12 research outputs found

    Approaching the 16th National Family Medicine Congress

    No full text

    Awareness of the pregnancy planning women about relationship between body mass ındex, obesity and pregnancy

    No full text
    Amaç: Gebelik planlayan kadınların, obeziteyi saptamakta kullanılan geleneksel yöntem olan beden kitle indeksi (BKİ) kavramı hakkında ve obeziteye bağlı gebelik komplikasyonları hakkında yeterli bilgi sahibi olmaları, obeziteye bağlı gebelik komplikasyonlarında azalma sağlayabilir. Bu çalışmada, gebelik planlayan kadınların BKİ ve obeziteye bağlı oluşan gebelik riskleri hakkındaki bilgi düzeylerinin saptanması amaçlanmıştır. Yöntem: Bu kesitsel çalışmada, Haziran-Ağustos 2020 tarihleri arasında Fındıklı Bölge Guatr Araştırma ve Tedavi Merkezi Aile Hekimliği Polikliniğine başvuran 18-45 yaş arası gebelik planlayan toplam 211 evli kadın ele alınmıştır. Sosyodemografik özellikler anketi, BKİ bilgi düzeyi ve obezitenin gebeliğe etkileri hakkında sorular içeren ölçekler yüz yüze yöntemiyle uygulanmıştır. Veriler istatistiksel olarak değerlendirilmiş ve karşılaştırılmıştır. Bulgular: Katılımcıların (n=211) yaş ortalaması 31,7±5,9 yıldır. Katılımcıların %40,3’ü (n=85) gebelik öncesi danışmanlık aldığını belirtmiştir ve %37,4’ünün (n=79) BKİ 25 ile 29,9 arasındadır. Katılımcıların BKİ ölçeği ortalama puanları 5 üzerinden 0,99±0,69 olup, prekonsepsiyonel bakım alanların ortalama BKİ puanları, almayanlara göre anlamlı olarak yüksektir (p=0,01). Katılımcıların “morbid” (aşırı) obez bir kadında gebelikte oluşabilecek her bir komplikasyon için “yüksek” veya “çok yüksek risk düzeyi” belirtmiş olanların ortalama BKİ puanları anlamlı olarak daha yüksekti (p<0,05). Katılımcıların morbid (aşırı) obez bir kadının gebelikten önce kilo vermesi durumunda gebelikte oluşabilecek her bir komplikasyon için “daha düşük” veya “çok daha düşük” risk düzeyi’ belirtmiş olanların ortalama BKİ puanları anlamlı olarak daha yüksekti (p<0,05). Sonuç: Çalışmamızda, gebelik planlayan kadınların BKİ bilgi düzeylerinin düşük olduğu ve obezitenin gebeliğe etkileri ve olası komplikasyon risklerinin farkındalığının yeterli düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Aile hekimlerinin, hastaları ile BKİ kavramı hakkında konuşmaları, kişilerin kendi kilolarını gözden geçirmeye olanak sağlayacağı gibi obezite yönetiminde veya obeziteyi önlemede etkili olacak, gebelik planlayan kadınların obezitenin risklerine ait farkındalıklarını arttıracaktır.Objective: Adequate knowledge about body mass index (BMI), which is a traditional method of measuring obesity, and about obesity-related pregnancy risks will possibly decrease obesityrelated pregnancy complications in women contemplating pregnancy. In this study, we aimed to determine knowledge levels of women contemplating pregnancy about BMI and pregnancy risks related with obesity. Methods: In this cross-sectional study, our sample was 211 married women age 18 to 45 years old who visited a family physician in Fındıklı Center of Goitre Research and Treatment between June to August 2020. Patients completed the questionnaire including sociodemographic data, questions about BMI and questions about effects of obesity on pregnancy via the face-to-face interview method. The data was analyzed using statistical analysis program. Results: The mean age of participants (n=211) was 31.7±5.9 years. Of the participants, 40.3% (n=85) stated that they received pre-pregnancy counseling and 37.4% (n=79) had BMI score between 25 to 29.9. The mean BMI knowledge score of participants was 0.99±0.69 out of 5, and the mean BMI knowledge score of participants who received preconceptional counselling was significantly higher than those who did not (p=0.01). The mean BMI knowledge score of participants who stated ‘high’ or ‘very high’ risk level for each complication during pregnancy of a morbid obese woman was significantly higher than those of the remaining groups (p<0.05). In case of that a morbid obese woman loses weight before pregnancy, the mean BMI knowledge score of participants who stated ‘lower’ or ‘much lower’ risk level for each complication during pregnancy significantly higher than those of the remaining groups (p<0.05). Conclusion: In our study, we determined women who contemplating pregnancy had inadequate BMI knowledge levels, but had adequate awareness about effects of obesity on pregnancy and potential pregnancy risks related obesity. The conversation of family physicians about BMI with their patients will ensure them to realise their own weight as well as effective prevention and management of obesity, and will increase awareness of women contemplating pregnancy about obesity related pregnancy risks

    Continuous professional development and learning needs of physicians without vocational training: a cross-sectional study

    No full text
    Amaç: Sürekli mesleksel gelişim (SMG), mezuniyet öncesi ve sonrası eğitimi tamamlayan sürekli bir öğrenme sürecidir. Bu çalışmanı n amacı, farklı ortamlarda çalışan uzman olmayan hekimlerin öğrenme gereksinimleriyle tercih ettikleri SMG etkinlikleri ve eğitim yöntemlerini belirlemek ve gelecekte düzenlenecek SMG etkinlikleri için sonuçlar çıkarmaktır. Yöntem: Denizli’de farklı ortamlarda çalışan uzman olmayan 473 hekim çalışmanın evrenini oluşturdu ve tamamı çalışmaya alındı. Beşli Likert tipi puanlaması olan ve öğrenme ihtiyaçları ile ilgili açık uçlu sorular içeren 22 maddelik bir anket formu Ocak-Mayıs 2009 tarihleri arasında katılımcılara gönderildi. Ankette yer alan maddelerin güvenilirlik katsayısı yüksek bulundu (Cronbach Alfa=0.83). Bulgular: Anketin yanıtlanma oranı %54.3 idi (s=257). Hekimlerin %79.8’i (s=205) bir günde ortalama 30’dan fazla hasta gördüklerini ve %77.4’ü (s=199) bir poliklinik gününde 5-15 arası klinik soru ile karşılaştıklarını bildirdiler. En sık tercih edilen bilgi kaynakları tıbbi kitaplar ve dergilerdi; bunları internet takip etti. En sık tercih edilen SMG yöntemleri ise tıbbi beceri kursları ve küçük grup çalışmalarıydı. Sonuç: Uzman olmayan birinci basamak ve acil servis hekimleri, geleneksel eğitim yöntemlerini değil öğrenen merkezli, kendi kendine öğrenmeye ve karşılıklı etkileşime dayalı etkinlikleri tercih etmektedirler. Bu durumun gelecekte düzenlenecek olan SMG programlarında dikkate alınması sağlık hizmetlerinin kalitesinde iyileşme sağlayabilir.Objective: Continuing professional development (CPD) is a continuing learning process that complements formal undergraduate education and postgraduate training. The aim of this study was to define learning needs, and preferred CPD activities and educational methods of non-vocationally trained physicians working in different settings and to draw conclusions for future CPD activities. Methods: All physicians without vocational training working in Denizli were enrolled (s=473). A self-completed 22-item questionnaire with five-point Likert-type scale was sent to the participants from January 2009 to May 2009. The learning needs of the participants were asked in open-ended questions. The reliability coefficient of items in the questionnaire was high (Cronbach's Alpha= 0.83). Results: The response rate was 54.3% (n=257). Of 257 physicians, 79.8% (n=205) reported that they saw 30 and more patients per day and 77.4% (s=199) reported that they encountered with 5-15 clinical questions per day. The most common preferred sources of information were medical textbooks and journals, followed by internet. The most common preferred methods of CPD were medical skills courses and workshops. Conclusions: Primary care and emergency care physicians without vocational training do not seem to prefer traditional educational methods but rather they prefer learner-centered, selfdirected and interactive CPD activities. Taking this situation into consideration while planning the future CPD programs may improve the quality of health care provision
    corecore