consists of homogenous olive green mud that rarely includes layers of plant remains and laminated intervals. The benthic foraminifera and ostracoda distribution suggests that the lagoon has been brackish over the last 1300 a. The age model was obtained from the calibrated AMS C-14 datings of two total bulk organic carbon and two plant remain layers. The multiproxy data were used to analyze the evaporation/precipitation changes in sediment cores. Increasing MS (SI), Ti (cps) values and decreasing of d18O-d13C (‰ VPDB), Ca/Ti, Sr/Ca ratio and TOC (%wt) values were interpreted to show wet conditions. We also modified the Leng and Marshall’s (2004) d18O-d13C model for the Küçükçekmece Lagoon. The multi-proxy physical properties, geochemical and stable O- and C-isotope data in Küçükçekmece Lagoon show that wet conditions prevailed during ca 220-70 a BP, 1300-750 a BP and dry conditions during ca 70- 0 a BP, 750-220 a BP. The late (250-100 a BP) and early episodes (600- 250 a BP) of the Little Ice Age period was wet and and dry, respectively. During the the Medieval Warm Period (1000-600 a BP) wet conditions occurred in the region. The climate records also show that decadal-scale wet periods occurred during 340-270 a BP and 680-610 a BP, and dry periods during ca 1050 – 1000 a BP, 1130-1080 a BP and 1260-1210 a BP. Climatic records of Küçükçekmece Lagoon shows similarity with European records in Little Ice Age and Medieval Warm Period. Keywords: Küçükçekmece Lagoon (İstanbul), Little Ice Age, Medieval Warm Period.Küçükçekmece Lagünü çökellerinde Günümüzden Önce (GÖ) 1300 yıldaki iklim değişimleri ile Avrupa’da soğuk dönem olan Küçük Buz Çağı (GÖ 600-100) ve öncesinde yaşanan Orta Çağ Ilık Dönemi’in (GÖ 1000-600) İstanbul’daki koşulların karşılaştırmasını amaçlamaktadır. Bu nedenle Küçükçekmece Lagünü’nden uzunlukları 0.6 ve 4.5 m olan iki çökel karotunda; 5 mm çözünürlükle Çok Sensörlü Karot Logu Alıcısı (Multi Sensor Core Logger, MSCL) ile manyetik duyarlılık, P-Dalga hızı, yoğunluk ve öz direnç; 0.2 mm çözünürlükle XRF (X -Ray Fluorescence) tarayıcısı ile 25 elementin analizi ve 50 mm çözünürlükle toplam inorganik (TIC)–organik (TOC) karbon analizleri yapılmıştır. Ayrıca 50 mm aralıkla örnekler yıkanıp elenerek elde edilen çökeller içinden belirlenen ostrakod (Loxoconcha sp.) ve bentik foraminifer (Ammoniasp.) türleri toplanarak duraylı oksijen ve karbon analizleri yapılmıştır. Karotlar AMS 14C yöntemleri ile yaşlandırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre Küçük Buz Çağı’nın (GÖ 600-100) GÖ 250-100 yılları arasındaki son bölümünde yağışlı; ilk bölümünde (GÖ 600-250 yılları arası) ise bölgede kurak koşulların egemen olduğu anlaşılmıştır. Buna göre, Ortaçağ Ilık Dönemi (GÖ 1000-600 yılları) ve Karanlık Çağ Soğuk Dönemi’nin (GÖ 1500-1000 yılları) son evresini içeren GÖ 1200-600 yılları arasında yağışlı ve GÖ 1300-1200 yılları arasında ise kuraktır. Anahtar Kelimeler: Küçükçekmece Lagünü (İstanbul), Küçük Buz Çağı, Ortaçağ Ilık Dönemi

    BENTHIC FORAMINIFERA (HOLOCENE) PALEOBIOFACIES OF BOSPHORUS (GOLDEN HORN - SARAYBURNU - ÜSKÜDAR): A NEW APPROACH TO MEDITERRANEAN-BLACK SEA WATERWAY

    No full text
    Young sediments in the shelf areas in the sea of Marmara have some faunal signs of Mediterranean transgression, Flandrian, developed following the Vürm period. The evolution of locally tectonic-controlled foraminifera paleobiofacies formed as a result of this transgression 7.5-3.5 thousand years before present in the triple junction between entrance of Bosphorus in Northern Marmara Shelf-Mouth of Golden Horn-Üsküdar indicates that Mediterranean-Black Sea connection in late Quaternary was accomplished over Bosphorus as a result of tectonic-transgression association

    KARABURUN (B İSTANBUL) DENİZEL OLİGOSENİNİN STRATİGRAFİSİ VE PALEONTOLOJİSİ

    No full text
    Karaburun ve civarında Orta-Üst Eosen yaşlı Soğucak formasyonu üzerinde uyumsuz olarak bulunan Karaburun formasyonu transgresif başlayıp regresif bilen tam bir seri özelliğindedir. Birimin alt düzeylerini oluşturan plaj-sığ denizel fasiyeslerde Nummulites vascuâ Joly ve Leymerie (A ve B formları) gibi Erken Oligoseni simgeleyen karakteristik fauna içinde birçok bentik foraminifer de yer alır Erken Oligosen dönemi sonlarına doğru ortamın derinleşmesiyle gelişen planktonik fauna içinde Gloigennidae ve Coccolithophora zenginleşmiştir Oligosen ortalarına doğru denizin tedricen geriye çekilmeye başlaması ile de oluşan delta fasiyeslerı ve buna paralel gelişen ibranın spor ve polenleri, bu ortamı temsil eden koşulların muhtemelen Orta Miyosene kadar devam ettiğini vurgulamaktadır

    Marmacuma samimei gen. et sp. nov., (Peracarida; Cumacea; Nannastacidae) from Tarantian (Upper Pleistocene) sediments from the Sea of Marmara, Turkey

    No full text
    Artüz, M. Levent, Sakinç, Mehmet (2020): Marmacuma samimei gen. et sp. nov., (Peracarida; Cumacea; Nannastacidae) from Tarantian (Upper Pleistocene) sediments from the Sea of Marmara, Turkey. Zootaxa 4718 (1): 134-144, DOI: https://doi.org/10.11646/zootaxa.4718.1.1

    GÜNEY TRAKYA SAHİLLERİNİN DENİZEL PLEYİSTOSEN ÇÖKELLERİ VE PALEOCOĞRAFYASI

    No full text
    Orta-geç Pleyistosen'de güney Trakya sahilleri, bugünkü çizgisinden daha içeride bir çizgiye çekilmesine neden olan bir transgresyonun etkisi altında kalır. Bu dönemde Gelibolu yarımadasını Bolayır ve Eceabat boğazlarından aşarak Eski Marmara denizini bir adalar denizine çeviren bu transgresyon sonucu oluşan sahil çizgisinde, Ostrea edulis, Loripes lacteus bolluk zonu ve yalıtaşı işaretçi seviyelerinin de içinde yer aldığı kırıntılı kıyı çökelleri depolanır. Farklı paleoçökelim alanlarında depolanan birimler; bu dönem ve sonrasında, bir taraftan tektonik olaylarla yükselirken diğer taraftan da regresif karakter kazanarak, tekrar denize taşınmaya başlar. Bu denizel depolardan günümüze kadar korunabilenler, depolanma alanlarının paleocoğrafyası ve tektonik etkilerden kaynaklanan olaylar nedeniyle, farklı yüksekliklere sahiptirler. Bölgesel yükselmenin izlerini taşıyan denizel depolar, Eski Marmara denizinin sahil fasiyesleriyle temsil olan Marmara formasyonunu oluşturur. Bu çökelleri yer yer örten, Cardium sp. ve Murex sp. içeren Holosen yaşlı genç depoların da bugünkü deniz seviyesinden yükselmiş olması, bölgede sıkışma kontrollü tektonik rejimin halen sürdüğünü göstermektedir

    Origin of the Strait of Canakkale (Dardanelles): regional tectonics and the Mediterranean-Marmara incursion

    No full text
    The regional tectonics and the mid to late Quaternary seismic stratigraphy of the Strait of Canakkale (Dardanelles) and its opening towards the Aegean Sea were interpreted by using shallow seismic profiles. This strait is a narrow valley that resulted from regional uplift of the Gelibolu and Biga Peninsulas in the Pliocene as a consequence of compressional events generated by strike-slip faulting activity of the Ganos Fault, a northern strand of the North Anatolian Fault. A NNE-SSW trending fault system between Eceabat and Canakkale, believed to result from the left lateral displacement of the Ganos fault on the Gelibolu Peninsula, cut this valley into different segments. The connection between the Marmara Basin and the Aegean Sea has been achieved after flooding of the connected valleys during the mid to Late Pleistocene. Three major sea level lowstands (-130/ -150 m) during this period (similar to 600 kyear BP) interrupted the sea water connection at least twice. Three main seismic unconformities detected in the sediments of the Strait of Canakkale represent these lowstands. Minor sea level lowstands could have induced narrowing of the strait and erosion of depositional units. The recent geological history of the Strait of Canakkale appears, as deduced from the Gelibolu Peninsula and its western regions, strongly related to escape tectonics influenced by the compressional forcing of the Anatolian Block. In addition, it also shows a morphological evolution, which carries the effects of the global sea-level variations. (C) 2000 Elsevier Science B.V. All rights reserved

    VAN GÖLÜ’NÜN GEÇ KUVATERNER TEKTONO-STRATİGRAFİK EVRİMİ

    No full text
    Van Gölü çevresindeki taraçaların pek çoğu, Van Gölü Havzası’nın çok daha uzun dönem- li jeolojik geçmişine nazaran daha kısa bir dönemi yansıtır. Bunların depolanması, günü-müzden önceki son 125 bin yıl sırasında gerçekleşmiştir. Bu çökeller alüvyal yelpaze/ör- gülü akarsu, kumsal, Gilbert-tipi delta, kıyıyakını ve kıyıötesi gibi geniş bir yelpazede yer alan bir dizi sığ gölsel ve göl çevresi ortamlarında birikmişlerdir. Bunların litofasiyesleri- nin çeşitliliği, depolanma koşullarındaki iklimsel ve tektonik denetimlerin kanıtlarını oluş- turur. Su toplama havzasındaki yüksek rölyefli alanlar, bunların depolanmaları sırasında, gölün kıyısal alanlarına bol miktarda kırıntılı materyal sağlamış ve bu nedenle bölgede bas- kın olarak karasal kırıntılı çökeller görülmesine sebep olmuştur. Kaba kırıntılı sedimanla- rın yaygın olarak Gilbert-tipi deltaların oluştuğu büyük akarsuların ağızlarında gerçekleş- miştir. Akarsu-denetimli gölsel deltalar, göl seviyesinin yükselmesi sırasında oluşmuştur. Göl havzasının doğu kenarında göreceli olarak daha yaygın ve kalın gözlenen bu çökeller, batı rüzgârlarının etkisinden korunmuş düşük-enerjili kıyı ortamının varlığına işaret eder. Bununla beraber, deltaları çevreleyen aynı göl kenarının bazı alanlarında, dalgalar ve fırtı- na-kökenli kıyıboyu akıntıları tarafından taşınan sedimanlar ile beslenen kumsallar oluş- muştur. Kıyıyakını fasiyesinde görülen kaba-taneli kırıntılı malzeme, Paleo-Van Gölü’nün kıyılarının büyük olasılıkla fırtınalar ve fırtına-kökenli akıntıların varlığına maruz kaldığı- nı gösterir. Ancak, gölün yüksek kıyı çizgisi zamanlarında kıyıyakını çökellerinde derece- li tabakalanma ve taban yapıları gibi turbidit depolanmasına ilişkin herhangi bir kanıt bu- lunmaması, türbidit akıntılarının göl kenarı boyunca sediman taşınmasında önemli bir et- ken olamadığı göstermektedir. Gölün kıyıötesi yanal olarak devamlı, ince tabakalanmalı varvlı ve bazı kesimlerinde göçme ve konvülüt tabakaları gibi hidroplastik bozulma yapı- ları da içeren ince-taneli kumtaşları ve çamurtaşlarının çökeldiği durgun bir su kütlesi or- tamıydı. Van Gölü çevresindeki taraça çökellerinin yaşlarının yeterince bilinmemesi,, bu taraçalar arasında tam anlamıyla bir deneştirme yapılamasını engeller. Ancak incelenen ta- raça istiflerinde büyük-ölçekli döngülerin görülmemesi, her bir taraçanın daha yüksek göl seviyesi değişimlerine bağlı olarak meydana geldiğine ve bu olayı da bir regresyonun ta- kip ettiğine işaret eder. Elde edilen yaş verileri 1760 m (odsy) yüksekliğine kadar çıkan yüksek göl seviyelerinin son buzullaşma arası (MIS 5; 123-71 bin yıl (GÖ)) ile bunu ta- kip eden  26-24 bin yıl  (GÖ), 22-21 bin yıl (GÖ) ve 10-6 bin yıl (GÖ) arasında oluştuğu- nu göstermektedir. Taraçaların yükselmeye ters orantılı olarak gençleşmeleri, göl seviyesi- nin zamanla giderek alçaldığına veya zamanla katlanmış olarak artan yükselmenin etkisi- ne veya her ikisine birden bağlı olduğuna işaret eder. Göl seviyesi değişimleri olasılıkla ik- limsel, volkanik ve tektonik süreçlerin birlikte işlemesinin bir sonucu olarak gerçekleşmiş- tir. Gölün hidrolojik olarak bir kapalı havza olduğu göz önünde bulundurulacak olunursa, iklim olasılıkla diğerlerinden daha etkin bir rol oynamıştır. En genç taraça seviyesinin ya-şı 6 by (GÖ) olmasından dolayı, havzadaki iklim belki de göreli olarak daha kurak ve eva- poratif bir karakterdeydi. Gölün günümüzden önceki son 600 bin yıllık bütün geçmişi sıra- sında, bu alanın jeolojisi Türkiye’nin aktif eğim- ve doğrultu-atımlı neotektonik rejimi et- kisiyle şekillenirken, gölün kıyıötesinde karakteristik göçme yapıları, konvülüt tabakalan- ma ve çoğunlukla da Nemrut Volkanı’na bağlı patlama ürünleri oluşmuştur

    New Permian tetrapod footprints and macroflora from Turkey (Çakraz Formation, northwestern Anatolia): biostratigraphic and palaeoenvironmental implications.

    No full text
    9 pagesInternational audienceNew tetrapod footprints belonging to the ichnogenus Hyloidichnus have been discovered in Turkey for the first time, in the lower part of the Çakraz Formation (Northwestern Anatolia) and together with macrofloral imprints of Annularia and Stigmaria. These discoveries confirm the Permian age of the fossiliferous red beds in which the coniferophyte Walchia was previously recorded. Based on the stratigraphic range of Annularia, Stigmaria and Hyloidichnus known elsewhere, a Cisuralian age is proposed for these beds. These new ichno- and macrofloral remains, together with the sedimentological data (mudcracks, rain drops) suggest the presence of captorhinid reptiles living in a palustrine floodplain environment, and under a warm, seasonal climate alternating between humid and relatively long dry seasons. These climatic conditions may have permitted the migration of these captorhinids through Laurasia during the Permian
    corecore